‘Savunmayla ilgili kararımızı kimsenin tartışmaya hakkı yok’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’da S-400 füzeleri alınması konusunda, “Kaporayı verdik. Türkiye Cumhuriyeti’nin savunmasıyla ilgili bağımsızlık ilkelerini veya bağımsız kararını kimsenin tartışmaya hakkı yoktur. Biz kendi bağımsızlığımızla ilgili kararımızı kendimiz veririz” dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı 1. Bilim ve Teknoloji Zirvesi’ne katıldığı Kazakistan’ın başkenti Astana’dan Türkiye’ye dönerken beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtladı.

-Kazakistan’da olduğunuz esnada Trump’la bir telefon görüşmeniz de oldu. Neler konuştunuz?

İkili ilişkilerin daha da güçlendirilmesi gerektiğine değindik. İki ülkenin stratejik ortak olduğuna, bunun ilişkilere de yansıması gerektiğine işaret ettik. Ayrıca bölgesel konuları konuştuk. Myanmar’ı konuştuk. Arakanlıların yaşadığı drama ABD’nin hassasiyet göstermesinin önemli olacağına dikkati çektim. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu esnasında tüm konuları yüz yüze görüşmemizin faydalı olacağı, bunu gerçekleştirme hususunda da mutabık kaldık.

Haberin Devamı

‘Rusya ile ihtilaf yok’

-Astana süreci çerçevesinde, diğer İdlib ve Afrin konusunda Rusya ve İran ile aramızda mutabakat konusunda ne durumdayız şu an? İkinci bir harekat söz konusu mu bu konuda herhangi bir değişiklik var mı?

Özellikle İdlib hakkında şunu söyleyebilirim. Ayın 14’ünde yapılacak Astana Zirvesi önem arz ediyor. Şu anda İdlib’te Rusya ile daha önce mutabık kaldığımız gibi süreci işletiyoruz ve bu şekilde süreç şu an çalışıyor. Rusya ile bu konuda aramızda herhangi bir ihtilaf söz konusu değil. İran ile de yaptığımız görüşmede ihtilafa konu olabilecek herhangi bir başlık gündeme gelmedi. Öyle zannediyorum ki Astana zirvesi sonrasında da aramızdaki sağlıklı görüşmeler bu şekilde devam edecektir. Gelişmeler olumlu istikamette devam ediyor.

‘Esad ile görüşme niyetim yok’

-Sosyal medyada bir şeyler dolaştı, siz ile Esad arasında bir görüşme olduğu yönünde. Özel olarak birileri mi dolaştırıyor bu tür iddiaları?

Herhalde birileri özel dolaştırıyor. Ben Esad ile görüşmedim, görüşmeye de pek niyetim yok.

Haberin Devamı

- Efendim, S-400’lerin satın alınmasıyla ilgili nihai durum nedir? Dış basında Türkiye’nin bu satın almadan vazgeçebileceğine ilişkin bazı haberler, yorumlar yer alıyor. Bununla ilgili değerlendirmeniz nedir?

Arkadaşlar S-400 ile ilgili arkadaşlarımız imzalarını attılar. Bildiğim kadarıyla kaporayı da verdiler. Bundan sonraki süreç de zaten Rusya’dan bize aktarılacak kredi ile ilgili devam edecek bir süreçtir. Gerek Sayın Putin, gerekse şahsımın bu konuda kararlılığımız var. Türkiye Cumhuriyeti’nin savunma sanayii veya savunmasıyla ilgili bağımsızlık ilkelerini veya bağımsız kararını herhalde kimsenin tartışmaya hakkı yoktur. Biz kendi bağımsızlığımızla ilgili kararımızı kendimiz veririz; ülkemizi savunmak için koruma tedbirlerini de, güvenlik tedbirlerini de kendimiz almakla mükellefiz. Eğer bir yerlerden bu noktada herhangi bir savunma unsurunu tedarikte zorluk çekiyorsak, girişimlerimiz çoğu kez engellemelere takılıyorsa biz ne yapacağız, başımızın çaresine bakacağız. Mesela, silahsız hava araçlarını maalesef dostlardan alamıyorduk biz, çok da yüksek paralar istiyorlardı, bedava da istemiyorduk üstelik. Ama terör örgütüne tank, top, zırhlı araçlar veriyorlar; ama biz parasıyla istediğimiz halde bazı ihtiyaçlarımızı tedarik edemiyoruz. Sonuçta ne oldu? Hamdolsun insansız hava aracını da kendi ülkemin insanı üretir hale geldi, silahlısını da üretir hale geldi. Son bir haftada 90 terörist öldürüldü. Ama bakıyorsun bir milletvekili çıkmış ana muhalefet partisinden bundan rahatsız oluyor! Kazakistan’a gelirken de söyledim: Sen kimden yanasın? Teröristten yana mısın yoksa benim güvenlik güçlerimden yana mısın? Ne yapacaktık, benim bu kadar vatandaşım, güvenlik gücü, askerim, polisim, subayım şehit edildi; adamın takındığı tavra bak. Tabii ki bunların üzerine gideceğiz, kusura bakmasınlar. Bu konuda savcılarımızın soruşturma açmasını da takdirle karşılıyorum. Böyle bir durumda, ana muhalefetin başındaki zat, kalkıp o milletvekilini bizzat kendi uyarmalıydı, sen ne yapıyorsun, ne diyorsun diye.

Haberin Devamı

‘Savunmayla ilgili kararımızı kimsenin tartışmaya hakkı yok’

Haberin Devamı

‘Teşekkür etmen lazım!’

- Ana muhalefet partisi ile yargı arasında son günlerde devam eden bir polemik var. Esasen Danıştay Başkanı’nın açıklamaları ile başladı. CHP’nin “Adalet Yürüyüşü” dediği yürüyüşe yönelik, “Yargıyı bu şekilde yıpratmak bütün Türkiye’ye zarar verir” şeklinde açıklamaları var. Danıştay Başkanı, “Sözde adalet yürüyüşü” deyimini kullandı. CHP de ona, “Sözde Danıştay Başkanı” yakıştırması yaptı. Siz bu polemiği nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şunu bir defa inanarak, bütün samimiyetimle söyleyeyim: CHP’nin bu yürüyüşü gerçekten “Sözde adalet yürüyüşü”dür. Zira CHP’nin öncelikle adalet kavramını, mefhumunu anlaması lazım. Bunu bir defa bilmiyorlar.

Şimdi “Sözde adalet yürüyüşü” ile, Ankara’dan 29 günlük yürüyüşle, sen kalkıp da bir vatandaşın izni olmadan arsasına el koyarsan bunun adaletle izahı olur mu? Oraya gel, karavanını koy, ondan sonra oradan poz ver, şunu yap, bunu yap. Nerede adalet? Öbür taraftan Şişli’de temizlik işçileri ne dediler, adalet arayışına onlar da çıktılar. İzmir’de belediye çalışanları adalet arayışına çıktı. Dolayısıyla o yürüyüş “sözde adalet”. Oysa adalet, sözle olmaz, ancak icraatla olur... Ama bunlarda icraatta adalet yok.

Danıştay Başkanımızın, Yargıtay Başkanımızın, ana muhalefetin söylemlerini yargıya, hukuka adeta müdahale gibi gördüklerini; bundan rahatsız olduklarını düşünüyorum. Muhtemelen bu sebepten dolayı, o yakışıksız söylemler karşısında, bunlara bir hukuk dersi verme noktasına gelmiş olmalılar... Herhalde Kılıçdaroğlu’nun kalkıp da Zerrin Hanım’a hukuk dersi verecek hali yok. Onların daha çok mürekkep yalaması lazım. Aynı şekilde Yargıtay’a böyle bir şey verecek hali yok. Daha çok mürekkep yalaması lazım. Ama bunlar (Kılıçdaroğlu) tabii haddini bilmiyor. İşte yanında bir hukukçusu var. Görüyorsunuz, öldürülen teröristlerin hakkını savunuyor. Ne hakkı ya? Bunlar terörist. İşte bir tanesi de Kılıçdaroğlu’nun Artvin’de kendisine eylem hazırlığında olan terörist ya... Bak, onu vurdular. Yahu teşekkür etmen lazım senin. Bırak teşekkürü, tam aksine gelip üzerine saldırıyorlar.

Bangladeş’i yalnız bırakmayız

- Myanmar’da katliamın durması yönünde bir ümit var mı? Bangladeş’e yönelik yardımlar da bundan sonra devam edecek mi? Oradaki kampın tablosu çok kötüydü...

Myanmar’ın Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Suu Kyi ile yaptığımız telefon görüşmesi, aslında oldukça müspet bir görüşmeydi. Kendisine, ‘Önümüzü açarsanız, özellikle Arakan’daki bu mağdur insanlara yardım ulaştırabiliriz, en azından çadırlar kurabiliriz’ dedik. Bunları aynı şekilde Bangladeş yönetimine de söyledik. ‘Bize yer tahsis edebilirseniz size herhangi bir yük getirmeden, oralarda çadırlarımızı kurabiliriz’ dedik. Arakan’da tam bir insanlık dramı yaşanıyor. Yolda maalesef vefat edenlerin sayısı yüksek. Tabii Bangladeş’in de sıkıntıları var. Ama biz Bangladeş’i bu noktada yalnız bırakmayız. Umudumuz, onların bir an önce yer tahsisini yapmaları. Bu yer tahsisini yaptıkları anda, Kızılay’ımız, AFAD’ımız, onların Kızılay’ı ile süratle inşallah orada çadırları tesis edebiliriz. Bunlarla beraber oralarda o insanlara çok daha farklı bir yaşam imkanını sağlayalım istiyoruz.

‘Savunmayla ilgili kararımızı kimsenin tartışmaya hakkı yok’

‘Bankaları kredi için sıkıştıracağız’

-Kredi Garanti Fonu (KGF) 250 milyar civarında Türkiye’de esnafı rahatlatıcı bankaların kredi vermemesini aslında önünü açmış oldu. Gelecek 2018 yılı için böyle bir düşünce var mı, KGF çalışması gibi? Bir de 180 günlük program planınız vardı, o gecikiyor mu?

Bütün bakan arkadaşlarım hazırlıklarını Başbakanımıza getiriyor. Başbakanımız da çalışmalarını bitirip bana takdim edecek. Ben de çalışmaları bitirip inşallah adımlarımızı atacağız. Gelişmelerdeki güzelliklere baktığımızda bankaların kredi olayındaki tutuculuğunu kesinlikle aşacağız. Kesinlikle sıkıştıracağız. Devlet bankaları başta olmak üzere üzerine gideceğiz. Özellikle yatırımcımız krediye rahat erişebilmesi lazım ki bu adımlar atılabilsin. Bankaların da bu işi kolaylaştırması lazım böyle yüzde 15, 16’lara varan faizlerle olmaz. Aşağı çekilmesi lazım. Sayın Başbakanımızla beraber ilgili bankaları konuşacağız. Diyeceğiz ki, bunu aşağı çekeceksiniz ona göre biz sürümden kazanacağız. Yatırımcıyı köşeye sıkıştırarak değil. Bunu yapınca hem yatırımda farklı bir süreç olacak. İnanıyorum ki Türkiye farklı bir kalkınma performansını elde edecek.”

‘Türkmenler terk etmemeli’

- Kuzey Irak’taki yönetimin referandum kararının üzerine bir de Türkiye’ye yönelik savaş planları ortaya çıktı. Barzani’nin Türkiye’ye savaş beyanı basında yer aldı. Bu herhalde Sayın Bahçeli’nin konuşmasının üzerine söylenen bir beyan oldu. Türkmenlerin bulunduğu bölgelerde Türkmenlere ABD’de kalma veya vatandaşlık taahhüdü ile göç için teşvik söz konusu diyorlar. Tüm bunlara karşı, Türkiye’nin alternatif formülleri var mı?

Duygusal çıkışlar yapmak doğru olmaz. Bu dediklerinize dair bir değerlendirme için, o iddiaları etraflıca bizim Dışişleri’nden dinlememiz, doğru bilgileri almamız lazım. İddialar nedir, ne değildir, ne derece doğrudur? Bunları bir görmemiz lazım. Okumamız lazım. Değerlendirme ancak ondan sonra yapılabilir. Böyle duygusal çıkışlarla açıklamalar yaparsak, bu yanlış olur. Ama bizler Türkmen kardeşlerimize oraları terk etmelerini asla tavsiye etmeyiz. Onlar kendi topraklarında kalmalıdır. Biz de tabii ki üzerimize ne düşerse sonuna kadar onu yaparız.

‘Alman yönetimine kırgınlığımız var’

- Türkiye ile Almanya arasındaki gerginliğin seçim süreci ile de alakalı olduğunu düşünecek olursak, Almanya’da seçimler yaklaşıyor, seçim sonrasında ilişkilerde bir normalleşme bekliyor musunuz? İlişkiler eski iyi düzeyine ulaşabilir mi? Bu süreçte artılması gereken adımlar neler? Türkiye bir adım atabilir mi? Biz karşı taraftan hangi adımları bekliyoruz?

Bizim Alman halkıyla, Almanlarla hiç bir sorunumuz yok. Almanya’da 3 milyonu aşkın soydaşımız yaşıyor. Orada Almanlarla entegrasyon içerisinde yaşıyorlar. Sorun, Almanya yönetimindeki yetkililerin yanlış tavırlarından kaynaklanıyor. Dolayısıyla yanlış tavırlara son verilmesi lazım. Referandum döneminde neler yaptıklarını gördük. Saldırılar sürdürmeleri halinde, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak elbette onurumuzdan taviz veremeyiz. Almanya’nın şu anda teröre yataklık yapan bir ülke haline gelmesini normal karşılayamayız. Dediğim gibi bizim Alman halkıyla hiçbir sorunumuz yok. Sadece hatalı tavırlar dolayısıyla, Alman yönetimine kırgınlığımız var. Evet, seçim dönemindeler. Ama, seçimde şu kazanmış, bu kazanmış, bu da bizi pek ilgilendirmiyor. Bu Almanya’nın kendi iç meselesidir.

- AB’deki kilit ülkelere bakınca onların 3 gündem maddesi var deniliyor: Recep Tayyip Erdoğan...

Yani Recep-Tayyip-Erdoğan... (Gülüşmeler...)

- Evet... Siz AK Parti İl Başkanları toplantısında, “Erdoğan size ne yaptı?” dediniz. Sahi, siz ne yaptınız? Avrupa neye veya hangi diziye reaksiyon gösteriyor sizce?

Diriliş dizisine... (Gülüşmeler...)

- Cevabınızı alsak?

(Gülerek) Bence yeterli... Her şeyi anlatmıyor mu?

DİĞER YENİ YAZILAR