Gözler Anavatan’da!

Abdullah Gül’ün adaylığı açıklandıktan ve Gül, Erkan Mumcu’yu ziyarete gittikten sonra eski ANAP’ın önemli bakanlarından biri beni arayarak dün yaptıkları bir toplantıyı anlattı

Haberin Devamı

Abdullah Gül’ün adaylığı açıklandıktan ve Gül, Erkan Mumcu’yu ziyarete gittikten sonra eski ANAP’ın önemli bakanlarından biri beni arayarak dün yaptıkları bir toplantıyı anlattı.

Anavatan Partisi 64 eski bakan ve milletvekilini davet ederek cumhurbaşkanlığı seçimi ve merkez sağda birleşme ile ilgili görüşlerini almış.

Eski Bakan bu 64 kişiyi görünce şaşırdığını, Kaya Erdem, Işın Çelebi gibi ANAP’ın önemli ve sağduyu sahibi isimlerinin bulunmadığını (bu isimlere belki de haber verilmediğini) ve gelenlerin arasında tarikat mensubu isimlerin ağırlıkta olduğunu söyledi.

Bu milletvekillerinden söz alanların hemen hepsi cumhurbaşkanlığı seçiminde oturuma girilmesi gerektiğini, aksi takdirde bu vebalin altından kalkılamayacağını, girmedikleri takdirde CHP ile aynı görüşte olduklarının anlaşılacağını tekrarlamışlar.

Girdikleri takdirde nasıl bir vebalin altında kalacaklarını söyleyen kimse olmamış.

Aslına bakarsanız Başbakan Erdoğan’ın “milletvekili yapacağını söyleyerek” veya başka parlak vaatlerle Anavatan Partisi milletvekillerini ikna edebileceğini düşünmek pek yanlış olmaz. Anavatan’ın içinde “diğer partilerden ayrılarak gelmiş” milletvekilleri olduğuna göre bunu bir kez daha yapmakta sakınca görmeyebilirler.

Ama aralarında bu inatlaşmanın sonunda ülkenin zarar göreceği gerginliklerin çıkabileceğini ve bundan da en çok kendilerinin sorumlu tutulacağını, seçmenlerinin karşısına çıkamayacaklarını düşünenler hiç mi olmayacak acaba?

DYP ve ANAP’tan cumhurbaşkanlığı seçim günü ile ilgili kesin, net bir tavır görmeyenler işte bundan hiç emin değiller. Şu anda sanıyorum ülke genelinde en çok tartışılan konu bu.

Anavatan ve DYP milletvekilleri ile “bağımsızlar”ın kararı cumhurbaşkanlığı seçiminin belirleyicisi olacağına göre bu milletvekilleri ne yapacak?

Bakalım cevap için 27 Nisan’a kadar beklemek zorunda kalacak mıyız?

*****

Parlak saten örtüler!
Bugünün iki önemli haberi; Başbakan Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül’ün adını açıklaması rejim endişesi taşıyanlar için bir fark yaratmadı.

Ve “İran’da saç telleri gözüktüğü için 3500 kadının uyarılması, 200’ünün de tutuklanması İran şeriat mahkemelerinin başında bulunan dinî liderlerin bile tepkisini çekti. Ayetullah Şahrudi ‘Genç kız ve kadınları çekiştirerek karakola götürmek hiçbir işe yaramamasının yanı sıra toplumumuza da zarar vermektedir’ dedi.”

“Türkiye İslâm ülkesi, laik-demokratik rejim yerine İslâmi rejim gelmesinden neden korkalım ki” diyenler; din devlet yönetimi şekline geldiğinde, baskı bir kez oluştuğunda artarak süreceğini, Ahmedinecat’ların daha ılımlı olan Hatemi’leri beğenmeyerek baskıyı arttırabileceğini ve bu baskıların din adamlarında bile tepki yaratacağını görmek için en yakınlarındaki örneğe bakmalılar.

Son günlerde Türkiye’de rengârenk saten türbanlar moda oldu. Sokağa baktığınızda kırmızının, mavinin, yeşilin en parlak, en şık modellerini pantolonlu genç kızlarda görebiliyorsunuz. Ama devletle “laik rejim gitsin, kalsın” kavgasına girenler bu kavgayı kazanacak ve istedikleri her uygulamayı yapacak olurlarsa bugün devlet alanları dışında dininde, inancında, giyiminde, yaşamında her türlü özgürlüğe sahip vatandaşlar bir gün bu özgürlüğü arayabilirler.

Geçen hafta Ankara’dan dönerken uçakta önümde oturan avukat bir anne ile genç kızı İran’a yaptıkları bir seyahatten yeni geldiklerini ve orada karşılaştıkları kadınların kendilerine “Hayretle izliyoruz, siz Türkler elinizdeki özgürlüğün kıymetini bilmiyorsunuz. Biz Türkiye gibi dinini, inancını rahatça yaşayan bir Müslüman ülke olmak isterken, siz İran’a benzemeye çalışıyorsunuz” dediklerini anlattılar.

Kim ne söylerse söylesin 14 Nisan yürüyüşüne katılanların endişesi budur işte... Rejim bir kez dönüştü mü sonunda renkli saten eşarpların da yok olması, takan kadınların da tutuklanması, birilerinin başkalarının dinini, inancını sorgulamaya başlamasıdır. Bunun sonunun gelmeyeceğini bilmeleridir. Yarın devam ederiz.

DİĞER YENİ YAZILAR