Dolarla ilgili bir iki şey

‘Helikopteri gönderdik ya!’

Olayı fazla dramatize etme niyetinde değilim ama son günlerde birçok arkadaşımın dilinde hep o fıkrayı duyuyorum. Hani adam zordaymış ve ‘Allahım bana yardım eder’ diyormuş. En son sellerin arasında çatıya çıkıp oturduğu sırada aynı gerekçeyle tepesinde beliren kurtarma helikopterinin yardımını ‘ya bi git allasen’ diyerek reddetmiş. Ve Niyazi biçiminde ölüp gidivermiş. Sonrası daha alem. Allah katına çıktığında ‘Ey Yaradanım neden bu biçare kuluna yardım etmedin’ diye isyan ederken cevap gelmiş: ‘Yardım diye o kadar çok şey gönderdim, aklın neredeydi?’

Fıkra bir yana bugün geleceğimiz bu noktayı ekonomistler yıllardır söylüyordu. Şu an doların düşmesi için dua etmekle meşgul kişilerin bu noktada fark etmesi gerekenin başında da bu geliyor.

Öte yandan Ekonomi Bakanı’nın açıklamaları esnasında Trump’tan gelen alüminyum ve demir ürünlerin ithaline yönelik gümrük vergisinin halini kaç gazete duyurmaya cesaret edebildi emin değilim. Bakan’ın konuşmasını ve hemen ardından yapılan yorumları takip ettiğim televizyon kanalının ve nicelerinin hayal aleminde yirmi bin fersah dalışını ise son derece görkemli bir ‘dalış’ olarak zihnime kaydettiğimi ifade etmek durumundayım. Bir kez daha kulakların çınlasın Fahrenheit 451.

Haberin Devamı

Ekonomi böyleyken gelelim aşka. Sevgili arkadaşım Hikmet Hükümenoğlu’nun ‘Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri’ kitabı, romanlarıyla (Körburun’u mutlaka okuyun derim) tanıyıp sevdiğimiz bu yazarı farklı bir boyutuyla da karşımıza çıkarıyor. Hükümenoğlu’nun öyküleri, tıpkı günümüz gibi. Buruk, trajikomik ve kısa.

Aşk Öyküleri-No3’ü okurken nedense şu dolar fıkrasını bir kez daha düşünesim geldi... Adam dört yıl üniversitede kızın peşinden koşuyor. Kız bunun yüzüne bakmıyor. Sonra mezun oluyorlar ve aradaki buzlar eriyor. Al sana aşk! Oğlan askerdeyken kız hasretten 17 kilo veriyor. Bir daha toparlanamıyor, toparlanamıyorlar... Kız ise kilo vermeye devam ediyor. Düştükçe düşüyor yani. Düşüş bu. Sonu gelmiyor. Geldiği yerdeyse bambaşka kırılmalar hasıl oluyor.

Haberin Devamı

Aşk nedir sorusuna ‘aşk ona inanmamaktır’ biçiminde bir ön cevabınız varsa son derece keyifle okunabilecek öyküler bunlar. Şahsen, Hikmet’in sunduğu ilhamla zaman zaman yüksek sesli kahkahalar atarak okudum. Aşka inanmadığımdan değil. Tam tersi. Hem aşka hem de edebiyata inandığımdan. Kitaptaki cevabın tümü de bunu işaret ediyor aslında.

Aşk ve edebiyatın besbelli yetemeyeceği ekonomi açmazındayken, ne olacak bu doların hali sorusunun cevabını tepemizden aşağı inecek helikopterlerin skorsky gölgelerine bırakıyorum. Sonraki olası konuşmaları ise şöyle hayal ediyorum.

Soru: Yahu niye yardım etmedin?

Cevap: E ettim ya, size iki düzine skorsky gönderdim.

Soru gibi bir yakınma: Yahu onlar savaş helikopteri. Tepemizden aşağı mermi yağdırıyordu. Zaten mevta olmamızın nedeni de bu. Neden ama neden? Neden biz, neden?

Cevap gibi yakınma: Ee, nush ile uslanmayanı...

DİĞER YENİ YAZILAR