Sorular küçümsenirse

Prag

Prag’ta sonbaharın güzelliği her yere yansımış.

Ve adeta kentin her yerindeki -bir orman gibi- parklarda yüzlerce farklı ağaçların yaprakları sararmış ve bir çoğu da kızıl bir renge bürünmüş...

Hüzünlendiriyor insanı...

Türkiye Milli Takımı’n maçı için geldik... Elbette kazanmayı da istiyoruz, lakin her geldiğimizde adeta açık hava müzesi gibi gezdiğimiz Prag’ta neleri kaybettiğimizi de bize sanki haykırıyor!

Ve kaybettiklerimizi yüzümüze çarpıyor gibi.

Bizlere; parksız, müzesiz, sanat ve estetikten ne kadar uzak yaşadığımızı da hatırlatıyor!

***

Nereye gitsek, Türkiye’de neler oluyor? Sorusuna dostlarımız cevap vermekte zorlanırken, bazıları da soruları küçümseyerek geçiştirmeyi tercih ediyordu.

Diğer yandan Nobel Ödülü’ne layık görülen Aziz Sancar’ın başarısından dolayı da tebrik edenlerin sayısı da bir hayli fazlaydı.

Mardin’in bir köyünde doğup büyüyen ve bölgede eğitimini alan Prof. Aziz Sancar’ın açıklamalarını okuduğumuzda ise hem üzüldük hem de sevindik.

Üzüldük, çünkü basın ile ilgili söyledikleriydi...

Haberin Devamı

Sevindik, Nobel ödülü aldığı için...

Yani, uzaklarda yaşayanların da basın konusunda bizlerle aynı görüşte olması ise üzerinde ciddi olarak düşünülmesi gerekiyor.

***

Prof Sancar Türk basınını takip etmediğini, moralini bozduğunu belirterek diyor ki;

- Ülkemde yaşananları Çalışmalarımı olumsuz etkiliyor. Türkiye’deki bilim adamı arkadaşlarım kargaşadan dolayı çalışma yapamıyor!

Bu ülkede gazeteciliğin temeli muhalefet üzerine kurgulanmış!

Ve felaket tellalları gibiyiz.

Kronikleşen muhalif duruşundan vazgeçmeyen basınımız hemen herkesin bu anlamlı sorularını küçümseyerek yola devam ediyor.

Kötümser ve felaket haberciliğiyle büyüdüklerini sanıyorlar ama yüzyıldan beri neden yerinde saydığımızın nedenini Prof. Aziz Sancar söylüyor...

***

Prag’ta sonbaharın hüznünü yaşarken, diliyoruz ki basınımızın da kronikleşen felaket, kaos ve kargaşa stratejisi son bulsun...

DİĞER YENİ YAZILAR