Tanıtım “Niye gidip Amerikan dizilerini alıyorsunuz? dedirtti

Dünya dizi konusunda öyle bir noktaya geldi ki, izleyiciyi bir şeye inandırmak çok zor. Devamlılıktan senaryoya, görsel efektlerden rejiye herkes dizi uzmanı olmuş durumda... Üstelik teknoloji sayesinde bugün istediğimiz her şeyi yapabilme, istediğimiz diziye istediğimiz zamanda ulaşma imkanına sahibiz. Aksiyondan bilim-kurguya, distopyadan animasyona her türde milyonlarca seçenek varken bana “En sevdiğin dizi hangisi?” diye sorsanız bir saniye bile düşünmeden “This is Us” cevabını veriyorum. Arkadaşlarım Game of Thrones dururken bu cevabı verdiğim için beni fazla romantik buluyor. Çünkü “This is Us” çok basit, çok az oyuncuyla, çok az mekanda geçen ve bir ailenin anlatıldığı bir dizi. Küçücük ama kocaman bir derdi var; aile olmak. Aslında bizim çok yabancısı olduğumuz bir iş değil! Malum biz Süper Baba’yla büyümüş bir kuşağız. Hepimiz Fiko’yu kahramanımız gibi izlemedik mi? İşte ne olduysa Fiko gittikten sonra oldu. Biz Fiko’yu kahramanımız zannederken Firdevs Yöreoğlu gelip hepimizi peşine takıp götürdü. Maceradan maceraya, ihanetten saldırıya yaşamadığımız şey kalmadı. Sonunda ben pes ettim. “Fiko neredesin?” diye söylenirken karşıma “This is Us” çıktı.

Haberin Devamı

Tanıtım “Niye gidip Amerikan dizilerini  alıyorsunuz dedirtti

Hepimizin ihtiyacı olan şey ailesiyle yüzleşmek

“This is Us”ı ilk izlediğimde bir duygu çok tanıdık gelmişti. Sonra Amerika’da izlenme oranlarına baktığımda gördüm ki yalnız değilim. Bu küçücük diziyi herkes izliyor. Çünkü aslında hepimizin ihtiyacı olan şey ailesiyle yüzleşmek. Hepimizin çocukluktan kalan yaraları var. Üstelik bu yaraların öyle büyük olması da gerekmiyor. Eve şahane bir karne getirdiğin gün kardeşin düştüğü için annen ve babanın seni yeteri kadar tebrik etmemesi bile bir çocuğun gelecekteki hayatında büyük bir yaraya sebep oluyor. İşte bu küçük ama yarası büyük şeylerle örülü hepimizin hayatı... Samimi bir iş gördüğümüzde de bizi oraya götürüyor. Bu uzun uzadıya girizgahı yapma sebebim Fox TV’de başlayacak olan “This is Us” uyarlaması değil. Kanalları geçerken tanıtımını izlediğim ve adeta “Bizim kendi hikayemiz dururken, siz niye gidip Amerikan dizilerini alıyorsunuz ki?” dercesine bir tavrı olan Keşke Hiç Büyümeseydik dizisi... Özellikle ikinci tanıtımını izlerken gözyaşlarımı tutamadım. “Çocuklar babalarını hayatında bir kez sırtında taşır” cümlesini duyup, tabutunu gördükten sonra zaten gözünüz dolmuyorsa orada sorun vardır. Umarım bu dizi o özlediğimiz, pişmanlığını çektiğimiz günlere bizi götürür. Hepimize “Ben nerede yanlış yaptım” dedirtecek, belki de düzeltecek ilhamı verir. En başa dönersek; teknoloji çok ilerledi, kötülük aldı başını gitti, silahlar bir an durmuyor, ekonomi karıştı. Ama hepimizin ihtiyacı ne biliyor musunuz? Hatalar olsa bile bir gün her şeyin düzeleceğine dair bir umut ve güven!

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR