Gazete Vatan Logo

Don Kişot gibi yel değirmenlerine saldırdım

Arda Türkmen, ekrandaki yemek programlarının yanı sıra, işletmecilikteki başarısıyla da adından söz ettiriyor. Başarılı şef ile Nişantaşı’nda yeni açtığı mekanında buluştuk...

Don Kişot gibi yel değirmenlerine saldırdım

Yeni mekanınız hayırlı olsun ama ben ilk Leblon’dan başlamak istiyorum. Sanırım sizin açınızdan bir dönüm noktası, neydi o mekanın sihri?

Leblon benim İstanbul’da açtığım ilk restoran. Ondan önce catering işi yapıyordum. Mekanı şans eseri gördüm ama sonra kafaya taktım, çok uğraştım. Sonrasında “ Issız Adam” filmi çekildi, mekan çok popüler oldu ama ben hiçbir zaman bu popülerliğin arkasına saklanan bir adam olmadım. Hep iyi işler yapalım derdinde oldum. Leblon kendine ait bir dokusu olan, hissi olan bir mekandı.

İşletmeciydiniz, sonra televizyoncu da oldunuz…

Aslında kendi isteğimle olmadı, iyi şansa inanan birisiyim. Catering işlerini yaptığım bir arkadaşım bana bir gün seninle bir demo yapmalıyız, dedi. Demoyu izledikten sonra çok iyi anlatıcısın, iyi bir ekran yüzüsün, yemeği de çok iyi biliyorsun, mutlaka program yapmalıyız, dedi. Ben önce kabul etmedim, çünkü hiç aklımda böyle bir şey yoktu. Peşime düştü, çok uğraştı benimle. Ben nasıl Leblon için uğraştıysam, o da benimle uğraştı, sonunda kandırdı beni.

Haberin Devamı

Gençler benim gibi olmak istiyor

Şef denilince akla gelen ilk isimlerdensiniz, bu popülerlikte fiziksel özelliklerin etkisi var mı?

Fiziksel çok bir özelliğim yok aslında ama televizyonun çok büyük etkisi var tabii ki. Daha geniş bir kitleye hitap etmeye başlıyorsunuz. Ben başlangıçta da bu renkli dünyadan etkilenmemen lazım diyerek bu işin içine girdim. Televizyon, esas işinin önüne geçmemeli. Pek çok şeyin hesabını yaparak kabul ettim. İşimi etkiler mi, huyum ve karakterim değişir mi, sosyal çevremi etkiler mi? Sonunda hayatımda çok şeyin değişmeyeceğine kanaat getirdiğim için yaptım.

Televizyon çok etkili değil mi?

Ben söyleyenlerin yalancısıyım ama şu anda aşçılık okullarında öğrencilerin bir kısmı, Arda gibi olmak istiyoruz diyorlarmış. İnsanlara bu şekilde ilham vermek güzel. Ama önemli olan o ilhamı alanın, bu işin altının ne kadar dolu olduğunu biliyor olması.

Ben limon satsam da severek satardım...

Kendi mekanlarınız dışında İstanbul’da nerelere gidersiniz?

Açık söyleyeyim, hiçbir yere gitmiyorum. Onu fark ettim. Bazen bana örneğin; “En iyi beş Pizzacıyı söyler misiniz?” gibi sorular geliyor, ben zaten en fazla iki tanesine gidiyorum. Ya da “son açılan gece mekanları ilgili ne düşünüyorsunuz” diyorlar? Bir şey düşünemiyorum çünkü bilmiyorum ki.

Haberin Devamı

Son günlerin moda tabiriyle aşkla yapıyorsunuz yani…

Ben limon satsam da severek satardım. Genel hayata karşı öyle bir yapım var. Sorumluluk bilincim yüksek safhada.

Bir röportajınızda “Yemek yapmayı anneannemden öğrendim” demişsiniz? Klasik yemekler yapar mısınız? Sarma mesela?

Tabii canım, en iyi olduğum konular diyebilirim. Ben bakış açısı çok geniş bir adam olmaya, her baktığımı öğrenmeye çalıştım. Tencere yemekleri, zeytinyağlılar, mezeler, Osmanlı mutfağı hepsini bilirim. Bunun yanında modern dünya mutfağının tekniklerini bir kere görmem yeterlidir.

Babam genç yaşta vefat etti aileden maddi destek almadım

Kız arkadaşınız çok şanslı gibi geliyor, özel sofralar kurar mısınız?

Vakit buluyorsam kuruyorum. Ama genelde gittiğim yerlerde de arkadaşlarım yemekleri bana yaptırıyorlar.

Haberin Devamı

Büyük çabalara rağmen insan bazen başarısızlık yaşayabiliyor… Sizin hiç böyle bir tecrübeniz oldu mu?

Tabii ki oldu. Bir laf var, kar zararın ortağıdır. Başarı da başarısızlıkla ortak. Her attığın adımda başarılı olacaksın diye bir kaide yok. 2001 yılında ilk işimde battım. Önemli olan her yaprağı mantıklı ve temiz bir şekilde açmak. Bende cesaret hep vardır. Çok düşündüm, az hata yaptım.

Genç yaşınızda bütün bunları kendi öz sermayenizle mi yaptınız?

Bu mekanım hariç, bugüne kadar yaptığım her şeyi banka kredisiyle yaptım. Sonra çalışıp krediyi ödedim. Öz sermayede yoktu anlayacağınız. Aileden o şekilde gelecek bir param da yoktu, babam erken yaşta vefat etti. Ailenin “Oğlum sen bu işlere gir, restoranları biz açarız.” diyecek bir maddi güçleri yoktur. Tamamen kendim, Don Kişot gibi yel değirmenlerine saldırdım.