Gazete Vatan Logo

'Ne lahmacunmuş ama!"

Lahmacun polemiği giderek genişliyor. İşte İzzet Çapa'nın jet cevabı...

'Ne lahmacunmuş ama!"

İzzet Çapa, Gecce.com'da yayınladığı yazısında, bugünkü köşesinde Habertürk'te yayınlanan Sahir Erozan röportajını konu edinen Vedat Munyar'a cevap verdi.

İzzet Çapa'nın gecce.com'da yayınladığı yazı:

Ne lahmacunmuş ama… Her gün yazılarını keyifle okuduğum Vahap Munyar gibi ciddi bir ekonomi gazetecisinin bile ağzını sulandırmış. Tabii içindeki filet mignon sayesinde değil, haber değeri olarak. Hakkını teslim etmek lazım, ‘50 liralık lahmacun’ Vahap bey tarafından Hürriyet’in sayfalarında ele alınınca gerçek değerini buldu ve ünlü oldu. Efendim herhalde anladınız, ortalığı böylesine karıştıran Bodrum Maçakızı'ndaki Sahir Erozan’ın filet mignon’lu lahmacunları.

Ne lahmacunmuş ama


Bu garip ve fantastik olaylar zincirine bugün köşesinde Vahap Munyar son halkayı büyük bir zerafetle eklemiş. Diyor ki; “Malatyalı Vahap yazınca etik dışı olan lahmacun, Çapa yazınca manşete çıktı” Çapa’yı gazetem manşet yaptı ama Vahap Bey de başlığa çıkartmış, bu da sevindirik yaptı beni. Burada Çapa dediği ben oluyorum ama asıl giydirme noktası Serdar Turgut . Turgut, Vahap Bey'in ’50 liralık lahmacun” haberinin etik dışı olduğunu yazmış. Bunun üzerine o da “Ben yazınca etik dışı olmakla suçlanıyorum,, lüks restoran işletmecisi İzzet Çapa yazınca manşete çekiliyor. Serdar Turgut Çapa’ya bakalım ne diyecek” diye atıyor fırçasını. Serdar Turgut’un yazısına ben de katılmadım, ayrıca o ne der bilemem. Turgut’u kınarken beni neden kullanıyor onu da anlamadım ama Vahap beye küçük bir ‘çapa’ri atmak geldi içimden. Kendileri, Melkan-Murat Tabanlıoğlu’nun davetlisi olarak Bodrum Havaalanının dış hatlarını gezmek için gittiğinde yapmış bu röportajı. Ben ise ‘tekne kazıntısı’ bir gazeteci olarak kendi paramla uçtum maalesef. Büyük gazeteci olmanın kurallarından biri de davetli olarak ‘gidip gelmek’ herhalde. Bir de ‘Lüks Restorancı İzzet Çapa sorunsalı’ var ki ‘lüks’ sözcüğü içimi parçaladı. Keşke bir kez bile olsa mekanlarımdan birine gelseydi Vahap bey. Örneğin her gün 500-600 kişinin girip çıktığı Limonata’da onunla lüks kavramı üzerine biraz laflayabilseydik. Herhalde benim röportajımın sadece manşetine bakıp sayfaları çevirdi Munyar. Yoksa lahmacun meselesinin sadece birkaç paragrafta kaldığını, Sahir Erozan ile Bill Clinton’a danışmanlığından, yalısındaki Obama’nın Başkan Yardımcısı Joe Biden’e verdiği davete kadar neler konuştuğumuzu da okuyabilirdi. Benim adıma yazık olmuş! Galiba makro ekonomiye değil mikro ekonomiye bakıyor Vahap bey. Bir de bana gına getiren şu restorancı-gazeteci meselesi var. İyi ya da kötü, ki bunlar lüks gibi izafi kavramlar, bir yıldır Haber Türk’ün profesyonel muhabiriyim. ‘Abilerin’ gözünde ise hala lokantacı. Bu konuyu pek takmıyorum aslında. Neden mi, bir reklamcı büyüğümün yaşadığı ve anlattığı şu öykü sık sık aklıma geliyor da ondan. Reklamcı abi, bir gün Bostancı’da yaşlı bir balıkçıdan balık alıyor. Adam ona “Oğlum senin mesleğin ne?” diye soruyor. “Reklamcıyım baba” diyor. Yaşlı adam şöyle bir bakıyor ve “Oğlum” diyor “Sonunda cılık culuk olan şeyler meslek sayılmaz. Mesela Balıkçılık, reklamcılık, lokantacılık… Meslek dediğin doktor, mühendis, avukat gibi olmalı…” İşin şakası bu ama yine de siz bu kadar takmayın Vahap bey… Hepsi cılık culuk zaten… Ayrıca Malatyalı olduğunuza sevindim. Biz de Adanalıyık… Komşu sayılırız...

Haberin Devamı