Gerçekçi hedef ikinci sıra...

26 Ekim 2018

GRUPTA hiç kazanmayan Anderlecht karşına 3’lü savunmayla çıkmak deplasmanda büyük risk gibi olsa, Cocu’nun elindeki 11 için 4’lüden daha iş yapar gibi duruyordu. Savunmayla orta alan arasındaki köprü Jailson, orta saha ile forvet arasındaki köprü ise Benzia. Phillip Cocu, büyük savunma zaaflarını ve aynı zamanda hücumdaki etkisizliği kalabalık orta saha ile çözmeyi düşündü.

3-5-2, rakibin de tercih ettiği kalabalık orta saha demekti. Evet orta sahada gerekli sayısal çoğunluk sağlanmıştı ama takımın bir türlü oturmayan dinamiği yüzünden F.Bahçe olgunlaşmış atak geliştiremedi. Bu yüzden maçın ilk yarısında etkili hücum yapamadı. Savunmada ise yine haftalardır süren etkisiz markaj sebebiyle neredeyse her pozisyonda final aksiyonunu Anderlecht’in yapmasına izin verdiler. Hal böyle olunca da rakip takım da 2 gol buldu.

ASLINDA F.Bahçe’nin en çok ihtiyacı olan özgüven, Anderlecht’in savunmadaki hediyesi ve Michael Frey’in attığı golle geldi. Bu moralle canlanan ve özgüven kazanan sarı-lacivertliler Hasan Ali Kaldırım’ın ısrarıyla beraberlik golünü de buldu.

ÇOK ZOR DEĞİL!

GERÇEKÇİ olmak gerekirse biz dün gece Avrupa ortalamasına göre kalitesi düşük iki takımın maçını izledik. F.Bahçe, eğer UEFA Avrupa Ligi’nde çeyrek final veya ilerisini görmek istiyorsa, mevcut oyunla hayâl! Ancak gruptan çıkmak çok zor değil. Dinamo Zagreb’in kazanması ile liderlik büyük sürpriz olmaz ise el değiştirmeyecek. İkincilik mücadelesi ise diğer takımlar arasında geçer ancak F.Bahçe, şu anda aralarında en şanslısı durumunda.

Devamını Oku

Nakavt

30 Eylül 2018

F.BAHÇE, 7 lig maçının 5’inde geriye düştü. Avrupa’yı da hesaba katarsak bu sayı 8. Üstelik bu istatistik savunmanın önünde iki defansif oyuncuyla ortaya çıktı. Hücum tarafında ise elle tutulur hiç bir şey yok. Derbinin ilk yarısında iyi oynuyor görünen F.Bahçe’ydi. Soyunma odasına mağlup gitti. Rize, Beşiktaş kadar pasif kalmadı. Okan Buruk’un gelişi, Mehmet, Musa ve Ali gibi tecrübeli oyuncuların girişi fark yarattı. Soğukkanlı kalan, müthiş mücadele eden, pas yapıp, dikine oynayan Rize, bir boks maçından yola çıkarsak Ayew’in direkten dönen topu ile yalpalasa da, 10 dakika içindeki art arda yumruklarla F.Bahçe’yi yere serdi, nakavt etti!

F.BAHÇE’NİN o 10 dakikalık bölümdeki hali içler acısıydı. Bu filmi Zagreb’de izledik. Tekrar yazmaya gerek yok. Her maç aynı yanlışlar, aynı hamleler! En ufak bir önlem ve düzelme yok.

KARŞILIK VEREMEDİ!

BU takımın geçen sezondan farkı, kırılgan olması. Kocaman’ın oynattığı oyun zevk vermese de karakterli bir takım vardı. Cocu, F.Bahçe’yi hem küçük düşürüyor hem de teknik direktörlük adına tek olumlu hamle yapamıyor.

BAŞTAN beri söylüyorum. Cocu ile bu iş gitmez, gitmemeli! İlk zamanlar, camianın büyük bölümü ve spor yazarları ‘beklenen oyunu’ göremeyişimizi kadroya bağladı, sabır dedi. Sonra transferler yapıldı, ne değişti? Daha kötü oldu… Hollanda Ligi’nde PSV’nin başında kim olursa olsun Breda, Den Haag, hatta neredeyse tüm takımlara karşı 3-0 geriye düşsün, maçı 4-3 kazanır. Zaten 7’de 7 yaptılar. Burası Hollanda değil. Karşınızdaki takımlar ne o kadar zayıf, ne de lig o kadar kolay.

SAYIN Ali Koç, Aykut Kocaman’ı gönderme nedenini “taraftarın oyun beklentisine karşılık verememesi” diye açıklamıştı. Bir gerçek var ki, Cocu hiç bir şeye karşılık veremedi. Liderle fark şimdilik 8, belki 9 olacak. Daha Başakşehir ve G.Saray derbisi oynanmadan!

LİGDE 3 maç üst üste kaybeden, Konya’da direkten dönen, Zagreb’de tel tel dökülen, Beşiktaş derbisi ile idare eden bir takımın teknik direktörü F.Bahçe’nin teknik direktörü olmamalı!

Devamını Oku

Yazıklar olsun!

28 Eylül 2018

Nyon’daki sunum esnasında hem TFF Başkanı Demirören hem de takım arkadaşları muazzam bir performans ortaya koydular. Salondan çıktığımızda ‘Kesin alırız’ diye düşünüyorduk. Çünkü UEFA’nın talep ettiği tüm şartlar karşılığını bulmuştu. Ancak UEFA kararını çoktan vermiş. 12'ye 4'lük sonuç, nasıl bir oyun oynandığının da kanıtıdır, skandaldır...

Almanya'nın tanıtım filmi 2024 finali ile başlıyordu. Meğer UEFA filmi kurgulamış, Almanlar da çekmiş. İşin özeti, Türkiye 4. kez adaylığında tüm sorumluluklarını yerine getirmesine ve şartlarını mükemmel seviyeye çıkartıp sunmasına rağmen bu şampiyonayı alamadı.

TFF Başkanı Yıldırım Demirören ve 5 takım arkadaşı muazzam performans ortaya koydular. Başkan Demirören, devletimizin garantilerini, stat, altyapı, UEFA’nın gelir ve tasarrufuna 100 milyon Euro’luk katkı sağlanacak olmasını çok net anlattı. Ülkemizdeki 4 milyona yakın mültecinin, ‘EURO 2024 Gönüllüler Projesi’nde yer alacağını ifade etti.

BAŞKANIN 5 dk’lık konuşmasından sonra 6 dk’lık tanıtım filmimiz izletildi. (Karar açıklanmadan önceki film sadece kısa bir bölümdü). Federasyonun bizzat profesyonelleri tarafından hazırlanan, statlarımız, ülkemizin güzelliklerini gösteren film, salonda müthiş hava yarattı.

DAHA sonra 15 dk’lık soru-cevap bölümüne geçildi. Sayın Ali Koç ve Sayın Nihat Özdemir’in, Türkiye ekonomisi için yaptığı bilgilendirmeler, UEFA’yı çok etkiledi. Ülke olarak yapılan ve planlanan tüm projeleri anlattılar, hatta Sayın Özdemir, “Başka ülkelerde size yıl veremezler, biz gün veriyoruz. 18 Mart 2022’de Çanakkale Köprüsü’nü açıyoruz” dedi.

HER şey o kadar mükemmeldi ki bu bölümde UEFA heyeti sadece 1 soru sordu. O da, “Taraftarlar vizesiz gelebilecek mi?” şeklindeydi. 2. soruyu soracak kimse çıkmadı. Hatta “Siz sormuyorsanız, biz anlatalım” dedik. Sunumdan sonraki hava çok pozitifti. Biz salondan çıktığımızda, “EURO 2024’ü alırız” diye düşünüyorduk. Çünkü UEFA’nın talep ettiği tüm şartlar karşılığını bulmuştu. Ancak UEFA kararını çoktan vermiş!

İHANET ETTİLER...

UEFA, sadece Türkiye’nin değil, Avrupa futbolunun güvenini kaybetmiştir. Kapalı kapılar ardındayı bırakaçık açık, günler önce, “Ben Türkiye’ye oy vermem” diyen UEFA heyeti, şeffaflıktan söz edemez! Özellikle Türkiye’nin sunduğu maddi şartların hesabını UEFA’ya üye olan diğer ülkeler, dün oy verenlerden sormalıdır. Çıkan 12’ye 4’lük sonuç skandaldır, nasıl bir oyun oynandığının en büyük kanıtıdır. 2019 Süper Kupa, 2020 Şampiyonlar Ligi Finali’ni arka arkaya İstanbul’da oynatacak olan UEFA, hangi insan hakları kriterini bahane ediyor? Devlet yönetimi tarafından ırkçılık yapıldığı kabul edilen, kendi futbolcusunun milli takımı bıraktığı Almanya’nın raporunda, buna atıfta bulunan bir cümle dahi edilmemesini neyle açıklayabilirler?

Devamını Oku

Dağ fare doğurdu

25 Eylül 2018

5 haftadır ilk yarıları heba eden 2 takım, aynı görüntüyü derbide de sürdürdü. Oysa F.Bahçe taraftarının beklentisi, maça baskılı ve tempolu başlamaktı. Her ne kadar öndeki oyuncular pres yapsa da, kaç haftadır vurguladığım, F.Bahçe’nin “blok halinde hareket edememesi” o baskıyı getirmedi.

TAKIMIN sönük kalması, F.Bahçe taraftarını bile derbi havasına sokamadı. Buna karşılık Beşiktaş’ın da bu sezonki ritm sıkıntısının devam ettiğini gördük. Bir de üstüne, belki 1 puan kardır düşüncesiyle çok çekinerek oynadılar. Şenol Hoca’nın Adem’i kenarda tutup, Atiba’yı oynatmasının da bunda etkisi olabilir, ancak bence doğru bir stratejiydi. Çünkü eminim o da F.Bahçe’den çok daha agresif bir başlangıç bekliyordu.

İLK yarıda biraz daha isteyen F.Bahçe 3 kez gole yaklaştı. Beşiktaş ise en formda oyuncusu Babel ile hiç de sürpriz olmayan bir gol attı. F.Bahçe’nin en büyük sorunu defansının şeffaf olması. Ne ileri çıkıp alan daraltıyorlar, ne de top oraya gelince pozisyon alabiliyorlar. Eljif orta sahaya dinamizm kattı. Golün hemen ardından gelmesiyle ilgili değil bahsettiğim. Aklı rakip kalede, taç çizgisinde değil!

KONTROLÜ KAYBETTİ

ŞENOL Güneş’in Oğuzhan’ı alması doğru ancak Jeremain Lens ayağında top tutuyor ve rakiple boğuşarak iyi oynuyordu. Beşiktaş, rahat götürürken ve hatta ikinci golü atabilecekken bir anda kontrolü kaybetti.

ORTA sahayı kaybeden Beşiktaş, tıpkı F.Bahçe gibi geniş alanda oynamaya başladı. Cocu’nun değişiklikleri işe yaradı, diri oyuncuların varlığı ibreyi F.Bahçe’ye çevirdi.

DERBİNİN en iyi oyuncusu Babel’di. Ayrıca Gökhan Gönül muazzam çalıştı. F.Bahçe’de Hasan Ali en iyi isimdi. Şener de bir o kadar kötü. Fırat Aydınus, kalite olarak çok kötü bir derbinin iyi tarafındaydı. Neredeyse hatasız yönetti... Bu beraberlik Cocu’nun kredisini F.Bahçe taraftarı için tamamen bitirmiştir. Ben de aynı fikirdeyim değişim şart!

Devamını Oku

Mutluluğa tek sebep!

21 Eylül 2018

65. dakikada Cocu, iki değişiklik yaptı. Aatıf ve Benzia’nın yerine Jailson ile Barış’ı oyuna soktu. Bu ne demek biliyor musunuz; 4 gol yedim, bari fazlasını yemeyeyim! Sayın Ali Koç seçim sloganı olarak “Yeniden” derken, 90’lı yılları kastetmemişti tabii ki. Ancak dün akşamki maç, maalesef beni ve belki de milyonları o günlere götürdü. İçerde, dışarıda fark yiyen, ruhsuz oyunuyla herkesi kahreden, gazetelerin haklı olarak acımasızca manşet attığı günlere!

DÜN gece “utanç gecesi” olarak hem Cocu’nun hem de futbolcuların kariyerine geçecektir. Benzer bir facia yaşanmaması için, Sayın Başkanın bir an önce radikal kararlar alıp, değişime gitmesi gerekmektedir. Beşiktaş derbisi nedeniyle rotasyona gitmek değil mesele, 2 ay olmasına rağmen hala F.Bahçe’nin ne oynayacağını bilmemesidir. Bunun kadroyla alakası dahi yok. Bunu düşünmek, sadece zaman kazanmaktır. Rıza Çalımbay, maçı izlemişse kahrolmuştur. “Bizim yapamadığımızı elin adamları yaptı” demiştir. Hafta sonu Konya’daki pozisyon alma ve yer tutma hatalarını Stadyum’da ekrana getirmiştim. Bari futbolcular o programı izleseymiş, hiç olmazsa ders olurdu, belki dünkü skandalı yaşamazdık!

EN İYİSİ DİREK!

BU takımda uzun zamandır büyük paralar kazanarak bir adım öteye gidemeyenler var. Ne yazık ki bunların tamamına yakını yerli. Bu oyunculara sorsan yabancıya karşıdırlar bir de. Oynadığı sürede, iyi diyebileceğimiz isim Aatıf ise, vah F.Bahçe’nin haline.

AYKUT Kocaman’ın takımı hiç bir zaman kişiliksiz oynamadı. Ne yaptığını bilen, yenilse veya puan kaybetse asla sırtı yere gelmeyen, ayakta kalan, karakterli bir takım oldu. Sadece görselliği yoktu, alıcısını bulmak zordu. Cocu’nun gelme sebebi önce akıcı oyun, sonra da başarı idi. Bırakın bunu başarmasını, ne umut var ne de bunu gerçekleştirecek bir oluşum. Bu yüzden, Beşiktaş derbisi bahane edilerek bir karar almak asla ertelenmemeli...

F.BAHÇE’DE dün akşamın en iyi oyuncusu direkler ve şanstı. Sarı-lacivertlilerin mutlu olabileceği tek bir sebep sayacaksak, maçın 7-8 olmamasıydı!

Devamını Oku

Kazanan kim?

16 Eylül 2018

MİLLİ aradan sonra en çok merak edilen takımdı F.Bahçe. Yeni transferlerin katkısı ile lige yeni bir başlangıç için önemli bir fırsattı. Ancak, ilk yarıda maçı izleyen sarı-lacivertli taraftarlar, ‘biz ya basit bir hatayla ya da duran topla gol atarız’ demişlerdir. Takıma yeni oyuncular gelmiş ama anlayış aynı! Deplasmanda oynaması benim için mazeret değil.

VURGULAMAK istediğim F.Bahçe’nin oyunu nerede oynadığı, rakibi nerede karşıladığı. Top Konya’da, F.Bahçe kendi yarı sahasında bekliyor. İlerde bazen Slimani bazen Benzia tek başına pres yapıyor. Arkadaşlarına işaret ediyor, destek veren yok. İki stoper önde oynamadıkça, orta sahadan hücuma destek olmadıkça F.Bahçe’nin rakip alanda üstünlüğünü kabul ettirmesi mümkün değil!

BU İKİLİ DEĞİŞEBİLİR...

BU yüzden, koca 45 dakikada sadece ‘hatalı’ bir pas ile pozisyon bulabildi F.Bahçe.

KONYA, kazanmak için her şeyi yaptı. Bazen duran top, bazen hızlı çıkışlar, bazen de set halinde hücumlarla bir çok pozisyon buldu. Yatabare mükemmel oynadı. Rakip alanın her yerinde kendini gösterdi. Bir gol atabilse maçın tartışmasız adamıydı. F.Bahçe’de ise sahanın en iyisi Harun’du. Benzia takımı yeni tanıyor, ilerleyen dönemde daha faydalı olacaktır. Jailson çalışkandı ancak Cocu’nun Topal-Jailson ikilisini sürekli oynatacağını sanmıyorum. Aksi takdirde aynı problemleri görmeye devam ederiz.

YENİDEN BAŞLADI

KONYA’NIN en güçlü tarafı Skubic. Bunu sokaktaki 5 yaşındaki çocuk bile biliyor. Cocu, ne maç öncesi, ne de maçta o kanada önlem alabildi! 2. yarının başında F.Bahçe’nin çaktığı kıvılcım kısa sürdü. Konyaspor’un golü neredeyse geliyordu ki, Cocu Eljif’i alarak hamlesini yaptı. Genç futbolcu, sezon başından bu yana takımın en çok parlayan ismi. O bölgeyi eldeki herkese karşılık en iyi oynayan futbolcu. Bunu hem golde, hem de kalan dakikalardaki pozisyonlarda gördük. Eğer bu takımın bir bankosu varsa, o da Eljif’tir!

DÜN akşam futbolun kazananı Konyaspor, maçın kazananı ise F.Bahçe oldu. Sarı-lacivertliler belki de sezonun en kritik maçına çıktı ve lige yeniden başlama fırsatı buldu.

Devamını Oku

Cocu’nun şaheseri

2 Eylül 2018

COCU’NUN zamana ihtiyacı olduğu kesin, üstelik son hafta yeni futbolcular takıma transfer edilmişken. Ancak sezonu tamamlayabilir mi, o konuda şüpheliyim! Eğer, oyunu iyi okuyabilen bir teknik adam olsaydı, daha devre arasını beklemeden oyuncu değiştirirdi.

ORTA sahayı elini, kolunu sallayarak geçen Kayserispor, Harun’un kurtarışları olmasa, soyunma odasına önde girerdi… Reyes aslında stoper; kariyeri boyunca savunmanın önünde oynamışlığı da var. Ancak Mehmet Topal varken, macera aramak neden?

HADİ diyelim onunla başladın, takım önde olmasına rağmen, işlerin iyi gitmediği ortada. Savunma geride gömülmüş, rakibi karşılayan kimse yok. Oyun elinizden kaçmış. F.Bahçe, geçmişte maç kaybetti ancak uzun zamandır ilk kez bu kadar şuursuz, ne yaptığını bilmeyen, acemi bir takım görüntüsü verdi. Bunun tek sorumlusu Cocu!

ŞAPKA ÇIKARILIR

HOLLANDALI teknik adam, ikinci yarıdaki hamleleriyle de akşama damga vurdu. Ekici ve Valbuena’yı oyundan alıp, garip bir dizilişe geçti. Kayserispor 3. golü 69’da attı; geride kalan 20-25 dakika sanki maçın 85. dakikası gibi herkesi uzun topa mecbur bırakan değişiklikler bunlar. Ne pas yapabilen ne sakin kalabilen bir F.Bahçe. Ve kalesinde 3 gol görmesine rağmen, 2. yarıda kurtarışlarıyla tarihi bir hezimeti önleyen Harun...

KAYSERİSPOR’DA Mensah ve Rotman işin defansif yönünde, Chery ve Bilal hücumda mükemmel oynadılar. Umut, Deniz ve diğer futbolcuların da hakkını yemeyelim. Kadıköy’de bir takım ancak bu kadar iyi mücadele eder. 3 golün dışında, girdikleri pozisyonun sayısını hatırlamıyorum bile. Ertuğrul Sağlam’ın takımına şapka çıkarmak lazım!

Devamını Oku