İstanbul'un kedileri Amerika’yı fethetti
Yedi tepeli şehrin yedi kedisinin öyküsünü anlatan "Kedi", ABD'de en çok izlenen Türk yapımı oldu.
ABD'de en çok izlenen Türk yapımı dendiğinde akla, usta bir ismin yönettiği, yıldızlarla dolu kadronun yer aldığı ve göz alıcı sinematografiye sahip bir film gelebilir. Ancak bu sefer öyle değil.
Yurt dışını sallayan filmin başrollerinde bu defa İstanbul'un sakinlerinden olan kediler var. Belgesel, ABD'de yabancı dilde en çok hasılat elde eden üçüncü belgesel oldu. (2 milyon 600 bin dolar) Ayrıca yine ABD'de en çok izlenen Türk yapımı film konumunda.
Psikopat, Duman, Aslan Parçası, Deniz, Gamsız, Bengü ve Sarı... Film, İstanbul'da yaşayan yedi kedi üzerinden şehir hayatını anlamlandırmaya çalışırken, Samatya'dan Cihangir'e, Tophane'den Kandilli'ye kadar farklı bölgelerdeki insanların görüşlerini aktarıyor. Aralarında yazar da var, geçmişte gördüğü tedavi işe yaramayan ve kediler sayesinde hayata tutunan şoförü de. Hepsi beraber yaşadıkları kedileri yorumlarken, aslında belgeselin sonuna doğru duyduğumuz şu cümleler yönetmenin amacını özetliyor: “Bir kedinin ayaklarınıza dolanıp gözlerinize bakması hayatın size gülümsemesidir. Mutlu olduğunuzu ve yaşadığınızı tekrar tekrar hissedersiniz...”
Film, kedilerin hayatını ve onların insanlarla kurduğu bağı anlatmak konusunda oldukça becerikli. Şehirdeki dönüşümün fon olarak kullanılması da bir yaraya parmak basması açısından önemli. Gitgide nasıl onların yaşam alanı daralıyorsa bizim için de aynısının geçerli olduğu ve en nihayetinde birbirimize muhtaç olduğumuz net bir dille ifade ediliyor.
Sonuç olarak "Kedi" izlenmeyi sonuna kadar hak ediyor.
