Gazete Vatan Logo

Tatilde hastalık kapmayın

Seyahat süresinde veya sonrasında tatilcilerin besin zehirlenmesi, ishal, kolera, tifo, sarılık, sıtma, sarı humma, zatürree gibi hastalıklara yakalanmalarının söz konusu olduğu bildirildi

Bu hastalıkların gelişmesinde seyahat şekli, bölgenin mikrobik yapısı ve tabiat şartlarının önemli rol oynadığı belirtildi.

Bayındır Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Aslı Karademir, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, yaz sıcaklarından bunalanların akın ettiği yüzme havuzlarının, birçok bakteri, virüs ve parazitin yol açtığı kirlilik sebebiyle risk oluşturduğunu bildirdi. Suya karışan çeşitli mikropların, suyun yutulması ile kişilerde ishal tablosu oluşturduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Karademir, ayrıca havuzlardaki klorun, 'kimyasal konjonktivit' denilen göz enfeksiyonuna sebep olduğunu kaydetti.

Uzm. Dr. Aslı Karademir, durgun ve kirli sularda, yüzeyi köpüklü ve yeşil görünümde olan denizde yüzülmemesi gerektiğini ifade ederken şu uyarılarda da bulundu: "Suya atlarken burun tutulmalı veya tıkaç kullanılmalı. Havuz ve deniz suyu yutulmamalı. Ciltte sıyrık ve kesik alanları varsa, yüzme sonrasında temiz su ve sabunla yıkanmalı. Kulak enfeksiyonlarını önlemek için kulak tıpaları takılmalı. Göz enfeksiyonlarını önlemede sualtı gözlüğü veya maskeleri kullanılmalı. Lağım karışan alanlara yakın bölgelerde ve şiddetli yağmurlar sonrasında yüzülmemeli".

HEPATİT A VE İSHAL UYARISI
Hepatit A'nın, su ve besin hijyeninin iyi olmadığı ülkelerde, turistler arasında sık görülen bir enfeksiyon hastalığı olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Karademir, "Endomik bölgeye seyahat edecek kişilere, iki haftadan kısa süre içinde yola çıkacaklarsa, pasif özgül korunma (immünglobulin 10,02 ml/kg) yapılması önerilir. Koruyuculuğu 4-6 aydır. Yola çıkmalarına iki haftadan daha uzun bir süre varsa, aktif koruma (aşılama) önerilir" dedi.

Bayındır Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Aslı Karademir, yaz ishaline yol açan mikropların bakteriler, virüsler ve protozoon denilen parazitler olduğunu belirterek, "Tabiatta özellikle insan ve hayvan dışkılarıyla kirlenmiş sularda yaşayan, ishale sebep olan mikroplar bulunur. Bunlar, kanalizasyon karışan durgun sularda, ilaçlanmamış içme ve kullanma sularında uzun süre canlı kalarak çoğalabilir. Bu mikroplu suların içilmesi ve bu sularla yıkanmış meyve ve sebzelerin tüketilmesiyle kişi mikrobu alır. İshal olan kişiler de dışkılarıyla mikrobu çevreye bulaştırır. Dışkıyla bulaşmış ellerin ağza götürülmesiyle ishal gelişebilir" diye konuştu.

Yolculuklar sırasında sulu ve hafif gıdaların tercih edilmesi gerektiğini ifade eden Uzm. Dr. Aslı Karademir, "Uçakla yolculuklarda, diyabetik hastalar ve özel yemek yemesi gerekenler, talebi önceden bildirmeli. Diyabetiklerin, düşük kan şekerine karşı yanlarında kurutulmuş meyveler veya kurabiye gibi yiyecekler bulundurmaları önerilir" dedi.

İÇME VE KULLANMA SUYUNA DİKKAT
Uzm. Dr. Karademir, az gelişmiş ülkelerdeki suyun çoğunun tüketim veya diş fırçalama gibi kullanımlar için uygun olmadığını kaydederek, "Suyu kullanıma uygun hale getirmek için çeşitli yöntemler vardır. Suyun 65 dereceye kadar ısıtılması enterik bakteriyel patojenleri temizlerken, 100 derecede kaynatmak ise suyu tamamen dezenfekte eder" diye konuştu.

El yıkanamayacak derecede sıcak çeşme suyunun diş fırçalamak için uygun, ancak içilmesinin güvenli olmadığını vurgulayan Uzm. Dr. Karademir, "Su kaynatarak hazırlanan içecekler (örn. çay, kahve) ve karbonatlı içecekler bu açıdan genellikle güvenlidirler. Yolcular, kutu ve şişe sularının saflığından emin olana kadar, bunların hastalıktan koruyacağını düşünmemelidir" dedi.

Uzm. Dr. Aslı Karademir, dondurma gibi süt ürünlerinin (muhtemel uygunsuz pastörizasyon ve soğutma işlemleri yüzünden), sokak satıcılarında satılan yiyeceklerin, marul, domates gibi taze sebze ve meyvelerin kullanılmaması gerektiğini de bildirerek, "Meyveleri soymadan yemeyin. Et ve balık iyi pişirilmeli, sıcakken yenmeli. Tatlı ya da tuzlu suda yıkanmaktan, yüzmek ve botla gezmekten kaçınılmalı" diye konuştu.

Her ülkenin ve bölgenin kendine göre enfeksiyon riskleri bulunduğunu hatırlatan Uzm. Dr. Aslı Karademir, "Buna göre gerekli olan aşıların yapılması gerekir. Gidilecek yerden bağımsız olarak, yolcuların rutin aşılarla difteri, tetanoz, kızamık, kabakulak ve rubellaya (kızamıkçık) karşı güncel bağışıklık kazanmaları gerekir. Tropik kırsal alanlara gidecek turistlere polio (çocuk felci) aşısı yapılması gerekebilir. Güney Asya'da Afganistan, Pakistan, Hindistan, Batı Afrika'da Nijerya ve Orta Afrika'da Kongo Cumhuriyeti endemik bölgelerdir. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Batı Avrupa, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda dışındaki yerlere yolculuk yapmak isteyen riskli kişilere Hepatit A aşısı yapılmalıdır. Eğer yolculuk iki haftadan kısa süre içinde yapılacaksa, aşı ile birlikte diğer koldan immünglobulin (Ig) yapılmalıdır" dedi.

Haberin Devamı