Gazete Vatan Logo

Gürsel hedef büyüttü

'Gerilla hareketi bitti, büyümek için düzenli orduya geçiyoruz..'

Kiska, Türkiye'nin 50 büyük müteahhitlik firması arasında yer alan büyük bir inşaat grubu. Kurucusu Oğuz Gürsel ise yıllardır Türkiye'nin vergi şampiyonları arasında yer alıyor. Gürsel'in 1984 yılında yatırım amacıyla aldığı The Marmara Oteli ise grubun diğer önemli iş alanını turizm olarak belirlemiş. Gürsel'in zorluk nedeniyle inşaat sektörüne girmesini istemediği çocukları Kağan, Bike ve Ardıç için aldığı The Marmara, bugün New York ve Manhattan'daki otelleriyle uluslararası zincir olma yolunda ilerliyor. The Marmara Grubu'nun hedefi 10 yılda 40 otel açmak ve dünyanın önemli işletme zincirleri arasına girmek.
Büyürken kurumsallaşma çalışmalarını da hızlandıran The Marmara Hotels&Residences Grubu'nu bugün Genel Koordinatör Serdar Alp Turan'a emanet eden ailenin yönetim kurulundaki tek üyesi Bike Gürsel, "Gerilla hareketi bitti, şimdi düzenli orduya geçiyoruz" diyor. Babası Oğuz Gürsel gibi kamuoyu önüne çıkmayı pek sevmeyen Bike Gürsel, karatede siyah kuşak sahibi, İstanbul Kültür Sanat Vakfı destekçisi, son derece mütevazı bir iş kadını. Öyle ki, trafik kazasında ayağı kırılan yazar Adalet Ağaoğlu'nu otelinde aylarca ağırlamış. Bu mütevazı iş kadını başarısının sırlarını şöyle anlattı:

İnşaatçı bir aileden geliyorsunuz. Eğitiminizde alan seçerken bu etkili oldu mu?

İlk başta Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'ni tercih etmiştim. Ancak okurken siyasi olaylar artmıştı. Okul kapandı ve ben yurtdışına gittim. Fransızca öğrendim. Türkiye'de sorunlar devam ettiği için de dönmedim. Strasburg ve Heiderberg'de bir Amerikan okulunda işletme okudum.

Turizmciliğe nasıl başladınız?

Bizim tarihçemize bakıldığında sanki ilk otelimiz Taksim'deki Marmara gibi algılanıyor. Ancak geriye dönüp baktığımız zaman görüyoruz ki, 1978 yılında babamın ilk oteli eskiden Club 212 olarak bilinen Pendik'teki 28 odalı küçük bir oteldi. Satın aldı ve biz onu şirketin misafirhanesi yaptık. Hafta sonları gidiyorduk. İlk bebek yani. Yurtdışından döndüğüm 1983 yılında ilk işim Kemer'de Club Med'de oldu. Askerlik yapar gibi bir şeydi. Babam, "Delirdin mi, orada bavul mu taşıyacaksın?" diye karşı çıktı. Herkes bir şeyler taşıtıyordu. Ama hâlâ oradan öğrendiğim büyük dersler var. İş hayatını ilk orda öğrendim.

Aile içinde ilk işiniz ne oldu?

İlk işim 1984'te Suadiye Rezidans'la oldu. O dönemde Türkiye'ye hep Araplar geliyordu. Herkes evini Araplara kiralıyordu. Bizim de öyle bir binamız vardı. Arap turistlere eşyalı daire kiralamakla başladım. Önce 5 daire, 22 daire, 44 daire derken büyüyen bir yapıya gittim. 1984 ile 1990 arası orada çalıştım.

The Marmara'yı babanız Oğuz Gürsel turizm alanında çalışmanız için siz ve kardeşlerinize almış. Öyle mi?

Bizim için Ekşi Sözlük'te "Babası bu otelleri çocuklarına iş olsun diye aldı" demişler. Aslında bir yandan doğru bu. Bu, bizim hayatımızın işi oldu. 1984 yılında Taksim'deki Marmara'nın sahibi olduk. Mal sahibi bizdik ama oteli Etap Grubu işletiyordu. Zor olduğunu gördük, kendimiz işletmeye karar verdik. 1990 yılında The Marmara adı altında işletmeye başladık.

The Marmara ismi biraz tartışma yaratmıştı.

Evet, The Marmara ismi biraz tepki çekti. Taksiciler "Tihe Marmara diyecek" diyenler oldu. Bazı kişiler "özenti isim" dediler. Fakat aslında biz daha o zamandan enternasyonal olmaya karar verdik. Bizim misafirlerimizin yüzde 70'i yabancı. Yurtdışında bir otel yapsak nasıl ki otellerin ismini The diye başlatmak zorundayız. Burada da düşündük ki The Marmara olsun. Bildiğiniz gibi otelin ismi Marmara Etap'tı. 15 sene oldu hâlâ bana "Etap'ın kızı" diyorlar. Çok uzun bir listeden The Marmara'yı seçtik. Ailece uzun bir zamanda belirledik. Hem basitti hem de insanların Marmara ismini kullanacağını düşündük. Yani bu ismi koyarken herkesin böyle söylemesini düşünmedik. Marmara kullanılabilir diye düşündük. The ilk başta ayrıydı. Ben çok memnunum bu isimden.

Babanız Oğuz Gürsel önemli bir müteahhit. Kiska da çok ciddi yatırımlara imza atmış bir kurum. Ancak hâlâ birinci kuşağın hâkim olduğu aile şirketleri Türkiye'de tehlikeli dönemlerden geçiyor. Siz neler yapıyorsunuz?

2003 yılında kurumsallaşma çalışmamız başladı. Çünkü aile şirketi olarak daha duygusal kararlar alıyoruz. Aslında biz girişimci ilk kuşak gibiyiz. İlk başlarda böyle gerilla harbi gibi hepimiz içinde çalıştık. Ancak büyümek için mutlaka düzenli ordu şekline geçmek gerekiyor. Daha planlı çalışmak gerekiyor. Yönetim kurulumuz var. Ölçerek biçerek karar veriyoruz.

Siz yönetim kurulundaki tek aile üyesisiniz değil mi?

Evet, şu anda yönetim kurulundayım. Kurumsallaşma çalışması öncesinde yani aile yönetimindeyken daha farklı iş bölümü yapmıştık. Ben çocuklarım olduğu için İstanbul'daki yerlere bakardım. Kız kardeşim de dış işlere bakardı. Kurumsallaşmayla birlikte 2-3 senedir ara verdim. 15 senedir bu binanın içindeydim ve nefes almak istedim. Aileden sadece ben yönetimdeyim. Bağımsız bir yönetim kurmak istiyoruz. Kardeşlerim otel dışında işlerle ilgileniyor. Eskiden çok çalışırken şimdi daha çok uzaktan yürütüyorum.

The Marmara bünyesinde şu anda hangi oteller bulunuyor?

Grubun Taksim, Pera, Bodrum, Antalya, Şişli ve Manhattan'da 6 otel ile Pendik, Suadiye ve Çamlıca'da 3 rezidans ve Esma Sultan olmak üzere 10 tesisi bulunuyor. Toplam 2318 yatak kapasitemiz var. Ana otelimiz Taksim Marmara. Babam bize The Marmara ile tektaş almış. Esma Sultan da öyle. Pera'yı da beğeniyorum. Tepebaşı'ndaki oteli kurumsallaşma öncesi aldık. O bölge çok gelişiyor. Çirkin TRT binası yerine müze projesi olursa ihya oluruz. Bizim için demiyorum, İstanbul için faydalı olur. Birçok turistik şehirde mimari çok önemli. Bizde sadece eski eserler var. Dubai bile dünya çapında mimarlarla çalışıp değişik şeyler üretiyor. Mesela Bilboa'da yapılan müze kentin değerini 10 kat artırmış. Yani böyle iddialı eserler şart. Ama Türkiye'de bu kolay değil. Biz Antalya'da değişik bir şey yapmak istedik ama uzun bir süre yaptırmadılar.

Taksim The Marmara yenileniyordu, ne zaman bitecek?

Odalar yenilendi. Dış cephe ve lobi ise bitmedi. 2010'da bitirmeye çalışacağız. Dış cepheyle ilgili anlaşma aşamasındayız. Bu bizim ana otelimiz ve Taksim önemli bir yer. Çok titiz davrandık. 2 senedir birçok mimarla konuşuyoruz. Esma Sultan kadar iddialı bir yer olsun istiyoruz. İşleyen bir otelde değişiklik yapmak çok zor tabii. Dış cephesinde iskele kurmadan yapmak istiyoruz. Kapısı değişik olsun istiyoruz; diğer oteller daha yeni daha modern, buranın da öyle olmasını istiyoruz.

Turizmde büyüme stratejileriniz hakkında bilgi verir misiniz?

İstanbul ve New York'ta daha çok otelimiz olsun istiyoruz. New York'ta en az bir tane daha, İstanbul'da ise birkaç tane daha olsun istiyoruz. İstanbul'a hem yönetim kurulumuz hem ben çok güveniyoruz. İstanbul'un çok daha güzel anları olacak. Avrupa'daki arkadaşlarım bugünlerde bana İstanbul'un oralarda çok popüler olduğunu söylüyor. Burası keşfedilmemiş bir yer.

Yani şehir otelciliğinde mi büyüyeceksiniz?

Evet. Şehir otelciliğinde büyüme niyetindeyiz. Mevsimsel yerlerde otel yapınca birçok zorluklar oluyor. Yani 2 ay para kazanıp bir sene yaşanmıyor. Dolayısıyla Antalya ve Bodrum'u da şehir oteli olarak yaptık. Stratejimiz şu: 4 ve 5 yıldızlı 250 ve 350 oda arası İstanbul ve New York'ta otel açmak. Eskiden olsa her gelen teklife bakardık. Ama şimdi stratejimize uygun olanlara bakıyoruz.

Cafe Marmara sanatçılar, edebiyatçılar için önemli bir buluşma noktasıydı. Şimdi başka bir restoran var. Üzüldünüz mü?

Cafe Marmara'nın kapanmasına ben de çok üzüldüm ama öyle gerekiyordu.


KURUMSALLAŞMA, GELECEĞE YATIRIMDIR

Kurumsallaşma zor mu? Kiska Grubu'nun çalışmaları nasıl gidiyor?


Kurumsallaşmak geleceğe yatırım. Tabii zor. Yatırımları aile yaptığı için duygusal olunuyor. Ama dediğim gibi düzenli orduya geçmek için bu şekilde yapmak gerekiyor. Danışmanla çalışıyoruz. İnşallah şirketlerimiz uzun süre devam eder. Çocuklarımıza da kalır. Nesilden nesile devam eder. Kurumsallaşma, otelleri idare etmekten daha zor. Hem aile dinamikleri var içinde hem iş dinamikleri. Ben hiçbir zaman inşaatla ilgilenmedim. Babam bu işi kendisiyle başlayıp kendisiyle bitecek şekilde kurgulamış. Çünkü bu işi riskli görüyor, o işe girelim istemiyor. Ve biz de bu işin okulunu okumadık. İnşaat çok zor bir iş. Yani o sektörde bir kurumsallaşma yok ve babamla beraber bitecek.

'HER ŞEY DAHİL' ÇOK ZARAR VERİYOR

Türkiye'de sektörün gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz. Kriz nasıl etkiledi?


Türkiye ucuz destinasyon damgası yedi. Bu, çok rahatsız edici. Her şey dahil sistemi büyük zarar verdi, veriyor. Aslında kaç turist geldiğinden ziyade ne kadar bıraktığına bakılmalı. Her şey dahil sisteminde turist kalitesi düşüyor. Onlardan kazanılan parayla, yarattıkları pislik bile temizlenmez. Antalya'da aynı zamanda çok fazla otel oldu. Para kazanılmaz bir hale geldi. Beni en çok üzen Türkiye'nin ucuz destinasyon damgası yemesi. Sektör aslında 2008'de en güzel senelerden birini yaşadı. Ancak krizle birlikte fiyatlar gerilemeye başladı. Avrupa'daki metropollerde berbat otellere dünyanın parasını ödüyoruz. Hükümet kriz döneminde çeşitli paketler açıkladı. Turizmde ise tek bir karar çıktı, ihracatçı ilan edildiler. Sektörün sesi ise çok cılız çıktı.

OTELCİLERİN AYRI BİR BİRLİĞİ YOK

Otelcilerin sesi neden cılız çıkıyor. Sökterde işler iyi gittiği için mi?


Otelcilerin ayrı bir birliği yok. Otelcilerin sesini duyuracak kişi yok. Dinlerler mi dinlemezler mi onu da bilemiyorum. Hükümet tahsis vermek yerine altyapıyı güçlendirecek yatırımlar yapabilir. Ciddi problemler var. 5 yıldızlı otele geliyorsunuz. Ama kaldırımlar, taksiler 1 yıldızlı. Devlet bunlar için bir çözüm bulmalı. Farklı bir şeyler de olsun ki otele gelen dışarı çıksın. Yani devlet başka şeyler üretmeli. Örneğin Bodrum Monte Carlo gibi olsun diye hedefler koymalı. Türkiye tarih açısından zengin. Plajlarımız var. Turiste sunulacak çok şey var. Dünyada bu kadar zengin bir yer yok ama hâlâ hak ettiği yerde değil. Betonlaşma bir an önce dursun. Allah aşkına artık Bodrum'a yazlık ev yapılmasın. Yunan adalarına gidiyoruz, 3-5 ev var. Ama bizde sıra sıra ev var. İnsanlar doğa için de geliyor. Devlet doğa içinde tedbir almalı.

KARATEDE SİYAH KUŞAK SAHİBİYİM

Karatede siyah kuşak sahibi olduğunuzu öğrendim. Karateye ilginiz nereden geliyor?


Karateyi 5 yıldır yapıyorum. Aslında siyah kuşağın hikâyesi biraz komik. Acıdılar bana sınavda torpilliyim. Siyah kuşağa geçerken federasyonun düzenlediği belli bir yere gidiyorsunuz. Benimki Güngören'de havalandırmasız bir salondu. 700 çocukla birlikte sınava girdim. Boyum kısa olduğu için dikkat çekmiyordum. Orada çocuklarla girince heyecanlandım. Elim ayağım birbirine karıştı. Benden uzun 13-14 yaşında bir çocukla eş oldum. Dedim "Bak Ramazan benim senin kadar oğlum var, çelme takma bana." Galiba biraz acıdılar verdiler. Ben ODTÜ'deyken ülkücüler karate yapardı. Yıllar sonra otelde dersler başladı, egzersiz diye sevdim, öyle başladı. Artık siyah kuşak alınca bıraktım biraz. Ama hocam karatenin çok sert olmadığını anlatmak için beni örnek göstermek istiyor.


BABAMIN THE MARMARA'YI ALDIĞINI GAZETEDEN ÖĞRENDİM

1 Mayıs 1977'de 36 kişi Intercontinental Oteli'nden açılan ateşle öldü. Satın alma sırasında bu sizi nasıl etkiledi?

Biz o zamanlar henüz işlerle ilgili değildik. Zaten o dönemdeki olaylar yüzünden ben yurtdışına gitmiştim. Otelin alındığını Milliyet gazetesinden öğrendik. Babam bize işlerinden bahsetmezdi. 1984 yılıydı. Bu otel 2 sene satılmaya çalışıldı. O da yatırım olur diye düşünerek almış herhalde. Sonra satın alınca kendimiz işletmek istedik. Biz okuldan mezun olup yurtdışından döndüğümüz sırada o zaman bizim işimiz oldu. Ama üç kardeş çok tepki aldık. "Bunlar genç, otelcilikten ne anlar" dediler.

BİKE GÜRSEL KİMDİR

Kiska Grup'un kurucusu Oğuz Gürsel'in üç çocuğunun en büyüğü olan Bike Gürsel, Strazburg ve Heidelberg'te bir Amerikan okulunda işletme eğitimi aldı. 1983'te Türkiye'ye döndü ve Kemer'de Club Med'de çalıştı. Ardından 1984-1990 arasında Suadiye Rezidans'ta çalıştı. Halen The Marmara Hotels & Residences Grubu Yönetim Kurulu Üyesi olan Gürsel, aynı zamanda İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın da önemli destekçileri arasında. Uzun yıllar karate sporu ile de ilgilenen Gürsel, bu alanda siyah kuşak sahibi.

- Jale Özgentürk - Referans -

Haberin Devamı