Kadın filmleri her yerde!

16. Filmmor Kadın Filmleri Festivali kadın yönetmenlerin bakışından beyazperdeye taşınan 48 filmi izleyiciyle ücretsiz buluşturuyor.

Dünya algımızı şekillendiren kültür üretiminin başında gelen sinemada kadın yönetmenlerin oranı dünyanın genelinde yüzde on bile değil. Ülkemizde ise bu rakamlara bile ulaşamıyoruz. Geçen yıl vizyona giren yüzün üstünde filmden sadece 7’si kadın yönetmenler tarafından yapılmış. Film yapmanın zorluğu bir yana, kadın yönetmen olarak sektörde var olmayı başarabilmek dikenli bir yolda yürümeyi göze almayı gerektiriyor. İşte o dikenli yollardan geçip, bu erkek egemen dünyada kendi bakış açılarından anlattıkları hikayeleri beyaz perdeye taşıyan kadın yönetmenlerin filmleri bu ay 16. Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nde gösterilecek. 10 Mart’ta başlayan Filmmor, 16 yıldır kadınların medya ve sinemaya katılımını teşvik eden, kadın filmlerini sadece İstanbul değil, Anadolu’da da pek çok kente taşıyıp, izleyicinin ücretsiz olarak izlemesine izin veren bir festival.

Haberin Devamı

Birbirinden farklı coğrafyaların, duyarlılıkların beyazperdeye taşındığı 48 yapım arasından dikkatimi çeken bazı filmlere bakalım.

Mekanlar ve Yüzler: Fransız yeni dalga sinemasının öncülerinden Agnes Varda ve sokak sanatçısı ve fotoğrafçı JR hayalgücünün sınırsızlığını birlikte çıktıkları tuhaf ve eğlenceli yol hikayesinde bir kez daha hatırlatıyorlar. Filmin çekimleri sırasında 88 yaşında olan Varda ve 33 yaşındaki JR, Fransız kırsalında seyahat ederken gördüklerini çocuksu bir merakla fotoğraflara taşıyan absürt bir ikili. Kasaba kasaba gezip karşılaştıkları insanların dev fotoğraflarını karavanlarındaki sistemden anında basıp, insanların evlerinin ve sokaklarının duvarlarına asıyorlar. Mekanlar ve Yüzler çarpıcı görsel diliyle fotoğrafa bakışımızı değiştirecek yeni bir ütopya yaratıyor.
Beauty and the Dogs: Tecavüz mağduru bir kadının tecavüze sessiz kalmakla, baskıcı bir toplumda aşağılanma pahasına ortaya çıkmak arasında yaşadığı bocalamayı anlatıyor. Kaouther Ben Hania bu duygusal iniş çıkışları yüksek filmde ataerkil bir toplumda kadınların kendilerine yaratmaya çalıştıkları özgürlük alanlarını cesurca araştırıyor.
Ascent: Enstelasyonla deneysel belgesel karışımı bir film. Fiona Tan’ın Japonyanın Fuji dağıyla ilgili görsel tefekkürlerinden oluşuyor. Bu görkemli ve gizemli dağla ilgili binlerce çarpıcı fotoğrafı bir araya getiren yönetmen, klasik Japon hikayelerinden King Kong’a kadar referanslarla Fuji’yi modern bir efsaneye çevirmiş. Hipnotize edici bir tecrübe olan Ascent, bize volkanik dağın her an yeniden harekete geçebileceği hissini geçiriyor.
The Day My Father Became a Bush: 10 yaşındaki Toda babasıyla beraber kasabanın en iyi pastanesinde yaşamaktadır. Toda pastalarla çevrili dünyasında mutlu, trompet çalabilen, zeki ve yetenekli bir çocuktur. Bir gün babası ülkeyi savunmak için askere çağrıldığında herşey değişir. Toda annesinin yaşadığı komşu ülkeye gitmek için macera dolu bir yolculuğa çıkmak zorunda kalır. Yol boyunca karşısına birbirinden tuhaf insanlar çıkar ve başına türlü maceralar gelir. Zeki ve güçlü bir çocuk olanToda annesine kavuşabilecek midir?
Bunlar dışında Zama, 16 Hafta, Arin, Salla Kalçaları Lulu, Dil Oyunları, Yedi Perde, Annelik, Denizaltı, Silvana, Geek Girl gibi filmler festivalin dikkat çeken filmleri arasında yer alıyor.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR