Rusya krizi tırmandırıyor!
Krizi tırmandırdıkça Suriye’de varlığını biraz daha artırıyor ve uzun vadeli yerleşik senaryolarını filme çekiyor. Ve pay masasına daha güçlü oturuyor!
Putin, yapay krizlerin gölgesinde farklı oyunlar peşinde...
Türkiye’de kamuoyu ve sanayicinin tek endişesi ise Rusya’nın bir sabah gazı kesip kesemeyeceğidir!
Enerji Bakanı Berat Albayrak ise dün piyasaları ve kamuoyunu rahatlatan açıklamalarını yaptı.
Bakan Albayrak açıklamasında Türkiye’nin B planının hazır olduğunu ve kriz ihtimallerine karşılık gerekli bütün tedbirlerin alındığını belirtmesiyle yeniden ülkemizdeki iş dünyası ve kamuoyu rahat bir nefes aldı.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar ve Türkmenistan ziyaretleri de B Plan’ına hazırlığın deliliydi.
Ülkemizin güneydoğusunda adeta cinnet hali yaşanıyor!
Ve sınır boylarımızda...
Kentlerde huzura kurşunlar sıkılıyor.
Barikatlar kuruluyor.
Ve hendekler kazılıyor...
Kendilerini tutunamayanlar kervanına dahil edebilmek ve dünya kamuoyuna gösterebilmek için her tür gizli oyuna kapılarını açan PKK ve siyasi uzantıları evi içerden yakmaya çalışıyor!
Yangın yerine döndürülen bu ülkenin bütün enerjisi yangın söndürmekle geçiyor.
Yaralarımızı saramadan ve harabe kentlerimizi yeniden yapamadan her gün bir yangına gidiyoruz!
Ankara’nın gündemi dar sokaklar gibi...
Her köşe başında bir dosta rastlıyor ve buruk bir hikaye dinliyoruz!
Ve herkes kendince haklı.
Otel lobilerinde kimilerinin başarılı, kimilerinin mağdur, iflas ve tükenmişliklerine dair bilinmeyen hikayeler dinliyoruz.
Ve hikayelerin ardından herkes kendince bir adalet istiyor!
Kavgası da eksik olmuyor.
Sevinçlere yığınla ortak bulunuyor ama acılara ortak bulabilmek zor!
Velhasılı Ankara’da “eski”meyeceksin...
Rus uçağının düşürülmesinin ardından Putin ve ekibinin diplomatik kanalları kapatıp direkt ekonomik yaptırımlara başlamasını anormal bulmuş ve bütün yazılarımızda bu stratejinin altında Matruşka oyunun olabileceğine dikkat çekmiştik...
Çünkü, Rusya adeta böyle bir olayı bekliyormuş gibi davrandı!
“Sırtından hançerlenen” kendileri değil, aksine Türkiye’dir...
Ve Suriye’de gücünü artırabilmek için mağduriyet gerekçesini oluşturmak ve Türkiye’ye küresel iftiralar atma projesini devreye sokması gerekiyordu...
Ve bugüne kadar yaşanılanlar bize projeyi hayata geçirme konusunda önemli bir başarı elde ettiklerini gösteriyor...
ABD ve Batı’nın “Irak’ta kimyasal silah var” gerekçesine benziyor.
Daha sonraları, bunun bir senaryo olduğunu öğrendik ama artık Irak işgal edilmiş, Saddam ve muhalif kanat çökertilmiş ve yeniden dizayn oyunu bitmişti!
Ve ne gariptir ki, kimyasal silahlar hala bulunamadı!
Rusya ıslık çalarak fırtına çıkartacağını zannediyor!
Türkiye ise eşitsizliğin bedelini ödüyor.
Alabildiğine var gücüyle üzerine yüklenilen basınç kampanyasının gizli oyunlarına yenik düşmemeye karşı direniyor hem de son yüzyıldan beri...
Bilinmelidir ki, bu ülke savaşa girmekten değil, cam fanusun kırılmamasına özen gösteriyor.
Lakin, bu hassasiyeti anlamamakta ısrar edenler ne kadar fay kırıklıklarımız varsa hepsini tetikleyebilecek mayınları döşemeye devam ediyor!
Ve komşuluk hukukunu bir olayda çizip atan ve masayı devirmeye çalışan Rusya, diplomatik hattı dahi kapatarak büyük bir kabalık sergiliyor!
***
Düşen uçağın domatesle, patlıcan ve biberle ne ilgisi var?
Rusya lideri Putin krizi derinleştiriyor!
Ve “Türkiye’nin IŞİD’den petrol alıyor” diyerek küresel bir iftira ortaya atıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bu iftiralara Paris’te karşılık vererek ve büyük bir rest çekerek son noktayı koyuyor;
- İspat edildiği anda ben bu makamda durmam, ama Putin’e diyorum ki; sen bu makamda durur musun?
Küresel düzeyde olmayan bir olayı savaş krizine dönüştürerek kamuoyunun desteğini almaya ve içindeki krizi başka bir olaya odaklama oyunu oynayan Putin, ekonomik çöküş zincirinin ilk domino taşları sayılan bir çok sektörü devireceğinin farkında dahi değil!
1945 yılından 1989 yılına kadar süren Soğuk Savaş dönemine belki de geri dönmek isteyen Putin’in tutumu gösteriyor ki, Berlin Duvarı’nın yıkılışından hiç de memnun değil.
***
Duvarın yıkılmasıyla küresel piyasaların agresif bir tehditkâr oyuncusu olan Rusya, yerini her geçen gün gittikçe belirsiz, başıboş bir sisteme bırakıyor.
Rusya’ya ait savaş uçaklarının sınırımızı ihlal etmesinden sonra yaşananları Pravda Gazetesi küstahça ve evrensel basın ilkelerini çiğneyen bir yayıncılık örneği sergiledi...
Bir millete küfür ve hakaret eden Pravda’nın bu yayınlarını gazeteciliğin hiç bir yanına sığdırabilmek mümkün değil.
Ve bizim basın ise Putin’in Türkiye’yi tehdit sözlerini manşete çekmekle meşguldü!
Pravda’nın küstahlığı karşısında körler oyunu oynanıyordu.
Ve ülkede kaos çıkartarak, piyasalara ekonomik korku salmaya çabası sarfediliyordu!
Ve kendini beğenmiş o meşhur yazar ise, Rus uçağının düşürülme kararını kimin verdiğine dair merakı internet haber sitelerine haber oluyordu.
“Rus uçağını düşürme kararının pilotlara bırakılacağına ihtimal vermiyorum. Ya Genelkurmay Başkanı ya da siyasi irade verdi.” diyerek siyaseti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı projeye dahil etmek istiyordu yine!
Kim bırakmış ki tarih boyunca bizi rahat!
Ve sakin...
Avrupa, Amerika, İngiltere, İsrail ve Rusya dahil hemen her yerde Müslüman düşmanlığını körüklüyor, Paris’teki terör gerekçesine sığınarak!
Belçika’da yaşananları endişeyle izliyoruz...
Amerika’da göçmen yasası hazırlıkları kapıda bekleyen büyük bir felaketin başlangıcı...
Kendileri dünyanın her yerine gidecek ama Müslümanlar engellenecek.
Modern dünyanın özgürlük anlayışı işte böyle bir şey!
Sorulması gereken o kadar yığınla soru var ki.