Sizde çok umut var

12 Ağustos 2016

2016 Rio Olimpiyatları sonlandığında istatistiki olarak sonuçlar sizi memnun eder mi bilmem. Ancak 3’te 1’ini geride bıraktığımız oyunların 7. gününe kadar tatmin edici pek çok hikayeye şahit olduk. Sportif planlamaların -çoğu zaman haklı olarak- eleştirildiği , branşlar arası yapılan yatırım boyutlarındaki olağan üstü farklılıkların, fiziki ve mental yetersizliklerin o masadan diğer masaya yatırıldığı ülke sporu tablomuz malum.

YILLARDIR neden sonuç ilişkisinde boğulduğumuz Türk Sporu sorunları arasında bana göre en parlak umut ışıkları yanıyor bu olimpiyatlarda. Görmek istemeyenlerin dahi gözüne sokarcasına, madalya alamayan genç sporcularımız tarafından hem de!

TV başındaki milyonlar artistik cimnastikte bir Türk genci Tutya’yı izleyip gururlandı. Zeynep Güneş’le hop oturup hop kalktı, Mete’nin son atışında derin bir ahh çekip sonrasında umutla alkışladı. Ecem Anagöz, Nida Eliz de madalyaya uzanamadılar belki ama pek çok branşta önemli sporcular yetişiyor olduğunun ispatıydılar. Kendileri adına olduğu kadar adını henüz bilmediğimiz pek çok sporcu adayına da umut oldular.

17 yaşındaki Mete’nin ‘kimseyi örnek almıyorum, herkesten daha iyisini yapabilirim’ diyecek özgüvene, inanca sahip olduğunu görünce inanmamak elde mi ki? Bugün 7. gün, madalya sayısı tek mevzunuzsa başka ama şu ana kadar bunlar daha çok yer etti aklımda. Yolunuz, geleceğiniz madalyalarla dolsun çocuklar, sizde çok umut var!

HAYDİ KIZLAR

GELELİM Perilerimiz’e bugün ev sahibi Brezilya’yla karşı karşıya gelecek bizim kızlar. Türk basketbolunun bulunduğu noktada her biri büyük pay sahibi bu ekip başta bizi biraz korkutsa da kontrolü ele almakta gecikmedi ve art arda 2 çok kritik galibiyetle çeyrek finali garantiledi. Başta Nevriye’nin ayakta alkışlanacak performansı olmak üzere müthiş efor sarfeden ekibimize inancımız tam! Londra 5.’liği sonrası Rio’ya adımızı bu kez madalyayla yazacaklar. Ekrem Memnun ve öğrencilerine Brezilya karşısında başarılar. Sloganımız belli HAYDİ KIZLAR!

Devamını Oku

Tutya bizi mest etti

9 Ağustos 2016

31. Olimpiyat Oyunları’na duyduğumuz heves ilk 4 gün itibariyle biraz kursağımızda kaldı. İlk performanslarda bisiklet yol yarışında Ahmet Örken geçirdiği talihsiz kaza, Onur Balkan da süre aşımı sebebiyle bitiş çizgisine ulaşamadı. Artistik cimnastik, yüzme, atıcılık, judo, tenis, masa tenisi ve yüksek umut taşıdığımız basketbol branşlarında da şu ana kadar yüzümüz gülmedi.

KABUL etmek lazım ki bahsi geçen branşların çoğu favori olduğumuz alanlar değil. Maksimum umut taşıdığımız kadın basketbolunu saymazsak! Öyle ki müthiş bir başlangıç yaptığımız Fransa maçında görebileceğimiz en kötü kâbustan dahasını gördük. 2. mücadelemiz Avustralya içinse belki enerjimiz daha yüksekti ama sonuç hüsrandı.

SONUCU olumsuz da olsa hüsran olarak nitelendirilemeyecek performanslar da vardı ilk 4 günde. Bu sene kariyerinin en büyük sıçramasını yapan milli tenisçimiz Çağla Büyükakçay başarılı bir maç çıkardı ancak Rus rakibi Makarova’ya tie-break sonrası mağlup olmaktan kurtulamadı. Viktoria Zeynep Güneş’in yarışlarında da büyük heyecan yaşadık. 400 metre karışık ve 100 metre kurbağalamada finale çıkamasa da mücadele edeceği 200 metre kurbağalama ve karışık yarışlarını umutla bekliyoruz.

OLİMPİYAT ekibimizin göz bebeği, gülen yüzü Tutya Yılmaz için ayrı bir yer açmak gerek şüphesiz. Toplam puanı yeterli olup finale kalamasa da büyük alkış aldı ve mest etti. Özellikle denge tahtası disiplinindeki başarısıyla gurur duymamızı sağladı. Bundan önce hiç tecrübe etmediğimiz cimnastik branşı madalya umudumuzu, bu olimpiyatta olmasa da yakın gelecek için yeşertti.

BOKSTA 69 kiloda Onur Şipal elenirken 81 kiloda is Mehmet Nadir Ünal hükmen galip olarak son

16’ya yükseldi.

BU güne kadarki tabloya bakıldığında; 4 gün önce yanan olimpiyat ateşi şu ana kadar içimizi ısıtmaya yetmedi. Ancak umutlu olduğumuz pek çok branş ve sporcumuz var. Madalyalar için de önümüzde daha 12 gün, bayrağımızı göklere çıkaracağımız çok kürsü var.

Devamını Oku

Şansımız, başarımız madalyamız bol olsun

7 Ağustos 2016

RİO halkının protestoları, Rus doping skandalı, zika virüsü salgını, temizlik ve güvenliğe dair endişeler derken 31. Olimpiyat Oyunları Brezilya’nın Rio kentinde başladı. Pek çok yönüyle eleştirilerin hedefi olsa da kuşkusuz Rio 2016, Güney Amerika’da düzenlenen ilk Olimpiyat organizasyonu olması sebebiyle tarihi bir önem taşıyor. Yaz Olimpiyatları açılışı görkemli bir törene sahne olsa da bütçeler önceki olimpiyatlara göre bir hayli düşürülmüş. Yalnızca 2 yıl önce 2014 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan Brezilya’da organizasyon harcamalarının halkın büyük tepkisine neden olması, ardından oyunların alınmasına edilen isyanlar ciddi bir kemer sıkma politikasını da beraberinde getirdi.

ÖNEMLİ MESAJLAR VARDI!

ÖYLE ki Pekin 2008 açılış töreninde açılan kesenin ağzı, -100 milyon dolarları geçtiği duyulduğunda- mecazı gerçeğe dönüştüren bir reaksiyon yaratmıştı. Hemen ardından 2012’deki Londra seremonisiyse daha mütevazı! rakamlarıyla -42 milyon $- geçti kayıtlara. Dün gece ünlü Maracana Stadyumu’nda açılışı yapılan, merakla beklediğimiz Rio 2016 Olimpiyatları’ysa neredeyse Londra’nın 10’da biriydi bütçe olarak. Seremoniye dair beğeniler de eleştiriler de olabilir ancak şu bir gerçek ki çok da özel ve önemli mesajlar vardı.

BREZİLYA topraklarında yaşamın başladığı andan istilalar ve göçlerle gelen çok ulusluluğu konu eden gösteri, ilk kez bir mülteci takımına sahip bu olimpiyatlarda dünya barışına da güzel bir gönderme yaptı. Yaşama arzusunun zorlukları aşan mucizevi serüvenini, bitkilerin varoluşuyla işleyerek hikayeleştiren yönetmen Fernando Meirelles’in; 10 bin 500 sporcunun her biri için bir bitki tohumu dikilmesi fikriyse çok özeldi. Yunanistan’ın geleneksel olarak ilk sırada izleyicilerin huzuruna çıktığı seremonide alfabetik sırayla gelen ülke takımları görsel şölenin en önemli bölümüydü belki de. Adeta mini birer orduyla oyunlara katılan Brezilya, Amerika, Avustralya gibi ülkeleri saymazsak, ülkemiz de 105 sporcuyla tarihinin en kalabalık kadrosuyla yer aldı Rio’da.

İLK KEZ 21 AYRI BRANŞ!

İLK kez 21 ayrı branşta mücadele edecek sporcularımızın 29’u devşirme. Güreşten haltere, tekvandodan kadın basketboluna, atletizmden yüzmeye kadar madalya umudumuzun en çok sayıda olduğu olimpiyat yılı bu yıl. Şansımız, başarımız, madalyamız bol olsun.

Devamını Oku

Pes yerine derin nEFES

12 Haziran 2016

SERİDEKİ 4. maçın rolleri değişmiş halini izledik adeta dün akşam. Anadolu Efes, Ülker Arena’da yalnızca başlangıcını iyi yaptığı maçta gördüğü kâbustan Abdi İpekçi’de de uyanamamış gibi başladı. 6-20’lik bir ilk çeyrek F.Bahçeliler için şampiyonluk şarkılarının mırıldanmaya başlamasına hazırlık gibiydi. Ama yetmedi. Her ne kadar seride ağırlık sarı-lacivertlilerden yana görünse de Anadolu Efes kadrosu

‘Bu seri 4-1’le bitmez’ dedi.

BAŞINDAN beri kilit nokta olan savunma ortaya konup takımın lideri de lider gibi bir performans sergileyince geri dönüş gecikmedi. Anadolu Efes; kısalarının üzerine düşeni yaptığı, çemberin kıymetinin bilindiği bir mücadeleyle, 3 maç kaybetse de inancını kaybetmemiş bir takımla seriye yeniden ortak oldu.

TAKDİRE ŞAYAN GERİ DÖNÜŞ

F.BAHÇE 3-1’in devamında ilk çeyrekte karşısında pes etmiş gibi bir takım gördüğünü sandı ama yanıldı. Oyun disiplini ve konsantrasyondan uzaklaşan sarı-lacivertliler rehavetin bedelini bir anlamda şampiyonluğun kıyısından dönerek ödedi. Hangi takımın şampiyonluk ipini göğüsleyeceği bir yana, elbette hak eden kazanmalı. Ancak lacivert-beyazlılar birbirinden keyifli maçlar izlediğimiz bu final serisinin hakkının 4-1 olmadığını dün resmen ispat etti.

AHMET Çakı ve ekibi bizlere en az bir keyifli karşılaşma daha izleme şansı verdi. F.Bahçe gibi bir dev karşısında bu geri dönüş gerçekten takdire şayan.

Devamını Oku

Final serisi dediğin...

3 Haziran 2016

BAŞARIYA giden yolda en sık telaffuz edilen cümledir, asla pes etme! Pes etmeyince başarı geliyor şüphesiz. Dün akşam bir örneğini gördük. F.Bahçe, yarı final serisinden kalma konsantrasyon bozukluğunun etkisinde başladığı maçta hücum anlamında hiç mi hiç organize olamadı.

HEMEN her takımın imrenme sebebi uzunları nazar değmişçesine devreye giremeyen sarı-lacivertliler dışarıdan yakaladığı yüzdeyle oyuna tutunmayı başardı. Ancak karşınızda Efes gibi bir takım varsa bu performans kazanmaya yetmez. Heurtel’in -Ahmet Çakı’yla birlikte- geldiğinden itibaren en verimli döneminde olan Anadolu Efes ilk yarıda oyunun da skorunda kontrolünü ele aldı.

EFES’İ BASİT HATALAR YAKTI

BİR Obradovic takımının iki devre üst üste böyle oynaması pek alışıldık bir durum değil. Dolayısıyla devre sonrası farklı bir Kanarya çıktı sahaya. Çemberi sahiplenen, savunma ritmini artıran ve enerjisi yükselen konuk ekip galibiyete giden yolda önemli bir inanç ortaya koydu. Dixon’ın yanında tüm sezon övgülerin odağı olan Udoh-Vesely ikilisi de devreye girince sarı-lacivertliler ihtiyacı olan ivmeyi ve çok zorlu da olsa pes etmeyerek galibiyeti buldu.

MELİH Mahmutoğlu ve Datome’nin katkısı da cabası. Anadolu Efes’in performansına gelince; serinin ilk maçında saha avantajını kullanmak adına galip gelmek çok önemliydi. Lacivert-beyazlılar 19 top kaybına zorladığı rakibine basit hatalar nedeniyle boyun eğdi.

FİNALİN ilk mücadelesinde gülen taraf F.Bahçe’ydi ama iki takım da büyük takdiri hak etti. Müthiş keyifli bir basketbol maçı izledik dün gece, darısı pazar günü ve tüm seriye...

Devamını Oku

GELENEK BOZULMADI

30 Mayıs 2016

ON yılların kemikleşmiş istatistiği bu maçta da bozulmadı. 2 ezeli rakip evinde kaybetmeme serisini sürdürdü. F.Bahçe maçın başından itibaren gerçek oyun anlayışından da konsantrasyondan da uzaktı. İkili oyunlarla skor bulan sarı-lacivertliler çemberden uzaklaştığı hücumlarda adeta kabus gördü. G.Saray; Sinan, Micov ve McCollum’un devreye girmediği ilk yarıda Lasme-Schilb ikilisiyle skoru dengede tutmayı başardı. Hatta bu ikiliye Davis’in de ilave olmasıyla ibreyi lehine çevirdi.

ENERJİSİ düşük F.Bahçe’de iyi yapılan işleri devam ettirmeye çalışmak dışında bir hamle yansımadı sahaya. Bogdanovic’in isabetsiz seçimlerinin sayısı arttıkça elini kaldırmaktan çekinir hali neredeyse takımın geneline de yansıdı. Hücumda istediğini bulamayan Kanarya, savunmada da yeterli sertliği ortaya koyamayınca ev sahibinin ekmeğine yağ sürdü. Başa baş geçen maçta işler bir ara çığrından çıktı.

4. çeyrek başında taraftar olayları sebebiyle 2 takım oyuncuları ve hakemler soyunma odasına gidince oyun bir süre durdu. Binlerce kez olmaması gerektiğini söylediğimiz görüntüler bir kez daha gözümüzün önündeydi yazık ki! Verilen ara sonrası sahaya dönen takımlar artık basketboldan çok taktik savaşındaydı ve galip çıkan G.Saray oldu. Seride durum şimdi 2-1.

SPORCULAR ÖRNEK OLSUN!

BİR gün arayla Abdi İpekçi Arena’da neler yaşanacak kestirmek mümkün değil. Yorgun ancak motive Cimbom, ‘Bir maç daha’ mı diyecek yoksa bu mağlubiyeti hızlıca unutmak isteyen Kanarya, ‘Buraya kadar mı’ dedirtecek göreceğiz. Ancak dün akşam tribünde gördüklerimizi görmek istemeyeceğimiz kesin!

FİNALE ramak kala stres de heyecan da dorukta. Ancak kritik bir detayı es geçmemek gerek. Sahada dostane, spor ruhuna uygun hareket eden 2 takım oyuncularına gönülden teşekkürler. Tek amacı basketbol oynamak olan tüm sporcular, gerilimden beslenen herkese biraz örnek olsun lütfen.

Devamını Oku

Savunma fark yarattı

28 Mayıs 2016

YARI final serisi ilk maçı yaşanan gerginliğin demeç savaşına dönüşmesi, üzerine futbolda Türkiye Kupası mücadelesi sonrası yaşanan gerginlik bu mücadeleye nasıl yansıyacak diye merak ediyordum. Neyse ki sportif anlamda olması gerektiği gibi başladı ve bitti. Kadro derinliği ve ev sahibi avantajı F.Bahçe’yi ikinci maçta da bir adım öne çıkarıyordu ancak iyi başlayan taraf G.Saray’dı.

HÜCUMDA yüksek performans ortaya koyan konuk ekip oyunun iki tarafında da çembere yakın ve etkiliydi. Dixon-Sloukas’la skor bulan F.Bahçe’de savunmanın beklenen sertlikte olmamasının müsaadesiyle skor başa baş ama oyunun momentumu G.Saray lehine seyretti. Obradovic’in beklenen hamlesiyse ikinci yarıda geldi ve maçın gidişatı değişti.

TARAFTAR TAKIMI ATEŞLEDİ

SAVUNMADA sertlik ortaya koyan ev sahibi, ilk yarıda 37 sayı bulan sarı-kırmızılılara 3. çeyrek yalnızca 9 sayı şansı verdi. Ribaund hakimiyetini de ele alan sarı-lacivertliler, yorulan rakibine karşı oyunun kontrolünü ele almakta zorlanmadı.

TARAFTARININ da devreye girmesiyle enerjisi yükselen F.Bahçe, yorgunluk seviyesi yükselen rakibine geri dönüş şansı vermedi ve rahat bir galibiyet elde etti. İki maçı 80 dakika üzerinden değerlendirirsek, F.Bahçe adına kadro derinliğinin en çok fark yarattığı, G.Saray adınaysa yorgunluğun en çok ortaya çıktığı bölüm son 20 dakikaydı. Seri uzun, derbilerin favorisi olmaz lakin 2-0’la F.Bahçe çok ciddi bir avantaj yakaladı.

Devamını Oku

F.Bahçe’nin silahları

26 Mayıs 2016

EUROLEAGUE finalistiyle Eurocup şampiyonun karşı karşıya geldiği bir yarı final Türkiye Ligi’nin kalitesi ve keyfinin belgesi niteliğindeydi. İki takımı masaya yatırdığınızda ortaya çıkan tablo ilk yarıda Lasme’nin faul problemi yaşamasıyla sahaya yansıdı. Daha yorgun olan taraf G.Saray enerjisini verimli kullanabilmek adına tempoyu yükseltmemeye çalıştı.

HÜCUMDA özellikle dışarıdan yakaladığı yüzdeyle etkili olan konuk ekip dakikalar ilerledikçe çember altındaki sıkıntının skora yansımasına engel olmakta zorlandı. F.Bahçe adına rotasyonun genişliği, top kayıpsız oynamanın avantajı ve benchten gelen oyuncuların, özellikle Melih ve Vesely’nin ekstra katkısıyla ilk yarı biterken fark 17 sayıya kadar çıktı. İkinci yarıda ev sahibi adına top kayıpları, G.Saray’ın Lasme- Davis ikilisiyle çember altında yarattığı üretkenlik, dışarıdan da yüzdeli hücumlarla birleşince F.Bahçe’ye savunmada zorlu anlar yaşattı.

KADRO FARKI ORTADA

SLOUKAS’IN devreye girdiği son bölüm, G.Saray’ın yaptığı her hata sarı-lacivertlilere ekstra hücum şansı oldu. İki takım arasındaki kadro derinliği farkı aşikar. Silahlarının gücü F.Bahçe adına bu seride büyük avantaj. Bu avantaj ilk yarıda sonuca yansıdı ve F.Bahçe seride 1-0 öne geçti.

ANCAK sarı-kırmızılılar da hücum anlamında ortaya koyduğu konsantrasyonla serinin diğer maçları için daha zorlayıcı olacağının sinyallerini verdi. Bu arada her iki takım seyircisi adına da küfürden ve gerilimden uzak durmak altı çizilmesi gereken nokta. İki saha da seyircisiyle birlikte ev sahipliği yapacak bu seriye ve birbirinden güzel maçlar oynanacak. Taraftarlara düşen de bu buluşmaları çirkinleştirmek yerine güzellik katmak.

Devamını Oku