Bu gıdaları çocuklarınıza yedirmeyin!

28 Temmuz 2018

Okuduğu okuldan, giydiği kıyafetlere kadar en iyisini seçerek büyüttüğümüz çocuklarımız ne yazık ki günlük gıdalarını alırken o kadar şanslı değil. Genetiği ile oynanmış paketli ürünlerin çoğu onlar için büyük tehlike oluşturuyor. Diyetisyen Sinem Ece Çaparoğlu anlattı.

Modern şehir yaşamı, çalışan annelerin artması sonucu beslenme alışkanlıklarımız da değişti. Yemek konusunda seçici davranan, iştahsız çocuklarına ne yedireceğini şaşıran anne-babalar, bazen sağlıksız olduğunu bilse de hazır yiyeceklere ya da işlenmiş gıdalara yöneliyor. Okan Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Sinem Ece Çaparoğlu, “Çocuklukta alışılan GDO’lu besinler, aroma vericiler, lezzet katsın diye tüm paketli gıdalara ve fast food tarzı ürünlere ilave edilen çin tozlarına karşı oluşan bağımlılıktan vazgeçmek ve bu tür besinleri görmezden gelmek zor. Bu tarz yanlış beslenmeyle kazanılan kiloların geri verilmesi ve bozulan hormon sağlığının geri kazanılması pek mümkün değil. Tam da bu yüzden, çocuklarımızı fast food tarzı besinlere ve paketli gıdalara alıştırmamalı, beslenme alışkanlıklarını ev ortamında hazırlanıp tüketilen öğünlerle yetiştirmeliyiz” diyor.

Cipsler

Cisplerin çocuk beslenmesinde kesinlikleri yeri yoktur. Patates kızartmasındaki “akrilamid ” maddesi cisplerde de mevcut. Kanser, obezite, diyabet gibi birçok hastalığa neden olabiliyorlar.

Jelibon
Jelibon ve türü şekerler; büyükbaş hayvanların etten sıyrılmış kemikli kısımları kaynatılarak üretiliyor. İçindeki gıda boyaları da zararlı.
Tavuk nugget Nugget genellikle; tavuğun hangi kısımları ve içerisine ne katıldığı belli olmayan yumuşak bir püreden oluşur. Bir de genetiği ile oynanıp saatlerce içinde kızartma yapılabilen yağda pişmesi sağlıksız. Hamburger Hamburgerler, obezitenin en büyük nedenlerinden. Yanında tüketilen kola ve patates kızartması da bunu tetikliyor. Hamburger köftelerinin içerisindeki etlerin uzun süre sağlam kalması için koruyucu zararlı maddeler kullanılıyor. Kendiniz yapın. Sosisli Sandviç Hem beyaz un içerip kan şekerini yükseltirken, bir yandan da nitrat içeren sosis sayesinde, kanserojen riskini artırıyor.
Patlamış mısır Mısırların, GDO’lu olma ihtimali yüksekken bir de mikrodalgada patlatılması paketlerdeki zararlı koruyucu maddeleri mısıra geçiriyor. Beyaz şeker, beyaz un Kan şekerini ani yükselten bu gıdalar, ani kan şeker düşüşlerine neden oluyor. Ve pankreastan salınan insülin dengesini bozup ilk adım olarak insülin direnci ve şeker hastalığına sebep oluyor. İşlenmiş etler İşlenmiş et ve et ürünlerinde oluşan sodyum nitrit adlı kimyasal madde proteinlerde bulunan aminoasitlerle kimyasal tepkimeye ve açığa kanserojen maddelerin çıkmasına sebep oluyor. Özellikle güvenilir olmayan ürünlerden uzak durun. Poğaça Kahvaltı yerine yediğimiz ya da çocuklarımıza yedirdiğimiz poğaça vs. gıdalara çok dikkat edilmeli. Bu tarz glisemik indeksi yüksek beyaz un ve yağ içeren besinlerden uzak durmamız gerekir. Patates kızartması Patates yüksek sıcaklıktaki yağlarda kızardığı için içerisinde “akrilamid” adı verilen bir madde oluşuyor. Bu maddenin önemli zararları var. Turşu Bizim geleneksel yöntemlerle hazırladığımız ev yapımı turşumuzun prebiyotik aktivitesi oldukça yüksek. Fakat çok tuzlu olduğu için böbrekleri yorup, uzun vadede yüksek tansiyona sebep olabilir. Muffin, ekler vb, gıdalar Yüksek oranda mısır, früktoz ve glikoz şurubu içeren bu besinler, dünyada şeker hastalığının ve kanserin artmasının baş sorumlularıdır.

Devamını Oku

Şezlongta yedikleriniz size bir haftada 3 kilo aldırabilir

21 Temmuz 2018

Tatilde bir hafta şezlongta yatıp canım ne isterse yiyip içeceğim diyenlerdenseniz aman dikkat. Diyetisyen İpek Ağaca bu düşüncenin size 2-3 kilo olarak döneceğini belirterek, alınması gereken önlemleri anlattı.

Bütün bir yılın yorgunluğunu 1 haftada atmaya çalıştığımız şezlongumuzdan bazen hiç kalkmak istemiyoruz değil mi? Tatil için düşündüğümüz ‘Sabahtan akşama kadar şezlongta yatma’ hayalimizi gerçekleştirirken neler yiyoruz neler… Bazen farkına bile varmadığımız şekilde sağlıksız ve de fazla miktarlarda besin tüketebiliyoruz. Uzman Diyetisyen İpek Ağaca,“1 hafta boyunca “minimum hareket, maximum yeme” potansiyeli sergilediğimiz şezlonglarımızdan koca bir göbek ve yağlanmış bir kalça ile 2-3 kilo almış olarak dönebilirsiniz. Ancak küçük değişikliklerle Tatilden aynı keyfi alarak “şezlongta hafif beslenmek” mümkün” diyor. Diyetisyen İpek Ağaca tatilden kilo almadan dönmek isteyenlere şu tavsiyeleri sıralıyor.

Kitabınızı okurken yudumladığınız içeceğe dikkat!

Soğuk kahve seçimini iyi yap

Tercihinizi bol miktarda krema ve şeker / şurup içeren bir kahve yerine bol sütlü gerçek bir kahveden yana kullanın. Böylece ortalama 300-400 kalori kar edeceksiniz.

Kola yerine maden suyu

Şezlonglarda sıkça tercih edilen kolanın 1 kutusu ( 330ml) ortalama 150 kalori. Fazla miktarda şeker içeren bu gazlı içecek yerine soğuk ve limonlu bir maden suyu tercih ederseniz 150 kalori kar etmiş olursunuz. Gazlı bir içecek olması sebebiyle benzer bir keyif alacağınızdan emin olabilirsiniz. Üstelik çok daha sağlıklı! Sıcaklarda terle birlikte kaybettiğimiz mineralleri geri kazanmada maden suyu oldukça etkili…

Ayran’dan şaşma!

Kemiklerimizi destekleyen, kilo vermemize yardımcı olan, içimizi ferahlatan ayranın 1 su bardağı (200ml) 90 kkal enerji içeriyor. İçerisine bol buz ve fesleğen koyarak tükettiğinizde favori şezlong içeceğiniz olacak. Ayran yerine kefir de tercih edebilirsin; probiyotik bakteriler tatilde de seninle olsun..

Şezlongta meyve suyu yerine meyve tercih et!

1 küçük bardak meyve suyu (200ml) 150 kalori enerji içerir. Vitamin alımına destek olmadığı gibi bol kalori almamıza sebep olan meyve suyu yerine meyvenin kendisini tercih ederek 100 kalori kar etmeye ne dersiniz? Üstelik taze meyveden vitamin ve antioksidan alarak detoks etkisinden de faydalanmış olacaksınız.

Limonata deyip geçme!
1 büyük bardak limonata (400ml) 350 kkal enerji içeriyor. Gerçek limon suyu, bol buz ve sudan çok pratik bir şekilde kendimiz de yapabileceğimiz bu içeceği kalori bombası haline getirmeden içmeye ne dersiniz? 350 kalori yanınıza kar kalırken; bol C vitamini de almış olacaksınız.
“Şezlong’ta diyet limonata” tarifim: Su şişesinin içerisine istediğiniz ölçüde taze limon sıkın karıştırıp buzlu bardakta afiyetle için. Taze nane ekleyerek aromasını zenginleştirebilirsiniz.
Şezlongta yemek tercihinize dikkat! Lahmacun mönüsüne minik bir dokunuş! Tatilde öğle yemeği olarak tercih edeceğimiz 2 lahmacun ve 1 bardak koladan 750 kkal aldığınızı biliyor muydunuz? 2 lahmacun yerine 1,5 lahmacun; kola yerine ayran tercih ederek 230 kalori kar etmeye ne dersiniz? Lahmacununuza bolca maydanoz ve limon da eklemeyi unutmayın. Aynı şekilde doyacak; yemek bittiğinde kendinizi daha sağlıklı ve hafif hissedeceksiniz! Üstelik mönünün karbonhidrat ve protein dengesini düzeltmiş olacaksınız. Ah o sandviçler! Şezlongtan kalkmadan yiyebileceğimiz pratik sandviçlere bir göz atalım mı? İçerisinde 1 dilim domates, 2 dilim salatalık, 1 dilim beyaz peynir, 1 dilim füme hindi olan bir küçük boy sandviçin kalori içeriği 300 kkal. Çoğu zaman daha doyurucu olması açısından kocaman bir sandviç yiyerek bu kalori alımını 900 kalorilere çıkartabiliyoruz. En iyisi mi siz sandviç yerine tabak mönüsü tercih edin. Salata deyip geçme! 1 porsiyon Sezar soslu tavuklu salata 450 kalori. Yani 1 orta boy hamburgerden daha fazla.Kalori içeriğini azaltmak için mayonez veya krema içerdiği için beyaz salata soslarından uzak durun. Sezar soslu tavuk salata yerine Izgara tavuk salata (limon&sirke soslu) tercih ettiğinizde 130 kalori kar edeceksiniz. Doğru hamburger mönüsü planlayalım mı? Orta boy bir hamburgerin kalori içeriği 400 kalori iken; büyükçe bir hamburgerinki ise 650 kalorilere çıkabiliyor. Kola ve patates ile birlikte 1100 kalorilere çıkıyoruz. Hamburgerinizi orta boy tercih edip, yanına ayran ve salata ilave ettiğinizde 550 kalori daha az enerji alacaksınız. Şezlongta içilen biralara dikkat! 1 kutu bira 210 kkal. enerji içeriyor. birkaç kutu bira içtiğinizde farkına varmadan bir sürü kalori alıyoruz. Sıcak havada, güneşin altında içilen alkol, sizi iyi hissettirmeyecek emin olun. şişede durduğu gibi durmuyor. Pizzayı yerken dilimlere dikkat! 1 büyük boy pizza ve 1 kutu kola mönüsü yemek yerine 2 dilim pizza, rengarenk bir salata ve 1 bardak ayran ile daha sağlıklı ve hafif bir öğle yemeği oluşturmaya ne dersiniz? Bu değişiklik, tam tamına 1200 kalori almanızı engelleyecek! 1 üçgen dilim karışık pizza (50 g) 180 kalori içeriken; 8 dilimden oluşan bir büyük boy pizza(400 g) 1450 kalori içeriyor. Kumsal atıştırmalıklarına dikkat! Haşlanmış mısır yer misin? Siz şezlongta yatmış kitabınızı okurken mis gibi bir haşlanmış mısır kokusu burnunuza gelse… Yasak değil; tabii ki yiyebilirsiniz. Ama 1 orta boy haşlanmış mısırın (200 g) ortalama 250 kalori enerji içerdiğini unutmayın. Zayıflama diyetindeyseniz veya kilo kontrolü için yarım mısırı geçmeyin derim. Kurupastaları fazla kaçırmayın! 1 tabak (5 adet) kuru pastanın kalori içeriği 500 kkal. Yani hamburgerden fazla. Öylesine ağzına atıverdiğin o kurupastaları hiç alıp getirmesen mi şezlonguna? Mutlaka yiyeceksen 1 adet yemeye ne dersin? 1 kurupastayı daha yavaş ve farkındalıkla yediğinde 5 tane yemiş gibi olacaksın. Yazın vageçilmezi dondurma Benim de en sevdiğim tatlılardan olan dondurma yaz aylarında nasıl iyi gidiyor değil mi? 1 kase karışık dondurma (175 g) 420 kalori. Aynı miktardaki yine 1 kase sade dondurma ise 225 kkal. Yani yarısı! Daha çok sade tercih etmeye ne dersin? Kek saatinde at kendini mavi serin sulara 2 minik dilim kek (60 g) 220 kalori. Posa içeriği olmayan, kabızlığa sebep olan bol şekerli ve yağlı keklerden uzak dur derim. Otelin kek saati mi geldi; at kendini denize! Bol bol yüz, hatta kumsalda yürüyüş yap. Midyeciye selam olsun! 1 tabak midye dolma (345 g) 301 kkal. enerji içerir. Saya saya, birkaç tane ye. Midye içeriğinde yüksek miktarda ağır metal barındıran (sularımız kirli olduğu için) bir besin. Bu yüzden fazla kalori alımının yanı sıra ağır metal alımını engellemek için de az ve seyrek yemekte fayda var. Kumsalda, kavurucu güneşin altında gezinen midyeler proteinli bir besin olduğu için çok çabuk bozulabiliyor. Aman dikkat edin; besin zehirlenmesi geçirmeyin, bütü yıl hayalini kurduğunuz tatiliniz berbat olmasın.. Her zaman her yerde en güzel yiyecek meyve Şezlongta da meyve ye! Tatilde sık görülen kabızlık şikayetinden kurtulmak için, vitamin ve antioksidan alımını arttırıp yaz detoksu yapmak için, tatlı krizlerine hafif çözüm için herzaman her yerde meyve ye. Günlük meyve ihtiyacımız kişiye göre değişiyor ama ortalama 3-5 porsiyon tüketmek gerekir. Meyvelerin renk renk olması da çok önemli. Çıt çıt çekirdek Siz de sahilde çekirdek çitlemeyi sevenlerden misiniz? Çıt Çıt çitlerken farkında olmadan öyle çok kalori alıyoruz ki… 1 büyük paket ayçiçek çekirdeği (kavrulmuş,tuzlu) (200gr) yediğimizde 1200 kalori alırız. Ne çok değil mi? Çekirdek çitleme faaliyetini sakızla gerçekleştirmeye ne dersiniz? Sınırsız tüketilecek süper besin salatalık Yazın bu sıcağında buz gibi, tap taze bol sulu salatalıklar kumsalda çok iyi gitmez mi? Üstelik bol posa içeriği sayesinde bağırsaklarının iyi çalışmasına da destek. Kalori içeriği sıfıra yakın olduğu için sınırsız yiyebilirsin. Daha fazla tokluk için kabuğunu soymadan yenmeli… Kalori miktarını önemseyin Öğle yemeğinde almamız gereken kalori, günlük almamız gereken enerji miktarının 1/3 ü kadar olmalı. Örneğin gün içerisinde ortalama 1800 kalori almak hedefinizse öğle yemeğiniz 600 kalori civarı olabilir. Tatilde de olsa öğün atlamamaya dikkat edin.

Tercihinizi bol miktarda krema ve şeker / şurup içeren bir kahve yerine bol sütlü gerçek bir kahveden yana kullanın. Böylece ortalama 300-400 kalori kar edeceksiniz.

Devamını Oku

Dondurma porsiyonlarına dikkat!

20 Temmuz 2018

Özellikle yaz aylarında, serinletici özelliği ile keyif veren dondurma; süt, şeker ve salep içeriğiyle de süt içmeyen çocukların süt ihtiyacını karşılayabiliyor. Vücuda, kalsiyum ve mineral takviyesi sağlayan dondurmanın besin değerinden yararlanmak için doğal süt ve şekerle, gerçek meyvelerden üretilmesi gerekiyor.

Haftada 2-3 kez yiyebilirsiniz

Dondurma kararında yendiği sürece kilo aldırmıyor. Ancak çok yüksek miktarlarda tüketimi, diğer gıdalar gibi kiloyu artırıcı etki gösteriyor. Eğer dondurmanızın üstüne karamel veya çikolata sos, krema, fındık ya da fıstık parçacıkları eklettirirseniz, masum gözüken dondurmanız en az 75-100 kalori artıyor. Günlük hayatınızda egzersize yeterli önemi veriyor ve beslenmenize dikkat ediyorsanız, haftada 2-3 kez dondurma yemenizin bir sakıncası yok.

100 gramdan fazlası kilo aldırabilir

Dondurma, tamamen doğal içeriklerle hazırlandığında son derece sağlıklı bir ürün. Özellikle süt, yoğurt veya peynir tüketmeyen çocukların yeterli kalsiyum almasına katkıda bulunuyor. Bunun yanında fosfat, A,B ve D vitaminlerinin sağlanması açısından çok faydalı. Çocukların beslenmesinde güvenle kullanılabilir. Yüksek besin değerinin yanı sıra kalori oranı da fazladır ve günde 100 gramdan fazla tüketilmesi kilo alımına yol açabililir.

Kaslarınızı toparlar

Sıcak yaz günlerinde egzersiz sonrası dondurma tüketmek, kasların toparlanmasını kolaylaştırıyor. Meyve, yağlı tohumlar, hatta sebze ekleyerek karıştırıp tüketmeniz kaslarınız için çok iyi bir seçim.

Isırarmayın, ağzınızda eritin

Devamını Oku

Kordon kanı yaşama bağlıyor

14 Temmuz 2018

Türkiye’de her yıl 3 bine yakın çocuk kanser hastalığına yakalanıyor, binlerce çocuk Ailevi Akdeniz Ateşi gibi kalıtsal hastalıklarla mücadele ediyor. Hem aileler hem de çocuklar için tedavisi çok yıpratıcı olan kanser, Akdeniz anemisi gibi 80’den fazla önemli hastalık kordon kanını saklanması ile de elde edilen kök hücre nakli ile yapılabiliyor. Kordon kanının saklanması konusunda aileler konusunda artık daha biliçli, doğumun sırasında bebek göbek bağından alınarak saklanan kordon kanı sayısı geçtiğimiz yıl önceki yıllara oranla iki kat artarak 6 bin 500’e yükselse de bu rakam yine de çok düşük.

Türkiye’nin ilk kordon kanı bankası olan ve Avrupa’nın en güçlü biyobankası FamiCord Group tarafından satın alınan Yaşam Bankası’nın Satış Pazarlama Müdürü Serdar Burku, kordon kanının saklanması konusunda farkındalık yaratmak için çalıştıklarını anlatıyor: “AB ülkelerinde kordon kanı saklama oranı yüzde 2 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 0,5. Çocuk ve aile sağlığının korunması açısından kök hücre üretimi ve tedavilerinin ülkemizde gelişmesi önem taşıyor. Farkındalığı artırmak için verdiğimiz eğitimlerle anne adayları ile eşlerini alanında uzman doktorlarla, doğum koçu, hamile ve yoga eğitmenleriyle buluşturuyoruz. Kök hücre tedavisi yapan doktorlar aracılığıyla da kordon kanının saklanmasının önemini ailelere anlatıyoruz. Bu doğrultuda binlerce aileyi ve buna devam ediyoruz.”

Serdar Burku kordon kanı alınması ve saklanmasının sanıldığı kadar pahalı bir yöntem olmadığını belirterek merak edilen soruları ise şöyle cevaplıyor:

Kordon kanı nasıl alınıyor?

Öncelikle belirtmemiz gerekir ki doğum şeklinin normal veya sezaryen oluşunun kordon kanı alım sürecine herhangi bir etkisi yok. Kordon kanı doğumu yaptıran Kadın Doğum Hekimi ve ekibi tarafından doğum yapılan hastanede alınır. Kordon kanının alınmasında doğum yeri bir fark oluşturmaz. Biz sadece doğumdan önce ailelere ilettiğimiz özel içerikli bir kitin aile tarafından doğum sırasında hastaneye götürülmesini ve doğumun başladığını önce hekimlerine, sonra da ilgili sorumlumuza iletmelerini isteriz. Doğumdan hemen sonra bebek göbek bağından ayrılır ayrılmaz doğum ekibi tarafından kan alınıp kite yerleştirilir. Bölgede yer alan sorumlumuz kiti doğumdan sonra alıp 48 saat içerisinde güvenle laboratuvarımıza ulaştırır.

24 yıldır saklanan kordon kanı var

Nasıl ve ne kadar süre ile kullanılıyor?

Kordon kanı kök hücrelerinin eski yönetmeliklerde belirtilen 12-15 yıl sınırlamaları, günümüzde elde edilen bilimsel gerçeklerle ortadan kalktı. 2011 yılında yapılan bir araştırmada, 24 yıldır saklanan kordon kanı kök hücrelerinin hala yüzde 90’ın üzerinde canlılık gösterdiği kanıtlanmıştır. Bu veriye göre doğru koşullarda saklandığı sürece kordon kanı kök hücreleri ömür boyu saklanabilir. Yani ailelerimiz mevcut sistemde istedikleri süre kadar kordon kanı kök hücrelerini bankamızda saklayabilir.

Devamını Oku

Uzak ve yakını görme sorunu aynı anda tedavi ediliyor

23 Haziran 2018

Türkiye’yi lazerle göz tedavisiyle tanıştıran ve 27 yılda 100 binin üzerinde hastayı tedavi eden Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Sinan Göker, yeni yöntemlerle uzak ve yakın görme sorunu ile astigmatın aynı anda tedavi edilebildiğini söylüyor.

Göz kusurlarını gidermek için son dönemde kullanılan yeni yöntemler neler?

İnsanların en çok dikkat istedikleri şey yakın tedavileri. Çünkü yakın problemi akıllı telefonlarla birlikte insanları daha çok rahatsız eder hale geldi. İş yerinde tüm gün bilgisayara bakıyorlar. Yakın problemi olanlar sabah uyandığından gece yatana kadar rahatsızlık çekiyor. ve herkes bu sorundan kurtulmak istiyor.

Yakın görme sorunu 40 yaştan sonra oluşuyor değil mi?

Genelde 40 yaş sonrası... İnsan ömrü uzadığı için insanlar artık 50, 60 ve 70’li yaşlarda da çalışıyor. Eskiden insanlar emekli olunca kenara çekilirdi. Şimdi 80 yaşında kitap yazan hastalarım var. Yakını göremeyenler için uyguladığım iki teknik var. Birincisi lazer; daha çok 40-50 yaş arasındaki hastalara yapıyoruz. Çünkü 50 yaşından sonra katarakt başlangıcı gelişiyor. Katarakt artık 50’li yaşlara indi. Hastanın gözünde katarakt yoksa lazerle yapıyoruz. Çünkü lazer daha hafif bir ameliyat. Gözü kaybetme veya ciddi hasar görme riski yok.

Yakını görme sorunu 60’ında duruyor

Lazer yöntemini nasıl uyguluyorsunuz?
Lazer yöntemi ile miyop, hipermetrop ve astigmat’ı yüzde 90 başarıyla tedavi ediyoruz. Sekiz yıl önce supracor yöntemini Türkiye’ye getirdim. Eski tedavilerde yakın düzelip tekrar geri geliyor, uzak bozuluyordu. Bu nedenle insanların aklında hala o eski teknikler olduğu için “Lazerle yakını görme sorunu düzelmiyor, göz numarası geri geliyor” gibi bir kanı var. Supracor’u Avrupa’da 2’nci uygulayan kliniğiniz. Yapılan operasyon sayısı olarak Avrupa’da birinciyiz diyebilirim. Kişide hem uzak hem yakın göz bozukluğu varsa onlara da yapabiliyoruz. Uzak ve yakın aynı anda kalıcı olarak düzeliyor. Astigmata da olsun bu yöntem uygulanabiliyor. İki göz aynı gün yapılabiliyor. Ertesi gün kişi uyanınca hemen yakını okumaya başlıyor. Bazı numaralarda uzak geçici olarak birkaç ay bulanıyor. Tedavi olan her 10 kişinin dokuzu, yakını gözlüksüz görmeye başlıyor. Yakını görme sorunu 60 yaşında duruyor. Yaptığımız tedavi 60 yaşına kadar kişiye yeterli oluyor.
Deneyimli hekim ve doğru lens önemli
Kataraktlı gözlerde nasıl bir yöntem uyguluyorsunuz? 50 yaşın üzerindekilere genellikle katarakt başlangıcı oluyor. Ve katarakt ilerlediğinde zaten ameliyat olmaları gerekeceğinden 3-4 seneliğine lazer yapmıyoruz, katarakt ameliyatını erkene çekiyoruz. Ve bu ameliyatla gözün içine çok odaklı göz içi merceği, lensi veya akıllı lens diye bilinen yöntemi uyguluyoruz . Çok odaklı göz içi merceğini 12 senedir Türkiye’de uyguluyorum. Tabii teknolojisi zaman içinde gelişti. Şu anda geldiği noktada hasta memnuniyeti maksimum olabilecek bir düzeyde. Tabii ki doğru ve en iyi kalite lensi kullanmak gerekiyor. Ameliyattan sonra kişide astigmat, hipermetrop, miyop gibi hiçbir numara kalmamalı. Merceğin tam gözün ortasına oturtulması gerekiyor. Deneyimli bir doktor kaliteli bir mercekle yaparsa bu ameliyatı, kişi ertesi günü gözünü açtığında uzağı ve yakını çok net görebilir. Ömrünün sonuna kadar değişmez. 18 yaşından itibaren ameliyat yapıyoruz Lazer ameliyatları kaç yaşından sonra kaç numaraya kadar ameliyat olunabiliyor? Eğer numara durduysa 18 yaşından itibaren lazer yapmaya başlıyoruz. Üst yaş sınırı yok. 10 numaraya kadar miyoplar, yedi numaraya kadar astigmatları lazerle düzeltiyoruz. Ama 10 numara üzerindeki miyoplara, göz içi dediğimiz bir lens takıyoruz. Bu arada lazerin en önemli özelliği emin ve güvenilir bir yöntem olması. Göz dışı bir tedavi olduğu için gözü kaybetme riski ve ciddi bir hasar riski yok. Supracor’dan sonra katarakt ameliyatı mümkün Operasyonlar sırasında hasta uyutuluyor mu? Lazer ve katarakt aslında hasta açısından kolay bir yöntem oldu. 10 dakika sürüyor lazer. İki göz için. Damlayla uyuşturuyoruz gözü. Hasta hiç ağrı hissetmiyor. Katarakt ameliyatını bir hafta arayla yapıyoruz. Damlayla uyuşturuyoruz yine. Oda 10 dakika sürüyor. Dikiş yok. FAKO yöntemini uyguluyoruz. Lazer yönteminde gözü kapatmıyoruz. Koruyucu gözlük veriyoruz. Katarakt ameliyatında bantla kapatıyoruz. Ertesi gün kontrolde açıyoruz. Her ikisi de rahat ve konforlu ameliyatlar. Katarakt ameliyatında ekstra damardan bir sakinleştirici de veriyoruz. 40’lı yaşlarında supracor yaptıran biri 50 yaşında katarakt olursa ameliyat olabiliyor mu? Lazerden sonra 50 li yaşlarda kişide katarakt çıktığı zaman bunun üzerine katarakt ameliyatı da olabiliyor. Katarakt ameliyatında zaten çok odaklı yakın merceği takıldığı için yakını görmeye devam ediyor. Yaz aylarında bunlara dikkat! Kahverengi, sarı camlı gözlük takın Yaz aylarında güneş alerjisi diye bir durum da söz konusu. Alerji gözde sulanma, kaşınma ve batma gibi belirtiler ortaya çıkartıyor. Güneşte bu alerjisi olan kişilerin kontakt lens kullanmaması lazım. Bu lens hem alerjiyi hem kuruluğu artırıyor. Güneşe çıkarken gözlük ve şapka takmak lazım. Ultraviyoleyi yüzde 100 filtre eden camlı gözlükler kullanılmalı. Kahverengi, sarı, turuncu renkli camlar tercih edilmeli. Gri ve koyu yeşil camlar iyi değil. Çünkü güneş ışık tayfının içindeki mavi renk retinaya kötü etki ediyor. Mavi rengi filtre eden renklerse sarı,turuncu gibi renkler. Sarı nokta hastaları için makula lens Sarı nokta olarak bilinen bir retina hastalığı var. Görmeyi ciddi şekilde azaltıyor, yüzde 20-10’ a kadar. Yeni olarak makula lensi dediğimiz bir lens çıktı. Sarı nokta hastalarında bu mercek yüzde 10 ila 30 puan arasında bir artış sağlıyor. Güneşe bakmak kara leke oluşturabilir Güneşe direkt olarak bir saniye bile bakmayın. Bir kere bile güneşe uzun bakıldığında, retinada bir yanık oluşursa o yanık ömrün sonuna kadar geçmiyor. Kara bir leke kalabiliyor. Mavi ışığa dikkat! Tabletlerin ve cep telefonlarının içinden gelen mavi ışık fazla. Bu ışık melatonin hormonunu bastırıyor. Bu hormon bastırılınca kişilerde depresyon eğilimi oluyor. Gece uyku kaçıyor. Buna dikkat etmek lazım. Geceleri yatmadan telefon ve bilgisayara bakılmamasında fayda var. Göz tembelliği 55’e kadar tedavi edilebilir Göz tembelliği yedi yaşından sonra tedavi olmuyor gibi bir durum vardı. Yeni araştırmalarla birlikte göz tembelliğini 55 yaşına kadar tedavi edebildiğimiz bir yöntem çıktı. Bu sanal gerçeklik gözlükleriyle uygulanıyor. Hastalar iki ay boyunca, her gün 30 dakika özel programlarla yazılmış oyunlar oynuyor. Görmelerinde 30-40 puan artış sağlıyoruz. Kortizonlu damlalara dikkat! Yazın konjoktivit salgınları da oluyor. Bunların en çok bulaşma yeri havuzlar ve deniz. Havuzlarda yüzme gözlüğü takılmasında fayda var. Alerji için göz doktoruna gidip alerji tedavisi olmak gerekiyor. Eczaneden herhangi bir damla almak çok sakıncalı. Çünkü alerjiye iyi geldiği için genellikle kortizonlu damlalar veriliyor. Bu damlalar göz tansiyonunu arttırıp katarakt yapabiliyor gencecik insanlarda. Göz kuruluğu için ışık tedavisi Kuruluk da çok ciddi bir problem haline geldi. Bütün bu hormonlu gıdalar ve sentetik kimyasallar yüzünden. Kuruluk içinde yeni bir lazerimiz var. Işık tedavisi uygulanıyor. Kapaklara uyguluyoruz. 10 dakikalık bir operasyon. Bir ay arayla dört kez uygulanıyor.

Devamını Oku

Sağlıklı öğle yemeği mönüsü nasıl olmalı?

23 Haziran 2018

Yoğun iş temposunda çoğu zaman atlanan öğle yemeklerinin birçok soruna davetine çıkardığını belirten için Beslenme ve Diyet Uzmanı Güzin Çaltı Yener, sağlıklı öğle yemeği mönüleri verdi.

Çalışanlar yoğun iş temposunda öğle yemeği için vakit bulamıyor ya da sağlıksız yiyeceklerle öğünü geçiştiriyor. Bu da stres, dikkat dağınıklığı, fiziksel aktivitenin azalması ve kilo sorunu olarak geri dönüyor. Kadıköy Florence Nightingale Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Güzin Çaltı Yener, “Öğle yemeği gün içindeki beslenme döngümüzün tam ortası olduğu için bir bakımdan da denge taşıdır. Dengeli bir öğle yemeği gün içindeki fiziksel ve zihinsel performansı artırır, kan şekerini dengeleyerek gün içindeki sinir stresimizi bir parça frenler, akşam yemeği öncesi aşırı acıkmaları ve yemekte yüksek kalori alımını engelleyerek, kilo kontrolüne de yardım eder” diyor.

Günlük olarak ihtiyaç duyulan kalori miktarının 4’te birini öğle yemeğinden almanın ideal olduğunu söyleyen Yener, öğle yemeği denince akla gelen salatalarla ilgili de şunları söylüyor: “Sağlıklı bir öğün denince akla hemen sebzeler ya da salatalar gelir. Ama sağlıklı bir öğün sadece bir kase salatayı içermez. Her besin öğesinin öğüne dengeli bir şekilde dağılması gerekmektedir. Kepekli tahılları içermesi ve kaliteli proteinlerin de eklenmesi gerekir.” İşte Güzin Çaltı Yener’in sağlıklı öğle yemeği önerileri.

Lahmacunun proteini yetersiz

Yetişkin çalışan bir birey için bu mönü günlük öğle yemeği enerji ihtiyacını karşılamak açısından düşük enerjili dahi sayılabilmekle birlikte kalorinin nereden geldiği de çok önemli. Lahmacun fast-food alternatifleri içinde nispeten daha sağlıklı bulduğumuz bir seçim. Ancak bir lahmacuna düşen protein yani et miktarı pişmiş 30 gramı aşmıyor. Bu miktar tek başına öğle yemeği için yetersiz kalacağından lahmacunun yanına mutlaka büyük bir bardak ayran ya da bir kase yoğurt ilave edilerek protein miktarı desteklenme. İkinci bir lahmacunla proteini arttırmaya çalışmak karbonhidrat alımına da aşırı artıracağından doğru olmayacaktır.

Sebzeyi proteinle dengeleyin

Öğle yemeğinde sebze ağırlıklı bir mönü oldukça sağlıklı bir tercih. Öğle yemeklerinde sebze yemeyi tüketmek akşam yemeğinde ise protein ağırlıklı et grubu yiyecekleri yemek özellikle yaz dönemi için metabolizmanın sıcaklar nedeniyle dinlenmesi açısından da iyi olacaktır. Sebze öğünlerimizi protein ile zenginleştirmek adına sebze tabaklarının yanına mutlaka ayran kefir cacık yoğurt gibi süt proteinli gıdalar ekleyerek sebzenin karbonhidrat içeriğinin kan şekerimizi yükseltme potansiyelini de dengelemiş oluruz. Proteinler önemlidir; çünkü enerjinin sürdürülmesinde, kan şekeri kontrolünün sağlanmasında ve tokluk hissinin artmasında önemli bir rol oynar.

Balıklı mönü enerjinizi karşılar

Devamını Oku

Tatili çocuklara zehretmeyelim!

22 Haziran 2018

“Tatil çocuklarımızın hakkı... Tatili, okul zamanından ayırt etmek ve hakkını vermek için belirli kavramların ve algıların ayrıştırılması gerekir” diyen Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oktay Aydın ebeveynlere şu tavsiyelerde bulunuyor.

Eğlenme haklarına saygı duyun

Okulda geçirilen sürenin odak noktası “öğrenme”dir. Tatil ise, öğrenme odaklı olmaktan çok “eğlenme odaklı” bir zaman dilimidir. Çocuklar, sürekli bir öğrenme sürecinden çıkıp kısa da olsa bir eğlenme sürecine girer. Bir anlamda zihin ve duygu olarak tazelenerek bir sonraki öğrenme sürecine hazırlanırlar. Bu nedenle, çocukların eğlenme hakkına saygı duymalı ve elimizden geldiğince desteklemeliyiz. Elbette, çocukların tatili sadece bir eğlenme olarak görmeleri doğru değildir. Öğrenme faaliyetlerine de sınırlı da olsa zaman ayırmaları beklenir.

Kendi tercihleri egolarını rahatlatır

Okul zamanı yapılan faaliyetler “zorunluluk” kapsamındadır. Öğrenci de öğretmen de bu zorunluluklara bağlı olarak hareket etmek durumundadır. Oysa tatil zorunlulukların değil, “tercihler”in belirleyici olduğu bir zaman dilimidir. Yapmak istediklerini planlayabilir ve özgürce bunu gerçekleştirebilirler. Tercih ettikleri faaliyetleri yaparak egolarını büyük ölçüde rahatlatabilirler. Çocuklar, belirli bir tatil planı yapsalar, çeşitli faaliyetlerle ilgili önceden kararlar verseler de, bunu değiştirebilirler; istedikleri faaliyetlerin süresini kendilerine göre ayarlayabilirler; öncelik ve sıralamaları istedikleri gibi yapabilirler. Anne-babaların, çocukların tatilde yapacakları faaliyetlerle ilgili planlamayı kendilerine göre yapmalarına izin vermeleri gerekir.

Kendini keşfetmesine izin verilmeli

Bireysel kimliğin en önemli göstergelerinden biri, kendi kararlarını özgürce verebilmek. Bu açıdan, zaman zaman çocuğun kendi hayatı ve yapmak istedikleri ile ilgili bireysel karar verme çabalarını desteklemek son derece önemli. Yaz tatili de bu açıdan iyi bir fırsat. Güne özgü planlamalar yapılırken, çocuğun yapmak istediklerini söylemesine fırsat verilmeli. Elbette çocuk bazı faaliyetleri bireysel olarak, bazı faaliyetleri ailesiyle, bazı faaliyetleri de arkadaşlarıyla yapmak isteyebilir. Bu noktada, çocuğun istekleri göz önünde bulundurulmalı. Anne-babaların, bu noktada çocuklarına soracakları en iyi sorulardan biri, “Bugün bizlerle mi, arkadaşlarınla mı yoksa kendi başına mı bir şeyler yapmak istersin?” sorusudur.

Devamını Oku

2025’te hayata atılanlar akıllı makinelere komut verebilmeli

16 Haziran 2018

Türkiye’de 100 binden fazla çocuğa online eğitim veren Bilişim Garaj Akademisi’nin kurucusu Prof. Dr. Selçuk Özdemir, “Kodlama yeni çağın İngilizcesi, her çocuk öğrenmeli” diyor.

Bilişim Garaj Akademisi (BGA) 5-16 yaş arası gençlere bilgisayar kodlama, üç boyutlu tasarım, elektronik/robotik geliştirme gibi alanlarda “bilişimle üretim” farkındalığı, bilgisi ve becerisi kazandıran online bir eğitim platformu. Türkiye’de 60 farklı ilde 250 okulda 100 bin öğrencinin aktif olarak kullandığı platformun kurucusu Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Özdemir, çocukların 5 yaşından itibaren kodlama ile tanışması gerektiğini söylüyor.

Ebeveynler ve eğitimciler Elon Musk’ın ve Steve Jobs’un hayatını okusun

Çocuklar doğdukları andan itibaren internetle tanışıyor. Bu bir yandan bir bağımlılık yaratırken bir yandan da gereklilik. Denge nasıl kurmalıyız?
Teknoloji Felsefesi alanında çalışmaları olan Prof. Dr. Nermi Uygur’un “teknoloji iki yanı keskin bıçak gibidir. Marifetli ellerde çok güzel işlere vesile olurken marifetsiz ellerin kendisine dahi zarar verir” ifadesi belki de tam olarak bunu açıklıyor. Biz toplum olarak ne yazık ki özellikle son 15 yıldır kolaylıkla satın aldığımız hızlı internete bağlı bilgisayar, cep telefonu, tablet gibi cihazları marifetsiz çocuklarımızın eline verdik, onlar da bu renkli cihazların tüketim tarafını tarafını yoğun kullanarak bir anlamda “bağımlısı” oldular. Aslında burada yanlış olan biz yetişkinlerin çocuklarımızı marifetli hale getirmeden onların eline bu cihazları kolaylıkla vermemizdi. Bu teknolojilerin “üretim odaklı” kullanımını yeni nesillerine mümkün olan en erken yıllarda kazandıran ülkeler çok hızla yol alıyorlar. Bugün günlük hayatımızda kullandığımız birçok teknolojinin çıkış noktası olan Silikon Vadisi’ndeki binlerce şirketin kurucularının hayatına baktığımızda önemli bir bölümünün bilişimle üretim becerisini 10’lu yaşlarının başlarında kazandıklarını görüyoruz. Eğitimcilerin ve anne-babaların Elon Musk’ın, Steve Jobs’un, Bill Gates’in hayatlarını okumalarını tavsiye ediyorum.
Çocuklar neden kodlama öğrenmeli?
Cihazlara emir verme konusunda istisnasız tüm çocukların erken yıllardan itibaren eğitim alması bundan sonra bir tercih değil bir zorunluluk. Bundan “tüm çocuklar yazılım uzmanı mı olacak?” sonucu çıkmamalı. Bu eğitimlerle tüm çocuklar makinelere emir vererek onlara istediklerini yaptırabileceklerinin öncelikle “farkında” olmalarını sağlamalıyız. Farkındalık seviyesinde bilgi sahibi olan bir çocuk ileriki yıllarda başka bir mesleği icra ediyor olsa bile aklına “keşke şöyle bir cihaz/yazılım olsaydı, şunu yapmak ne kadar kolay/ucuz olurdu” düşüncesi geldiğinde bu tür teknolojileri geliştirmenin mümkün olduğunu bildiği için kendisi yapamasa bile, inisiyatif (buna biz girişimcilik diyoruz) kullanarak yapabilecek insanları biraraya getirir ve bir inovasyonun ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Düşündüklerini hayata geçirebilecekler Kodlama bilen maker çocukların ileride nasıl bir farkı olacak? Nasıl okuma-yazma, tüm meslekler ve sosyal alanlar için bir temel beceriyse, bilgisayarlara emir verme becerisi olan kodlama da çocuklara iş dünyasında veya sosyal alanda karşılaştıkları sorunlara yönelik matematik ve fen gibi alanlarla da harmanlayarak inovatif çözümler tasarlama/üretme farkındalığı, bilgi ve becerisi kazandıracaktır. Bilişimle üretim becerileri kazanan çocukların en büyük farkı onlar düşündüklerini hayata geçirebilecekler. Tatilde kendi akıllı cihazlarını geliştirsinler Yaz tatilinde çocuklarının kodlama, yazılım öğrenmesini isteyen ebeveynlere ne tavsiye edersiniz? Sınavlarda “full çekmek” inanın onlara değil, sadece öğretmenlerine ve anne-babalarına gurur veriyor sadece. Bu çerçevede bakınca sadece teknoloji değil, sanatsal, sportif veya mutfakta çocukların bir üretim içinde olmasını sağlasınlar. Teknoloji alanında listelediğim teknolojilere internetten ücretsiz erişerek çocuklarının kendi oyunlarını kodlamasını, kendi üç boyutlu tasarımlarını yapmalarını, kendi akıllı elektronik cihazlarını geliştirmelerini sağlasınlar. 5 yaşından itibaren kodlama eğitimi verilmeli Çocukların kaç yaşından sonra kodlama eğitimi verilmesi gerekiyor? Aslında bilgisayarlara emir vermek anlamında kullandığımız kodlamanın özü, bilgisayarlara ne yapacağını adım adım doğru bir şekilde söyleyebilme becerisidir. Bu açıdan baktığımızda kodlama sadece teknik bir beceri değil, bilişsel bir beceridir. Bu bilişsel beceri, yapılacak bir şeyi bütün ihtimalleri ile beraber sıfırdan son noktasına kadar adım adım düşünebilme, planlayabilme becerisidir. Bu beceri, mühendislikten, mimarlığa, terzilikten, fırıncılığa aklınıza gelecek tüm mesleklerin en temel bileşenlerinden birisidir. Bu eğitim doğru araçlar, doğru pedagoji, doğru temalar ve doğru sürelerde bugün 5 yaşından itibaren çocuklara verilmeli HANGİ YAŞTAKİ ÇOCUK HANGİ EĞİTİMİ ALMALI? 8-12 yaş Kodlama için: MS KODU, Scratch 8-12 yaş 3D Tasarım için: Tinkercad, Solidworks KID 8-12 yaş Robotik Tasarım/Kodlama için: Scratch for Arduino 13 yaş ve üzeri olan gençler 8-12 yaş ürünleri ile eğlenceli, kolay ve hızlı bir başlangıç yaptıktan sonra şu teknolojilerle ilerleyebilirler: 13-16 yaş Kodlama için: Appinventor, Small Basic, Python 13-16 yaş 3D Tasarım için: Sketchup 13-16 yaş Robotik Tasarım için: Arduino IDE

Devamını Oku