Kıyasıya bir düello!

Cumhurbaşkanı adaylarının seçim yaklaşırken konulara daha sert söylemlerle yaklaştığı görülüyor.

Aslına bakarsanız buna “kıyasıya bir söz düellosu” demek daha doğru olur.

Örneğin; Muharrem İnce, Erdoğan’ın reddetmesine rağmen hemen her konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “televizyonda karşılıklı tartışmaya” çağırıyor.

Muhalefet adaylarının hepsi mitinglerinde önce “ekonomik sıkıntıdan” başlayarak eğitim, adalet, eşitlik ve birçok konuda iktidara yükleniyor.

Ak Parti’nin önemli seçim söylemi olarak “din elden gidecek” iddiasını seçtiği dillendiriliyor.

Kerem Çalışkan Eminönü’nde esnafla yaptığı konuşmaları yazmış, aynı konu…

“Ekonomi daha kötü olur ama yine AKP kazanır” diyorlar.

Din-inanç konusu

Bunun nedenini de “Ötekiler gelirse başörtüsünü kaldırıp imam hatipleri kapatacaklarmış” diyerek açıklamış konuşan kişi.

Yıllar öncesine, Refah Partisi döneminden başlayıp Ak Parti ile devam eden “din ilişkili siyaset”e döndük yine…

Siyasi partiler her tartışmayı yapabilirler ancak “insanların din ve inançlarına karışılmayacağını” tüm partiler vaat ettiğine göre din konusu tartışmaların dışında tutulmalıdır.

Haberin Devamı

Laik devlet gereği olarak dini sembollerin, kıyafetlerin kamusal alanda kullanılmaması tartışması bitmiştir.

Başörtüsünün yasaklanması söz konusu değildir.

Devlet liselerinin imam hatipe dönüştürülmesi konusu ise tartışma götürür.

Her din ve inançtan vatandaşın yaşadığı bir ülkede okulların çoğunluğunu “tek bir din ve mezhebin okulu” haline getirmek ne derece doğrudur?

Bunun dışında din-inanç, insanların kendisinin karar vereceği, Allah’la kul arasında kalması gereken konulardır.

Bir parti değil, her parti bu konuda söylemlere dikkat etmelidir.

FETÖ ve çıkan ders!

Din, siyasetin içine girdiğinde, cemaat ve tarikatların da yoğun şekilde siyasetin içinde yer aldığı biliniyor.

Bunun sonucunda ne tür tehlikelerin ortaya çıkabileceğini 15 Temmuz’da ve öncesindeki süreçte gördük.

Gülen cemaatinin devlet kurumlarında bir ağ gibi yayılmasına susulan süreç Türkiye’ye çok acı bir tecrübe yaşattı.

FETÖ, 15 Temmuz’a gelebilmek için askeri okullar, yargı başta olmak üzere önce kurumları ele geçirdi.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “FETÖ’nün siyasi ayağı” davasına gönderdiği dilekçede “FETÖ’cü generallerin terfi ettirilmesi” konusunda dönemin genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının sorumlu olduğu belirtiliyor.

Komutanlar açıklamalı

Bu dönemde Genelkurmay Başkanı Akar da görevdeydi.

Ortada, aldıkları emirlere uymaktan başka suçu olmayan genç askeri öğrencelere ağır hapis cezaları verilen bir darbe girişimi var.

Bu olaya kadar olan dönemde, FETÖ’nün istediği öğrencilerin sınav soruları verilerek askeri okullara girmesine ve yükselmelerine katkı sağlayan Genelkurmay yöneticilerinin hepsi sorumludur.

15 Temmuz’a kadar geçen yıllar ve o gün tam olarak yargıda anlaşıldığı takdirde, bugün aynı hataların tekrarlanmamasının önemi daha iyi görülecektir.

DİĞER YENİ YAZILAR