Haftabaşı: Maç berabere biter! BJK-Akhisar maç sonu: Tamam ya beraberlik olur! Emre-Mahmut yok: İbre G.Saray’a döner! İlk 11’de İrfancan var: G.Saray kazanır, çünkü orta saha çok yumuşadı!
MAÇ önü tahminlerim böyleydi. Yine maç önü ‘bu IBFK, yakın dönemin en şeffaf takımı; Tudor kazanamazsa güçlü şüphelerim kanaate döner’ demiştim. Tudor ötesine geçti. Bas bas “G.Saray gibi büyük bir takımın hocası olamam” diye bağırdı.
BÜYÜK takım hocası olmanın emarelerini taşımasına fikstür avantajı yardım etmişti Tudor’un. Harika bir 8 hafta sonrası incileri döküldü. Nasıl ki “kazananı aslan gibi hocası üzerinden tespit ve taltif” ediyorsak, kaybedenin de sorumlu başındaki zattır.
AFRİKA ASLANI ADEBAYOR
ASLA sürpriz değil Başakşehir’in kazanması. Ancak oyunu bu kadar bilmeyen, okuyamayan, futbol fakiri bir hocayla 5 yenmesi ayıp. G.Saray tarihinin en karanlık sayfalarından biri dün akşam yazılmıştır.
YÖNETİM, bu sabahtan tezi yok acilen Tudor’u göndermeli. (Adnan Polat 5-2’lik Kocaeli maçı sonrası Skibbe’yi ertesi gün kovmuştu) Bu karar ne kadar gecikirse G.Saray’ın şampiyonluk şansı o kadar azalacaktır.
TUDOR’A inanan her kim varsa ve o inancı sürdürüyorsa, onunla futbol konuşmalarına ara veriniz; aklını başına alıp gelsin o kişi… Çünkü Hırvat kişisi sadece bir çalıştırıcı! Fatih Terim’in yanında falan kondisyoner olma ehliyeti mümkün.
BAŞAKŞEHİR’E gelince... Baştan sona sürklase etti. 5-1’e kadar hep kovaladı. Bir Afrika Aslanı Adebayor ile coştu. Başlarında bir hoca var çünkü… Çalışkan, disiplinli, ne yaptığını bilen, kendini ve ilmini bilen! Bir gün G.Saray’ın başında da bu tip bir hoca görülürse haber edin! G.Saray bir çalıştırıcının ötesini hak kediyor.
DEVRE arasında yazıp gönderiyorum yazıyı! 2-0 gerideyiz! 6-0 da bitse, 5-2 de bitse fikrim değişmeyecek! Yol yakınken Lucescu’yu gönderelim! Uymadı bize; uzatmamalı bu nikahı! Çünkü ne eylemleri tutuyor söylemlerini, ne söylemlerinin iler tutar yanı var! Fatih Terim sonrası yangına örtülen battaniyeydi! Sönmedi o yangın, sönmeyecek de! İstediğimiz kadar ‘geleceğimizi Luce etrafında yapılandıracağız’ desek de subasmanı dahi çıkamayacağız!
GELECEĞİNİ yapılandıracak takımda tam da oynamaya ihtiyacı olan 1997’li Enes niye oynamıyor da, gelecek Cuma-Salı arası 2 kritik maç oynayacak 1991’li Cenk tercih ediliyor? Ersun Yanal’a ‘bu çocuğu (Okay) stoper oynatırsan Türk futbolu 10-15 yıl stoper aramaz’ diyen hocamız, bırakın onu stoper oynatmayı 2.golde görüldüğü kadarıyla ona pozisyon alma tavsiyelerinde dahi neden bulunamamış? Takımlarında tam zamanlı forma bulan Emre Akbaba ve Deniz Türüç’e Arnavutluk maçında 11’de şans vermeyerek mi yeniden yapılanacağız?
HERKES İYİ NİYETLİ AMA...
İLK 11’imizin toplam A milli olma sayısı 167.
3 oyuncu (Barış, Atila, Kenan) ikinci maçlarına çıkıyorlar!
8 oyuncunun toplam milli olma sayıları 161.
BUNUN adı da hazırlık maçı!
VE bu ülke futbolu Luce ile yeniden yapılanacak öyle mi?
KADROLARI aldığımızda basın tribünü aynı soruyu sordu… “Hoca yine kumar mı oynadı?” G.Birliği türünde bir takıma 2 forvet elbet kabil! Ancak takımın işletim sistemini bu kadar yapboza çevirmek, 3’lü 4’lü fanteziler, bir yerden sonra ‘oturmamışlık’ getiriyor. O da en azından beni ‘Burası G.Saray, deneme yanılma dershanesi değil!’ fikrine itiyor!
Alkaralar önünde yaparsın bunu tamam; ama Bozbaykuşlar, Kartallar önünde yapamayacaksın. O zaman da takımın bir ‘oyunu’ olmuyor! Maçı 4’e ayırmalı…
1-) İlk 7 dakika G.Saray baskısı ve golü
2-) 7 ile 43 arası oyuna Serdar Özkan vasıtasıyla G.Birliği’nin ortak olması…
3-) 43’te Maicon ile maçın kırılması…
4-) 46’da Gomis’in golüyle maçın şova dönüşü…
DEVREDEN ÇIKTILAR!
HAKKINI yemeyelim Serdar ile 30 dakika kadar akan bir oyunla direndi Gençler. Maç bir ara Mariano-Serdar ataklarından müteşekkil hale büründü. Baskıyı yediğinde sete geçemeyen G.Saray, Gomis’e uzun oynadı. İlk goldeki gibi Gomis duvar olup Eren ve kanatlara asist yapma niyetindeydi; 1 kez olabildi.
BURSASPOR’A karşı oynadığı kumar tuttuğu için, G.Saray kamuoyu tarafından ‘güven telkin olunan’ teknik direktör Igor Tudor’un sıkı rakiplerle oynadığı zaman hocalık nosyonu sorgulanacaktır. Gomis yerine Eren’i almak, emekli memurların evde kendilerine iş icat etmelerinden başka bir şey değil örneğin. Sanki ilk yarı Eren’den daha hareketli Gomis’e top getirebildin de merkez santrfor Eren’e top indirecektin! Yapamadın.
GOMIS’IN arkasında biri hareketli 5 merkez oyuncu ile kanada inemeyen bir anlayışla başladın oyuna. Yusuf önderliğinde, şartları gereği oynamaya ve kazanmaya ihtiyacı olan Trabzonspor’un önünde prese kurban oldun. Çıkamadın! Ne kanada ne 3.bölgeye top taşıyabildin!
MAÇIN YILDIZI YUSUF
OLCAY suikastine rağmen 2. yarıda da anlayışını sürdüren Trabzon, rakibinin zaafı olan kenar toplarını da iyi çözmüş! Rıza hoca, G.Saray’ı nasıl durduracağını iyi bilen bir teknik adam. 10 haftada 7 puan kaybeden liderin 5’ini aynı hocaya kaybı tesadüf değil. Abdülkadir ile birlikte 27 milyon Euro teklif masada bulunan Yusuf, maçın yıldızıydı. Oynadı, oynattı; keyif kattı!
MAÇ Tudor’a yazar! Göreve geldiğinden beri Medipol Başakşehir ve 3 ezeli rakibine sadece 1 gol
atabilen Tudor’a... Maç ayrıca ‘fikstür avantajı yok’ diyenlere de yanıttır. Bal gibi de vardır!
BAŞAKŞEHİR, Cengiz’sizlikten çok etkileniyor bu yıl. Elia ile Vişca ile Abdullah hoca, geçen yılki kanatlarının esnekliğini yakalayamıyor. Böylelikle de hücumdaki şaşırtıcılığını geçen yıla oranla kaybetmiş durumda. Adebayor, Emre, Mossoro üçlüsünün toplam yaşı 104... Elbette saygı duyulacak bir performans gösteriyorlar ama ne yaparlarsa yapsınlar, kanatlar yeteri kadar devreye giremiyor! Dün akşam Beşiktaş’tan iyi, geçen yılki normallerinden kötüydüler. Sonucu geç alma sebeplerinin başında bu geliyordu. Adebayor merkezde çok şey yaptı, ancak netice 89’da anca gelebildi! Sonraki Beşiktaş golü ise hem yerleşim, hem konsantrasyon hatası. Maç boyu kusursuz oynayan savunma, Tosic’e boyun eğdi.
SORUN AZALMAYACAK
BEŞİKTAŞ’A gelince... Son 4 maç 10 puan kaybettiler. Şampiyonluk iddialarını zayıflattılar! An itibariyle benim 3 numaralı adayım durumundalar. Avrupa’da minimum aralık ayını görecek olan siyah-beyazlılar için lig yarışı artık çok daha zor bir hal alacak! Yöneticilerin dahi dile getirdiği ‘Maç seçme’ olgusu dün akşam elbette yoktu ama, rakip profilleri düştükçe ve takım Şampiyonlar Ligi’nde daha da iyi oldukça sorun azalmayacak! 4 oyuncuya ekstra not düşmeli...
TALISCA: ‘Olmalı mı olmamalı mı?’, Babel: ‘Yokluğu yara!’, Adriano: ‘Ruhani lider’, Tolgay: ‘Kesme hocam kesme onu!’.
ÖNCE hakem Cüneyt Çakır! Bilançoya sığmaz tonla hatası var da... Arkadaşının kafasına atılan cisim sonrasında soyunma odasına gidememesi, o ana kadarki düdüklerine güvenmediğinin açık kanıtı. İki takım aleyhine de sonuca etki ettiği kesin. Yardımcısı Tarık Ongun’a gelen cisim ve Younnes Belhanda’nın atılması sonrası iklim değişti; Akdeniz oldu.
MAÇA gelince! Bana hiç sürpriz değil; ne oyun ne skor. İki teknik adam da hafta boyu bunu öngördüler, belki de istediler. Giden sistemi çomaklayıp 3’lü histerisiyle kumar oynayan Igor Tudor da, puan almasıyla yarışta kalacağını bilen Aykut Kocaman da maçın lezzetini sıfırladılar. Çakır da yardım etti tabii...
G.SARAY’IN başlardaki baskısı netice vermedi. F.Bahçe 38-45 arası oyunu ele aldı. İkinci yarıya G.Saray istediği baskı ile başlayamadı. Tarık Ongun ve Younnes’in olayları seyirciyi de maçtan koparttı.
ADINA YAKIŞMADI
KARŞILAŞMANIN 20 dakika 1 kişi eksikle oyunu rakibe veren G.Saray, 1 puana da razı oldu. F.Bahçe ise 11’e 10 hiçbir üretimde bulunamadı! Sıkıcı, lezzeti az, gerginliği bol; kısaca adına ve büyüklüğüne yakışmayan bir derbi oldu!
TUDOR, ilk büyük sınavını veremedi. Fabrika ayarlarını bozdu takımının. Anlarım; F.Bahçe yaldır yaldır atak takımıdır da sen önlem alırsın. İddaa oranlarından, kamuyoundaki havaya; camiadaki güvenden 51 bin kişilik tribüne kadar herkes galibiyete inanmışken, G.Saray’ın hocası galibiyete yeterince inanmış mıydı acaba? Ben pek emin olamadım da!
HİKAYESİ olmayan bir maç! Tabii ki emek, elbette ki azim, kuşkusuz ki inançla oynayan oyuncular vardı. Ancak bir şeyler eksikti. Fark yaratmaya, öykü çıkarmaya en yakın iki adam iki dev çınardı. Gerçekten hem Love’ı hem Adebayor’u izlemek büyük bir fırsat, şans, kazanç hepimize. Oyunuyla Love, Aytemiz Alanya’nın her şeyi.
TEK çözümleri Love demek kuşkusuz haksızlık; ancak olgunlaştırdıkları her atağın bitiş noktası Love! Büyük keyif veriyor izlerken. Son saniyedeki pozisyondaki tercihi eleştirilebilir. Fakat, Aytemiz Alanya’ya o kadar çok maç/puan/para kazandırdı ki, hoş görülebilir o bencilliği. Kaldı ki maçların çeşitli kırılma anları olur ya, 71’de Efecan’ın kaçırdığı pozisyonda zaten herkes maçı Başakşehir’in alacağını anlamıştı.
ALANYA’NIN İŞiNE GELDİ
PEKİ Başakşehir ne yaptı da kazandı? Abdullah hoca, Hoffenheim öncesi rotasyon yapmadı. İdeal 11’ni sahaya sürdü. Emre sakatlanana kadar merkezi çok iyi tuttu. (Gol Volkan’ın hatası) Aytemiz Alanya’yı uzun topa zorladı. Rakibin işine gelen bu yöntem maçı iyi bir izlence haline getirdi getirmesine de, Başakşehir set oyunun karşılığını alamadı. Çünkü pencerelerin içine istendiği kadar Vişça da, Elia da, Çaiçara da, Clichy de dalamadı. Mossoro; Emre’den sonra daha da etkisizleşti.
1-1 sonrası ikinci yarıda yetenek işi çözecekti; öyle de oldu. Adebayor olağanüstü bir gol attı maçı 55’te aldı geldi. Kalan bölümde şansın da yardımıyla doğru savunmayla Kayseri ve Beşiktaş’ın kaybettiği bir haftada Başakşehir üst sıralarda kalma adına önemli bir 3 puan elde etti. Aytemiz Alanyaspor lehine penaltı çalınabilecek iki tartışmalı pozisyon bulunduğunu hakem yorumu açısından not edelim.
TEKNİĞİNİ, taktiğini bilir miyiz ki çiziktirelim iki satır. Nev’i şahsına münhasır bir futbol kolu. İlk yarıda Barış’ın direkten dönen volesi, 25’te Ömer golü ve Rahmi Özcan resitali... 2. yarı da baskımız sürdü. Osman çakı gibi durdu savunmada ve kupayı getiren golü harikaydı. Ömer, Barış, Serkan her yerde! Uğur Özcan ve teknik heyet hep maçın içinde. Riva’da başlayan İnönü’de biten kahramanlık destanı...
Ampute milli takımımız ve engelli yurttaşlara asla ‘acıma’ hissiyle bakmayacağız. Sonucu önemli değil, onların spor yapmasının sosyal kıymeti var. Acıyarak değil, onları kucaklayarak bakmalıyız konuya. Bu başarıyı, A Milliler’in başarısızlığı üzerinden okumamalı. Başka hayatlar, disiplinler. Ama sade vatandaşın inanç, ruh, azim kıyasını yapmasını da çok görmeyelim.
GELELİM teşekkürlere... Bedensel Engelliler Spor Federasyonu oyunun sahibi. TFF, Ampute’nin yanında. Turkcell, Kaan Terzioğlu liderliğinde sponsorlukla işin böyle büyümesinde en önemli faktör.
TRT, Spor Bakanlığı, Beşiktaş, Dursun Özbek, Cumhurbaşkanlığı... Herkes tek yürek! 40 bin taraftar... İstiklal Marşı dinlemeyi öğrenememek dışında coşkulu
ve oyunun içinde...