Para Politikası Kurulu olağan aylık toplantısı bu hafta yapılıyor. Öncesinde faiz indirimi tartışmaları alevlenir. Fırsattan yararlanıp reel faizlerin 2003’den bu yana seyrine bakmaya karar verdim.
Hangi faiz? Para piyasasında faizler Merkez Bankası tarafından belirlenir. Kısa dönemli (gecelik, haftalık, aylık, vs.) borçlanma ve fonlama faizleri para politikası araçlarıdır. Tahvil faizleri ise piyasada arz ve talebe göre oluşur. Bu üçü önemlidir.
Reel faiz hesabı
Faiz daima nominaldir. Reel faizi hesaplamak için enflasyonu devreye sokuyoruz. Hangi enflasyon? O tarihte oniki ay sonrası için beklenen enflasyonu kullanıyorum. Merkez Bankası yayınlıyor.
Merkez Bankası genel kurulu bugün toplanıyor. Bir süredir hükümetin yönetimde değişiklik yapacağı rivayetleri dolaşıyor. Olabilir mi? Bilmiyorum. Para politikası açısından önemlidir. Sonucu merakla bekliyorum.
İş gücü anketi ocak sonuçları açıklandı. Aralık-şubat dönemini kapsıyor. Aralıkta başlayan güçlü istihdam artışı sürüyor. İşsizlik oranı yüzde 10,1’e geriledi. Geçen ay şaşırdığımı yazmıştım. Bilmeceyi hâlâ çözemedim.
Seçim etkisi
Ocak-mart dönemi bütçe gerçekleşmesi Maliye Bakanlığı tarafından yayınlandı. İlke olarak çeyrek bazında bakıyorum. İçeride ve dışarıda dalgalanma hâlinde maliye politikası özel önem kazanıyor. Ekonominin temel çıpasına dönüşüyor.
Türkiye için reel kur hesabına ünlü yatırım bankası Goldman Sachs da başlamış. Yeni öğrendim. İlk çeyrekte kur denge değerine geliyor. Ama seçim sonrasında tekrar yüzde 5,5 aşırı değerli oluyor. Benim hesabımla uyumludur.
2013 mutluluk araştırması il sonuçları açıklandı. En mutlu il Sinop çıkıyor. Ancak umut düzeyinde ise 20’nci, AB üyeliğine destekte ise 71’inci sıraya geriliyor. Umut ve mutluluk düzeyi haritaları da var. İlginç buldum.
Konutun iki fiyatı
Yakın geçmişe kadar konut fiyatları hakkında güvenilir bilgi adeta yoktu. Merkez Bankası geçen yıl 2010 bazlı fiyat endekslerini yayınlamaya başladı. Bölgesel ve yeni konut fiyatları da izleniyor. Önemli bir eksiklik giderildi.
Seçim öncesinde siyasi gerginliğe kredi kuruluşlarının tepkisi sorulmuştu. ‘Mutlaka olumsuz bakan olur ama piyasayı etkilemez’ dedim. Cuma sabahı Moody’s görünümü negatife çevirdi. Dolar 1 krş. yükseldi; faiz kıpırdamadı. Normaldir.
IMF küresel tahminlerini açıkladı. Dünya Ekonomik Görünümü yılda iki kez yayınlanıyor. Türkiye’nin 2014 büyümesi yüzde 3.5’dan yüzde 2.3’e çekildi. Dünya Bankası da benzer şekilde yüzde 2.4’a indirdi. Yılbaşında ben de yüzde 2.5 öngördüm.
Olumlu veriler
Tahminlerde ilk çeyrek kritik rol oynuyor. Siyasi gerginlik zirveye çıktı. TL sert değer kaybetti. Faiz artışı gerçekleşti. Ancak, bu hafta yayınlanan üç Şubat verisi reel ekonomide farklı bir dinamiğe işaret ediyor.
Zaman ne kadar çabuk geçiyor. 1994 krizinden bu yana 20 yıl geçmiş... Neyse ki Başkan Başçı hatırlattı. Profesyonel iktisatçı olarak ilk krizim sayılır. Bir öncekini (1978-79) tribünden seyrettim. İktisadi Analiz (Efil Yay. Ankara 2009) kitabını yazıyordum.
1994’te sahaya inmiştim. Sabah Gazetesi ekonomi köşe yazarlığına tam krizin göbeğinde (28 Şubat) başladım. En sıcak günlerinde TÜSİAD’ın Görüş dergisinde (sayı 15, Haziran-Temmuz 1994) uzun bir makalem çıktı.
Krizin kronolojisi
1994 göstere göstere gelen bir krizdir. Ekonominin duvara çarpacağını aklı başında herkes görüyordu. 1993 yazında bir söyleşimde tarih bile verdim. Bahar ayları dedim. Çiller etkisini küçümsemişim.
Küresel piyasalar tedirgin açıldı. Ama iç piyasada olumlu ayrışma sürüyor. Borsa yatay seyretti. Dolar 2.12 TL’de (sepet 2.52 TL). Gösterge faiz yüzde 10,3’e geriledi. Asayiş berkemal diyebiliriz.
Şubat sanayi üretimi bugün açıklanıyor. Ocakta beklenenden güçlü gelmişti. Büyümenin öncü göstergesidir. CNBC-e anketi üretimde (takvim ve mevsim etkisi arındırılmamış) yüzde 3,5 artış öngörüyor. Biraz daha iyimserim.
Kurda dalgalanma
TL’nin son on günde hızla değer kazanması para politikası tartışmasını yeniden canlandırdı. Açılışı Başbakan yaptı. Merkez Bankası’nın 28 Ocak’taki güçlü faiz artışına gönülsüz razı olduğu böylece kesinleşti.
Müjde, müjde! ABD ekonomisi Şubat’ta beklenenin altında istihdam yarattı. İşsizlik oranı yükseldi. Finans piyasaları ise kötü haberi coşku ile karşıladı. Mali kesim çıkarlarının reel kesime nasıl ters düşebildiğine çok açık örnektir.
Öncesinde Başbakan’ın Merkez Bankası’ndan faiz indirimi talebi içeriyi germişti. Ama ABD kökenli iyimserlik galip geldi. Dolar 2.11 TL’ye (sepet 2.50 TL) geriledi. BIST endeksi 73 bine yaklaştı. Faiz tartışması ayrı yazı gerektiriyor.
Yaşam maliyeti artıyor
Mart enflasyonu gene şaşırttı. Mart’ta piyasa TÜFE’nin yüzde 0.85 artmasını bekliyordu. Ben daha karamsar olduğumu yazdım. Gerçekleşme yüzde 1.1 oldu. Geçen yıl yüzde 0.7 idi. Böylece yıllık enflasyon yüzde 8.4’e yükseldi.
Finans piyasalarının “manik-depresif” kişiliği ünlüdür. Yılbaşında sadece felaket senaryoları vardı. Sert iniş, hatta bir mali kriz kaçınılmazdı. Ne oldu? Merkez Bankası faizleri yükseltti. Yerel seçimleri AKP kazandı. Şimdi dövizin nereye ineceği konuşuluyor.
Döviz sepeti 27 Ocak’ta 2.78 TL’yi gördü. Dün 2.52 TL’ye yaklaştı. Yani TL yüzde 9 değer kazandı. Benzer süreç gösterge tahvil faizinde yaşandı. Bir ara yüzde 11,8’e tırmanmıştı. Yüzde 10,6’ya düştü.
Bu sabah mart enflasyonu açıklanıyor. Piyasa (CNCB-e anketi) tüketici enflasyonunu yüzde 0,85 öngörüyor. Yıllığı yüzde 8,1’e yükseliyor. Yıl sonunda ise yüzde 8 bekleniyor. Ben şubatta daha kötümser, yıl sonunda daha iyimserim.
AB tanımlı borç