Irak’ta tırmanan olaylar ve hedefteki Türkmenler

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin tek taraflı kararı ile gerçekleşen gayrimeşru referandumun hükümsüz sayılmasının ardından Bağdat kontrolünde başlayan operasyonların etkileri devam ediyor. Türkiye, İran ve Merkezi Hükümetin uyarılarına rağmen “Bağımsızlık engellenemez!” diyen Barzani’nin ABD tarafından da askıya alınması 2014 öncesindeki sınırlarına dönmesine sebep olmuştu. Hatta tartışmalı uzatmalarla 12 yıl sürdürdüğü Başkanlık görevini 1 Kasım itibariyle sonlandırmak zorunda kalmıştı.

Gelinen aşamada Mesut Barzani’nin görevi bırakmasıyla birlikte yetkilerinin önemli bir kısmı Başbakan Neçirvan Barzani’de bulunuyor. Söz konusu yetkilerin en önemlisi dış temsil ve mili güvenlik. Ancak komuta kademesinde atama yetkisine sahip olsa da Başbakan Barzani’nin güvenlik güçleri üzerinde güçlü ve açık bir kontrolünün olduğunu söylemek zor.

İşte böyle bir ortamda Kürt Bölgesel Yönetimin üç önemli merkezinden biri olan Süleymaniye’de başlayan protesto gösterileri şiddetini artırdığı gibi bölgenin merkezi Erbil’e de sıçradı. Bunun en büyük sebebi referandumun neticesine bel bağlayarak hemen herkese dolar vaat eden, maaş bağlayan Erbil yönetimidir. Üstelik gelir adaletsizliğindeki uçurum ve petrol kaynaklarının sınırlı bir grup tarafından kullanılması yaklaşık 1 yıldır içten içe sosyal ağları örüyordu. Fakat Barzani, Kerkük başta olmak üzere tartışmalı bölgelerin kaynaklarını halka dağıtacağı algısı oluşturmuştu.

Haberin Devamı

Böylesine bir hayal kırıklığı dün akşam saatlerinde Erbil’de, Barzani posterlerinin yakılmasına kadar işi götürdü. Olayların tırmanması ile Irak Başbakanı İbadi bölgeye asker sevkiyatı yaptı.

Öte yandan meselenin bir de Türkiye’yi, yani Türkmenleri ilgilendiren yönü var.

Geçtiğimiz hafta Türkmen nüfusun yoğun olduğu Tuzhurmatu’da yapılan saldırıda 6 yaşında bir Türkmen çocuk hayatını kaybetti. Bir süredir Tuzhurmatu’da bu tarz saldırılar olduğunu görüyoruz. Tuzhurmatu ilçesi hem önemli bir geçiş noktası hem de güç tahakkümü için bir motivasyon alanı. İşgalden önce nüfusunun %60’ı Türkmenlerden oluşuyordu. Araplar ve Kürtlerin de yaşadığı şehirde meydana gelecek bir kırılma tüm bölgeyi etkileyebilir. Peşmergenin referandum sonuna kadar burayla ilgili yaklaşımı “Tuzhurmatu giderse Kerkük gider.” şeklindeydi. DEAŞ işgalinin ardından ABD desteği ile şehirdeki yönetimi ele alan Peşmergenin tartışmalı bölgelerden birisi olan Tuzhurmatu’yu stratejik gördüğü çok açık. Üstelik buradaki Türkmenlerin önemli bir kısmının Şii olması Haşdi Şaabi ve İran etkisini de gündeme getiriyor. Zaten 16 Ekim’de Peşmergenin çekilmesinde Türkmenlerin ağırlıklı olduğu askeri birlik öne çıkmıştı.

Haberin Devamı

Bununla birlikte Tuzhurmatu’daki yeni denge girişimleri aslında Kerkük’ü hedef alıyor. Birkaç gün sonra bu kez Kerkük’te Musalla mahallesindeki Irak Türkmen Cephesi bürosuna roketatarla yapılan saldırı uzun zamandır konuşlandırılan PKK’lı teröristlerin sahaya sürülmek istendiğini işaret ediyor.

Dün de Kifri ilçesindeki Irak Türkmen Cephesi bürosu, Türkmen Radyo İstasyonu, Türkmeneli Öğrenci ve Gençler Birliği ile Türkmen Okulu ateşe verildi. Can kaybı yaşanmazken ciddi maddi hasar meydana geldi.

Haberin Devamı

Olayların içyüzünü bizzat merkezindeki Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Erşat Salihi’ye sordum: “Buradaki Kürt partileri kendi ihtilaflarını başka bölgelere nakletmek için sürekli olarak ITC’yi hedef alıyorlar. Bunu bayrak krizinde ve referandumda da yaptılar. Sanki ITC Kürt düşmanı algısı yaratarak eylemleri bizim üzerimize yöneltmek istiyorlar. Biz Kürt düşmanı değiliz. Kendi halkımız için mücadele ediyoruz. Şu an Kuzey’de yaşananlar ve bize yapılan saldırılar bir projenin içerisinde gerçekleşiyor. Buradan söylüyoruz. Bizi daha fazla sıkmasınlar.”

Öyle görülüyor ki Türkmen demek Türkiye demektir. Türkmen varlığı etkisiz kılınmadan Türkiye’nin etki sahası kırılamayacaktır.

DİĞER YENİ YAZILAR