Aşkı yaşayan şehirler

Şehirlerin sevdalarla doğrudan ilişkisi vardır. Orhan Veli’nin şiiri gibi şehri dinlersiniz sevdanızın içinde… Şehirleri ve aşkları birbirinden ayıramaz yazarlar.

Yalnız olma sanatında maceralar

“Anlamaya başlamıştım, yalnızlık kalabalık bir yerdi: Kendi içinde bir şehirdi. Ve biri bir şehirde yaşamaya başladı mı ilk başlayacağı nokta, kaybolmak olur. Zamanla kafanızda bir harita oluşmaya başlar, sevdiğiniz yerler ve tercih ettiğiniz yollardan oluşan bir koleksiyon: Başka bir kişinin asla kopyasını çıkaramayacağı ya da çoğaltamayacağı bir labirent. O yıllarda inşa etmekte olduğum ve şimdilerde de devam etmekte olan şey bir yalnızlık haritası… Yalnız olmak ne demekti ve bu yalnızlık insanların hayatlarında nasıl işlev görüyordu anlamak istedim. Anlayayım ki sanat ile yalnızlık arasındaki karmaşık ilişkinin şemasını çıkarmaya teşebbüs edebileyim. “

Yalnız olmak ne demektir kalabalıklar içinde? O nasıl derin bir teklik, bitmez bir boşluktur insanın yüzüne tokat gibi vuran? Şehirler nasıl dalga geçer insanla? Yalnızlığın da kendine has bir kalabalığı vardır insanın kendi kendine yarattığı… Olıvıa Laıng, Yalnız Şehir’de bu kalabalık yalnızlığı anlatıyor bize. Aşkın, iki kişiliğin, iki kişiyken bir olma becerisinin, bir şehrin ayrıntılarıyla nasıl şekillendiğini tatlı tatlı anlatıyor. Hepinizin aşkına ev sahipliği eden bir şehir vardır mutlaka... Bir şehirde sanatla ve yalnızlıkla yaşamanın korkunç tekliği, çok güzel anlatılmış.

Haberin Devamı

Hikayenin içinde sen varsın...

Kimsenin bilmediği bir şarkısın. Bana kendini öğret.
Başka hisleri başka insanlarda değil de hepsini sende tüketmek isterim çünkü ikimiz başkayız, kimsenin bilmediği bir başka dünyayız. Bakma sen bu kalabalığa, bu dünya bizim için yaratıldı. Başkaları sadece başkaları olarak kalsın, sen bir hayal kur kendine ve içinde sadece bize yer olsun.
Yazar, egosit olur hikayesinde… Kendi kendini yazıyorsa kendine ait gerçekler varsa içinde, en çok kendi yazdığını sever. Güzel bir hikaye anlatmış yazar önce kendine sonra bize çünkü içinde yazmak istediği kişi var. Biz başkayız demez mi her seven sevdiğine? Herkesin aşkı kendine özel, ona biricik değil midir? Hatta yaşadığı diğer aşklardan bile ayrıdır yenisi… Biz başkayız, kimseye benzemiyoruz, bizim aşkımız biricik ve sadece bize ait…Budur aşıkları birbirine bağlayan yanılsama! Ahmet Batman’ın Beni İçinden Sev romanında da böyle..
En başka, en özel, en gerçek ve en benzersizdir bitinceye kadar. Aşkın bu tanıdık yanılsamasını bu kadar keyifli anlatan kitap azdır.
Büyünün gizemli dünyasımaceralar
Laurence Armstead yaşına göre fazla zeki bir çocuktu. İki saniyelik, hiçbir işe yaramadığını düşündüğü bir zaman makinesi icat etmiş, çocukluğu ailesi tarafından ihmal edilerek ve ergenliği de okuldaki zorbalar tarafından itilip kakılarak geçmişti. O eve, o aileye, o okula ve insanların arasına ait olmadığının farkındaydı.
Ve toplumdan dışlanmış iki sıra dışı çocuğun yolları bir tesadüf sonucu kesişirken dünyanın sonunu şekillendiren kader ağlarını örmeye başlayacaktı. İşinin ehli bir suikastçı, Laurence’ın dolabının içinde yarattığı bir yapay zekâ, tek sözcükle insanları lanetleyen cadılar ve büyücüler, başka gezegenlere açılacak kapılar inşa eden bilim insanları... Belalar ve mucizelerle dolu hikâyelerini başlatan o küçük tesadüf onları bir kere buluşturduktan sonra hayat belki büyü belki de bilim Patricia ve Laurence’ı tekrar tekrar karşılaştırmaya devam edecekti, onlar tek bir şeyi anlayana dek: Aralarında yok edilemez şeyler olduğunu.
Charlie Jane Anders, Gökteki Bütün Kuşlar’da şahane bir fantastik rüzgara kaptırıyor okuru. Büyülü ve farklı bir dostluğun umulmadık anlarda kesişen yolarla nasıl pekişeceğini anlatıyor. Birbirine çok benzer iki çocuğun hayal dünyalarının renkli atmosferinde nefis bir
yolculuğa çıkarıyor okuru.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR