Doğru strateji sonuç verdi

31 Ocak 2016

TOLUNAY hoca, F.Bahçe’ye karşı başarılı olabilmenin yolunu, oyunu rakip sahada tutmak, alanları daraltmak, F.Bahçeli oyunculara yakın oynayarak pas trafiğini engellemek ve rakibi hataya zorlamak olarak belirlemiş. Bu oyun anlayışı ve savunma bütünlüğü içinde ikili mücadeleleri kazanmak, dönen toplara sahip olup Biseswar, Lopes, Deniz ve Sinan’la güvenli ve etkili şekilde F.Bahçe kalesinde gol aramak olarak gözüktü. Kayserispor çok doğru şekilde bu oyun anlayışını sahaya yansıtırken riskleri de beraberinde taşıdığını gördük. Özellikle F.Bahçe’nin Volkan Şen ve Nani ile Kayserispor defansının arkasına yaptığı topsuz koşular bu riski açıkça ortaya koydu.

16 takımın tek maç eleme usulüne göre mücadele ettiği bu turda, Pereira’nın risk almaması, orta sahayı her zamanki gibi güçlü ve dayanıklı oyunculardan kurmasını, gol yemeden Volkan Şen, Nani ve Van Persie ile gol yollarını zorluyor olmasını yadırgamamak gerekir. Maçın skoruna göre yedekte oturttuğu Fernandao, Markovic, Diego veya Alper’i oyuna sokmayı planlaması son derece doğruydu. Ayrıca maçın uzatmalara gitme, hatta penaltılara kalma durumu varken...

4-4-2’YE DÖNDÜ

MAÇIN 60. dakikası geldiğinde F.Bahçe’nin vasat oyunu devam ederken Kayserispor aynı disiplinle mücadele içinde ancak topa fazla sahip olamadan, rakip kaleye gitmekte zorlanan bir takım görüntüsündeydi.

VITOR Pereira beklentilerine cevap veremeyen takımına müdahale ederek Ozan’ın yerine Fernan-dao’yu oyuna alarak, maçı kazanma adına 4-4-2 sistemine geçti. Amacı rakibe daha fazla baskı yaparak hataya zorlamak ve maçı uzatmalara götürmeden bitirmekti.

80. dakikadan itibaren Markovic’in de oyuna girmesiyle birlikte F.Bahçe büyük bir baskı ile Kayserispor kalesinde gol aramaya devam etti. Maçın uzatmaya gitmesinin ardından daha da artan bu baskı 110’da Deniz’in oyundan atılmasının 3 dakika sonrasında sonuç da verdi. Stoper Kadlec’in ortasında Diego’nun golü turu F.Bahçe’ye getirdi.

Devamını Oku

Bireysel performanslar yükseldi

24 Ocak 2016

ARTIK şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki F.Bahçe’nin lider oyuncusu Mehmet Topal’dır.

SAHA dışı yaşantısıyla, aile yapısıyla ve söylemleriyle olgunluk dönemini yaşayan M.Topal, saha içindeki azmiyle, disipliniyle, üstün taktiksel zekasıyla, takımı için ortaya koyduğu yüksek performansıyla taraflı tarafsız herkesten büyük saygı görmeyi hak ediyor ve görüyor da... Özellikle saha içinde hakemlerle, rakiplerle ve daha önemlisi kendi takım arkadaşlarına karşı örnek davranışlar sergileyerek zaten liderlik özelliklerini ortaya koyuyor.

F.BAHÇE’NİN istikrarlı bir şekilde kazanan takım hüviyetini oluşturan, geliştiren Vitor Pereira’ya da ayrı bir paragraf açmak gerekir. Vitor Pereira’nın bazı uygulamaları bizleri tatmin etmese de o öncelikli olarak her bir oyuncuya kendi mevkilerinin gerekliliklerini çok doğru benimseterek, bireysel performanslarını yükseltti ve takım oyununu da geliştirerek herkesin güven duyduğu bir takım yarattı.

Büyük bir coşku ile rakiplerine agresif baskı yapan, hataya zorlayan F.Bahçe, topu kazandığında ise rakip kalede bir şekilde gol veya goller atmayı başarıyor.

F.BAHÇE’DE Nani yok ancak Volkan Şen var. Tecrübesi, sürati ve üstün bireysel özellikleriyle takımına Markoviç’le birlikte çok etkili kanat ataklarıyla, driplingleriyle katkı sağlıyor. Hasan Ali ve Şener, benim için bir Gökhan Gönül ve Caner Erkin olmasalar da iyi performans gösteriyorlar.

SORUMLUSU PEREIRA

İLK yarıda hiçbir varlık gösteremeyen Rizespor’da Sylvestre’nin oyuna girmesiyle birlikte gol atmayı daha fazla isteyen bir takım seyretmeye başladık. F.Bahçe’de, Volkan Demirel penaltıya sebep olmasına rağmen, Kjaer, Alves ve M.Topal savunmayı ayakta tutan isimlerdi. Sahanın en vasat oyuncusu Ozan’dı. Ancak bunun sorumlusunun onu hatalı mevkide oynatan Pereira olduğunu vurgulamak gerekir.

Souza ise orta saha mücadelesinin dışında hücumlarda sıkça rakip kale önünde, gol noktalarında etkili olmasıyla dikkat çekti.

Devamını Oku

Bu limitli, kısır anlayış yetersiz

18 Ocak 2016

OYUN planı tümüyle gol yememek, yenik duruma düşmemek ve bir fırsatını bulduğunda da gol atabilmek olan takımların, F.Bahçe’ye karşı başarılı olabilme şansları yok denecek kadar az. Bu rakiplere karşı F.Bahçe’nin oyun kontrolünü eline alması, yüksek top hakimiyetiyle oynayarak oyunu rakip sahaya yıkması ve büyük bir baskıyla gol araması çok doğal karşılanmalıdır.

F.BAHÇE kazanma alışkanlığı içinde üretken olmayan ancak rakibine karşı üstün oyunuyla Eskişehir maçını rahatlıkla kazanabilecek potansiyele sahip. Alper Ulusoy gibi bir hakemin hepimizi hayrete düşüren böylesine talihsiz bir penaltı kararına hiç mi hiç ihtiyacı yok. Aynı şekilde küme düşmeme mücadelesi veren Eskişehirspor’a da büyük bir haksızlık.

F.BAHÇE’DE Alves ve Ba’nın yokluğunda Pereira’nın Kadlec’i oynatması ne kadar gerekli ve doğru ise Diego’nun yokluğunda orta sahayı Mehmet Topal, Souza ve Ozan’la oluşturması bizleri hiçbir şekilde memnun etmedi. Futbolseverler için sadece kazanmak yeterli değil. Kazanmak her şey demek değil. Üretkenlikten uzak, pozisyon zenginliği içinde yaratıcılık özellikleri olmayan, seyredenlere keyif vermeyen oyun kimseyi tatmin etmiyor. Sadece kazanmayı felsefe edinmiş olan Pereira’nın bu limitli, kısır futbol anlayışı çok yetersiz. Birbirine çok yakın özelliklere sahip olan bu orta sahadan da fazlası beklenemez.

NANI VE MARKOVIC FORVETİ İKİLEMELİ

NANİ ve Markovic gibi oyuncuların bu önemli özellikleri, kanatlarda çok etkili olmaları, driplingleri, yaptıkları ortalar ve şut atmalarıdır. Ancak beceremedikleri önemli eksiklikleri ise ters kanattan içeri girerek forveti ikilemeleridir. 33. dakikada Caner’in soldan müthiş ortasına Nani’nin gol koşusu yapmaması, Fernandao’yu ikilememesi gibi...

MAÇIN 65. dakikasında tekrar Alper Ulusoy başroldeydi. Alpaslan tehlikeli bir şekilde topa hamle yaptığında ve yönünü değiştirdiğinde Mehmet Topal da istemeden Alpaslan’ın bileğine tehlikeli şekilde bastı. 2. sarıdan kırmızı kartı gören Alpaslan oldu. Bu dakikadan itibaren oyun tamamen F.Bahçe’ye döndü ve goller geldi. Eskişehirspor’u geniş alanlarda yakalayan Van Persie, Volkan Şen ve Nani skoru 3-0’a getirdi.

Devamını Oku

KAZANMAK alışkanlık oldu

29 Aralık 2015

VITOR Pereira’nın sezon başı söylemleri, oyun anlayışı ve belirlediği 11’lerle F.Bahçe’yi içine soktuğu girdaptan çıkarmasını bildi. Oyun anlayışında radikal değişikliğe giderek, takım savunmasını çok doğru uygulayan bir takım yaratarak, maçlarını kazanan ancak kalesinde az pozisyon veren, ligin en az gol yiyen takımını ortaya çıkardı. Topu kaybettiği anda rakibe agresif baskı yapan, topu kazandığı anda yüksek top hakimiyetiyle oyunun kontrolünü elinde tutan, oyun gücü yüksek bir F.Bahçe izlemeye başladık.

İSTİKRARLI bir şekilde maçlarını kazanmayı alışkanlık haline getiren F.Bahçe’de güven duygusu tavan yaptı. Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen F.Bahçe’de hala bizleri memnun etmeyen eksiklikler var. F.Bahçe taraftarının beklentileri her zaman yüksek olmuştur. Tabii ki her maçı kazanmak isterler. Ancak bunun yanında seyir zevki yüksek, yaratıcı, pozisyon zenginliği içinde olup fazlaca da gol atan bir takımı izlemek ve desteklemek onları bu doyuma ulaştırabilir.

ACABA Vitor Pereira bunun farkında olarak takımı o yönde geliştirebilecek hamleler yapabilecek mi? Yoksa bu gidişatı yeterli görüp bu yönde takımını oynatmaya devam mı edecek?

3 PUANI HAK ETTİLER

NANI, Alper ve Fernan-dao’nun yokluğunda maçın 29. dakikasında Diego’nun da sakatlanması Vitor Pereira’yı sıkıntıya soktu. Tüm maçı büyük bir baskı altında oynayan Sivasspor’un 43. dakikada Beykan’la gole ulaşması F.Bahçe’nin şanssızlığıydı. İkinci yarı F.Bahçe’nin baskısı daha da arttı. Özellikle Volkan Şen ve Markovic’le kanatlardan çok etkili ataklar geliştirildi. Ancak gol geciktikçe geçen haftalardan farklı olarak F.Bahçe oyunu daha telaşlı oynamaya başladı.

Bu da beraberinde top kayıplarını getirdi ve Sivasspor zaman zaman topa sahip olarak Aatif ve Burhan’la gol arama fırsatı buldu.

GÜNÜN en başarılı iki ismi Volkan Şen ve Markovic olsa da gol noktalarında yeterince becerikli olamayan bu ikilinin yerine Caner ve Kjaer ortaya çıkarak F.Bahçe’yi 2-1 öne geçirdiler. F.Bahçe maçın başından sonuna kadar coşkusuyla, kazanma azmiyle, mücadelesi ve girdiği önemli pozisyonlarıyla bu maçı kazanmayı fazlasıyla hak etti.

Devamını Oku

Özgüvenden uzak!

28 Aralık 2015

KAYSERİSPOR maça büyük bir coşku ile başladı. Sahanın her bölgesinde rakibinden daha çok koşan, her ikili mücadeleyi kazanan, rakibine alan ve zaman bırakmadan basan bir Kayseri izledik. Takım savunmasını agresif olarak oynayan, topu kazandığında ise fazlaca oyuncu ile hızlı hücumlara çıkıp gol arayan bir takım Kayserispor...

BAŞROLDE takımın liderliğini üstlenmiş olan Biseswar ve ona ayak uyduran Yakubu, Deniz, Lopez ve Furkan ile kazanmak için sahaya çıkmış, özgüvenli, inançlı bir takım. Tüm bunlara karşılık özgüvenden uzak, rakibe direnç gösteremeyen, kazanma azminden yoksun, topa sahip olamayan bir G.Saray sahadaydı.

BURAK, Sneijder ve Denayer’in sakatlıklarında Mustafa Denizli’nin zorlanması çok doğal olsa da Olcan’dan, Tarık’tan ve doğru pozisyonda oynatılmayan Chedjou’dan hatta Rodrigez’den medet ummak büyük hataydı. Aslında Kayserispor’a karşı Mustafa Denizli’nin önceliği Chedjou’yu orta sahada oynatarak takım direncini yükseltmekten çok orta sahada topa daha fazla sahip olabilecek, oyunun temposunu ve kontrolünü elinde tutabilecek oyuncuları tercih etmesi çok daha doğru olurdu.

İYİCE ZORA SOKTU

CHEDJOU’NUN Semih’le stoperde, Hakan Balta’nın sol bek, Sabri’nin sağda oynaması defansı daha güçlü ve dengede tutabilirdi. Asıl olan orta sahada Selçuk’a eşlik edecek isimler Bilal ve Emre olup topa ve oyuna daha fazla hakim olabilirdi ki Yasin de bu üçlüye fazlasıyla destek verirdi.

Kesinlikle kazanılması gereken bir maça böyle bir 11 ile çıkmak büyük endişelerin ve korkuların varlığının göstergesiydi...

56’DA Podolski sakatlanıp yerini Sinan’a bıraktı. 58’de Rodriguez’in yerine giren Bilal’in orta sahada pas alışverişini düzenlemesi ve attığı müthiş diyagonal pası Sinan’ın gole çevirmesi ile oyun hareketlendi.

62’DEN sonra her iki takım da gol adına geniş alanlarda oynadı. Yüksek tempodaki son 20 dakikada öncelikle G.Saray ancak sonrasında Kayseri önemli pozisyonlara girdiler. G.Saray, Denizli ile birlikte oynadığı son 5 maçta 7 puan kaybederek şampiyonluk yarışını iyice zora soktu.

Devamını Oku

Atacaklarını biliyorlar

20 Aralık 2015

F.BAHÇE her maçta olduğu gibi G.Birliği’ne karşı da daha maçın başından itibaren topa fazlaca sahip olarak oyunun kontrolünü eline aldı. Aslında F.Bahçe’nin genelde oyunun kontrolünü eline almasındaki en önemli sebeplerden biri de rakiplerin F.Bahçe’den fazlaca çekinmeleri ve korkmalarıdır. Bu sebeple de oyunu kendi yarı sahalarında ve kalelerinin önünde kabul etmeleridir.

Oyun anlayışını bu şekilde belirleyen rakiplere karşı F.Bahçe’nin baskılı bir oyun oynaması çok normal. Önemli olan bu sıkışık ve dar alanlarda F.Bahçeli oyuncuların becerili olabilmeleri ve gole ulaşmalarıdır.

PereIra ve oyuncuların 1. amacı doğru oynamak ve oyun gücünü rakibe kabul ettirmek. Bu şekilde oynadıkça, telaş yapmadan, sakin, sabırlı ama bir o kadar da yüksek konsantrasyonla, coşkulu ve baskılı, önemli pozisyon vermeden, mutlaka gol bulabileceklerini çok iyi biliyorlar.

MAÇIN 34. dakikasında F.Bahçe’nin becerili ayaklarından mükemmel bir gol izledik! Gökhan Gönül’ün, Diego’ya ve onun da hareketlenen Markovic’in önüne attığı derin pas sonunda, Markovic’in görerek ve bilerek arka direkte pozisyon alan Fernandao’ya attırdığı gol seyre değerdi.

G.BİRLİĞİ ÇOK VASATTI

F.BAHÇE’DE Kjaer, Alves ve M.Topal, yüksek performansları, tüm atakları daha başlamadan sonlandırmalarıyla öne çıktılar. Gökhan ve Hasan Ali tüm savunma görevlerini yerine getirirken özellikle Gökhan duruşuyla, özgüveniyle, bilinçli oyunuyla mevkisinin gelmiş geçmiş en önemli oyuncularından olduğunu ortaya koyuyor.

NANI ve Markovic bireysel oyundan uzaklaşıp bekler ve orta sahakilerle uyumlu ve kollektif oyunun içinde yer aldıkça takıma büyük katkı sağlıyorlar. Ortaya çıkan bu uyum, Fernandao’nun daha çok pozisyona girmesini de beraberinde getiriyor.

G.BİRLİĞİ yenilmeyi kabullenmiş bir şekilde, hiçbir reaksiyon göstermeyen, çok vasat bir maç oynadı. Teknik direktör Vitor Pereira ve oyuncuları emin adımlarla hedefe doğru başarıyla yürüyor.

Devamını Oku

İki takım da eler yola devam eder

15 Aralık 2015

BİRİNCİ torbada yer alan takımlara bakıldığı zaman çok daha zorlu rakipler vardı. Dolaysıyla F.Bahçe’nin Lokomotiv Moskova’yla eşleşmesi bir avantajdır. Rus temsilcisinin Beşiktaş’la oynadığı karşılaşmaları izledik. Oyun anlayışını, kadro yapısını biliyoruz.

HİÇBİR rakip kolay olmasa da F.Bahçe’nin takım olarak her geçen gün gelişmesi, bizlere güven vermesi çok önemli. Takım savunmasını çok doğru yapan, hücum yönünde de bir şekilde gole ulaşabilen Kanarya, rakibi karşısında çok avantajlı.

SARI-lacivertlilerin görünen tek dezavantajı, şubat ayında Rusya’da hakim olan iklim şartları. İlk karşılaşmayı İstanbul’da oynayacak olmamız da bence bir artı. Kadıköy’den çıkacak sonuca bakarak rövanşta ona göre bir strateji uygulayacağız.

RUSYA Ligi’nin ara verilecek olması, maç ritmi olarak Lokomotiv’i etkileyecek mi göreceğiz. Lokomotiv gibi Avrupa’da maç yapmaya alışık takımlar kış aylarında verilen araya göre önlemlerini alıyorlar. O yüzden bu konuya çok da kafa yormamak lazım.

BURADA asıl önemli olan Vitor Pereira’nın önündeki 2 aylık süreçte takımının daha da gelişmesini sağlayacak çalışmalara devam etmesi. Çünkü görüntü şu ki Pereira’nın belli bir kapasitesi var ve onun ötesinde bir adım atmıyor.

LAZİO'NUN DURUMU KÖTÜ
G.SARAY’A gelirsek. Sarı-kırmızılı temsilcimiz de bana göre iyi bir kura çekti. Önündeki tek zorluk bir İtalyan takımıyla karşılaşacak olması. Oyun disipliniyle, rakibe yakın ve oldukça sert futbol oynuyorlar. Lig performanslarına baktığımızda daha 15 haftada 8 yenilgi almış bir takım var karşımızda. Üstelik ligin en az gol atan takımlarından biri oldukları gibi, kalelerine en çok gol gören ekiplerinden. Dolayısıyla buradaki asıl önemli konu G.Saray’ın kendi durumu.
G.SARAY’IN UEFA’da başarılı olabilmesi için devre arasında en az 2 tane takviye yapması lazım. Orta saha direncini yükseltecek, takıma güç katacak oyunculara ihtiyaçları var.
MUSTAFA Denizli’nin Avrupa’da deneyimi yüksek. UEFA maçlarına takımını en doğru şekilde hazırlayacaktır. Ama onun başarısı da yapmak zorunda oldukları takviyelere endeksli olacaktır. Eğer doğru bölgelere isabetli takviyeler gerçekleşirse ben G.Saray’ın F.Bahçe ile birlikte Avrupa Ligi’nde çok önemli yerlere gelebileceğine inanıyorum.

Devamını Oku

Şans yardım ederse kazanırım!

13 Aralık 2015

VITOR Pereira 11’iri belirlerken rakibi iyi analiz etmesini beceremiyor. F.Bahçe üçlü orta saha ile oynadığı sürece rakip kim olursa olsun zaten önemli bir savunma zaafiyeti göstermeden, genelde rakibine karşı baskılı bir oyun ortaya koyup oyunu kontrol altında tutacak özelliklere ve güce sahiptir.

BURADA asıl olan her mevkii için, doğru oyuncuları belirleyebilmek ve top F.Bahçe’ye geçtiğinde onlardan uyumlu olarak hücum yönünde etkin rol almalarını talep etmektir. Gökhan’dan, Caner’den, M.Topal’dan olduğu gibi...

BU 3’LÜYLE KEYİF VEREMEZ

F.BAHÇE orta saha kurgusunu, Topal, Ozan ve Souza şeklinde görmek, gerçekten çok üzücü ve düşündürücü... Bu düzen içinde, F.Bahçe’nin seyredenlere keyif vermesi mümkün değil. Birbirine yakın özelliklere sahip olan bu oyunculardan, yaratıcı olmalarını, arkası dönük top almalarını, driplingle rakibi oyundan düşürmelerini beklemek hata olur. Bu tür orta sahanın önünde de Fernandao ile oynamak, F.Bahçe’nin etkinliğini daha da kısırlaştırıyor.

DIEGO’NUN yedekte olduğu, Alper’in ise oyunun daha başında sakatlandığı, 2. yarının da orta saha mücadelesi şeklinde geçtiği bir maçta, Vitor Pereira’nın Souza’nın yerine Van Persie’yi oyuna almasını beklerdim. Van Persie, Ozan ve M.Topal’ın önünde, Fernandao’nun arkasında pozisyon alarak oyuna zenginlik katabilirdi. Van Persie her top kaybında orta sahaya destek verirken topun her F.Bahçe’ye geçişinde hücumda kolaylıkla forveti Fernandao ile birlikte 2’leyebilirdi.

BAŞAKŞEHİR’İN oyun anlayışı aynı F.Bahçe gibi... Takım savunmasını doğru ve etkili yapmak, öncelikle gol yememek, sonrasında da rakip kalede gol bulabilmek üzerine kurulmuş. Pereira’nın 60’taki oyuncu değişiklikleri çok monoton, çok tekdüze uygulamalar... Maç en kötü 0-0 bitsin ya da şansım da yardım ederse 1-0 kazanırım şeklinde...

69. dakikada Badji’nin kırmızı kart görmesiyle birlikte oyunun kontrolü tamamen F.Bahçe’ye geçti. F.Bahçe maçın son 15 dakikasında öncelikle Markovic’in başarılı oyunu ve sonrasında da Nani’nin muhteşem golüyle sonuca gitmesini bildi.

Devamını Oku