Benim özel zevklerim arasında M.United’ı seyretmek var. Başka türlü top oynuyorlar. Suyla değirmen döndürmek gösterisinde değiller. Tribünde oturan insanı aldatma çabaları yok. Bunu yaptıran Sir Ferguson’a büyük saygı duyuyorum. Dün akşamki oyuna bakıyorum, dibini bağlamak çok zor. Final ortada! Manchester derken, bu takımın çok özel bir dokusu var. Galipmiş, mağlupmuş, oyun nasıl gidiyormuş, skor tabelasına bakmıyor isen kimin önde kimin arkada kaldığını anlamak mümkün değil. Maça dönelim... Ferdinand yoksa bu takımın defans balansı bozuluyor. Ferdinand bana göre en geride oynayan adamların dünyadaki ilk üçünden biri. Yedikleri iki gol defans hatası. Şunu gözardı etmemek lazım; defansında 3 yeni adam oynuyorsa futbolda her zaman “eyvah” vardır. Ancelotti dersine iyi çalışmış. Roma’nın 7-1’lik hezimetinden alıntılar yapmış. Ayaklarına gelen her topun kıymetini bildiler. Bunları yaptırırken de 3 Şampiyonlar Ligi kupasını 3 ayrı takımla kazanmış bir Seedorf var. Oyun ritmi ayarını, bilhassa deplasmanlarda çok iyi yapıyor. Kaka diye bir adam, iki golü kendi yarattı. Müthiş bir oyuncu. Bir saniye unutuyorsun, yangın çıkarıyor. İki kalecinin hatalarından goller oldu. İkisi de 2’şer metrelik minare! Diz altı mesafesine vurdun mu, gol! Buraya kadar tamam da Dida’nın yediği bir ilk gol var; havadan içeriye smaç vurdu. Enteresan bir kaleci. Yenmeyecek golleri yiyor, yese kimsenin bir şey diyemeyeceği topları çıkarıyor. Ronaldo ile Rooney... Biri oynadığıyla, diğeri de attıklarıyla maçı iyiye bağladı. Scholes her eve lazım eşya! Hiçbir futbol oyunundan çıkan neticeye şaşırmam ama bu finale kalma işi bence ortada.