Her derde deva mucize yağ ‘Tea Tree Oil’

Haberin Devamı


Tea tree oil nedir?

Tea tree ağacının yapraklarından elde edilen Avustralya yerlileri aborijinlerin yüzyıllardır ilaç niyetine kullandıkları bir yağ. Açık sarı, neredeyse renksiz, berrak görünümlü bir yağ. Kendine has bir kokusu var. Normalde içtiğimiz çay bitkisiyle karıştırılmamalı, bu bambaşka bir ağaç...

Avustralya yerlileri yaprakları ezip bunları soluyarak öksürük ve soğuk algınlığını tedavi ederlermiş. Ayrıca yaprakları direkt yaraların üzerine de koyarlarmış. Tea tree yapraklarını sıcak suda bekletip soluyarak nefes açmada veya bu seyreltilmiş haliyle cilt hastalıklarında tedavide de kullanırlarmış.

Yağ nasıl elde ediliyor?

1920-30’larda araştırmacı Arthur Penfold tea tree yağının mikroplara karşı aktivitesinden bilimsel olarak bahseden ilk kişi. Bundan sonra ünlenmiş. Artık ticari olarak büyük alanlarda ekiliyor. Yapraklar elle toplanıp buharla distle edilerek yağ çıkartılıyor.

2. Dünya Savaşı sırasında etkili antibiyotiklerin keşfiyle unutulmuş. Ancak 1970’lerde doğala dönüş akımının başlamasıyla yıldızı parlamış.

İçinde ne var?

98’den fazla bileşen içeriyor. Bir yağa tea tree oil denmesi için en az 15 bileşeni içermesi gerekli. Bunun için uluslararası bir standardizasyon da getirlmiş.

Nerelerde kullanılıyor?

Bakteri ve mantar enfeksiyonlarına karşı

Akne (sivilce), atlet ayağı, tırnak mantarları, yaralar, enfeksiyonlar.

Kepek, bit, uyuz

Uçuk, pamukçuk, deri lezyonları

Kozmetik amaçlı.

Seyredilmiş hali akvaryumlarda balıkları mantar ve bakteri enfeskiyonlarına karşı korumak için kullanılıyor.

Nasıl kullanılıyor?

Deriye sürülerek.

Bilim ne diyor?

2004’te tea tree yağının bakterileri öldürdüğüne dair test tüpü içersinde bir araştırma yapılmış. Tedavisi zor bakteriyel enfeksiyonlarda işe yaradığı görülmüş.

Amerikan Dermatoloji Akademisi yaptığı araştırmada yüzde 5 tea tree yağı içeren şampuanları kepek tedavisinde başarılı bulmuş.
Yan etkisi var mı?

Seyreldilmiş hali erişki

‘Jet-skici dede’ yıllara
meydan okuyor


İstanbul’dan Adalar’a sık yolculuk yapıyorsanız onu görmemiş olmanız imkansız. Limana yaklaşan ada vapurlarına jet skisiyle eşlik eder, akrobatik hareketler yapar. Yolcuların alkışlarına, tezahüratlarına selamla karşılık verir. Lakabı da var: Jet-skici dede!
TRT Haber’de her Salı günü yayımlanan, uzun ve sağlıklı yaşamın sırlarını araştırdığım ‘Reçetesiz Hayat‘ adlı program için jet-skici dede Doğan Şahin’i Büyükadada’daki evinde ziyaret ettim. Karşımda yaşı azıcık ilerlemiş genç bir delikanlı buldum...
Denizlerin hakimi gibisiniz Doğan Bey! Bizim vapurumuzu ne akrobatik hareketlerle karşıladınız öyle... Kaç yaşındasınız?
81+4! 4 ayım daha var.
Bu jet-ski (deniz motosikleti) merakı nasıl başladı?
10 yıldır jet ski kullanıyorum. Daha önce de yüzüyor ve yelken kullanıyordum. Sonra bu jet-skiyi keşfettim, çok hoşuma gitti.
Sadece bu yaşta jet ski kulllanmak bile sizi öne çıkartıyor. Ama siz aynı zamanda 1961’de Manş denizini 14 saat 21 dakika yüzerek geçmişsiniz. Öyle sıradan bir yüzücü değilsiniz yani!
Yüzerken İngiltere’de çok balık yağı içtim.
Balık yağı kan dolaşımını hızlandırır, hücrelerin rahat çalışmasını sağlar. İyi yapmışsınız. Vücudunuza baktığım zaman hiç 80 küsur yaşında birinin vücudu gibi değil. Kaslarınız çok diri, sıkı. Bunun nedeni yıllarca yüzmeniz belli ki...
Yüzme tutkum Büyükada’dan geldi. Yüzmeyi hep çok sevdim. Hiç bırakmadım. Hatta 1996’da by-pass oldum. 2005’te Dragos’tan adalara yüzerek geçtim.
Ne yer, ne içersiniz?
Kahvaltıda peynir, ekmek, domates, reçel, portakal suyu. 20 yıldır düzenli içiyorum. Öğlen ve akşam tavuk, pilav, zeytinyağlı, baklagil gibi şeyler... Her şeyden, ama az.

DİĞER YENİ YAZILAR