Man Adası olayı ve hukuk!

Türkiye’nin çok ciddi dış politika sorunlarının içinde bulunduğu bir dönemdeyiz. ABD ile gerek Reza Zarrab davasında gerekse Suriye’de PKK’ya yardımları konusunda son derece önemli bir süreç yaşanıyor.

Zarrab davasında jüri üyeleri seçiliyor, üyelere “dinlenecek tanıklar” listesi veriliyor ve bu konu Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.

Diğer tarafta ABD ile “PKK’ya yaptığı silah yardımları, verdiği askeri destek” konusundaki gerilimimiz, Suriye’yle ilgili gelişmelerin bizi ilgilendiren sorunları devam etmekte.

Kısacası önümüzde yoğunlaşmamız gereken 2 dev olay var ve biz içerde her gün çıkan yeni tartışmalarla meşgulüz.

Kılıçdaroğlu’nun iddiası

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakınlarının yurt dışında bankalara büyük miktarlarda para aktardığını iddia etmiş, Erdoğan ise:

“İddiasını ispat etmekle mükelleftir. Tayyip Erdoğan’ın yurt dışında 1 kuruş parası varsa herhangi bir bankada, bunu ispat etsin Cumhurbaşkanlığı makamında 1 dakika durmayacağımın garantisini veriyorum. Bunu ispat edemeyen Kemal acaba o makamda duracak mı” demişti.

Haberin Devamı

Kemal Kılıçdaroğlu dün yapılan grup toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski özel kalem müdürü, dünürü, oğlu ve diğer bazı yakınlarının İngiltere ile İrlanda arasında bulunan Man Adasında Sıdkı Ayan tarafından “1 sterlin sermaye” ile kurulan bir şirkete, “aynı ay içinde ve her seferinde 1 milyon 200 bin dolar ile 2,5 milyon dolar arasında olmak üzere” defalarca para gönderdiklerini belgeler göstererek iddia etti.

Bankalara gönderilen paraların kanıtları sayılan “swift kodlarının” listesini gösterdi. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “mültecilere harcandı” dediği 30 milyar dolardan kimsenin haberi olmadığını, nerede, ne zaman, kimler için harcandığının açıklanması gerektiğini birkaç kez vurguladı.

Yargı ne yapmalı?

Bu konuşma üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel “Kılıçdaroğlu’nun öne sürdüğü belgelerin yalan olduğunu, söz konusu kağıtları hemen bir cumhuriyet savcısına verilerek suç duyurusunda bulunması gerektiğini” açıkladı.

Haberin Devamı

Bu durumda ne olacağını deneyimli hukukçulara danıştım. Hukukçular “Bu şartlar altında Kemal Kılıçdaroğlu’nun savcıya belgeleri kendisinin vermesi ve suç duyurusunda bulunmasının gerekli olmadığını, 2 seçenek bulunduğunu” söylediler.

1-Cumhurbaşkanı iftira davası açabilir, Kılıçdaroğlu “kanıt” olarak belgeleri vermek durumunda olur.

2- Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın TV’den açıkladığı bu iddia zaten savcılar için “suç duyurusu” niteliğindedir, Cumhuriyet savcıları kendileri inceleme yaparlar.

Hukukçular, sonuç “adil, hukuka uygun, tarafsız bulunmadığı takdirde”, Yargıtay veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidilebileceğini”, Türk yargısının tarafsız davranmasının önemini de vurguladılar. Demek ki gerçeği öğrenmek için yukardaki iki şıktan birinin gerçekleşmesini beklemek gerekiyor.

DİĞER YENİ YAZILAR