Adamın biri, Nasrettin Hoca’ya kargacık burgacık yazılarla dolu bir mektup getirir.
- Hocam der şunu okuyuver ne olur! Hoca mektuba dikkatle bakar. Yazı o kadar kötüdür ki, okuyamaz.
- Al der, okumak mümkün değil. Sinirlenir:
- Yahu ne biçim Hocasın sen! Kavuğundan utan! Hoca kavuğunu çıkartır. Adamın kafasına geçirerek:
- Hadi der, sen oku da görelim…
Anadolu mizahının en önemli tarihi, kültürel figürlerinden biri olan Nasrettin Hoca; evrensel, zaman tanımaz fıkra ve hikayeleri ile bugüne uzanabiliyor ve bize yaşam dersleri vermeye devam ediyor. Hoca; kavuk fıkrasını, tam ters köşe yapan, ‘ye kürküm ye’si ile harmanlayıp giyim politikaları oluşturmamıza ışık tutuyor.
Giydiklerimiz yalnızca hangi zamanın ruhunda yaşadığımızı göstermiyor; etrafımıza kendimizle ilgili mesajlar da veriyor. Moda psikologlarına göre, ilk tanıştığımız hatta gördüğümüz biriyle ilgili fikrimiz üç saniyede oluşuyor. Giyim kuşamın çok önemli bir iletişim aracı olduğunu biliyoruz. Ruhumuza iyi gelen, sosyal imajımızı destekleyen, iş ilişkilerimizde düzlemimizi sağlamlaştıran çok önemli bir alandan, ‘giyinme sanatı’ndan söz edelim.
Giyinme sanatı; giyim kuşamla, makyajla, saç stili ile, parfümle bir bütündür. Giyinme sanatında en önemli faktör kendimizi iyi tanımaktır. Hangi renklerin bize daha çok yakıştığını mutlaka saptamalıyız. Klasik yaklaşımların dışında kendimize yakıştırdığımız renkleri çevremizle kontrol edebiliriz.
Doğal olarak sarışınlarda, pembeler, şeftali tonları, açık maviler, gül renkleri gibi pastel renkler ve kahverengi, toprak rengi, kum rengi, bazı kırmızılar tabii ki siyah ve beyaz çok iyi durur.
Kumrallar ise renk konusunda çok şanslıdırlar. Onların yakışan renk yelpazeleri oldukça geniştir. Krem, pudra pembesi, bej, fildişi, bebe mavisi, açık yeşil ve mavi tonları, portakal rengi, sarı, lila, gri, hardal, toprak renkleri, siyah ve beyaz rahatlıkla kullanılabilir.
Kömür renkli saçlarınız ve esmer teniniz varsa siz istediğiniz tüm renkleri taşıyabilirsiniz. Yalnız, ben derim ki; sadece kiremit kırmızısı, doreli renkler ve sarıdan kaçının. Mor, siyah, beyaz, alev kırmızısı, lacivert, grinin tonları ve indigo favori renkleriniz olabilir.
Açık tenli ve kızıl saçlı bir güzel iseniz, zaten oldukça göz alıcısınız demektir. Kızıllar her yerde hemen fark edilirler. Yeşilin açık tonları, kavuniçi, kayısı rengi, mercan, gri mavi, koyu sarılar tabii ki beyaz ve siyah sizin için doğru seçim olacaktır. Toprak sarısı ve haki rengini yüzünüze yakın kullanmamalısınız. Teninizdeki ışıltıyı azaltabilir.
İyi giyinmenin en önemli kriterlerinden birisi de, vücut yapımızı iyi algılamak, beğenmediğimiz yerleri kapatıp, güzel bulduğumuz taraflarımızı öne çıkarmak… Asla iki dekolteyi birlikte kullanmamalıyız.
Eğer bileklerimiz inceyse ve biz daha ince gözükmek istiyorsak, kol ve ayak bileklerimizi açıkta bırakabiliriz.
Her zaman söylediğimiz gibi V yakalar, uzun zincirli kolyeler ince bir silüet için doğru araçlardır.
Yine geldik sohbetin sonuna, hoşça kal derken, giyinme sanatını bize en iyi sunan, hayranlıkla izlediğimiz Julie Andrews’un başrolünü oynadığı Victor Victoria ve Dustin Hoffman’nın ‘Tootsie’ filmini mutlaka tekrar izleyelim diyorum. Sevgiyle.
