Köpeğinizin sizi yalaması güvenli mi?

18 Kasım 2016

Evcil hayvanların sahibini yalaması mutluluk verir ama her zaman değil...

Pek çok insan, evinde kedi ya da köpeği olan yakınlarının onlarla kurduğu ilişkiye şaşırır. Yatak odasında, mutfakta, kahvaltıda birlikte olmalarına anlam veremez. Hele de sahiplerinin elini-yüzünü yalamasına hiç... Ancak, bu çok önemli bir yakınlaşmadır ve özellikle köpeklerin sevgisini belirtme yollarından en önemlisidir. Çoğunlukla bir hastalık riski de yoktur. Fakat ne kadar sorun çıkarmasa da bazen ummadığımız hastalıkları beraberinde getirebilir. Çünkü, köpeklerin dışkısında üreyen bakteriler; eğer açık yara varsa, öpücük yoluyla bazen insana zarar verebilir. Örneğin, 2001 ve 2011 yılların arasında Fransa’da 42 bebekte kedi ve köpek teması yoluyla oluşan menenjit vakası görülmüş. Bu arada; köpeklerin insanları neden yaladıklarının yanıtı ise net olarak verilemiyor. Köpekler anneleri tarafından büyütülürken yalandıkları için bunu yapıyor olabilir. Sahibinin dikkatini çekmek de nedenler arasında sayılabilir.

Bakteriler zarar verebilir

Köpeklerin ağzının insanların ağzından daha temiz olduğuna inanılır. Bu doğrudur ama aynı zamanda ağızlarında birçok bakteri bulunur. Bu bakteriler köpekler için zararlı değildir, ama insanların açık yaralarının yalanması veya köpekler tarafından ısırılması bu bakterinin size geçmesine neden olabilir.

Zararlı mı?

Köpekler sevdiği için yalar ama her şeyi koklar ve yalar. İnsanlar için tiksindirici olan şeyler köpekler için keşfedilecek bir oyun alanı olabilir. Çöpler, dışkı gibi... Bunların çok azı bir köpek için tehlike teşkil eder. Çünkü bunun sebebi köpeklerin bağışıklık sistemlerinin insanlardan çok farklı olmasıdır. Bir köpek için hiç bir zararı bulunmayan virüs ya da bakteri, bir insan için tehlikeli kabul edilebilir.

Köpeklerden insanlara geçen hastalıklar

Devamını Oku

Hafta sonunda Yedigöller kaçamağı

12 Kasım 2016

Bolu'ya 42 km uzaklıkta 16 bin 23 km2 alanda yer alan Yedigöller Milli Parkı, irili ufaklı yedi gölden oluşuyor. Göllerin çevresi ise ağaçlarla kaplı. Sarıdan kızıla bürünen Yedigöller’e gitmek için sonbahar ideal.

Bolu'ya 42 km uzaklıktaki Yedigöller Mili Parkı’na İstanbul’dan gitmek isterseniz 3-3.5 saat, Ankara’dan ise 2-2.5 saatte ulaşıyorsunuz. Yani bir günübirlik ya da hafta sonu kaçamağı yapmak için bu yakın rotaya gitmenin tam zamanı. Heyelan sonucu oluşan göllerin çevresi bu mevsimde yağlı boya tabloları andırıyor. Kayın, meşe, gürgen, ıhlamur, karaçam, sarıçam, köknar gibi ağaçlarla kaplı. 29 Ekim’den, Kasım sonuna kadar; sarıdan kızıl tonlara her türlü renge bürünen kayınlar ve diğer geniş yapraklı ağaçların oluşturduğu görüntüler fotoğrafçıları bölgeye çekiyor. Yedigöller'e gitmeye karar verince sabah erken saatlerde Maşukiye’ de muhteşem köy kahvaltısı yapabilir Yedigöller’e varınca orman içi parkurlarda yaklaşık 2 saat yürüyüş yapabilirsiniz. Parkur boyunca uygun noktalarda molalar da verebilirsiniz.

Milli Park’ta etkili koruma yapılıyor

Etkili koruma ile Parkın içerisinde ve yakın çevresindeki sahalarda sayıları artan geyik, karaca, ayı, yabani domuz, kurt, tilki ve sincap türleri bulunuyor.

Türkiye'de ilk kültür alabalığı üretme istasyonu 1969 yılında bu Milli Parkta kurulmuş. Dolayısıyla rekreasyonel açıdan olta balıkçılığına kaynak olmuş. Ancak, balıkçıların Abant'tan getirdikleri Alabalık türü, Yedigöller’in doğal alabalık çeşitlerinin yumurtalarını yiyerek yok olma noktasına getirmiş. Milli Park içinde kampçılık, günübirlik piknik, yürüyüş, fotoğraf çekimi gibi rekreaktif faaliyetler yapılırken konaklama ve yiyecek ihtiyaçları da tesis edilen dinlenme evleri, kır gazinosu ve kantinden karşılanılabiliyor.

Milli Parkta çadırla ve karavanla konaklanabildiği gibi, misafirhane ve bungalovlardan da faydalanılabiliyor.

Devamını Oku

Sonbaharda tatil başkadır

4 Kasım 2016

Yeşilin; sarıya ve kırmızıya döndüğü, güneşin etkisini kaybettiği bir mevsimdeyiz. Tatili denize girip güneşlenmekle sınırlayanlar bu keyfi gelecek yaza erteledi bile. Oysa sonbaharda tatil tam bir kaçamak duygusu yaşatır...

Yeşilin sarıya ve kırmızıya döndüğü, güneşin etkisini kaybettiği bir mevsim sonbahar. Ve tatili; denize girip güneşlenmekle sınırlayanların, dinlenmeyi ve keyif yapmayı gelecek yaza erteledikleri bir zaman dilimi hatta... Oysa sonbaharda tatil yapmanın keyfi başka. Çünkü doğayı saran renk cümbüşünün içinde, ister hafta sonu isterseniz bir hafta boyunca unutamayacağınız kadar güzel sabahlara uyanıp, akşamın oluşunu zevkle izleyebilirsiniz. Gerisi valizinize bir kaç kazak, mont, hırka ve bot alıp yola çıkmanıza kalmış.

Ege'de bir zeytin diyarı Ayvalık

Ege'nin en güzel şehirlerinden biri Ayvalık, Balıkesir'in Ege denizi sınırında ve yılın 4 mevsiminde de ziyaretçisi çok bir tatil bölgesi. Ayvalık otelleri, mimari yapıları, tarihi dokuları ile turistleri şahane bir yolculuğa çıkarıyor. Siz de Ayvalık'ta oksijene doymak, tarih kokan sokaklarda dolaşmak, Şeytan Sofrası'nda güneşin batışını seyretmek ve dünyanın en güzel zeytin yağlarını denemek isterseniz bu mevsimde Ayvalık’a gidin.

Ayvalık'ın kent merkezi ve çevresi görülmeye değer doğal ve kültürel güzelliklerle kaplı. Merkezdeki taş sokaklar, kiliseden camiye dönüştürülmüş tarihi yapılar, evler oldukça etkileyici. Kent merkeziyle birlikte bölgede gezilmesi gereken diğer yerler ise;

Şeytan Sofrası: Lav birikintisi olan Şeytan Sofrası'nın tepe kısmı yuvarlak bir sofra gibi. Alanda demir kafes içinde şeytana ait olduğu söylenen büyük bir ayak izi mevcut

Devamını Oku

Yaza Vodafone Red Famous Cup ile veda

30 Eylül 2016

Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü ve Bodrum Marina Yat Kulübü tarafından Vodafone Red sponsorluğunda düzenlenen Vodafone Red Famous Cup Yelken Yarışları tamamlandı. Bu yıl 11’incisi düzenlenen yarışta Türkiye’nin sevilen yüzleri profesyonel sporcularla birlikte yelken açarak 7’den 70’e herkesi yelken yapmaya davet etti. Vodafone Red Famous Cup’ın galibi genel klasmanda “Matador” teknesi oldu.

Genel klasmanda “Matador” birinci oldu

İki gün boyunca kıyasıya bir mücadeleye sahne olan Vodafone Red Famous Cup’ta genel klasmanda “Matador” teknesiyle Cüneyt Büyükuçak ve ekibi birinci olurken, IRC 1 kategorisinin galibi “Renault Farr Away” teknesiyle Team Özonur oldu. IRC 2 kategorisinde “Kum B” teknesiyle Cemre Metin ve ekibi, IRC 3 kategorisinde “Matador” teknesiyle Cüneyt Büyükuçak ve ekibi birinci, IRC 4 kategorisinde ise “Blues 1” teknesiyle Mustafa Söyler ve ekibi birinci oldu. Destek sınıfı kategorisinde de “Smyrna Sailing Fıçı” teknesiyle Zeynep Karadağ ve ekibi birinciliğin sahibi oldu.

Tekneler “Vodafone 4.5G” ile takip edildi

30 tekne ve 300’e yakın yelkencinin mücadele ettiği Vodafone Red Famous Cup’ta açıkdenizdeki tekneler “Vodafone 4.5G” ile anlık takip edilirken, tüm organizasyon www.redfamouscup.com, Facebook ve daha pek çok dijital platformdan canlı yayınlandı. Yarışlar, Vodafone’un gerçekleştirdiği dijital kurgularla 5 milyonu aşkın kişi tarafından anlık takip edildi. Yarışların 360 videosu Vodafone Türkiye YouTube kanalından izlenebiliyor.

Devamını Oku

Çeşme'nin en sakin koyunda tatil

15 Eylül 2016

Çeşme Ilıca Yıldızburnu Alaçatı’ya 4 km. mesafede olmasına rağmen sakin denizi ve ortamı ile huzurlu tatil yapmak isteyenlerin adresi. 5 yıldızlı otellerin yanı sıra butik otellerin de yer aldığı bölge kalabalıktan uzak kalmak için ideal.

Şimdilerin popüler tatil beldesi Alaçatı'ya oldukça yakın Yıldızburnu gündüzleri denizin tadını çıkarmak, geceleri ise sahil kenarında bir masada oturup sohbet etmek isteyenlerin tercihi. Klasik eğlence anlayışının alternatifi mekanların yer aldığı bölge aynı zamanda Alaçatı gecelerini de seçenekler arasında sunuyor. Yıldızburnu’nda genellikle rüzgarsız olan denizde 100 metre açılıp karaya baktığınızda kendinizi eski Yeşilçam filmlerinde hissedebilirsiniz çünkü, çoğu 3-4 katı geçmeyen yapılar ve bozulmamış sahil bu havayı fazlasıyla sunuyor.

"Villa Kore’nin bahçesindeki süsler bile hayvan temalı"

Ve bu şahane koyda, uzun yıllar aile evi olarak kullanılmış, şimdi artık butik otele dönüştürülmüş Villa Kore Çeşme; sakinliğin, yeşilin içinde aynı zamanda eğlenceyi de vadediyor. Hayvansever sahipleri sayesinde bahçesinde kedilerin, kirpilerin özgürce gezdiği otel iki binadan oluşuyor. Kendinizi evinizde hissedebileceğiniz ortamı hazırlayan otelin sahiplerinden Ayşen Ertenü, villanın otele dönüşmesi aşamasında arka bahçedeki zeytin ağaçlarını Alaçatı'daki bahçelerine taşıdıklarını özellikle belirtiyor.

"Otelde bulunan odaların hepsi denize bakıyor"

Ilıca’da ne yenir?

Çok sayıda kafe, restoran ve barın yer aldığı Yıldızburnu’nda Kumrucu Şevki’ye mutlaka uğramak lazım. Çeşme’nin en güzel kumrusunu yiyebileceğiniz Yıldız Burnu yakınındaki mekana uğramadan çeşme turunuzu sonlandırmayın.

Devamını Oku

18 cm’ken avlanırsa soyu tükenir

27 Ağustos 2016

2012-2016 arasında resmi olarak boyu 20 cm'in altında ise avlanması yasak olan Lüfer, artık 18 cm'e ulaşmışsa avlanabilecek. Ancak, balıkçılar, işletme sahipleri ve sivil toplum kuruluşları bu kararın Lüfer'in soyunu tehlikeye sokacağını iddia ediyor.

6,3 Türkiye'de kişi başı ortalama balık tüketimi ise 6,3 kg civarında.

9 bin İstanbul'un 9 bin civarında ruhsatlı balıkçısı var.

50 Bu balıkçıların da üye oldukları 50 kooperatifleri bulunuyor.

6,3 Türkiye'de kişi başı ortalama balık tüketimi ise 6,3 kg civarında.

9 bin İstanbul'un 9 bin civarında ruhsatlı balıkçısı var.

50 Bu balıkçıların da üye oldukları 50 kooperatifleri bulunuyor.

Ağustos ayının 13'ünde, halen 20 cm olan lüferin avlanma alt boyu 18 cm'e çekildi. Ve av yasağının kalkması öncesinde tartışmalar başladı. 6 yıldır konunun aktif savunucularından Slow Food, Fikir Sahibi Damaklar hareketinin kurucusu Defne Koryürek, " Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu FAO'nun "sürdürülebilirlik adına, türün en az bir kez üremesine fırsat verilmeli" uyarısını hatırlatmaya, lüferin üreme boyunun 27 cm olduğunu vurgulamaya gerek olmadığını düşünüyoruz" diyor ve ekliyor. "Zira lüferin üreme boyunu belgeleyen bilimsel rapor da, lüferin tükenişe girdiği analizini içeren son dönem çalışmaları da Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nda mevcut. 4/1 numaralı tebliğin bize söylediği en önemli şey; orkinosun, uskumrunun ardından lüferin de sularımızı terk etmesinin, artık kaçınılmaz olduğu."

Devamını Oku

Şifa deposu deniz ürünleri

27 Ağustos 2016

“Denizden ne çıksa yerim”?diyenler beslenme konusunda doğru bir diyet uyguluyor. Çünkü karidesten ahtapota, levrekten midyeye neredeyse tüm deniz ürünleri aslında birer sağlık ve şifa kaynağı.

İnsanoğlu daha anne karnında iken omega-3 yağ asitlerine ihtiyaç duyuyor ve hayatın her evresinde bu ihtiyaç, artarak devam ediyor. Bunun için sadece çocuk ve yaşlıların değil her yaş grubundaki insanların özellikle anne adaylarının haftada en az iki gün (100'er Gram) yemeleri gerekiyor.

Çağımızda ölümlerin yüzde elliden fazlasının kalp krizi, damar tıkanıklığı, yüksek kolesterol ve kansere bağlı hastalıklardan kaynaklandığı ve depresyon, stres, şiddet, intihar vakalarının çok fazla arttığı düşünülürse, balık tüketiminin önemi daha iyi anlaşılır.

Sonuç olarak sağlıklı bireyler için Omega-3 yağ asitlerinin mutlaka karşılanması, EPHA bakımından eşsiz bir kaynak olan balığın haftada en az iki kez tüketilmesi (100'er Gram) tüketilmesi gerekli.

Ancak, ne yazık ki Türkiye'de balık tüketimi, dünya ortalamasına göre son derece düşük. Oysa deniz ürünleri tam bir şifa deposu. Omega-3 yağ asitlerinin; kalp krizi, kalp damar hastalıkları, alzheimer, depresyon, migren türü baş ağrıları, eklem romatizmaları, şeker hastalığı, yüksek kolesterol ve tansiyon , bazı alerji türleri ile kanser gibi birçok hastalıktan korunmada önemli etkisi olduğu tespit edilmiş durumda. İstanbul Florence Nightingale Hastanesi, Beslenme ve Fitoterapi Uzmanı Ece Günay Akkuş, şifa dolu deniz ürünlerine dikkat çekiyor;

Siz de sağlıklı bir bedene ve zihne sahip olmak istiyorsanız bunları mutlaka tüketin.

Devamını Oku

7 milyon kişi saatli bomba gibi dolaşıyor

19 Ağustos 2016

Anevrizma çoğunlukla belirti vermiyor, bazen de inatçı bir baş ağrısı ile kendini gösteriyor. Beyindeki damarlarda oluşan baloncukların patlaması ile karakterize bu olay, yüzde 50 oranında ölümle sonuçlanıyor. Prof. Dr. Özenç Minareci anlattı.

Beyin damarlarında görülen ve anevrizma adı verilen baloncuklar basınç sonucu kanama yaptığı takdirde yüksek oranda ölüm ve sakatlık riski taşıyor. Liv Hospital Nöroradyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özenç Minareci'ye göre; anevrizma, saptanması halinde mutlaka tedavi edilmeli. Minareci anevrizma ve tedavi yöntemlerini anlattı.

Türkiye'de anevrizma oranları

“Beyin damarlarında görülen anevrizmaların sıklığı hakkında ülkemizde yapılmış güvenilir bir istatistiki çalışma yok. Ancak ABD’ de yapılan büyük otopsi serileri toplumda beyin anevrizması sıklığının yüzde 5-10 arasında değiştiğini gösteriyor. Bu durumu ülkemiz nüfusuna oranlayacak olursak; yaklaşık 7 milyon kişide anevrizma olabilir. Yani ülkemizde her yıl 10 bin kişi beyin anevrizmasına bağlı “beyin kanaması “ geçiriyor. Bu hastaların 1/5’i hastaneye dahi ulaşamadan ölüyor, kalan hastaların da yarısı bir ay içerisinde kaybediliyor. Anevrizma, damar duvarının zayıf bir noktasının balonlaşması olduğuna göre, bu zayıflık doğuştan olabileceği gibi, sonradan da gelişebiliyor. Bazı kalıtsal hastalıklarda görülme sıklığı daha fazla ( polikistik böbrek hastalıkları, fibromusküler displazi gibi ). Bir hastada 2’den fazla anevrizma bulunursa birinci derece akrabalarında da anevrizma bulunma olasılığı 5 kat artıyor.

Anevrizmanın belirtisi var mı

kesin tanı yöntemleri neler?

Çoğu kez anevrizma hastalarının hiçbir yakınması yoktur. Ya tesadüfen tanı konulur, ya da beyin kanaması ile ortaya çıkar. Bazı durumlarda, anevrizmanın komşu sinir dokusunu sıkıştırması sonucu, yerine göre değişen yakınmalara yol açabilir. Kesin tanı yöntemi “güvenilir bir damar görüntüleme yöntemi”dir. BT veya MR ile elde edilen damar görüntüleri bir ön fikir verse de, damar görüntüleme konusunda en güvenilir yöntem DSA anjiografi incelemesidir.

Devamını Oku