F.BAHÇE Teknik Direktörü Vitor Pereira arayışlara deveam ediyor. Bu arayışlar hem F.Bahçe’ye hem de Pereira’ya pahalıya mal olacak! F.Bahçe’nin derin bir kadroya sahip olması, avantaj olarak görülse de bu kadro doğru yönetilmezse bireysel oyuncu performanslarından, dolayısıyla takımdan da beklenen performansı ortaya çıkarmaz! Seyir zevki yüksek olan maçlar oynamak ve istikrarlı bir şekilde kazanan takım hüviyetini ortaya koyamadıkça Pereira’nın da oyuncularının saygısını kazanması zor gözüküyor.

BİLİNÇSİZCE YÜKLENDİLER

PEREIRA doğru ilk 11’le başlamamış, oyuncu değişikliklerinde hata yapmış olsa da 2-0 öne geçen bir takım bu şekilde kalesinde 2 gol görmemelidir. Maç boyuncu iyi görünen Alves, Kjaer ve Volkan’ın hataları affedilir gibi değil!

HER şeye rağmen 55. dakikaya kadar F.Bahçe etkili bir oyunla 2-0 öndeydi. Nani ve Alper’in büyük katkısıyla Fernandao golleri buldu. Orta sahada ise Mehmet Topal-Diego ve Meireles topu tutan, pas organizasyonları düzenleyen oyunculardı. Skor 2-2’ye gelince Pereira her zamanki gibi Van Persie’yi oyuna aldı ve oyun organizasyonu tamamen bozuldu. F.BAHÇE 3. GOLÜ BULMA ADINA BİLİNÇSİZCE VE TÜM GÜCÜYLE AKHİSAR’A YÜKLENDİ. Bu süreçte Van Persie ve Fernandao gol noktalarında etkili olamadı. Son 25 dakika boyunca ortada sadece kaos futbolu vardı ve Pereira bu kaosun baş sorumlusuydu. Pereira istikrarlı bir takım yaratmak istiyorsa sakatlık ve cezalı durumuna düşme haricinde ilk 11’de sürekli oynayan oyunculardan olan bir takım yaratmalı ve bu takımı herkesin ezbere sayıyor olması gerekir. AYNI RAKİBİ ŞENOL GÜNEŞ’İN YAPTIĞI GİBİ.

FİZİK gücü yüksek oyun temposu, oyun ve taktik disiplin, yüksek konsantrasyon, kazanma azmi ve coşkusu olan takım ilk yarıda Celtic’ti. oynadığı 9 lig maçında 23 gol atmış bir takım. Bu maçlarda 12 farklı oyuncu gol atmış. Böyle zorlu bir rakibe karşı oynamak, mücadele etmek gerçekten kolay değil. Rakibin etkili olduğu yönü tempo, şut ve duran toplardı. Pereira’nın ilk 11 tercihleri doğruydu. orta sahayı Topal, Ozan ve Raul Meireles ile tutup Nani, Volkan Şen ve Robin van Persie ile gol yollarında etkili olacaktı.

Volkan ve Ozan’ın sakatlanması, bunun karşısında Fernandao ve Diego hamleleri takıma olumlu yansıdı. özellikle Fernandao’nun ilk golünden sonra rakip tedirgin olurken F.Bahçe özgüvenle oynamaya başladı.

İKİNCİ yarıya F.Bahçe maçı kazanmak adına çok daha inançlı çıktı. Orta sahaya Diego Ribas’ın da girmesiyle topa daha fazla sahip olan taraf F.Bahçe’ydi. Yenilmeyi hazmedemeyen, 2. golü bulup kazanmak adına her şeyi ortaya koyan taraf F.Bahçe’ydi. Öne çıkan isim Fernandao’nun mücadelesi ve takıma sağladığı katkıydı.

KIRILGANLIK YOK!

PEREIRA’YI kutlamak gerekir. 2-0 yenik duruma düşmesine rağmen doğru oyun organizasyonundan vazgeçmedi. Celtic gibi bir takıma karşı 2-0 yenik duruma düşüp hiç kırılganlık göstermeden coşkulu ve istekli şekilde maçı çevirmek F.Bahçe’nin çok doğru yolda olduğunu gösteren önemli bir faktördü. İlerleyen dakikalarda F.Bahçe baskı yediğinde Vitor Pererira’nın Ba’yı oyuna alması ve takım direncini artırması önemli bir hamleydi. Bu beraberlik F.Bahçe’nin grupta daha iddialı olmasını ve diğer maçlara çok daha inançlı çıkıp başarılı olacağının göstergesi oldu.

TOSIC 32. dakikada kendi kalesine attığı golle maçın Beşiktaş lehine kopmasına izin vermedi. Maç orta sıra mücadelesi şeklinde geçse de sahada çok daha iyi organize olan taraf F.Bahçe’ydi. Oyunu kontrolü altına alan, topa daha fazla sahip olan, pas yapan, sakatlanana kadar Markovic ve Luis Nani ile hareketli ve etkili olan taraf yine F.Bahçe’ydi.

MAÇI kaybeden F.Bahçe defans dörtlüsü, Fernandao ve özellikle de Pereira oldu. Bu kadar fazla bireysel hata yapan bir defansın 3 gol yemesini yadırgamamak gerekir. Kjaer ve Alves hiçbir şekilde güven vermiyor. Olcay ve Gökhan Töre kanatlarda olunca Şener ve Caner de hiçbir varlık gösteremediler.

OYUNUN tüm yükü orta sahada Mehmet Topal, Ozan ve Meireles’te, kanatlarda ise Volkan Şen ve Nani’de kaldı. Vitor Pereira inatla en becerikli forvetini yedekte tutuyor. Fernandao güçlü ve mücadeleci santrfor olsa da becerikli bir golcü değil. Pereira illaki Fernandao’yu forvette oynatmak istiyorsa mutlaka bir orta sahadan vazgeçip, Van Persie’yi orta saha-forvet oyuncusu olarak ilk 11’e koymalıdır. Beşiktaş’ın bu maçı çok iyi oynayarak değil çok iyi mücadele ederek kazandı. Bu mücadelede Şenol Hoca’yı zora sokan aynı şekilde defans oyuncularıydı. Özellikle de Tosiç konusunda çok kafa yorması gerekecek.

VAN PERSIE OYNAMALI

BİR tarafta Fernandao varken diğer tarafta Mario Gomez var. Çok koşmayan, beklenen mücadeleyi vermeyen, top kaybeden ancak gol atabilme yeteneği ile skoru değiştiren oyuncu Gomez’di. Pereira maalesef birçok alternatifi görmediği gibi Van Persie konusunda da son derece yanlış bir konuda ilerliyor. Büyük resmi göremiyor. F.Bahçe Teknik Direktörü Pereira ne zaman kontrollü oynayacağını, ne zaman riskleri büyüteceğini bilmeli!

GÖRÜNEN o ki Pereira yenilmekten çok korkar bir hale gelmiş. Gerçek şu ki F.Bahçe ikili ön libero ile oynamalı, Van Persie her zaman ilk 11’de yerini almalı, özellikle de Volkan Şen artık göz ardı edilmemeli!

BEŞİKTAŞ ligin en iyi organize olan, en fazla gol atan, en etkili takımı olsa da maçtan maça bireysel oyuncu performanslarındaki dalgalanmalar 3 puana ulaşmada büyük sıkıntılar oluşturuyor. Oyunun kontrolü, top hakimiyeti tamamen Beşiktaş’ta... Pas yapan, driplinglerle orta sahayı rahat geçen, oyunun yönünü kanatlara değiştiren taraf Beşiktaş... Ancak ilk yarı kanatlardan hiç etkili orta ve gol koşusu yok!

Sürekli merkezden rakibi delmeye çalışmak ve kaybedilen toplarda hızlı hücum yemek de cabası! Böylesine iyi kapanan rakiplere gol atmanın en önemli yolu şut atmak, o da yok!

MARIO GOMEZ’İN TAVRI...

MARIO Gomez’in top kayıpları, hareketsiz, etkisiz oyunu büyük hayâl kırıklığı yarattı. Oğuzhan’ın yokluğunda Atiba’ya eşlik eden Sosa bu mevkide formayı Oğuzhan’dan emaneten aldığını haykırırcasına temposuz oyunu ile katkı vermedi.

ATIBA ise sahada, askerlikten generalliğe terfi etmiş tavırlarla oynadı. İlk yarıda düşük performansla oynayan 3-4 oyuncu olunca gol pozisyonu yaratmakta Beşiktaş’ın zorlanması doğaldır. Şenol hoca ilk yarıya 1-0 geride kapatınca maçı çevirmek adına 2. yarıda Necip ve Cenk’i alıp ikili forvete döndü. Bu şekilde orta saha merkezi Necip ve Atiba ile kapatıp Töre ve Sosa’dan kanatlardan etkili ortalar yapmalarını, içeri dripling yaparak şut atmalarını planladı.

ANCAK planlayamadığı tek şey Gomez’in umursamaz ve isteksiz oyununa önlem alamamasıydı. Sahada ne yaptığını bilen, maçı kazanmak için efor sarf eden Gökhan’dı. Cenk Tosun’un müthiş ortasına yaptığı koşu ve golü de mükemmeldi.

İlginç derbi

HAFTAYA çok ilginç bir derbi oynanacak! Spor kamuoyundaki algı ligin en etkili ve en golcü takımı Beşiktaş ile halâ uyum sürecini tamamlamamış ve maçlarını zar zor kazanan takım F.Bahçe olsa da 5 maç sonunda 13 puanla lider olan da yine F.Bahçe!

PEREIRA’NIN kafası karışık! Hangi oyun düzeninde oynaması gerektiğini, bu düzeni nasıl bir 11’le oluşturacağını belirlemekte başarılı gözükmüyor. Oyuncuların özelliklerini ve güçlü yönlerini doğru analiz edemiyor. Bireysel performanslarından azami şekilde faydalanabilmek için doğru oyun düzeni içinde oyuncularını doğru mevkilere yerleştirmekte sorun yaşıyor.

VAROLAN özellikler açısından, orta saha merkezde ve ön liberoda oynayabilecek oyuncular Meireles, Ozan, M.Topal ve Souza. Yaratıcı oyuncular değil. Bu isimler orta saha direncini yükselten, mücadele eden, koşan, rakibe baskı yapan aynı zamanda oyun organizasyonu içinde topu tutan, pas yapan, zaman zaman rakip kalede görülen ve etkili olan oyunculardır. Ama asla rakip kaleye arkası dönük oynayabilecek özelliklere sahip değiller. Dolaysıyla merkezde M.Topal, sol ve sol ortada Ozan ve Meireles’in bu düzende oynamaları hem oyuncuların hem takımın performansını çok olumsuz etkiliyor.

F.BAHÇE, iki ön liberolu oynamalı! 1.’si Ozan, diğeri ise Josef olmalı. Van Persie Fernandao’nun arkasında, Ozan ve Topal’ın önünde oynamalı. Bu bölgede orta sahaya destek verirken, aynı zamanda oyun bilgisi, tekniği ve gol yollarındaki becerileriyle daha etkili olacaktır. Ayrıca RvP ve Fernandao ligdeki maçlarda 11’de olmalılar. F.Bahçe’yi gelecek hafta büyük bir sınav bekliyor. Gol yollarında sıkıntılı olan ve maçlarını zorlanarak kazanan Kanarya, oyun organizasyonu oturmuş, bireysel performansı yüksek Beşiktaş karşısında başarılı olabilecek mi?

BU takımın fizik gücü yok! Viktor Pereira her iki Shakhtar Donetsk maçında başarısız olunca 4-4-2 inadından vazgeçti. 3’lü orta saha düzenine geçerek daha kompakt ve dirençli bir takım sahaya sürmeye başladı ya da başladığını sandı. F.Bahçe’nin kalite olduğu kadar fizik gücüne de ihtiyacı var. Görünen o ki bu konuda Viktor Pereira sınıfta kaldı.

RAKİP Molde! Tamamen fizik gücü üst düzeyde, yüksek taktik disiplin içinde, oyunu 20-25 metre oynayan bir takım.

UZAK KALDILAR

Bu büyük taraftar topluluğu karşısında F.Bahçe’nin daha sabırlı, kompakt, acele etmeden topu ayağında tutması gerekirdi. F.Bahçe maçı 1-1’e getirmesine rağmen oyunu tutamadı. Öne çıkan herhangi bir oyuncu sahada yoktu.

KADLEC, Bruno Alves, Caner Erkin rakipleri karşısında ezildiler. Mehmet Topal, Raul Meireles ve Ozan Tufan rakiplerine orta sahada çok uzak oynadılar. Onları ikili mücadele içinde göremedik. Dönen toplarda yoklardı.

ASLINDA bu maçta F.Bahçe’den beklenen orta sahada 3-5 pas yapmaları ve kanatlardan etkili gelmeleriydi. Bunun yanında tek hatlı oynayan rakibinin arkasına koşu yapıp gol aramak... Luis Nani’nin golünde olduğu gibi...

3 gol sorgulanmalı

SORGULANMASI gereken tek isim teknik direktör Viktor Pereira. İlk 11 seçimi bir yana, oyuncu değişiklikleri, daha da önemlisi bu takımın temposunun bu kadar düşük olmasının sebebini ortaya koymalı. İyi organize olmuş, disiplinli, çok koşan ancak temposu ve fizik gücü yüksek orta sınıf bir takımdan 3 gol yemek sorgulanmalı.

PEREIRA’NIN ayakları yere basmaya başladı... Süper Lig’de başarılı olabilmek için öncelikle takım savunmasının bütünlük içinde doğru uygulanması gerektiğini, dirençli bir orta saha ile bu mücadeleyi ortaya koyabileceğini gördü. Belki bu anlayışla pozisyon zenginliği içinde bir takım görüntüsü vermese de öncelikle orta saha mücadelesi ile rakibi pozisyona sokmayan, gol yemeyen ancak kaliteli ayakları ile gol bulan bir F.Bahçe yaratmaya başladı.

PEREIRA, bu anlayışını orta saha üçlüsüne yapacağı küçük dokunuşlarla geliştirebilir. Souza, Meireles ve Ozan bir Oğuzhan, Jose Sosa, Sneijder değil. Souza ve Ozan’ın önünde bu tarz oynayabilecek bir oyuncu yarattığında F.Bahçe hücuma yönelik çok daha etkili bir takım olacaktır.

PereIra’nın işi hiç kolay değildi. Savunma merkezindeki Ba, Kjaer ve Alves’in sakatlıkları, onların yerine Mehmet ve Kadlec zorunluluğunu göz ardı etmemek gerekir. Caner ve Şener karşılarında Scarione ve Del Valle gibi etkili iki kanat oyuncusu olunca ağırlıklı olarak oyunun savunma yönünü oynayıp zaman zaman hücuma destek verdiler. 1-0 önde ve orta saha mücadelesinden memnun olan Pereira, Nani ve Van Persie’nin yerine koşu kalitesi yüksek Alper ve Markovic’i aldı. Acaba; Omeruo ve Titi’nin markajı altında başarısız olan Fernandao’yu çıkarıp daha teknik Van Persie, Alper ve Markovic ile forvette oynamaya devam etseydi daha doğru olmaz mıydı? Ayrıca değişikliklerde oyuna girmesi gereken ilk ismin V.Şen olduğunu da göz ardı etmeyelim.

F.Bahçe kontrollü, dengeli daha çok orta saha mücadelesi şeklinde geçen bir maç oynadı. Pereira için önemli olan iyi mücadele ve 3 puandı, bunu başardı.

RIZA Hoca’yı tebrik etmek isterim takımını iyi organize etmiş... Çok koşan, disiplinli, ikili mücadeleleri, ikinci topları kazanan, gol yollarını zorlayan bir takım yaratmış. Özellikle savunmanın merkezini Omeruo ve Titi’yle, orta sahayı Donk ve Castro ile kapatırken Scarione ve Del Valle ile kanatlardan etkili ataklar geliştirdiler.

LETONYA maçını kazanmak adına ofansif bir kadroyla, aceleci, telaşlı, sabırsız bir oyun ortaya koyan millilerimiz, Hollanda maçına mükemmel bir oyun stratejisiyle hazırlanmış. Fatih Terim’in doğru oyun stratejisi ile birlikte, doğru oyuncuları da ilk 11’de sahaya sürmesi; beklenen, özlenen galibiyeti getirdi.

BU tür kritik final maçlarında istenen sonucu alabilmenin yolu, öncelikle psikolojik olarak güçlü ve kararlı olmaktan geçiyor. Buna bilinçli, doğru oyun anlayışını da pekiştirince istenen sonuca ulaşmak çok daha rahat olabiliyor.

FATİH Terim’in özellikle orta sahada Ozan ve Selçuk’la pozisyon alıp önlerine Oğuzhan gibi hem orta sahaya destek veren hem de hücumda etkili olabilecek bir oyuncuyu tercih etmesi çok etkili oldu. Ayrıca Hakan Çalhanoğlu ve Arda ile 5’li orta sahaya dönüp rakibi bir bütün olarak karşılayarak takım savunmasını doğru uyguladı. Rakibini kendi yarı alanında karşılayan milliler kazandığı toplarla da becerili ve hareketli Arda, Oğuzhan, H.Çalhanoğlu ve Burak’la hızlı hücumu geliştirdi, golleri buldu.

DEFANS HATASIZ OYNADI

ÖZGÜVENİNİ yitirmiş, oyun organizasyonu çok başarısız bir Hollanda karşısında Milliler kararlı, inançlı hedefe kitlenmiş, bir o kadar da sakin ve dengeli oynamayı başardı. Üstüne düşen görevi layıkıyla yerine getirip 1 asist, 1 golle oynayan Arda’nın yerine Volkan’ın girmesi çok doğru bir hamleydi. Kaleci Volkan başta olmak üzere defans 4’lüsü yüksek konsantrasyonla bireysel hata yapmadan çok başarılı bir maç çıkardılar.

SELÇUK ve Ozan birbirini tamamlayan özelliklere sahip oyuncular. Bu ikili çok iyi mücadele etmenin yanında topu tutma, pas yapma, oyunu organize etmeyi bilen yeteneklerimiz. 66’da H.Çalhanoğlu-M.Topal değişikliği tamamen kontrollü ve dengeli oyunu sürdürme adınaydı. Fatih Terim sahaya sürdüğü ilk 11 ve skora göre oyuncu değişiklikleriyle maça damgasını vurdu.