Ki-tap-lık

Bu hafta size bir kitaplık hazırladım. İçinde üç tane kitap var. Hepsi farklı taraflarınıza hitap edecek.

İki yazar bir araya gelmiş, bir kitap yazmış adı gibi kendi de Sade.

Birbirine çok benzeyen bu iki kişilik hayatımızdaki fazlalıklara dikkat çekiyor ve bunlardan kurtulmanın zamanının geldiğini anlatıyor bize. Hayatımızda ne kadar çok fazlalık var, hiç düşündünüz mü? Her alanımız, ağzına kadar dolu. Dolabımız, çantamız, dosyamız, kitaplıklarımız, cüzdanımız; kısacası hayatımız… Bazen gereksiz insanları bile biriktiriyoruz istemeden… İşte şimdi, fazlalık ne var ne yoksa hepsini ayıklama vakti, diyen Begüm Başoğlu ve Ege Terim, bize bu işi nasıl yapacağımızı, oldukça sade bir dil ve kitabın içeriğine uygun sade bir yaklaşımla anlatmaya çalışmışlar. Kısacası, ”Ayıklayın, ferahlayın.” diyorlar.

İkinci kitabım Prof. Dr. Özcan Köknel’in Yaşlanmayan Yaşlılar kitabı… Adına bakınca etrafımda bu tanıma uyan ne kadar çok kişi olduğunu görüp sevindim.

Kitabın kapağında Franz Kafka’dan bir alıntı var: “Güzellikleri görme yeteneğini kaybetmeyenler, asla yaşlanmazlar.”

Haberin Devamı

Yaşlanmakta bozuk sağlık, fiziksel ya da zihinsel yavaşlık, isteksizlik var. Ama yaş almak, başka bir şey… Ömre eklenen yeni senelere rağmen, bazı zorluklara ve farklılıklara rağmen, bunlara gönül rahatlığıyla hoş geldin diyebilen kişilerin başına gelen şey, yaş almak… Evet, onların da teni kırışıyor, saçları beyazlıyor, kemik aralıkları daralıyor ve boyları bu sebeple kısalıyor, biraz daha yavaş anlıyorlar, daha zor hatırlıyorlar bazı şeyleri ama ümitliler hayattan, şükretmeyi biliyorlar ve ilerleyen yaşlarına rağmen, hayattan beklentilerini asla azaltmıyorlar. Bu, kişilik yapısına, iletişim becerisine, çocuklukta birikenlere ve yaşam kalitesine de bağlı elbette. Bazı yaşlılar, asla yaşlanmıyorlar; sadece yaş alıyorlar. Müzikten, resimden, şiirden, sinemadan, tiyatrodan, gezmekten, seyahatten hoşlanıyorlar. Hayatın nabzını tutmaktan asla vazgeçmiyorlar. Kısacası onlar aslında yaşlanmıyorlar. İşte kitap, bu özellikteki kişileri gruplayarak bunu nasıl başardıklarının yollarını anlatmış: Hoş ve renkli saptamaları, tatlı karşılaştırmaları var ve hocanın kaleminden çıktığı için elbette bilimsel bir izahı da var kitapta yazılanların.

Haberin Devamı

Sizin için okuduğum son kitap, Avusturyalı yazar Stefan Zweig’a ait: Bir Kadının Hayatından 24 Saat. İngilizce, Fransızca, Latince ve Yunanca bilen bir yazardan söz ediyorum. İkinci Dünya Savaşını yaşamış, bu savaşın ardından da eşiyle birlikte yaşama kendi eliyle veda etmeyi seçmiş bir sanatçıdan… Neden bazı yaratıcı insanlar, bu mucizevi niteliklerini sonlandırmayı tercih ederler? Yaşanmışlıklar mıdır onları yoran ve bu sonu seçmeye iten? Avrupa’nın içinde bulunduğu karanlığa rağmen, kendine zaman ayırmayı becerebilmiş bir yazar Zweig. Bu hikayesinde sık sık gittiği kumarhanede etrafını izlemekten, insanların yüzlerindeki ifadelerde hayatın izlerini kovalamayı seven bir kadını anlatıyor. Eşinin ara sıra uğradığı kumarhanenin müdavimi olmayı seçmiş bir kadının oynadığı sayısız kumar arasına sıkışmış bir 24 saatin hikayesi var kitapta. Başarılı bir çeviri... İlknur Özdemir’in Türkçesinden okuyacak ve bir erkeğin gözünden yaratılan bir kadın kahramanın yaşadıklarına tanıklık edeceksiniz.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR