SON Euroleague şampiyonu Real Madrid’i yenerek derbiye gelen F.Bahçe’de Pero Antic, G.Saray Odeabank’ta ise Dusan Cantekin sakat olduğu için dük akşamki maçın kadrosunda yoktu. G .Saray için bu karşılaşma Anadolu Efes’e kaybettikten sonra play-off yarı finali ve ilerisi için çok önemli bir test maçıydı.

OYUN KURUCU SİNAN...

SİNAN Güler’in oyun kurucu olarak ilk 5’te başladığı bu derbide McCollum’un G.Saray Odeabank’a “oyun kurucu” olarak katacağı değeri görmek açısından bu maçın ayrı bir önemi de vardı. Şampiyonluk adayı olmak için “oyun kurucu” pozisyonun performans değerini ölçmeye devam edecekler.

OBRADOVIC pick and roll savunmasında ikili sıkıştırmayı tercih etmişti. Ama sarı-lacivertliler bu savunmasıyla rakibinin pas trafiğini engelleyemeyince G.Saray Odeabank’ın boş atışlar bulmasına bir anlamda yardım etmiş oldu. Basketbol bilgisi son derece yüksek oyunculardan kurulu olan sarı-kırmızılılar doğru saha dizilişi ve etkin paslaşma ile hücumda maç boyunca etkin oldular.

ATAMAN YİNE KAZANDI

BU süreçte Obradovic’in savunma değişikliği yapmaması, G.Saray kısalarına baskı yapmadan rakibinin hata yapmasını beklemesiyle F.Bahçe için yenilgi kaçınılmaz oldu. Ve derbi öncesi son antrenmanları 2011’den beri hiç rakibinin salonu Abdi İpekçi’de yapmayan Obradovic deplasmanda yine Ataman’a kaybetti. Sonuçtan öte esas görmemiz gereken; saha içinde dostça başlayan derbinin dostça bitmesiydi.

2014-15 lig şampiyonu KSK ile Türkiye Kupası sahibi A.Efes Cumhurbaşkanlığı Kupası için buluştular. 2015-16 güzel bir maçla açılırken yeni sezon için heyecana hazır olun mesajını verdiler.

2014-15 istatistiklerine TBF’nin sitesinden ulaşamayınca(!) yabancı sitelerden derlediğim bilgilere göre; KSK geçen sezonki kadrodan 5 ana oyuncusunu kaybederken, bunlar takımın ortalama sayısı olan 81,5’un 58’ini atmış. Efes ise geçen sezonun iskeletinden 3, toplam 7 oyuncu değiştirdi. Bunlar takımın 81 olan ortalama sayısının 77 sayısını attığına dikkati çekelim.

PINAR Karşıyaka’nın yeni oyun kurucusu Ragland’in sakatlığı ve Kenan Sipahi’nin oyun kurucu oynayacak olması, Efes’te ise Heurtel ve formda Granger ile oynaması Efes’e avantaj getirdi. Ufuk Sarıca, Ragland olmayınca Soner ile başladı. Skor 12-0 iken bir de top kaybı yapılınca Sarıca, Kenan’ı oyuna sürdü. KSK’nın ilk sayısı Kenan ile geldiğinde dakika 5, skor 15-2’ydi. Oyuncu, savunma değişiklikleri ve Justin Carter’ın yaktığı ateşle fark 1 sayıya inse de ilk devre 37-30 A.Efes üstünlüğü ile bitti.

3. çeyrek başıEfes farkı çift haneye çıkardı ama KSK 2-2-1 baskılı savunması, son çeyrekte maçı 54-52 ile yeniden başlatacak skora getirdi 4. çeyreğin ilk dakikasında 55-54 KSK öne geçince maçın sonuna kadar oyunun dengede kaldı.

KARŞIYAKA’YI canlandıran oyunun her istatistiğinde olan Justin Carter maçı 74-74 beraberliğe bitime 8 saniye kala getirdi. Granger son topta savunmayı delip potaya gitti, Dunston topu tipleyerek maçı kazandıran sayıyı yaptı. Son hücumda sol tarafta Granger’a bire bir imkanı (isolation) yaratmak için son molada talimat veren Ivkovic’in taktiğinin işlediğini de pas geçmeyelim. Milli takım kadrosundan elendikten sonraki dönemi iyi geçirmesinin ödülünü Birkan Batuk en değerli oyuncu seçilerek aldı.

DÜNYA Şampiyonası kadrosundan K.Tunçeri, Preldzic, Ender, Barış Ermiş gibi sistemin işleyişine karar ve yön veren oyuncuların yanında, Cenk, Ömer ve K.Gönlüm gibi maçın kaderini değiştirecek 7 oyuncunun yerine yeni bir kadroyla (Doğuş’un sakatlığını unutmayalım) Avrupa şampiyonası için yola çıkan Ergin Ataman ve ekibi son Avrupa Şampiyonu, Dünya 3.’sü Fransa ile oynadı. En dikkat edilmesi gereken nokta; oyunun organizasyondan sorumlu oyuncularının tamamının değişmesi.

2001-13 arasında kadın ve erkek millilerin şampiyonalar öncesi sponsorları ile beraber güçlü iletişim yaparak dünyadaki Türk sporseverleri heyecanlandıran, motive eden bir federasyonumuz vardı. Bu şampiyona öncesi federasyonumuzun bu konudaki tecrübesini kullanmaması, limitli bir kadro ile şampiyonaya giden millilerin performansını etkiledi. Yönetimsel yardımı olmayan takımımız 2 ayağı eksik masa gibi kaldı, ilk kuvvetli darbede hep yıkıldı.

ÖLÜM grubunda 4. olunca istemediği, altın madalyanın en kuvvetli adaylarından Fransa ile eleme oynamak zorunda kaldı milliler. İlk çeyrekte 17-10 öne geçen Fransa’yı, Ataman aldığı molayla durdurdu. Alan savunması ve yarı saha baskılı savunmayla 8-0 lık seri ile ilk çeyreği 18-17 önde bitirdi milliler. Ama cepteki en önemli silahı mecburen erken kullanmak zorunda kaldı. 2. çeyrekte 5 dakika içinde yaptığımız top kayıpları ev sahibinin istediği tempoyu yakalayıp 14-0’lık seri ile kontrolü ele alıp devreyi 36-26 önde bitirmesini sağladı.

3. çeyreğin 3. dakikasında skor 43-36’yken Cedi’nin turnikesi çemberin içine girmişken Fransızlar’ın çelmesini hakemler sayı olarak vermeyince (çok net sayıydı) Ataman’ın haklı itirazına çalınan teknik faulle skor 47-36 oldu. Bu milli takımımızın mental olarak kırıldığı ve maçın kaybedildiği andı. 2 ayağı üzerinde dik durmaya çalışan masa bu kadar yükü taşıyamazdı! Bu süreçte Ataman’ın da hataları oldu, bundan önceki milli takım koçlarının yaptığı gibi! Ama federasyonumuz bu hatayı ilk defa yaptı?!

SAHA içini de dışını da yazdım ve yorum için topu siz okuyuculara attım. Bu turnuva sonunda 2 ismi el ele dışarı, tribüne davet edecekler. Keşke bunu isteyenler bu şampiyonayı kullanmasalardı. Ee o isimleri de siz yakında bulursunuz!

AVRUPA Şampiyonası’nın bizim için en önemli maçına 9-0’lık taarruzla başladık. Aynı İtalya maçında Piangiani’nin olduğu gibi Almanlar’ın Amerikalı koçu şoka girip 1. çeyreğin ilk 3 dakikasında 2 mola hakkını da bitirdi. İlk devrede Pleiss’in erken 2 faulü, hücumda zorlanmaları, Almanya’nın 15-4’lük skorla paniklemesine sebep oldu.

SCHAFFARTZIK’İN oyuna geç alınması momentumun elimizde kalmasına yardımcı oldu. 2. çeyrekte Alman Milli Takımı’nı oyuna geri getiren, fiziksel teması artırmaları ve hakemlerin buna izin vermeleri büyük etkendi. Bunu fark eden Milli Takımımızın koçu Ergin Ataman devrenin bitmesine 5 dakika kala isteyerek ve stratejik olarak aldığı teknik faulle, hakemlerin oyunu tekrar dengeli yönetmesini sağladı.

TEBRİKLER ARKADAŞLAR

41-24 önde bitirdiğimiz devrede Almanlar’ın 15’te 1’lik 3 sayı yüzdesi dikkat çekiciydi. 4. çeyrekte rakibin alan savunmasına doğru reaksiyon verince, bu noktada tekrar panikleyen rakip koç Fleming bitme 6 dakika kala son molasını aldığı gibi maçın kırılma anlarını da Nowitzki’siz oynadı. Amerikalı koçun bu kararları galibiyet yolumuzda işimizi kolaylaştırdı.

İTALYAN koç Pianigiani’ye karşı olduğu gibi bu maçta Ataman, Fleming’i de mat etti. Ataman’ın 2. en can alıcı hamlesi de Cedi’yi 4, Ersan’ı 5 numara oynatmaydı.

MAÇIN en kritik anında Cedi’nin Ersan ile oynadığı ikili oyunların etkili olması bizi galibiyete ulaştırdı. Bence Semih’in savunma ve hücumdaki mükemmel katkısıyla beraber, son noktayı özellikle 2. yarıdaki performansıyla Cedi koydu. Tebrikler arkadaşlar bu maçta da yoruldunuz ama yolumuz uzun, bu mücadelenizi alkışlıyoruz ve alkışlamaya da devam etmek istiyoruz.

Milli Takımımız İtalya galibiyetinin verdiği rahatlıkla, İspanya ise ilk maçtaki Sırbistan yenilgisinin yarattığı kazanma mecburiyeti ile sahaya çıktı. Rakibimiz yüzde yüz konsantrasyon ve oyunun iki tarafında saldırgan oyunu ile maçın ilk 10 dakikasını domine etti. Akıllı oyun ve yüzde 110’la mücadele ederek kazandığımız İtalya maçı sonrası Milli Takımımız ise İspanya ve Sırbistan’ı grubumuzun favorisi kabul edip Almanya ve İzlanda’yı yenmeye konsantre olarak maça başladı. İki takımın odaklanma ve hedeflerinin farklı olması tabelaya 104-77 ile yansıdı.

BENCE istatistikleri kurcalayarak bir sonuca ulaşmaya çalışmak bizlere sadece vakit kaybettirir. Biz 1 günlük dinlemeden sonra oynayacağımız grubumuzun kilit maçlarından olan Almanya mücadelesine hem taktik kurgusu hem de mental olarak iyi hazırlanmalıyız. Almanya ile oynadığımız hazırlık maçında farklı öndeyken rakip oyuncuların kural dışı sertliklerle psikolojik dengemizi bozduğunu hatırlamalıyız. Bu sebeple Almanya maçını mücadele öncesi kafamızda oynayıp karşılaşmanın oynanacağı O2 Arena’ya öyle gelmeliyiz.

SEYİRCİ BASKISI YİNE OLUŞMADI

ŞAMPİYONAYA 10 gün kala söylemeye başladığım seyirci ile kurulması gereken ama çok geciken iletişim, hasarlarını bu maçta da gösterdi. Berlin’de hayâl ettiğimiz seyirci baskısı İtalya maçından sonra İspanya maçında da kurulamadı.