Burnumuzun dibindeki cennet

Şehrimiz o kadar geniş alternatiflere sahip ki, burnumuzun dibindeki cennet köşeleri keşfetmekte zorlanabiliyoruz. Hoş; bu kadar büyük bir ilde ne kadar her şeye hakim olabiliriz ki? Merkezdeki mekanları ziyaret ederken, İstanbul’un sınırlarındaki ilçeleri de gözden kaçırmamak gerek. Bir ucu Silivri, bir ucu Şile, bir ucu da Kilyos’a uzanıyor. Hepsi de birbirinden güzel. Bizim ziyaretimiz, Kilyos yakınlarındaki Uzunya’ya oldu bu hafta...

Burnumuzun dibindeki cennet

Oradaki bilinen tek işletmenin adı da Uzunya Beach Restaurant... Gündüz nispeten temiz denizine girmek üzere, yüzlerce vatandaş plajını kullanıyor. Bulundukları koy, boylu boyunca hizmete açık. Hafif rüzgarlı tabii ama yaz sıcağında hoşunuza gitmiyor değil. Özellikle akşam yemeği için ideal bir serinlikte.

Karadeniz’e kıyısı olduğundan, oldukça iyi balık temin ediyorlar. Yani lezzetler ortalamanın üzerinde. Biraz sayfiye yeri sayılacağından, acayip kalifiye bir yer beklemeyin. Zaten öylesi de oraya yakışmazdı. Egzozdan ve kalabalıktan kaçmak isteyenler için biçilmiş kaftan. Biraz hava almaktan zarar gelmez. Tavsiyedir.

Haberin Devamı

Burnumuzun dibindeki cennet

Çin’den gelen fastfood

Hızlıca yemek yemeyi seven bir toplum olduğumuz kesin. Önce hamburger ve lahmacun türevleriyle hızlanan öğünlerimiz, dünyanın 4 yanındaki mutfaklarla genişliyor. Son tecrübemiz, Çin mutfağından aşina olduğumuz ürünleri servis eden ‘BunCo’ oldu. ‘Bun’ Uzak Doğu menşei bir ekmek türü... Sadesi, acılısı, pancarlısı ve bir sürü modeli var. Ekmeğinizi ayrı, iç malzemesini ayrı seçip, kendi sıcak sandviçinizi hazırlatıyorsunuz.

Damak tadınıza ne kadar uyar bilmem. Devamlı canımın çekeceğinden emin değilim ama kötü olduğunu da söyleyemem. ‘Denemeye değer’ diyelim. Merak ederseniz; dükkan Teşvikiye Camii’nin arkasındaki köşede bulunuyor. Bu arada ‘fastfood’ dediysek, bir ‘Mc Donald’s’ hızı beklemeyin elbette. Oturup vakit de geçirebilir, tatlı seçeneğinin de tadına bakabilirsiniz.

Burnumuzun dibindeki cennet

Kalp kıran Suna

Ne zamandır aklımda olan ve birçok mecradan hakkında şikayet duyduğum, ‘Suna’nın Yeri’nden bahsetmeye bir türlü vakit bulamamıştım. Fakat en son aldığım okuyucu şikayetinden sonra, eleştirmek şart oldu. Hali hazırda yüksek hesapları herkesin malumu zaten. Kandilli’deki adres, bir de olmadık ürünleri de adisyona yazmaya başlamış. ‘Adisyon’ dediğinizde de her şey kargacık burgacık, okunacak halde değil. Bildiğim kadarıyla; hesabın üzerinde yazanların detaylarının verilmesi kanunen mecburi. Yani okunaklı olmak zorunda. Hoş; kanun bu olmasa da yakışan bu! Bir de onca sıkıntının içinde, sattıkları içeceklerin yanına, ‘Kalmadı!’ diyerek buz da yetiştirememişler. En son ‘Buzsuz iç!’ demişler. Yakışmıyor Suna’ya, kalp kırıyor.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR