Gazete Vatan Logo

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 24 Haziran'dan sonra ilk işimiz OHAL'i kaldırmak olacak

Erdoğan, Anadolu Yayıncıları Birliğinin 24 TV-360'ta canlı yayınlanan programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "24 Haziran'dan sonra bu göreve devamım halinde ilk işimiz inşallah olağanüstü hali (OHAL) kaldırmak olacaktır." dedi

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 24 Haziran'dan sonra ilk işimiz OHAL'i kaldırmak olacak

Türkiye'nin Rusya'dan alacağı S-400 füzelerine ilişkin Erdoğan, bazı NATO ülkelerinin S-400'lerin NATO konseptine ters olduğunu söylediğini anımsattı.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in ise buna karışamayacaklarını, Türkiye'nin kendi tasarrufu olduğunu ifade ettiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yunanistan'ın S-300'leri var. Şu anda onda S-300 varken ona böyle bir şeyi söylemiyorsun. Öbür tarafta NATO dışında aynı şekilde Suriye'de bunlar var, herhangi bir şey söylemiyorsun. Türkiye'ye gelince böyle bir takılma politikası, bunu anlamak mümkün değil. Biz savunma sanayiine yönelik kendi ihtiyacımız olan ne gerekiyorsa bunların gayreti içindeyiz. Paranız olsa bile vermiyorlar. Ben kendi silahlarımı niye yapmamayım? Biz dedik ki 'Bunları beraber yapalım', ona da gelmiyorlar. Rusya bize sağ olsun çok uygun şartlarda kredi verdi. Hem de işin ikinci, üçüncü kademesinde ortaklaşa bir üretime gireceğiz. Ayrıca S-500'lerin ortak yapılması konusunda Rusya'ya teklif yaptım."
Erdoğan, 12 Haziran'da açılışı yapılan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı'na (TANAP) ilişkin bir soru üzerine, bunun Türkiye'nin ne kadar stratejik konumda olduğunu gösteren önemli bir proje olduğunu vurguladı.
Birbirinin alternatifinin olmadığı ama Türk Akımı Projesi'nin de aynı şekilde önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bunların hepsi Türkiye'yi hat haline getiriyor. Buradan Avrupa'ya dağıtımı yapıyoruz. Avrupa şu anda bizden bunu satın alma durumuna gelecek. Sayın Putin, 'Bu konularda karar Türkiye'nin' diyor. Aynı şekilde TANAP ile alakalı biz sıkıntıya düştüğümüz anda oranı, miktarı artırabilme imkanına sahip olacağız. Bizim için doğalgaz olayı tehlike veya tehdit olmaktan çıkıyor." diye konuştu.
"Türk Akımı, TANAP bize güç katıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'yi gaz arzıyla tehdit mi ediyorlar?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Etme durumları olabilir. Şu anda Rusya bizim üzerimizden geliyor. Bulgaristan geçmişte bir yanlış yaptı, almadı. Alsaydı bu bizim için talihsizlik olurdu. Şimdi bizim üzerimizden geçmesi bize çok ayrı bir güç kattı. En yüklü doğalgazı biz alıyoruz Rusya'dan. Türk Akımı, TANAP bize güç katıyor. Batı, TANAP'tan kullanırken Türkiye ve Azerbaycan dayanışmasının en güzel örneğini de bulacak. Biz böylece burada stratejik bir konumda temsil görevini ifa edeceğiz."
Erdoğan'a, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, büyük projelere daha önce karşı olduklarını söylüyordu ama şimdi karşı olmadıklarını, kullanılan bütçeye karşı olduklarını söylüyor. Sizin döneminizde sermayenin tabana yayılmadığı yönünde eleştiriler de var. Buna katılıyor musunuz?" sorusu yöneltildi.
Bunun üzerine Erdoğan, "Bu adamlar ekonomiyi bilmiyor. Bunlar zannediyorlar ki ekonomi sadece cepteki paradır. Ekonomi sadece cepteki para değildir." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide özellikle "kaynakların çeşitlendirilmesi" diye bir tez olduğunu, göreve geldikten sonra bunu yaptıklarını anlattı.
Kendi bütçelerini kullanmadan, yap-işlet-devret ve kamu-özel ortaklığını devreye soktuklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunları yapmak suretiyle parayı kim buluyor? İşi yüklenecek olan firma buluyor. Sadece bizden zaman zaman Hazine garantisi istedikleri oluyor. O da bizim için çok çok önemli bir yük değil. Biz bu şekilde yüklenici firmalar ile anlaşırken yüklenici firma çok seri olarak üretimi yapmak durumunda kalıyor. Ne kadar erken bitirirse kendisi de o kadar para çabuk kazanacak. Onun için işe önem veriyor, sıkı tutuyor. Hastanelerde, yollarda, köprülerde, Marmaray'da bu anlayışla Türkiye'yi ayağa kaldırdık. Yüksek Hızlı Trenler de aynı şekilde. Bazıları 'Türkiye'de ekonomi zor durumda' diyor. Türkiye'de ekonomi zor durumda olsa bu yüklenici firmalar bu kredileri, rakamları nereden bulacaklar?"
Erdoğan, Moody's'in Türkiye hakkında kararlarına ilişkin, "İnşallah 24 Haziran'dan sonra o Moody's'e bir operasyon biz çekeceğiz. Biz Moody's'in üyesi olmadığımız halde olur olmaz açıklamalar yapıyor. Sıfır açıklaması yaptı, büyüme 7,4 çıktı. Ayıp denen bir şey var. Sen bu kadar önemli konumda bir firma olacaksın ve 'Türkiye'yi nasıl karalarım, onu nasıl zor duruma sokarım' diye adımlar atacaksın. Başaramayacaklar." değerlendirmesini yaptı.
"OHAL 24 Haziran'dan sonra kaldırılacak mı?"
Muhalefetin OHAL nedeniyle rahat kampanya yapamadığı yönündeki eleştirileri hatırlatılarak, "OHAL 24 Haziran'dan sonra kaldırılacak mı?" sorusuna karşılık Erdoğan, şöyle konuştu:
"OHAL'in kampanyalara yansıyan en ufak yanı yok ki. Bir tane örnek versinler, OHAL nerede hangi kampanyayı engelledi? Bir defa bu OHAL, bizim göreve geldiğimiz zamandaki OHAL değil. Bu OHAL, tam aksine şu andaki terör tehdidi altındaki bölgeleri, bu tehditten kurtarmaya yönelik bir güvenlik tedbiridir. Biz göreve geldiğimizde OHAL vardı. Biz bir ayda kaldırdık. Bize o zaman 'Sadece OHAL'i kaldırın yeter' dediler ama yetmedi. Ondan sonra da terör aldı başını yürüdü. 24 Haziran'dan sonra bu göreve devamım halinde ilk işimiz inşallah OHAL'i kaldırmak olacaktır. OHAL'i kaldırmak demek, tamamıyla yok etmek, geri dönmemek anlamında değil. Biz terörü gördüğümüzde en sert tedbir neyse onu yine alırız. Fransa OHAL'i kaldırdı mı tamamen?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın babasının fotoğrafı
Batı'da İslam düşmanlığı
Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, son dönemde Batı'da İslam karşıtlığının yükseldiği hatırlatıldı.
Erdoğan, bu soruya ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
"Sabırla 24 Haziran'ı bir atlatalım. 24 Haziran'dan sonra özellikle Batı'nın güçlü ülkelerine gerekli olan tavırları, tedbirleri biz de koyacağız. Birinci derecede Almanya ile bunları konuşacağız. Bu gidiş, gidiş değil. Şu anda Almanya, tamamen FETÖ teröristleri ile tıklım tıklım dolu. Hepsi orada cirit atıyor ve bunlar marka isimler. Amerika, Hollanda, Belçika öyle. Buralarda tabii PKK/PYD/YPG var. Hepsi buralarda. Bunlara karşı aldığımız bizim de sinyaller, istihbarat teşkilatımızın tespitleri var. Eğer dost isek, NATO'da berabersek, AB'ye müzakereciysek gelin bu işleri çözelim diyeceğiz. Bu adımları da beraber atmayı planlıyoruz. Başka çaremiz yok."
"Amerika yine hüsrana uğradı"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Filistinli sivillerin korunmasıyla ilgili Güvenlik Konseyi'nde ABD'nin veto ettiği karar tasarısı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 120 oyla kabul edildi. 8 ret, 45 çekimser. Amerika yine hüsrana uğradı." dedi.
BMGK'nin Filistin halkı için koruma talep eden kararı kabul etmesini canlı yayında kendisine gelen bir notla öğrenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Amerika bir kez daha hüsrana uğradı' dedi.
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin, "beyaz Türk" sözlerini değerlendiren Erdoğan, "Biz, ne beyaz ne zenci böyle bir şeyin içerisinde değiliz. Biz bu millete efendi değil, hizmetkar olmaya geldik. Eğer bu ülkede 'zenci Türklerden' bahsediliyorsa o biziz. Çünkü bizim yavrularımız okulların kapısından geri döndürüldü." diye konuştu.
Çocuklarının, ülkenin üniversitelerinde okutulmadığını, imam hatipten mezun olduklarını ancak katsayı engeline takıldıklarını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sen şimdi neyi konuşuyorsun? Hangi zenci Türk? Senin böyle bir derdin oldu mu? Bizim böyle dertlerimiz oldu, biz bunları yaşadık. Bizim çocuklarımız, ülkemizde üniversite okuyamadılar, gittiler yurt dışında okudular. Kızlarım da oğlumun biri de yurt dışında okudu ve başarılı da oralarda ilim tahsis ettiler. Kızlarımın da oğlumun da hepsi, onlara konulan bu engel neyin engeliydi? Beyaz Türk olmadıkları için. Sen şimdi kalkıyorsun lafını yapıyorsun. Laf ola beri gele, yok böyle bir şey. Kalkıyorsun Erhan Afyoncu'ya takılıyorsun. Erhan Afyoncu kim, sen kim? Erhan Afyoncu'nun atılacak tırnağı olmazsın."
Erdoğan, 24 Haziran'ın sıradan bir oylama olmadığını belirterek, "Türkiye küllerinden çok farklı bir şekilde zaten doğruluyor. 16 aydır bu süreç devam ediyor, inşallah bu 24 Haziran'da da bu süreç aynı kararlılıkla devam edecek." diye konuştu.
Büyüme rakamlarını değerlendiren Erdoğan, "İşsizlikle mücadelede işsizler ordusunu ortadan kaldırıp da 1 milyonu aşkın işsizi iş sahibi yapmak, taşeronlar noktasında bu insanlara kadro vermek, bunlar büyümenin en önemli işaretleri." ifadelerini kullandı.
BM'nin Filistin kararı
Gelen son dakika bilgisi üzerine, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda, Filistin halkı için koruma talep eden karar tasarısının kabul edilmesini değerlendiren Erdoğan, "Filistinli sivillerin korunmasıyla ilgili Güvenlik Konseyi'nde ABD'nin veto ettiği karar tasarısı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 120 oyla kabul edildi. 8 ret, 45 çekimser. Amerika yine hüsrana uğradı." dedi.
'Ben halkıma inanıyorum"
Erdoğan, "İlk turda siz Cumhurbaşkanı olur ve Meclis farklı olursa nasıl bir Türkiye olur. Kanaatiniz nedir?" sorusu üzerine, bunları şu anda konuşmanın çok erken olduğunu ifade ederek, "Zira dereyi görmeden paçayı sıvamak olacak bir iş değil. Şu anda doğrusu ben halkımın bir defa parlamentoda beni yalnız bırakmayacaklarına inanıyorum. Dolayısıyla parlamentodan da iyi çıkacağımıza inanıyorum." diye konuştu.
Parlamentoda gerekli desteğin gelmemesi halinde kanun çıkarmada sıkıntı olabileceğini belirten Erdoğan, "Çünkü Cumhurbaşkanlığı kararnamesi bizim tek hareket yolumuzdur. Benim kanun çıkarma yetkim yok. Sadece bütçede bir tasarrufumuz var. Bunun dışında tamamen parlamentoya aittir." değerlendirmesinde bulundu.
"Güçlü Meclis" derken bunu ifade ettiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Güçlü Meclis'te de işte Cumhur İttifakı'na özellikle halkımızın desteği şart. Cumhur İttifakı, halkımızdan beklenen desteği gördüğü anda evelallah biz yolumuza güvenle gideriz. Cumhurbaşkanlığı noktasında bu gücü halkımızdan aldıktan sonra biz inşallah çok daha farklı bir Türkiye'yi dünyada zeminine oturtacağız ve görmedikleri bir Türkiye'yi görecekler. Bu Türkiye artık eski Türkiye olmayacak. Bu Türkiye, artık böyle ikide bir tökezleyen ayağı prangalı Türkiye olmayacak. 16 yılda biz ülkemizi nasıl uçurduysak bundan sonra çok daha farklı ve çok daha hızlı bir şekilde ülkemizi uçuracağız. Onun için 2023 farklı bir Türkiye olacak. 2053 farklı olacak. 2071 farklı olacak. Bunu hemen, fazla değil 2019 Mart yerel seçimlerinde de göreceğiz. Ben buna da inanıyorum."
Terörle mücadele
Terörle mücadele çerçevesinde en son Kandil'e yönelik operasyon yapıldığı anımsatılarak, "Bu operasyonla ilgili durum nedir? Muhalefetin söylemini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine ilk hamleyi Cerablus'ta yaptıklarını anımsatan Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Sayın Obama döneminde yaptığım görüşmelerde bizim bir Zeytinlik Harekatımız vardı. Bu Zeytinlik Harekatında sayın Obama sözünde durmadı. Ne zamandı bu? Malum Antalya G20 Zirvesi'nin olduğu dönemde de kendisiyle bunları çok açık konuştum. 'Bizi oyalıyorsunuz' dedim. Bu Zeytinlik Harekatı geciktiği için de maalesef oradan ülkemize tehditler oluyor. İşte Kilis'e giren tehditler vesaire. Dedi ki 'bunu halledeceğiz.' Ama hallolmadı. Arkadan Trump geldi, onunla konuştuk yine hallolmadı ve bunun üzerine baktık ki bu olacak gibi değil. Bu arada işte o malum bin 250 tır silah mühimmatıyla beraber Kuzey Suriye'ye geldi."
Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde Amerika'nın 20'yi aşkın üssü olduğunu, silahların da bu üslerde depolandığının altını çizerek, şunları söyledi:
"Bununla kalmadılar. Ben bunu kendisine söylediğim zaman 'olamaz' dedi. 'Mümkün değil' dedi. Komutanları yanına çağırdı. Sağır odaya girdik, orada bunları konuştuk. Dedim, 'olamaz değil işte şu anda oluyor, var. Benim istihbaratım da bana bu bilgileri veriyor.' Orada kendine göre bazı talimatlar verdi. İşte izliyorsunuz Trump'un bu noktadaki durumu nedir, ne değildir? Daha sonra bu rakam 5 bin tıra çıktı. Ayrıca da iki tane kargo uçağıyla yine buraya gelişler oldu. Bu işin olmayacağını görünce biz tabi Afrin hazırlıklarını yaptık."
Cerablus'ta 2 bin kilometrekarelik alanı kontrol altına aldıklarını ve buraya artık yavaş yavaş yerel halkın dönmeye başladığını söyledi.
İdlib'in kontrolünün Afrin ile başladığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Afrin'i halledince, orada yaklaşık 2 bin kilometrekarelik alan kontrol altına alınınca, 12 tane gözetleme kulesi bizim kontrolümüze verildi. Onlarla beraber İdlib olayı kontrole alındı. Burada gerek İran gerek Rusya ve gerek Türkiye'nin üçlü olarak iyi bir koordinasyonu. Hala da bu devam ediyor. İşin merkezi yönetimle olan kısmını ise zaten Rusya falan götürüyor ve burada bizim şimdi Tel Rıfat ve en son Münbiç olayı. Münbiç'te de bildiğiniz gibi."
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 4 Haziran'da Amerika'da bir araya geldiğini ve görüşmeler yapıldığını anımsatan Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Şu anda biz belirlenen takvimle Münbiç'te çok daha iyi bir mesafe alacağımıza inanıyoruz ve süratle de şu anda bu gidiyor. Onlar Fırat'ın doğusuna gitmek suretiyle bu işi rahatlatacaklar ve sözünü verdiler. Üstelik bir de tabi bu silahların üzerindeki kendi seri numaralarıyla filan geri toplayacaklar. Bunun sözünü verdiler. Eğer bunlar, bu seri numaralarıyla bunları geri toplarlarsa oradaki sıkıntı daha da aşılmış olacak. Bunu ben önemli bir gelişme olarak görüyorum. Bu kayıtlar Dışişleri Bakanımız da ve Bakanlıkta zaten var. Biz de burada gerek sayın Putin gerek sayın Ruhani telefon diplomasisiyle süreci takip ediyoruz. Temennim odur ki, bu işi bir defa süratle bitirelim. Koalisyon güçleriyle Türkiyeydi, Rusyaydı, Ruhaniydi aramızda bir sıkıntı yaşanmasın."
"Aday olmak sana böyle bir özgürlüğü getirmez"
"Bir siyasi parti başkanı çıkıyor 'girmesinler', birisi 'Kandil'de zaten terörist kalmadı' diyor. Muhalefetin terörle mücadelede özellikle Kandil ile ilgili değerlendirmelerini nasıl görüyorsunuz?" sorusunu Erdoğan, şu şekilde yanıtladı:
"Bir defa çok açık net ortaya koyalım. Şu anda muhalefet Türkiye'de var mı? Türkiye'deki muhalefet iş yaptırmama üzerine kurulmuş. Mesela terörle mücadele diye şu anda bay Muharrem'den bir şey duydunuz mu? Bay Kemal'den terörle mücadele adına bir şey duydunuz mu? İşte kalkıyor Edirne'de cezaevinde terör örgütü PKK'nın arkasında durduğu bir kişiyi gidip ziyaret ediyor. Bu nasıl bir anlayıştır?
7 Haziran seçimlerinden sonra 53 tane Kürt kardeşimi öldüren bunlar değil mi? Bunlar. 'Sokağa dökülün' demedi mi? 'Sokağa dökülün' dedi. 15 yaşındaki Yasin'i öldürenler bunlar değil mi? Üzerinden arabayla geçenler bunlar değil mi? Bütün bunlar oradaki yakıp, yıkanlar vesaire bunlar değil mi? Bunlar. Peki bunlara karşı ne yapabildik? Onların bunlara karşı herhangi bir tavrı oldu mu? Olmadı. Şu anda neymiş? CHP'si de olsun, diğeri de olsun dedikleri ne? 'Bir Cumhurbaşkanı adayı cezaevinde duramaz' diyor. Ne demek ya? Aday olmak sana böyle bir özgürlüğü getirmez. Olduğunda içerideydi. Orada zaten bir eksiklik var, bir yanlışlık var. Yani biz burada illa mahkumiyeti adaylık şartları arasında saymamamız lazım. Tutuklu da olsa bence tutuklu olan kişide aday olamaz, olmamalı. Çünkü bu bir kaçamak yoldur. Buna niye böyle bir fırsatı biz verelim?"
Erdoğan, Demirtaş'ın TRT'de yapacağı konuşmasına değinerek, "Öyle veya böyle şimdi bu şartlar içerisinde tabi gelecek işte 5 dakika, 10 dakika neyse TRT'de konuşmasını da Edirne'de cezaevinden çekim yapılmak suretiyle yapacak. Burada bunlar kalkıp, 'iktidar engelledi' deyip, oradan bir rant elde etmenin gayreti içerisine de girebilirler. Bir mağduriyet pozisyonuna da girebilirler. Ben arkadaşlara onu söyledim. 'Bırakın' dedim, mağduriyet imkanını bunlara vermeyin, bırakın. YSK ile de görüşün gitsinler orada cezaevinde çekimi yapsınlar. Zaten bunlar canlı yayın değil, malum. Ondan sonra da konuşması neyse bu konuşması yayınlanır. Olay bu." diye konuştu.
"Ben kavmiyetçi değilim"
"AK Parti'nin dilinin devletleştiği ve Kürt halkıyla bir mesafe olduğuna yönelik birtakım eleştiriler var. Bu konuyla ilgili tespitiniz nedir? Böyle bir mesafe olabilir mi?" sorusu üzerine Erdoğan, buna katılmasının mümkün olmadığını vurguladı.
Erdoğan, "Ben Müslümanım. Benim dinimde Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza. Böyle bir şey yok. Benim dinimde hüküm şudur; 'Tüm inananlar şüphesiz kardeştir.' Ben onlara kardeş olarak bakıyorum. Yunus'un diliyle de yaradılanı yaradandan ötürü seviyorum. Kürt olduğu için sevmiyorum, Türk'ü de Türk olduğu için sevmiyorum. Laz'ı Laz olduğu için sevmiyorum. Boşnak'ı, Arnavut'u. Bunları ben kendi kavminden dolayı sevmiyorum. Ben kavmiyetçi değilim." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, rahmetli babasına, "Biz Türk müyüz, Laz mıyız?" diye sorduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dedem benim büyük mollaydı. 'Oğlum, bir gün ben de dedene sordum.' dedi. Dedem demiş ki, büyük dedem bu tabi 'torunum bir gün öleceğiz. Bize kabirde Rabbin kim, nebin kim, dinin ne? Ama kavmin ne diye bir soru sormayacaklar. Elhamdülillah Müslümanım de geç.' Ölçü bu. Biz Müslümanız. Bizim dinimizde kavmiyetçilik yok. Biz kavmiyetçi olamayız. Türk Türklüğü ile övünür ama diğer kavimlere karşı 'benim kavmim daha üstündür' diyemez. Kürt de Kürtlüğü ile övünebilir ama Kürt de diğer kavimlere göre kendi kavminin üstünlüğüyle kalkıp, övünemez. Bunlar ayrımcılık sebebidir. Diğerleri de öyle. Lazı da öyle, Boşnağı da, Gürcüsü de. Ama bunlar bizi sevgiden uzak eder mi? Hayır. Biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik kardeşim seviyoruz. Ben eğer bugün 'Kürt kardeşlerim' diyebiliyorsam demek ki benim onlara karşı bir tavrım yok."

Haberin Devamı