İYİDİR!

21 Ağustos 2017

F.BAHÇE’NİN son 2 maçta ortaya koyduğu sıkıntılı performanstan çok geçen haftaki azim, istek, oyundan asla kopmama kararlılığı Trabzon’u İstanbul’a çok zinde getirdi. Başlama düdüğüyle de bu öngörü sahaya yansıdı. Oyun stratejisinden çok top rakipteyken yapılan amansız baskı sonuç verirken F.Bahçe nasıl karşılık vereceğini şaşırmış bir kargaşa içinde sadece Valbuena ile ayakta durmaya çalıştı.

GOL de gecikmedi. Burak takımı sürükleyen, ateşleyen, diri tutan en önemli faktör görüntüsüyle birlikte beklentilerin karşılığını verdi. 18’de sakatlanarak çıkmasıyla dün gecenin Trabzon açısından ‘O varken ve yokken’ dedirtecek bir ayrımı da net biçimde sergilemiş oldu.

HAMLELER YETERLİ OLMADI

ANCAK golden sonraki süreç farklıydı. Dağınık, kafası karışık ve hatta gelecek korkusunu erken yaşamaya başlamış F.Bahçe’yi hazır böyle yakalamışken, devam edeceğine ki, süre olarak çok uygundu, standart Anadolu takımı kimliğine geçiş yapıp geriye çekildi. Bu rakibini cesaretlendirdi. Sağdan soldan gelmeye başladı. Bu durumda sadece kontratakta kalan Trabzon denese de sonuç alamadı. Alper’in göstere göstere inişine, cezalanına girip vuruşunu da herkes seyredince ilk yarı berabere kapandı.

KARADENİZ ekibi 2. yarıya da bıraktığı yerden başladı. Fırsat bulursa atağa kalkacak ama rakibe alan bırakmadan en azından yenilmeden sahadan ayrılmayı planlayan bir strateji. Önce N’Doye’la bunu yakaladı kullanamadı. F.Bahçe Guiliano’yu da sokarak yakaladığı psikolojik üstünlüğü devam ettirirken bu kez Olcay’ın güzel şutu, Volkan’ın sezonun 2. ikramıyla Trabzon öne geçti. Yanal’ın önce Onazi, beraberlik golünden sonra Bongonda ile yaptığı ofansif hamleler galibiyete yetmese de İstanbul’da yenilmeme 2. hafta için hiç de fena sayılmaz!

Devamını Oku

YÜREK İŞİ

17 Ağustos 2017

LİGİN ilk haftası iki takım için özellikle önemliydi. Biri G.Saray, diğeri Trabzon! Geçen sezondan kalan tribünlerle olan sıkıntısını saha içi performansla ya törpüleyecekler ya da daha ilk haftadan herkesin kafasında şimdiden ligi bitireceklerdi. Doğrusu ikisi de iyi başladı. Trabzon özelinde geçen sezonun son haftalarına damgasını vuran kargaşa yerini umuda, başarı odaklı beklentiye bıraktı. Seyirci affetti!” Şüphesiz aslolan istikrardır. Pazar günü oynanacak F.Bahçe mücadelesi belki bir ölçüde şanssızlık ama bu maçlar da oynanacak.

BORDO-mavililerde en önemli değişim mücadele azminde görüldü. Erken gol takımı dağıtmadı. Çok koştular. Skoru toparlamak için çok uğraştılar. Maç biterken de olsa karşılığını aldılar. Bu görüntü elbette mutlu etti ama daha yapılacak çok iş olduğuna ilişkin de işaretlerini verdi. N’diaye ve Rodellega için forma artık aslanın bağırsaklarına kadar kaçtı. Çin’den getirilen Burak Yılmaz’ın ortaya koyduğu performans ama daha çok takıma aidiyet görüntüsü gol bölgesinde tek olacağının imzası oldu.

Rodellega özellikle gitmeyi daha çok düşünecektir. Zira beden dili, yüz ifadesi hala “ben yokum” diyor! Bence sonuna kadar da haklı. Orta alan güçlendi ama zamana ihtiyaçları var. Kucka da hazır değil. Bongonda çalışkan ve çok hareketli. Olcay, tamam gol pası verdi ama düşüşü durmamış. Unutmamalı, milli takımın da ona ihtiyacı olacaktır.

YÖNETİM transfer peşinde. Anlamsız bir Guiliano meselesi yaşattılar camiaya. Gereksiz de “mağlup” göründüler. Mutlaka ders almışlardır. Konsantrasyon bozucu işler bunlar. Aşık atmaya kalkışmak yerine işine bakmalılar. Sahada transferlerden çok yürek iş başarıyor!

Devamını Oku

Sporda BAK dönemi

22 Temmuz 2017

AKİF Çağatay Kılıç biraz da sürpriz bir şekilde Gençlik ve Spor Bakanlığı görevini Osman Aşkın Bak’a devretti. Sadece sporda değil, şüphesiz, bütün kurumlar için devlette devamlılık esastır. “Samsun’daki organizasyona çok emek harcadı, 2. gününde değişiklik şaşırttı” gibi yorumlar oldu; Devlet işleri böyle detaylarla ilgilenmez. Kılıç, süresi boyunca çok çabaladı. Eminim ki, onun aklında yapmayı arzuladığı çok icraat vardı. Devir teslim töreninde halef selef, teşekkür etti, hoşgeldin dedi, ötesi için zamana ihtiyaç var!

SAYIN Osman Aşkın Bak, sporun tam içinden. Amatör profesyonel gündeme hakim! Hiç kopmadı zaten. Sayın Cumhurbaşkanı’nın çok eskiden beri çalışma ekibinde. Spor politikaları hakkıında yapılan ya da eksik kalan, acil ve ileriye yönelik gündem maddeleri konusunda şüphesiz fikri var. Eminim ki, hazırlıkları da vardır. Anlamak için fazla zaman kaybetmeyecektir. Güreş Federasyonu Başkanlığı döneminden itibaren yoğun bir “Ankara” bilgisi var. TBMM’de Doping Komisyonu, Dışişleri, NATO gibi önemli çalışma alanlarında da devlet birikimi pekişti.

TESİS, BİNADAN DAHA ÖNEMLİ

TÜRKİYE’DE spor deyince akla gelen ama devlet icraatlarıyla örtüşen, örtüşmeyen pek çok konu var. Futbola boğulmuş bir gündem yoğunluğu içerisinde sporu tabana yaymak noktasında, artık klişeleşmiş, sıradan laf gibi görünen ama aslında sorunun temeli olarak anlaşılması gereken bir olguyu laftan hayata geçirmek önceliği olacak. Bunu bizzat Sayın Cumhurbaşkanı söyledi. Eğer bu Kabine Türkiye’yi 2019’a taşıyacak son ekipse, o zaman yine sayın Cumhurbaşkanı’nın dillendirdiği gibi spor yönetimlerinin yerel yönetimlere kayması gündeminin öncelikli maddesi olacak. Profesyonel futbolun sıkıntıları arsızlık boyutunda; vergi vermeyelim, bize devlet para versin, kıyak yapsın, federasyon ne istersek ona he desin, tamam! Çiçeği burnunda bakanın bunlardan da kafasını nasıl kurtaracağı, yasanın çıkıp çıkmayacağı da ayrı bir merak konusu olabilir.

ŞÖYLE hoşgeldiniz diyeyim sayın bakana; dün Bahçeşehir Üniversitesi’nde yüksel lisans öğrencilerinin dersine konuk oldum. “Mevcut düzenden, sporun gerçek anlamda yaşanacağı ve konuşulacağı düzene nasıl geçeceğiz” odak konuydu. Yani radikal dokunuşlara, sporu geleceğe de taşımak adına çok ihtiyaç var! Konu tesis, binadan daha önmeli, spor çok önemli! Desteğiniz en güçlü yerden! Kolay gelsin...

Devamını Oku

Sıkıntılı prova

6 Haziran 2017

MAKEDONYA, 3-5 gün sonra oynayacağımız Kosova karşılaşmasının kağıt üzerinde hazırlığıydı. Beklenen daha çok Fatih hocanın tam ya da asıl kadroyla provayı öncelikle tercih edeceği, ardından genç oyuncuları da sahaya sürebileceği üzerineydi.

DÜN geceki ilk 11 karma bir tercih gibiydi. Kalede Volkan, defansın sağında Gökhan solunda İsmail, Ozan, Arda milli takım kadrosunda sürekli yer alan/alabilen oyunculardı. Çağlar, Kaan, Emre Çolak, Enes yeni monte ediş çalışmalarının ürünü olarak sahadalardı. Olcay da bu 11’in içinde yer aldı. Başka bir açıdan baktığımızda 6 oyuncunun Avrupa’dan gelenler olduğu ilk göze çarpandı.

İLK yarının son dakikasındaki hareketliliği saymazsak milli takım kısa bir süre sonra oynayacağı ciddi, önemli ve de mutlaka kazanmamız gereken bir karşılaşmanın çok gerisinde bir oyun sergiledi. Daha doğrusu herhangi bir oyun, strateji, plana sahip bir görüntü vermedi. Sezon yorgunluğu çağrıştıran isteksiz, lütfen çaba gösteren kısır bir hareketlilik sırıttı. Zaman zaman, saman alevi hareketliliği de Makedonlar’ın baskı kurmak istediği anlarda gösterdik. 45 dakika yasak savmayla geçti. Terim de zaten Kosova maçını neden Mart’ta oynamadık ki demiş.

2 SIKINTIMIZ VARDI!

2. yarıya sol tarafımızı değiştirerek başladık. Enes, İsmail ve Olcay çıkarken Hasan Ali, Cengiz ve Selçuk girdi. 10 dakika sonra da Arda ve Yunus alınırken Emre Mor ve Cenk oyundaydı. Top tekniği yüksek, hızlı oyuncularımızın ilk yarıdaki durgunluğumuzun tersine getirdikleri hareket Makedonlar’ı yaslanmaya itti. Bu olurken arkada bıraktığımız boşluklar da sıkıntı yarattı. Özellikle bütün topları yıldızları Pandev’le buluşturarak gol arayan rakibimiz etkili olduğumuz anlarda dahi Volkan’ı bunaltmayı başardılar. Son müdahalelerde Çağlar’la Kaan’ın zamanında iş çıkarmaları en azından gol yememeyi sağladı. Pardon 2 tane yedik ama ofsayttan. Bir de Volkan’ın son dakikada müthiş kurtarışını da ekleyelim.

EĞER bir provadan bahsedilecekse özellikle hücumdayken arkada bıraktığımız boşlukların hep tehlike yarattığı gerçeği 1., yan toplarda ciddi savunma zafiyeti içinde olduğumuz 2. sıkıntı olarak hatırlatılabilir.

Devamını Oku

Tarihe Çalım!

4 Haziran 2017

TARİH, yıllar sonra tekerrür ederek Bursa ve Rize’yi ligde düşme potasında bir kere daha buluşturdu. Bursa ikinci bir tekerrüre izin vermeyerek Trabzon’u yendi ve tutunmayı başardı. Benzer mücadeleyi sürdüren Rize ise Alanya’yı yenmesine rağmen 1.lige düşmekten kurtulamadı.

TRABZON’DAKİ mücadeleye futboldan önce ‘iddia’ damga vurdu. Maç oynanmadan bahis listesinden bu karşılaşmayı çıkaran kurum daha sonra yeniden ekledi ama şaibe damgası her halükarda 90 dakikaya yapıştı. Sahaya yedek ağırlıklı çıkması beklenen bordo-mavili ekibin teknik patronu Yanal bu durumda 11’i eldeki as oyuncularla oluşturmak durumunda kaldı.

BU kağıt üzerinde Bursa için handikap olsa da mücadele tersi işledi. İstekli, kazanmak zorunda olduğunun farkında konuk ekip özellikle sağ kanadını kullanarak yüklendi. John destekli ortalarla pozisyonlar da buldu ama gol gelmedi.

İlk yarının golsüz kapanmasının ardından doğru dürüst ilk atağını yapan Trabzonspor, Hugo Rodellega’yla golü bulunca Bursa dağıldı. Rize’den de gelen gol haberi üzerine 2. yarıya zaten sıkıntılı başlayan yeşil beyazlılar yine de oyunu bırakmadı. Batalla ile başlayan iki hızlı atakla buldukları iki golle öne geçmeyi başaran Bursaspor kalan 20 dakikada skoru da koruyarak zoru başarıp ligde kalarak Trabzonspor’dan ayrıldı.

KADERİ TRABZON BELİRLEDİ

RİZE’DEKİ mücadele de hızlı başladı. Rahat Alanya, stressiz, savunma derdine düşmeden rahat oynadı. Buna karşılık Rize özellikle sağdan Robin’le yaptığı bindirmelerle gol aradı. Hayata bağlayan da ilk yarının uzatma anlarında geldi. 45+2’de Kweuke’nin kendisini ye re atmasına hakem Ulusoy penaltı uydurunca Rize öne geçti. İkinci yarı Rize doğal refleksle skor koruma derdiyle yaslanınca Alanya gol için yüklenmeye başladı. Rize galibiyeti korudu ama Trabzon’daki skor ligin kaderini çoktan belirlemişti.

Devamını Oku

Suçlu kim?

27 Mayıs 2017

MENAJER, üç oyuncudan kalan alacakları ödenmediği için yoğun girişimde bulunmuş, çözüm olmayınca da haciz işlemi başlatmış. Nelere el konulmak istenmiş? Trabzonspor’un kalbine. 50 yıllık geçmişin tam ortasına ya da! Ve dahi varlığının en büyük nedenine! Başkan suçlu arıyor!

DAHA kısa bir süre önce -haklı sebeplerden- alacak davası için hiçbir tolerans arayışına giremeden “Kimse Trabzon’dan büyük değildir, kuruşunu yedirtmeyiz” diyerek milli futbolcuyu cezalı duruma düşürtüyorsunuz. Şimdi canınızı çok acıtacak şeyle - haklı sebeplerden- yüz yüzesiniz. “Kim itti ulan?” diyorsunuz. Adamı ciddiye almıyor sonra avukatlara suçu atıyorsunuz. Önemsenmediğinizi düşündüğünüz zaman nasıl çıldırıyorsanız, aynı duruma düşmeyeceksiniz. Hakkı erteleyemezsiniz ya da yok sayamazsınız. Trabzon tarihinde kara bir leke olarak kalacaktır, hiç şüpheniz olmasın.

HİÇ Mİ SUÇUNUZ YOK!

BAŞKAN ‘Sabotaj’ diyor. Diyelim ki sabotaj! Avukat ve menajer kalbinize kadar inmeyi başarmış, sizin hiç mi suçunuz yok? İşin bu noktaya gitmesi sıradan basit bir alacak verecek meselesi mi? Onlar için değilmiş demek ki! Parayla ölçülemeyecek ağırlıkta darbeyi vurdular. Bütün camiaya çok kötü bir tablo bıraktınız. Bununla anılacaksınız.

“BİR de kupa peşindeler, ellerindekine sahip çıkamıyorlar” deniyor, denmeye devam edecek. Hiç kusura bakmayın! Normal koşullarda, sebep olanları kovalayarak değil, sizlerin istifasıyla noktalanması gereken bir durum bu! O da bir cesaret işidir! Bekçi, büro memuru, iki de avukat yollar, “Gerekeni yaptık” der kapatırsınız.

Devamını Oku