Kuzey Kore ve uçurumun kenarı oyunu...

Kuzey Kore ile ABD arasında süregelen nükleer füze krizi yalnızca bugünün karşıtlıkları ile açıklanamaz. Her ne kadar sosyalist bir idare ve komünist bir sistemle yönetiliyorsa da uluslararası bir kampanya ile “öcü” haline getirilen Kuzey Kore’nin ABD politikalarının öteki yüzü olduğu söylenebilir.

Soğuk savaş döneminin başlamasıyla Kore yarımadası ikiye bölünmüş ve ABD bu savaşın stratejik ayağı olan Güney Kore’yi kapsamı içerisine almıştır. Böylece K. Kore, Çin ve Rusya arasında denge ve ölçüleri değişen bir ilişki ağına yönelmiştir. 1987’de ABD K.Kore’yi terörü destekleyen ülkeler sınıfına alırken, 11 Eylül sonrasında Irak ve İran ile birlikte terörist ülkeler arasına girmiştir.

Bir asıra yaklaşan bu süreçte K.Kore’nin çabaları kendi toplum algısında emperyalizme/kapitalizme karşı bir mücadele şeklinde seyretmiştir. 3 milyon insanın hayatını kaybettiği savaşta İkinci Dünya Savaşından daha fazla bomba atıldığını hatırlamak lazım. Bu sebeple Kuzey’de halkın yaşam biçimi ve refleksleri olası bir savaşta neler yapılacağına yöneliktir.

Haberin Devamı

1994’te ABD ile yapılan silahsızlanma anlaşmasından 2002’de çekilen K.Kore balistik füze ve buna uygun nükleer başlık geliştirme çalışmalarını hızlandırmıştır. 1994-2011 arasında Kim Yong-il döneminde 44 balistik füze denemesi varken oğlu Kim Jong-un döneminde bu sayı 101’dir.

Geçen yıl Temmuz ayında yapılan bir denemede balistik füze Japon denizine düşmüş ve füzenin en az orta menzilli (10 00-3000 km) olduğu iddia edilmiştir. En önemlisi K.Kore’nin artık nükleer harp başlıkla rına sahip olduğu ileri sürülmüştür.

Son krizin fitilini ateşleyen ise ABD’ye bağlı GUAM adasının vurulacağına yönelik kararın Kim Jong-un onayına sunulduğu haberiydi. Bunun üzerine ABD Başkanı Trump K.Kore’nin “daha önce görülmemiş bir gazapla karşı karşıya kalacağını” açıkladı.

Bugün yaşanan gelişmeler aslında “uçurumun kenarı oyununa” benziyor. Kavramın mucidi Thomas Schelling….ABD-K.Kore krizini böyle bir oyun stratejisi ile incelememizi sağlayan şey ise 1962 Küba füze krizinde ABD Başkanı Kennedy ile SSCB lideri Kruşçef arasındaki mücadele. O dönem Sovyetler Birliği Amerika’dan 90 mil ötedeki Küba’ya nükleer füze yerleştirmeye başlamış, bunun üzerine ABD yoğun tartışmalar eşliğinde Küba’nın deniz kuşatmasına alındığını açıklamıştı. Kennedy bu adımı ile Sovyetler’i nükleer uçurumun kenarına getirmişti. Bu çok tehlikeli bir stratejiydi. ABD Kruşçef’e nükleer uçurumun ötesini göstermişti. Eğer Kruşçef o adımı atsaydı nükleer bir savaş başlayacaktı. Bu arada karşılığında ABD füzelerinin Türkiye’den sökülmesi sağlanmıştı.

Haberin Devamı

Bazı nüanslara rağmen bugün de benzer bir tablo var. Trump “karşı karşıya kalmak” yaklaşımı ile Kim Jong-un uçurumun ne tarafına geçmesi gerektiğini de ifade ediyor. Dün K.Kore’nin GUAM’ı vurma kararını ertelemesi oyunun işlediğini gösteriyor. Zira termo-nükleer bir savaş karşısında sadece iki ülke değil, Rusya, Çin, Japonya sürece katılacak ve asıl kötüsü tüm dünya bir felaketle yüzleşecek. Dünyadaki toplan nükleer bombanın neredeyse tamamı bu güçlerin elinde ve bu bombaların 1/20’si bile insanlığın felaketi demek.

Haberin Devamı

Bununla birlikte 1962’de olduğu gibi ABD ve K.Kore oyunun bir parçası olarak iç siyaseti eklemlemiş gözüküyor. Özellikle Trump’a olan desteğin %36’lara gerilemiş olması buna benzer çıkışları yaptırabilir.

Öz cümle uçurumun kenarındaki bu oyun dik/kaygan bir yokuşa dönüşecek ve kimi zaman aşağı kimi zaman yukarı yürünecek…

DİĞER YENİ YAZILAR