Animasyona senaryo aranıyor!

Reklamdan sinema filmlerine, sağlıktan mimariye kadar animasyon artık her alanda. Bu saatten sonra animasyon ya da görsel efekt barındırmayan bir yapımın olması biraz zor görünüyor. Ancak, “Türkiye’de animasyonun sadece çocuklara özel olduğu algısı var” ne yazık ki... Bir an önce meslek olarak da kabul ederek ülke olarak bu alanda söz sahibi olmak için yaratıcı senaryo üretilmesi şart

Animasyon deyince aklımıza ilk olarak bu türdeki yüksek bütçeli filmler geliyor. Ancak animasyonlar reklam filmlerinden oyunlara, sinema filmlerinden online uygulamalara, eğitimden mimariye, tıptan savunma gibi yüksek teknoloji gerektiren sektörler ile medya, eğlence, gıda, tekstil gibi sektörlere kadar artık hayatımızın her noktasında var. Son 20 yılda gelişen teknoloji, animasyon kalitesi ve üretimini çok ileri seviyelere taşıdı. Hatta öyle ki 2017 BEBKA Animasyon Sektörü Raporu’na göre dünyada 250 milyar dolarlık bir hacme sahip olan animasyon sektörünün 2014 yılında toplam film endüstrisi içerisindeki payı sadece yüzde 14.34.
Anna Türkiye’de
Yine de animasyonun ya da görsel efektin dahil olmadığı bir film olması bu noktadan sonra zor görünüyor. Yüksek bütçeli yapımlar algı yönetme, inandırıcılık ve daha büyük kitlelere ulaşma konusunda çok başarılı. Türkiye bu sektörde maalesef henüz ‘bebek endüstri’ler sınıfında yer alıyor. Ancak geçtiğimiz günlerde Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Çizgi Film ve Animasyon Bölümü’nün ilkini düzenlediği ANİMİST Festivali’nde konu enine boyuna tartışıldı ve neler yapılabileceği üzerine fikirler yürütüldü. Festivale; Robocop çizgi romanına imzasını atan ünlü illüstrasyon sanatçısı Mehmet Korkut Öztekin, ünlü ressam Vincent Van Gogh’un ölümünden kısa süre önce yaşadığı sıkıntıları konu edinen ‘En iyi Animasyon Film’ ödülü sahibi Loving Vincent’ın emektarı ressam ve animasyon sanatçısı Anna Kluza ile Türkiye’de yetişkinlere yönelik ilk animasyon filmi ‘Fırıldak Ailesi’nin yaratıcısı Varol Yaşar da katıldı.
Senaryo üretilmeli!
Türkiye’deki animasyon izlenme oranlarının yurt dışıyla karşılaştırıldığında ciddi bir farklılık söz konusu olduğunu belirten BAU Çizgi Film ve Animasyon Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nazlı Eda Noyan, “Bunun altında yatan belki de en önemli neden Türkiye’de animasyonun sadece çocuklara özel olduğu algısı” dedi. Çizgi dizi alanında en önemli alıcının uzun süre bu kulvarda tek olan devlet kanalı olduğunu anlatan Noyan, ‘Limon ve Zeytin’ ya da ‘Kral Şakir’ gibi yerli dizilerin önemli bir yeri olduğunu söyledi.
Avrupa’da bu alanda üretilen bir film bütçesi 5-10 milyon euro civarındayken, Hollywood bunun 10 katı bütçe ayırabiliyor. Noyan, örneğin Pixar’ın 150 milyon dolar bütçeyle filmlere imza attığını söyledi. Bugüne kadar en büyük bütçeli animasyon filminin 260 milyon dolara mal olan 2010 yapımı ‘Karmakarışık’ (Tangled) olduğunu belirten Noyan, “Bunu 200 milyon dolar ile ‘Toy Story 3’ takip ediyor” dedi.
Türkiye’nin de bu alanda ilerlemesi için öncelikle mesleki tanımın yapılmasının, bir meslek kolu olarak tanınmasının önemli olduğunun altını çizen BAU Çizgi Film ve Animasyon Bölümü Öğr. Gör. Tijen Pal ise önerilerini şöyle sıraladı: “İçerik yaratmanın üzerinde durulmalı.
Animasyon senaryosu alanında çalışıp içerik üretecek insanlara ihtiyaç var. Kısıtlamalar, yönlendirmeler, oto-sansür içeriği tek tipleştiriyor, orjinallikten ve ilginçlikten uzaklaştırıyor. İşi yapmakla bitmiyor, sonrasında satmaya ve pazarlamaya da önem verilmeli.”

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR