Kasaba takımının peri masalı

150 bin nüfuslu bir kasaba takımı olan Huddersfield Town, uzun yılların ardından İngiltere Premier Ligi'ne geri döndü. Başarının ardında yatan hikaye ise uzun yıllar konuşulacak cinsten.

Pazartesi günü (29 Mayıs’ta) Londra'nn ünlü Wembley Stadı’nda “dünyanın en pahalı maçı” oynandı. İngiltere Championship (2. Küme) play-off finalinde Huddersfield Town ile Reading karşılaştı. Kazanan takımın kasasına önümüzdeki sezon Premier Lig TV hakları ve diğer gelirleriyle fazladan 170 milyon sterlin (770 milyon TL) girecekti. Bu kadar dramatik bir maçn sonu da dramatik oldu ve Huddersfield Town rakibini penaltılarla yenip Premier Lig'e 45 yıl sonra geri döndü.

Kasaba takımının peri masalı

İlk defa üç sezon üst üste şampiyon olan takım

Oldukça geç kurulmuş bir kulüptü Leeds ile Sheffield arasında yer alan 150 bin nüfuslu Huddersfield'in takımı. 1908 yılında kurulduğunda İngiltere futbolunun önemli kulüpleri 1888 yılında kurulmuş olan ligde yerlerini sağlama almış, şampiyonlukları kazanmaya başlamışlardı bile. Ancak başlarına Herbert Chapman adında bir antrenör gelince Huddersfield Town'un mavi-beyaz çubuklu formaları bir anda bütün İngiltere'de tanınır oldu. 1920'de 1'inci Lig'e çıktıktan iki yıl sonra FA Cup şampiyonu oldular. 1924-1926 arasında İngiltere'de ilk defa bir takım üç yıl arka arkaya lig şampiyonu olurken bunu başaran Huddersfield Town olmuştu. Herbert Chapman üçüncü şampiyonluk kazanılırken artık Arsenal'e geçmişti. Efsane antrenör Londra'nın o zaman vasat bir kulübü olan Arsenal'i de 1933-35 yılları arasında üç kere arka arkaya şampiyon yapıp dünyanın en ünlü kulüpleri arasına sokacaktı. Arsenal'in kolları beyaz kırmızı formaları da o Chapman'in eseridir.

Haberin Devamı

1972'den sonra sırra kadem bastılar

Kasaba takımının peri masalı

Huddersfield'e dönecek olursak, arka arkaya şampiyonluklarını bu yıl ikincilik izledi. 1928-30 ve 1938 yıllarında FA Cup finali oynadılar ama ligde orta sıralarda gezindiler. 2'nci Dünya Savaşı sonrası yıllarda artık 1920'li yılların başarılarından eser kalmamıştı. Bu yıllarda arada bir 2'nci Lig'e düştüyse de hep dönmeyi başardılar, ta ki 1972 yılında 2'nci Lig'e düşüp üç yıl içinde kendilerini 4'üncü Lig'de buluncaya kadar. Yorkshire'ın “Terriers” lakaplı takımı ondan sonra yıllarını futbolun ıssız diyarlarında geçirdi, kah bir üst lige çıktı, kah gene küme düştü. Ve sonunda geldik geçen pazartesiye...

Haberin Devamı

Futbol hep Almanlar’ın kazandığı bir oyundur...

Huddersfield Town'a ne sezon başında ne de play-off'lar başlarken pek şans tanıyan yoktu. Ligi 5'inci sırada bitirmişlerdi ve gol averajları eksi ikiydi. Final maçı için 150 bin nüfuslu Huddersfield'dan tam 45 bin taraftar Londra'ya gelmişti. İş penaltılara kaldığında İngiliz spor basınına göre büyük bir avantajları vardı. Antrenörleri David Wagner ile dört tane futbolcuları Alman'dı ve İngiltere'nin golcü efsanelerinden Gary Lineker'in söylediği gibi “Futbol iki takım arasında oynanan ve hep Almanlar'ın kazandığı bir oyun”du. Lineker yine haklı çıktı. Reading son iki penaltıyı kaçırınca Huddersfield'in Alman futbolcusu Schindler'in penaltısı 4-3'lük zaferi getirdi. 170 milyon sterlinlik gelir sadece bir penaltıya kalmıştı ve Schindler'in penaltısında top kaleye doğru giderken her metrede kulübün kasasına 14 milyon sterlin giriyordu. Top filelerle kucaklaşınca taraftarlar infilak etti. Huddersfield ise yıllar sonra gene mavi-beyaza boyandı...

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR