Modanın yeni efendisi Vintage

21 Nisan 2018

Bir laf vardır, ‘eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağar’ diye. Evet, eskiye rağbet var ve bit pazarlarına nur yağdı. Modanın her geçen sene değişik akımlara, değişik dönemlere yer vermesi ile vintage ürünler de fazlasıyla önem kazandı.

Bir laf vardır eskilerden kalan ‘eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağar’ diye. Evet, eskiye rağbet var ve bit pazarlarına nur yağdı. Modanın her geçen sene değişik akımlara, değişik dönemlere yer vermesi ile vintage mallar, yani dönem malları da çok önem kazandı. Dolayısıyla her dönemin modası değişiyor. Yani bir dönem 70’ler moda oluyor bir dönem 80’ler moda oluyor bir dönem 20’ler veya 60’lar moda oluyor. Modacılar da bu dönemlerin kıyafetlerini yapmak istiyor ve yapıyor. Ama en önemlisi bu dönemden kalan, gerçek dönem malları da iyice rağbet görüyor. Bir kere ikinci el mal ile vintage malı birbirinden ayırmak lazım. Nasıl mı? Şöyle ki ikinci el mal şudur; siz bir Moschino ya da Armani elbisenizi giyersiniz sonra sıkılırsınız ve ikinci el mağazasına verirsiniz ve orada satılır. Bu iki senelik de olabilir, üç senelik de olabilir. Bu ikinci eldir. Ama vintage elbise ise bir döneme ait maldır yani 1920, 1940, 1950, 1960 hatta 1980’e aittir. Şimdi 2020’lere gelmemiz neticesinde 1990’lar bile vintage sayılabilir. Ben vintage konusunda birkaç tane mağaza ile görüştüm. Şelale Gültekin’in mağazası Pied de Poule, Çukurcuma da. Yıllardır bu konuda hizmet veren ilklerden bir tanesi. Kendisine hem Türkiye’den hem de dünyadan bir çok ünlü isim gidiyor. Şelale hanım ile hem mağazası hakkında hem vintage konusunda keyifli bir sohbet yaptık. Ayrıca vintage mağazalarından Niluş Vintage’dan Nilüfer Tercanlı ile de ufak bir sohbetimiz oldu. Buyurun vintage konuşalım.

Şelale Gültekin - Pied de Poule

Arif v 216’ya 200 kıyafet verdi

Bu dükkanda her döneme ait kıyafet var değil mi?
1920’lere ait az kıyafet var. Ama kumaş yaşanmış olunca durduğu yerden de gidiyor. Dizilere verdiğim zaman kıyafetler kayboluyor ya da el konuyor. Musevi arkadaşlarımın ailelerinden, yurt dışından 20’lere dair kıyafetler bulabiliyorum. 60 ve 70’ler dönemine dair de bulabiliyorsunuz. Dükkan’ı ilk açtığımda 80’lere dair hiçbir eşya toplamıyordum. Bu yıl 80’ler toplamaya başladım çünkü çok moda olacak.
Nasıl başladı dükkan hikayesi?
Pufçu olarak açtım. Anneannemin de kıyafetlerini satmayı da planlıyordum. Önce Çemberimde Gül Oya dizisi için birkaç parça kıyafet kiraladılar. 16 yaşımdan beri de şapka biriktiriyordum. Bine yakın şapkamı dükkana taşıdım. Sonra dönem dizileri ile iş birliğim başladı. Arif v 216 filmindeki 200 kıyafet bu dükkandan kiralandı. Ayla, Müslüm filmlerinde çalıştım. Zerrin Tekindor’un Müslüm filminde giydiği gecelik takım, balayımda giydiğim takım aslında. Keyifli bir iş. İkinci eli vintage ile karıştırmamak lazım.
Nedir bu fark?
Vintage ve ikinci el farklı. Şehirli insanın giydiği vintage kıyafetler var burada. Vintage, dönem kıyafetidir. 90’lar bile değil, daha gerisi. Ünlü bir tasarımcının dört yıl önceki tasarımını satan dükkanlar ise ikinci elcidir. Bir şeyin vintage olması için en az 30 yıl geçmesi lazım. Terzi işi haute couture olması gerek. Annelerimizin zamanında konfeksiyon ürünü yoktu. Herkes modasını yaratıp terzilere diktirtiyordu. Onlar vintage oluyor.
Sizden kimler alışveriş yapıyor?
Bir çok seyahat rehberinde yer aldım. Çok yabancı müşterim vardı. Rehberler turlar ile geliyordu buraya. En iyi müşterim Bolşoy Balesi’nin sanat yönetmeni Alexandre Vasily… İki kere Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergi açtı. Pek çok Hollywood ünlüsü geldi, bazılarını tanımadım. Onlara sıradan müşteri gibi davrandım. Türkiye’den çok oyuncu buraya uğradı. Tuba Ünsal, Pelin Batu vintage meraklısıdır.
Kısa topuklu ayakkabılar 80’lerde çantalar nasıldı? Portföy, clutch çantalar, yılan ve timsah deriler ön planda… Balenciaga’nın tasarımcıları buraya uğruyor. Bütün eski çantaları topluyorlar, aynısının dökümlerini yaptırıyorlar. Ayakkabılar? Kısacık topuklar, siyah tonlar ön planda… Büyük dolgu topuklar olmalı. Kumaşların tuşeleri nasıl? Yünlü, ipekler çok var. Papet yeni kurulmuştu, en çok oradan alırdık tabii. Taytlar çok fazla var mesela. Aksesuarlar? Büyük olması çok önemli. Büyük küpeler öne çıkıyor. Gözlükler kedi modeli tabii.
Kombinezon elbiseler var
Bu sene 80’ler modası ön planda. Nelerdir bu modanın parçaları? 40’ların abartılmış hali gibi. Vatka, ince beller ön planda. 40’lar savaş yılları olduğu için abartıdan çok uzaktır. Kadınlar drapelerle ancak süsleyebilmişlerdir kıyafetlerini. Ama 80’ler Türk kadınına çok yakışan bir akım değil. Uzun boylu kadınlar ancak o dönem kıyafetlerini kaldırabiliyor. Vatkalar minyon kadınlara çok yakışmıyor. Gözümüz vatkasızlığa da alıştı. 10 yıl boyunca vatkalı kıyafet giysek göz abul eder hale gelir. Geometrik desenler, vatkalar, yüksek beller, pileseli etekler var. Kumaşlar o dönemler çok kaliteliymiş. Kombinezon elbiseler ön planda… Bu sene hasır çantalar moda. Sizin dükkanınızda çok şık emprime elbiseler de var… Annemin bir elbisesi var mesela 60’lardan kalma naylon ve ipeği birleştirmişler. Değişik kumaş kombinleri kullanmışlar. İpek çoraplar 60’larda yine… Bir dönem Vakko’da çalıştım. O zaman Vitali Hakko’nun vizyonu beni moda anlamında etkiledi. O döneme ait çok güzel Vakko kıyafetlerim vardı hepsini Eda Taşpınar satın aldı. Gençlik kıyafetlerimin hepsi Eda’da. Niluş Vintage Nilüfer Tercanlı Eski mağazacılığı yaşatıyoruz
Nilufer hanım niye vintage? ve bu konuda neler söylersiniz? Eskiye özlem, makineleşme sonucu herkesin tek düze giyimi, birbirine benzer insan tipleri, herkesin kendine özgü karakter, duruşunu sergileyebileceği sıradanlıktan uzak giyim tarzına özlem. Kaliteli kumaş seçimleri yapılmış dönemin en iyi terzilerine dikilmiş kıyafetlere uygun fiyatlarla ulaşmak isteme özlemi. Günümüzde aynı kalitede tekstil yok mu var ama fiyatları oldukça pahalı. Tabii ülkemizde maalesef vintage algısı ‘eski, yıpranmış, ikinci el” olarak hafızalara yer edinmiş, biz tamamen bu algıyı kırmak için geldik, vintage demek tek, kişiye özel, çok kaliteli, değerli, hikayesi olan, aramakla bulunamayacak ustalıkta parçalar demek. Mağazada reyonlarda yerini alabilmek için çok fazla ilaçlama, kurutemizleme işleminden geçiyor ve o parçaya layık olduğu değeri vererek lux bir ortamda sunmaya çalışıyoruz. Her müşteriyle birer birer ilgileniliyor çaylar içiliyor, muhabbetler ediliyor. En önemlisi de makineleşmiş ortamda satıcı- müşteri ilişkisinin muhabbetinin kontaktının yok olduğu ticaret ortamında, eski mağazacılık kültürünü yaşatmaya çalışıyoruz. Vintage parçalarda moda? Şu anda vintage parçalarda en moda şeyler oversize vatkalı blazer ceketler. Çiçek desenli piliseli midi boy etekler de en çok satılanlar arasında. 1950’lilerin puantiye desenli bluzları ve elbiseleri, Yüksek bel 1970’lerin pantolonları da moda.

Devamını Oku

Pastel tonlar nasıl giyilmeli?

20 Nisan 2018

Sezonun en havalı rengi olarak tüm pastel tonları sıralayabilirsiniz. Pamuk şeker ya da bebek mavisi. Peki siz onları giymeye hazır mısınız?

Bebek mavisi ve pembe

Daha önce bebek mavisi bir ceket etek takımı düşünmediyseniz bu yaz bunu düşünecek çok zamanınız olacak. Pastel tonların rönesansını yaşaması onların kullanımı konusunda yeni yöntemlere başvurulmasını da zorunlu kılıyor. Buna pembe bir elbiseyle file çorabı ya da mini etekle bebek mavisi bir gömleği kombinlemeniz de dahil.

Son trendlere sahip olmak isteyenler için bile aşırı olabilecek pastel trendi özellikle kadınları olduğundan genç, enerjik göstermesiyle ünlü. Masumiyet ve bebek mutluluğunu akla getiren bu renkler özellikle Pazar gününden başlayarak her gününüzün neşe içerisinde geçmesine yardımcı oluyor.

Cilt tonunuza dikkat!

Tabii trendler konusunda cilt tonunuza da dikkat etmenin önemi büyük. Mesela açık renkli bir cildiniz varsa bebek mavisini tercih edebilir ve sıcak tonlarda makyajla kombinleyebilirsiniz. Eğer saçınız da açık renkliyse her türlü pastel ve natürel tonları seveceksiniz. Eğer esmerseniz pastel sarılar koyu renk ciltte en iyi sonucu veriyor.

Pastel morlar sıcak bir duruş sergilerken duygusal olarak da sakinleştiren bir yanı oluyor.

Lavanta rengi ise her cilt tonunda en iyi sonucu veren pastel renklerden bir tanesi. Pembe de lavantayı aratmıyor.

Devamını Oku

Canınız sıkıldığında yemeğe değil spora saldırın

7 Nisan 2018

Şeyda Coşkun en umutsuz vakaları bile zayıflatıyor ve sağlıklı yaşama yönlendiriyor. Şeyda ve Tuğba Coşkun kardeşlerden kışın aldığımız kilolardan kurtulma tüyolarını aldık.

Malum kışın kilolar bol kazaklar, mantolar ve kalın giysilerle çok güzel kamufle ediliyor. Ama yaz gelirken herkesi bir düşüncedir alıyor. Isınan havalarla birlikte ak koyun kara koyun belli oluyor. Ben yıllar önce Şeyda Çoskunla tanışmış ve bir türlü veremediğim 8 kilomdan kurtulmuş ve hayatımı başka bir forma sokmuştum. Onun öğrettikleri ile bir daha asla kilolu olmadım. Tabii ki ben de azdım mantı yedim, kebap yedim ama ertesi gün hop bir ananas kürü yaptım, aldığımı şak diye verdim. En önemli öğretisi her gün tartılmak oldu... Geçen ay seyahatler, davetler derken birden 5 kilo fazlam oldu ve hemen Şeyda ile Tuğba kardeşlere koştum ve 3 haftada tam 5 kilo verdim.
Tuğbacım seninle grup programlarını konuşmak istiyorum. Üç haftalık grup programlarında neler yapıyorsunuz insanlara? Bu programlarda sağlıklı beslenmek ve zayıflamak isteyenlere yemesi gerekenleri biz gönderiyoruz. Şeyda’nın yaptığı işin grup programı. Bu kişileri tanıyoruz önce. Yaşamlarında ağırlık olan şeyleri öğreniyor ve o ağırlıkları üzerlerinden atıyoruz. Bir nevi terapi gibi. Herkes kendini anlatıyor, şekerden şikayetçiyim gibi.. Sen tecrübe ettin bunu. Herkes kendini anlatıyor, uyanır uyanmaz katılımcılar bize kilosunu gönderiyor. Üç hafta boyunca her çarşamba toplanıp motivasyon toplantısı yapıyoruz. Motive oluyor ve disipline sokuyorlar hayatlarını. Onları daha aktif, enerjik ve mutlu olacakları bir sisteme sokuyoruz. O kadar çok hayatın koşuşturmasına kaptırıyoruz ki burada bir saat kendimize vakit ayırmak adeta hayatın zorluklarına dur demek gibi. Herkese çok iyi geliyor kendilerine vakit ayırmak. Bizler “canınız sıkıldığında yemeğe değil, spora sağlıklı yaşama saldırın” öğretisini veriyoruz insanlara. Amacımız sağlıklı bir hayat biçimini yalnızca diyet ya da spor yaparak değil, uyku düzeninden düşünceye kadar çok geniş bir yelpazede insanlara aşılamak. Üç haftada kendi kilolarının yüzde 10’unu veriyorlar değil mi? Evet bu ideal olan. Zararlı olan her şeyi mutfağınızdan çıkarıyorsunuz. Daha doğal daha organik gıdalarla beslenmesi için bir paket oluşturuyoruz. Peki Tuğba sen nasıl yaşıyorsun? Hayatı öncelikle dengeli yaşıyorum. Yemek yemeyi çok seviyorum. Ama sağlıklı bol proteinli, meyve sebze ağırlıklı besleniyorum. Spor yapıyorum. Haftanın altı günü yürüyorum, üç gün pilates yapıyorum. Ağırlık çalışıyorum haftada bir iki gün. Haftanın ilk günü detoks ve masaj yapıyorum. Sağlıklı yaşamaktan çok keyif alıyorum ama tabii arada sırada cozuttuğum da oluyor. Sadece diyet yaparak kilo verilmez Sağlıklı yaşam davasında herkese önderlik yapıyorsunuz, programının farkı nedir? Bu bir diyet programı değil, sağlıklı yaşam programı. Hayatı sporla birlikte dinamik ve enerjik bir biçimde yaşama programı. Hayata sağlıklı bakma programı. Herkese feyz verdim şimdi arkamdan geliyorlar. En önemlisi kişilere özel olduklarını hissettirmektir. Yalnızca bedenen değil ruhen de onların tüm ağırlıklarını üzerlerinden almaya çalışırım. Adın ünlülerin hocası diye çıktı bu nasıl oldu? Diyetisyen değilim ünlülerin yaşam koçuyum. Programımın yüzde 30’u ünlülerden oluşuyor yüzde 70’i hayatı tez konusu olacak insanlardan. Yürüme engelli bir danışanım vardı, insanlar yürekleriyle de yürür. Dünyada spor hocaları insanları zayıflatıyor Ünlü veya ünsüz herkese eşit mi muamele yapıyorsun? Herkes eşittir. Onlar da zaten farklı muamele görmek istemez. Hiç kimseden kapris mörmedim herkes hayatına sağlıklı yaşamı oturtmak için çaba harcıyor. Benimle çalışmak istikrar ve irade ister. Bu istikrar ve irade olunca karşılığını da görürsün. Seninle çok uğraşılıyor, neden taktılar sana? Sen doktor olmadığını, diyetisyen olmadığını söylüyorsun. Dünyanın hiçbir yerinde insanlar sadece diyetisyenle kilo vermiyor, spor hocası ile de çalışıyor ve kilo veriyor. Ben ne doktorum ne de spor hocasıyım. Kilo verdirmek sadece diyetisyenin işi değildir. Dünyaca ünlü birçok spor hocası insanları zayıflatıyor. Türkiye’de bu kabul edilmiyor. Ben asla diyet listesi yazmıyorum, insanları takip ediyorum. Yaptığım iş ortada kimseden gizlim saklım yok. Ben 10 yıldır bu işi yapıyorum ve bu iş dünyada da böyle yapılıyor. Gluteni kimse tanımazken ben kara buğdaydan bahsederdim. Karabuğdaydan bahsetmek için diyetisyen olmak gerekmiyor. Akşam yemeğini geç yerseniz kahvaltıyı da geç yapın Yaz geliyor, herkes kışın aldığı kilolardan kurtulma peşinde, ne tavsiye edersin? Öncelikle mevsimin bize verdiği güzelliklerden, nimetlerden faydalansınlar. Bunlar nedir, birincisi açık hava, mis gibi güneş. Erken uyanıp bir kere tempolu yürüyüşlerini yapsınlar. Doğanın mevsimin bize verdiği yaşayan sebze ve meyvelerden yararlansınlar. Raf ömrü uzun olan yiyecekleri tüketmesinler, bol su içsinler. En azından günün bir saati yoga, pilates gibi insanı hafifletecek egzersizler yapsınlar. Böylece hem yemekten uzaklaşırlar hem de sıkıntılarından. Son olarak da kendi hayatlarında onlara ağırlık veren insanları çıkarsınlar. İnsan detoksu yapsınlar. Sabah uyandık ne yapalım ne yiyelim? Ya taze bir mevye ya meyve ile yoğurt ya da yumurta ve yağlı tohumlar (badem, ceviz, fındık gibi) ile güne başlayın. Tabii ekmek yemeden. Sonra protein, yine somonla bir salata yenilebilir ya da levrekle bir salata tüketebilirsiniz. Öğlen balık iyi bir tercih, akşam da yine kırmızı etin yanında bir sebze tüketilebilir... İşte ideal beslenme. En önemlisi yemek işini erken bitirmek. En geç saat 19:30’da akşam yemeğinin çatala değmesi gerekiyor. İdeali 7’de bitirmek tabii. Diyelim ki akşam 21’i buldu yemeğe oturmanız, ona göre sabah da geç kahvaltı yapmalısınız. Vücutta en az 16 saatlik bir açlık yaşaması lazım. Etle ekmek arasına 8 saat koyun Asla birlikte yemeyin dediğiniz ne var? Karbonhidratla proteini asla birlikte tüketmeyin. Bu çok eskilerden gelen bir öğreti. İbn-i Sina kan gruplarını araştırarak bu bilgiyi sunmuş. Et ile ekmeğin arasına 8 saat koyun diyor. Fransız beslenme uzmanı Montignac etin yanına pirinç vermez. Verirse ekmeğin üstüne marmelat koyduruyor, peynir bile sürdürmüyor. Hep söylerdin şimdi Dukan geldi söyledi kalori hesabı diye bir şey yok. Dukan doktor mu? Dukan aslında nörologmuş, bu arada Dukan’ı dinlemeye bir tek ben gitmişim. Türkiye’de beslenme ile ilgilenen bu kadar insan var ben baktım 1 kişi bile gelmedi. Bu bizim acaba kompleksimiz mi? Sizinle özel çalışanlarınız VIP çalışanlarınız var onun dışında 3 haftalık program var, grup programı var benim yaptığım onun dışında internet paketiniz var oradan ulaşabilirler insanlar değil mi? Evet. 3 günlük 5 günlük ve 7 günlük programlarımız var.

Devamını Oku

Gelin adayları için yılın gelinlik trendleri

30 Mart 2018

2018 yılında evlenmeye hazırlananlar için sezon Instagram üzerinde aylar öncesinden başladı. Gelinlik arama hızınıza hız katmak için sezon trendlerini bilmekte ise fayda var.

Kollar ısınsın

Özellikle gelinliklerin sunulduğu moda haftalarında ön plana çıkan birinci trend kollarda ek parçalar bulunması. Özellikle straplez modellerde bulunan kol üzerine düsen aplikeler dikkat çekiyor. Monique Lhuiller, Rime Arodaky, Rivini, Victoria Kyriakides gibi tasarımcılar gerek küçük bir parça gerekse bir bütün kol niteliğindeki kol ekleriyle beğeni topladılar.

Omuzlar ön planda

Straplez bana uymaz diyenler için omuzlarda tül detayları dikkat çekiyor. Özellikle küçük fiyonkların askılı gelinliklerde kullanıldığı bu trend şimdiden ilgiyi üzerine çekiyor. Inbal Dror, Romona Keveza, Naeem Khan gibi isimler podyumlarda öncülük yaptılar bile.

Kayık yaka önemli

1992 yılında ortaya çıkan gelinlikte kayık yaka modası Glaia Lahav’la geri döndü. Omuzların ve göğüs şeklinin ön plana çıktığı özellikle straplez tasarımlar Gracy Accad, Sareh Nouri bu vintage görünümü tasarımlarında kullandılar.

Kalçada fiyonk

Kalçalarıyla sorunu olanlar, dar kesim gelinlikleri tercih etmemek için elinden gelenlerin imdadına koşan kalçada fiyonk trendi 2018’de de ön plana çıkıyor. Bu trendde derin sırt dekoltesi bulunurken omuzlara dikkat çekiliyor. Blue Willow, Victor&Rolf gibi tasarımcıların elinde fiyonklar resmen sanat eserine dönüşmüş durumda.

Kuyruklar yerde

18’inci yüzyılın uzun kuyruklu modelleri geri döndü. Özellikle yerde uzunca bir kumaşın bulunduğu kilise düğünlerinin olmazsa olmazı olan kuyruklar dans ederken sıkıntıya soksa da törende inanılmaz güzel bir görünüm sağlıyor. Amsale, Randi Rahm, Victor&Ralf gibi tasarımcılar orta uzunlukta kuyruklarla harikalar yaratıyor.

Pelerinler her yerde

2018 yılı için neredeyse tüm tasarımcılar kısa ya da uzun pelerinlere koleksiyonlarında büyük yer verdi. Alexandra Grecco, Monique Lhuillier, Peter Langner, Vera Wang ve Naeem Khan’ın vazgeçilmezleri arasında aksesuar olarak pelerinler var.

Siyah vazgeçilmez

Küçük aksesuarlarda gelinliklerde siyah detaylar görmeye hazırlandıysanız sıra şimdi de gittikçe artan siyahlıkta. Reem Acra, Marchesa ve Vera Wang aksesuar ve aplik olarak siyah kumaşları kırık beyaz gelinliklerde sıklıkla kullandı.

Maviye ne dersiniz?

Uçuk pembe, kırık beyaz derken sıra uçuk maviye geldi. İşlemeli, nakışlı ve gökyüzünden nikaha gelmişsiniz gibi gösterecek bu mavi tasarımlar Reem Acra, Sachin&Babi, Justin Alexander ve Mira Zwllinger gibi isimlerin ellerinde başka bir perspektif sunuyor.

Boğazlı modeller de var

Bahar gelinleri için mutlu bir haber de uzun bir boyun sahibi yapan boğazlı gelinlik modelleri. Özellikle pelerin ya da göğüs dekoltesini kapatmak amaçlı parçalarda bulunan bu boğaz kısmı boyu da uzun gösteren bir unsur. Mira Zwillinger, Peter Langner, Reem Acra, Berta ve Marchesa şimdiden sipariş yetiştiremiyorlar.

Miniye hazır mısınız?

Gelinlik dediğin ihtişamlıdır diyenlere kokteyl elbisesi tadında gelinliklerle sağ gösterip sol vuruldu bu sezon. Marchesa, Oscar de la Renta tasarımları elbiseleri törenden sonra da giymek isteyeceğinize eminim.

Kim pantolon giyer ki?

Modadaki maskülen trendler sonunda gelinliklere de sirayet etti. Özellikle takım elbise, tulum ve pantolon-üst takımlar bu sezon çok gözde. Naeem Khan, Lela Rose, Jenny Packham ve Carolina Herrera işçilik ve lüksü gelinler için hazırladıkları takımlarda bir araya getirdi.

Püskül, inci ve işlemeler

Her an kendinizi Great Gatsby filminde bir sahnede yer alacak gibi hissettirecek püskül, inci ve işlemeli modeller ise her yerde olacak. Naeem Khan, Theia, Lela Rose Hollywood gösterişini düğünlere taşıyor.

Eldivenler geri döndü

Dirseklere ya da bileklere kadar uzayan eldivenler geri döndü. Özellikle Lela Rose ve Anne Barge kraliyetin olmazsa olmazı olan eldivenlerle sizi prenses gibi hissettirmeyi amaçlamış durumda.

Dantel modası geçmiyor

Asla modası geçmeyen danteller ağır el işçiliği ile birleşiyor. Idan Cohen, Tara Keely, Naeem Khan, Julie Vino, Watters ve Savannah Miller koleksiyonlarında sıklıkla dantele yer veren isimler arasında.

Çiçek baskıları gelinlikte

Özellikle üç boyutlu görünüme sahip çiçeklerin işlendiği gelinlikler bu sezon çok moda. Naeem Khan, Oscar de la Renta, Marchesa Notte bu işi üst seviyeye çıkarmış durumda.

Kollar ısınsın

Özellikle gelinliklerin sunulduğu moda haftalarında ön plana çıkan birinci trend kollarda ek parçalar bulunması. Özellikle straplez modellerde bulunan kol üzerine düsen aplikeler dikkat çekiyor. Monique Lhuiller, Rime Arodaky, Rivini, Victoria Kyriakides gibi tasarımcılar gerek küçük bir parça gerekse bir bütün kol niteliğindeki kol ekleriyle beğeni topladılar.

Omuzlar ön planda

Straplez bana uymaz diyenler için omuzlarda tül detayları dikkat çekiyor. Özellikle küçük fiyonkların askılı gelinliklerde kullanıldığı bu trend şimdiden ilgiyi üzerine çekiyor. Inbal Dror, Romona Keveza, Naeem Khan gibi isimler podyumlarda öncülük yaptılar bile.

Devamını Oku

Baharda denizci etkisi

16 Mart 2018

Çizgili modası ve özellikle çizgili üstler altın çağını yaşıyor. Beyaz, lacivert denizci modellerinin yanında renkli çizgili üstler de moda olacak.

Çizgili üstler
Modaevlerinin asla vazgeçemediği bahar ve yaz aylarına damgasını vuran çizgili üstler bu yıl da hâkimiyetini sürdürecek. Sadece beyaz ve lacivert olan denizci modelleri değil renkli çizgili üstler de moda olacak.
Şeker renkleri
Çizgilerde özellikle pastel renkler öne çıkıyor. Sadece yatay değil özellikle de dikey tasarımlar önde. . Son Jung Won, Jason Wu ve Monse gibi tasarımcılar gece kıyafetinden cut out elbiselere kadar tercih etti. Pembenin her rengi ise sezonda kabul görüyor.
Ekose ve tartan Çizgiler sadece yatay ya da dikey değil iç içe de kullanılıyor. Özellikle ekose ve tartan modası sonbahardan bu yana ensemizde. Balenciaga’dan Sonia Rykiel’e bir çok modacı bu yolu tercih etti. Özellikle Marni kendi ekose baskılarını yartatı. Victoria Beckham bile düz kumaşlardan sıkılıp ekoselere koleksiyonunda yer verdi. Asimetrik stil Çizgiler sadece baştan ayağa değil aynı zamanda baskılı üstler ve asimetrik tişört ve gömleklerde kullanılıyor. Zara, Mango gibi hazır giyim firmaları bolca koleksiyonlarına ekledi. Gökkuşağı baskıları Çizgililerde özellikle gökkuşağı trendi başı çekiyor. Çizgiler asimetrik de olsa Peter Pilotto, Dolce&Gabbana, House of Holland gibi markalar özellikle eşitliğe dikkat çeken bu çizgiyi sokağa taşıyor. Sıradışı olmalı Çizgiler demişken belki de yaza en fazla damgasını vuracak akım rengarenklik. Birbiriyle uyumsuz gibi duran çizgilerin bir arada kullanıldığı kumaşlardan hazırlanan üst, pantolon ve elbiseler her yerde karşımıza çıkacak. Sloganlara zemin Sloganlı tişört fenomeni devam ediyor. Çizgiler de takm burada devreye giriyor. Özellikle Dior çizgili üstler üzerine baskının en büyük öncüsü. Kombinde ise düz renk pantolon ve eteklere özellikle yer vermiş durumda.

Devamını Oku

Gucci’nin ‘büyük Orta Doğu projesi’

3 Mart 2018

Milano Moda Haftası’nın merakla beklenen Gucci defilesi dekoru ve tasarımlarıyla izleyenleri sıra dışı bir yolculuğa çıkardı.

Moda’yı istesek de istemesek de takip ediyoruz. En ‘asla, ben kim moda kim’ diyen bile bilinçaltının etkisiyle seçimlerini bu yönde yapıyor. Tabii aslında Moda’ya dünya moda devleri olan markalar yön veriyor. Onların seçimlerini, bizim moda kurbanı dediğimiz kitle sorgusuz sualsiz kabul ediyor. Aslında, moda aldığınız, stil ise onlarla ne yaptığınızdır. Yani bir markanın o sezon ki parçalarını alır öyle bir harmanlarsınız ki ortaya müthiş bir sonuç çıkar ya da o kadar bilinçsizce vitrinde ya da dergilerde gördüğünüz gibi yaparsınız ki ortaya sadece ‘komiklik’ çıkar. Son günlerde en çok konuşulan iki moda olayını ve stilini hep beraber irdeleyelim.

Gucci’nin kreatif direktörü Alessandro Michele, sosyal medya kullanıcıları tarafından türban kullanımıyla ve enteresan şovuyla tam anlamıyla topa tutuldu. Podyumun hastane şeklinde düzenlenmesi, gösterinin iki ameliyat masası çevresinde şekillenmesi, modellerin giydiği kostümler, bazı modellerin kendi kafasının maketini elin tutması büyük bir tartışma konusu oldu. Aktör Avan Jogia, beyaz bir modelin kafasında yer alan türbanı Twitter’da “siyahi bir model bulamadınız mı” diye eleştirdikten sonra. Sonrasında Sih topluluğu harekete geçti. Biz giyince nefret söylemlerine maruz kalıyoruz, Gucci giyince yaratıcılık oluyor açıklamasında bulundu. Bu yorumların dışında Gucci’nin hamlesinin ayrımcılığı ortadan kaldıracağını belirtenlerde oluyor.

Benim şahsi fikrim ise Gucci’nin hazır bir tepki çekmişken bu gazla devam edip daha da konuşulacak ve olay yaratacak gösteriler yapacağı yönünde.

Drone’lar podyumda

Geçen günlerin diğer bir konuşulan moda olayı da Milano Moda Haftası’na katılan Dolce&Gabbana’nın gösterisiydi. D&G izleyicileri unutulmaz bir açılış gösterisi ile büyüledi. Marka ünlü modeller yerine bir dizi drone kullandı. Ancak dronelar kıyafet yerine D&G’nın sonbahar kış koleksiyonunun kapitone çantalarını taşıyorlardı. Hiç kimsenin özellikle defileyi izlemeye gelenlerin bu sürprizden haberi yoktu. Dolayısıyla olay büyük bir şaşkınlık ve de beğeni yarattı. Etkinlik beklenenden bir saat kadar sonra başladı. Bunun sebebi ise izleyicilerin telefonlarındaki wi-fi özelliğinin droneların iniş yapmasını etkilemesiydi. İzleyiciler wi-filarını kapatmaları konusunda birkaç kere uyarıldılar. Güvenliğin sağlandığından yüzde 100 emin olduktan sonra dronelar podyumda süzülmeye başladı. Defileyi izlemeye gelen altı yüz kişiden bazıları heyecanlanıp çığlıklar bile attı. Podyumdan çıkıp başka yöne doğru uçan bir drone olması ya da yanlışlıkla seyircilerden birine zarar vermesi ihtimallerine karşı beyaz giyimli iki adet görevli durmadan podyum kenarında geziniyordu. Allahtan bir aksilik olmadan drone gösterisi başarı ile sona erdi. Dronelar podyumdan ayrılınca da D&G modelleri podyumda görünerek markanın insan modellerle işinin bitmediğini ve bundan sonraki defilelerde tabii ki ünlü mankenlerin gene kullanacağı bilgisini vermiş oldu.

Devamını Oku