“FETÖ’cüler, bölücüler ve biz”

Geçen dönemin kâbusunun FETÖ olduğunu kimse inkar edemez. Ülkeyi ucu belirsiz maceralara çekme girişimleri de gözümüzün önünde gerçekleşti.

Korkularımız, tedirginliklerimiz dalga dalga büyürken bunların içinde boğulma tehlikesini yaşamaya devam ediyoruz

FETÖ korkusu bir yanda terör korkusu diğer yanda birçok endazeyi kaçırmamıza yol açtı.

Kimileri için ülke üçe bölünmüştür: “FETÖ’cüler, bölücüler ve biz...”

Ülkeyi bu şekilde algılayınca da her farklı görüşün FETÖ’cü veya bölücü gibi görülmesi kolaylaşır.

Sadece ülke değil, dünyayı da FETÖ’cüleri ve bölücüleri destekleyen kuvvetlerle dolu olarak görünce ölçülerin iyice şaşması kaçınılmaz hale gelir.

Bir zamanlar komünizm tehlikesi ve korkusunun bir iç politika aracı olarak kullanılması gibi FETÖ tehlikesi ve korkusunun kullanılması da tersine etkilere yol açmıştır.

FETÖ’den hapse atılmış onlarca gazetecinin gerçekten FETÖ’cü olduğuna insanları inandırmak nafile çabalardır.

“FETÖ’cüler, bölücüler ve biz” gibi sert bir ayırımla ülkeye bakıldığı zaman “Biz” kelimesinin ifade ettiği kısmın sürekli küçülmesi de kaçınılmaz olur.

Haberin Devamı

“Biz” Ak Parti midir yoksa Ak Parti içinde bir kısım mıdır? Bu kadar sert çizgilerle çizilen bir bölünmede “biz kimiz” sorusunun cevabını vermek de zorlaşır.

Gazetelerde, gazeteciler arasında sürekli FETÖ’cü aramanın gerçekte yargıyı fena halde yıprattığını da görmek gerekiyor.

Geçtiğimiz sarsıntılı dönemde bütün kurumlar şöyle ya da bölge bir zarara uğradılar, yıpranmadan paylarını aldılar.

Bunun tamiratını ise FETÖ ve bölünme korkusu üzerinden yapamayız. Tam tersine korkuları aşarak, güveni artırarak yapabiliriz.

Başlanacak nokta yine aynıdır: Türk toplumu FETÖ’cüler, bölücüler ve “biz” olarak üçe bölünmüş değildir.

Gazeteciler de, farklı düşünenler de, barış imzacısı akademisyenler de düşman değildir.

DİĞER YENİ YAZILAR