Din kandırmaca değil dürüstlüktür

DİN hile, dolambaçlı kandırmaca değil, dürüstlüktür, içi dışı bir olmaktır

Haberin Devamı

*OKURUM M. A., İslâmi bankaların kredi verme sistemine temas ederek diyor ki: “Ticari firmalar, kur farkı riskini azaltmak amacıyla şu uygulamayı kullanıyorlar: Müşteri, yurt dışından getirtmek istediği ürünlerin sözleşmesini ve faturasını bankaya sunar. Banka araştırmasını yapıp gerekli teminatları aldıktan sonra kredi açar. Müşterinin ibraz ettiği fatura bedeli, kendisine açılan kredi tutarından aşağı olmak kaydıyla o ürünü müşteri adına alıp günümüz ekonomik şartlarında bankalararası faiz oranlarına göre maksimum bir yıl vadeli müşteriye satar. Yani aslında bankanın bu ürüne ihtiyacı yoktur. Sırf müşterisine kredi vermek için böyle dolambaçlı bir uygulamaya girer. Dinimizde bu tarz alışverişlerin yeri var mıdır? Bunun normal bankaların yapmış oldugu kredi işleminden ne farkı vardır?”

*DİN hile, dolambaçlı kandırmaca değil, dürüstlüktür, içi dışı bir olmaktır. Gerçeğine bakarsan bunun normal bankaların kredi sisteminden pek farkı yoktur. Amaç aynıdır. Bu uygulama, aslında bankaların faizli kredi sistemini sözde İslâmî bir kılıfa sokma girişimidir. Uygulamanın İslâmî olduğu düşüncesiyle vatandaşı rahat ettirmektir. Bu yöntem, Peygamber’den asırlar sonra gelişen fıkıhçı görüşüdür. Dinin temeli olan Kur’ân’da bu tür uygulamanın yeri yoktur.

“Hakkımızı istiyoruz”“Hakkımızı istiyoruz”

*KADROYA geçmek isteyen sözleşmeli öğretmenlerden biri, bu konuda çok sayıda mail gönderen arkadaşlarına da tercüman olarak diyor ki: “Sözleşmeli öğretmenim. Sayın bakanımızın her fırsatta ‘kadrolu öğretmenlerle sözleşmeli öğretmenler arasında fark yoktur’ demesi bizi üzüyor. Çünkü durum öyle değil. Tayin hakkımız yok. Ben 20 yıl aynı köyde nasıl çalışırım? Aile yardımı alamıyoruz. Yönetici olamıyoruz. Asker öğretmenliğimiz yok. En önemlisi de velilerin bizi öğretmen olarak görmemesi. Hatta bazı öğretmen arkadaşlar bile bizi öğretmen olarak görmüyor. Ders anlatırken sözleşmeli olduğum aklıma geldiğinde darmadağın oluyorum.”

*BU satırların yazan sözleşmeli öğretmen, uygulamanın yanlış olduğunu, sözleşme ve öğretmen kelimelerinin yan yana gelmemesi gerektiğini söylüyor ve “hakkımız olan kadroyu istiyoruz” temennisiyle mektubunu noktalıyor. Durumu Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerine duyuruyoruz. Takdir onlarındır.

DİĞER YENİ YAZILAR