Boşanın ya da boşanmayın! Ya da ikisi için de pişman olun!

Dün bir haber dikkatimi çekti, Birleşik Krallık’ta Noel ve yılbaşından sonra açılmak istenen boşanma davalarının çokluğu 8 Ocak’ı adeta “boşanma günü” ilan edilebilir bir konuma sokmuş. Mutsuz çiftler Noel tatili sonrası soluğu avukatlık bürolarında almış... Ben ve bazılarımız yılbaşı ve ertesi demeden işimizin başında hazır kıta dururken, birileri tatiller, hediyeler, kutlamalar arasında bir de boşanma kararı patlatıvermişler... Oysa ki tatillerin ilişkileri kurtarıcı özelliği yok muydu yahu?

Tatile çıkmak mı, boşanmak mı?

Woody Allen’ın mizahıyla durumu ele alırsak kim bilir belki de Noel’i evde geçirmek zorunda kaldıkları için boşanıyorlardır... “ Evliliğim çok sorunluydu...” diyor ve devam ediyor Allen. “Boşanmamıza bir ölçüde benim hatalarım yol açtı. Karıma çok kötü davrandım. Evliliğimizin ilk yılı, hep aşağıladım karımı. Durmadan tartışıp kavga ediyorduk; sonunda, ya tatile çıkmamız ya da boşanmamız gerektiğine karar verdik. Büyük bir olgunlukla tartıştıktan sonra, baktık ki fazla paramız yok, boşanmakta karar kıldık. Bir Bermuda tatili iki haftada biter ama boşanma sonsuza dek sürer.”

Haberin Devamı

Şaka bir yana filmlerinde, aşk, problemli ilişkiler, aldatmalar, evlilikler, ayrılıklar eksik olmayan Allen, basitte derini yakalayabilen nadir isimlerden biri... Her yıla bir film sığdırabilecek çalışkanlıkta ve filmlerine dair yapılan eleştirilerin en acımasızları da kendine ait Allen’ın bu mütevazılığı “Eğer bir film kötü eleştiri alırsa bu beni rahatsız eder… 30 saniye kadar” demiş, azılı bir hayranı olduğu Ingmar Bergman’dan kaptığı özelliklerden biri olsa gerek...

Filmlerinde aşk, zorlu insan ilişkileri, başarısız evlilikler, iletişim kopuklukları, dinin ruhta yarattığı karmaşa gibi konuları irdeleyen Bergman’ın şiirsel derinliğini, ucundan kıyısından Allen’ın filmlerinde de yakalamak mümkün.

Evliliğin detaylı anatomisi

Madem bu iki ustanın ismini andık... Evlilik, boşanma, sorunlu ilişkiler dedik... Evliliğin adeta anatomisini çıkarıp, incecik detaylarına kadar izleyiciye aktarmayı başarmış “Bir Evlilikten Manzaralar / Scener Ur Ett Äktenskap” filminden bahsedelim biraz... 1973 yapımı bir Bergman filmi bu... Yönetmenin televizyon için 6 bölümlük bir dizi olarak 16 mm’lik kamerayla çektiği, gördüğü büyük ilgi üzerine üç saatlik bir sinema filmine çevirdiği yapım, kadın erkek ilişkisini derinlemesine ele alan en iyi filmler arasında birinciliği göğüsler denebilir. Kimilerince fazla uzun ve ağır bulunsa da, öylesine gerçekçi ki, kendimizi bir anda Marianne ve Johan’ın ilişkisinin içinde buluveriyoruz...

Haberin Devamı

Zaaflar ve güçler açığa çıkıyor

Bergman sadece iki karakter üzeriden varoluşla ilgili felsefi sorgulamalarla karışımıza dikiliyor. İzleyiciye gerçekle yüzleşme imkanı veriyor. Marianne ve Johan’ın on yıllık evliliklerini ve boşanmalarını belgesel tadında işleyen filmde, kitap olsa altı çizilecek türden şahane diyaloglar dikkat çekiyor... Liv Ullmann ve Erland Josephson’ın da oyunculuğun hasını izleyiciye sunduğu En İyi Yabancı Film dalında Altın Küre sahibi bir başyapıt “Bir Evlilikten Manzaralar”a zaman ayırmalısınız... Bergman’ın filmi için “3 ayda yazdım, 4 ayda çektim, ama bütün bir ömrün deneyimini kullandım” derken boşa konuşmamış. Dile kolay, boşanmayla sonuçlanmış dört evlilik yatıyor tarihinde.

Haberin Devamı

Belki evliliğinizi kurtarır!

Ben öyle üç saatlik durağan filmlere gelemem, yok mu bunun daha eğlencelisi diyenler için de “İkimizin Hikayesi / The Story Of Us” filmini önerebilirim. İlişkileri artık iyice çığrından çıkmış Jordan çiftinin evliliklerine tanıklık ettiğimiz filmin başrollerinde, Michelle Pfeiffer ve romantik komedilerde görmeye pek alışık olmadığımız Bruce Willis var. Eğer boşanma düşüncesindeyseniz bu filme bir göz atın, belli mi olur?

DİĞER YENİ YAZILAR