Gazete Vatan Logo

Ataol Behramoğlu en beğendiği aşk şiirlerini seçti...

Hepsi de Türk edebiyatının önemli şairleri. Nazım Hikmet, Cemal Süreya, Orhan Veli Kanık, Ahmet Arif... Aşkı onların dizelerinden okumak ne büyük keyif değil mi? 14 Şubat öncesi Türkiye’nin yaşayan en büyük şairi Ataol Behramoğlu kendisi de dahil 17 şairimizin en beğendiği aşk şiirlerini seçti.

Ataol Behramoğlu en beğendiği aşk şiirlerini seçti...

Yahya Kemal Beyatlı - Geçmiş Yaz

Rüya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle

Her anını, her rengini, her şi’rini hazdan.

Halâ doludur bahçeler en tatlı sesinle!

Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan

Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:

Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde;

Mehtap... iri güller... ve senin en güzel aksin...

Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde!

Nazım Hikmet - Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni

Ne güzel şey hatırlamak seni:

ölüm ve zafer haberleri içinden,

hapiste

ve yaşım kırkı geçmiş iken...

Ne güzel şey hatırlamak seni:

bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin

ve saçlarında

vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının...

İçimde ikinci bir insan gibidir

seni sevmek saadeti...

Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının,

güneşli bir rahatlık

ve etin daveti:

kıpkızıl çizgilerle bölünmüş

sıcak koyu bir karanlık...

Ne güzel şey hatırlamak seni,

yazmak sana dair,

hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:

filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,

kendisi değil

edasındaki dünya...

Ne güzel şey hatırlamak seni.

Haberin Devamı

Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:

bir çekmece

bir yüzük,

ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.

Ve hemen

fırlayarak yerimden

penceremde demirlere yapışarak

hürriyetin sütbeyaz maviliğine

sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

Ne güzel şey hatırlamak seni:

ölüm ve zafer haberleri içinde,

hapiste

ve yaşım kırkı geçmiş iken...

Oktay Rifat - Anış

Her dakikasını ayrı hatırlarım

Erenköy’de geçen zamanımın

Rüyama girer bir arada

İstanbul bahar ve Türkân’ım

Bir odamız vardı etrafı sarmaşık

Bostanlara bakan penceremiz

O güller kadar taze

Ben ona deli gibi âşık

Bir yastıkta dinlenir başlarımız

Saçlarım saçlarına karışırdı

O güzel bir kızdı ince alımlı

Ne giyse yaraşırdı

Yeter ki gönüller şen olsun

Şarkılar söylerdik yolda

Hep karşıma otururdu ellerini tutardım

Akşam üstü eve dönerken paraşolda

Ağaçlar çiçekteydi

Türkân’ım sağ beraberimde

Kalbim sevda içindeydi

İstanbul bahar içinde

Orhan Veli Kanık - Anlatamıyorum

Ağlasam sesimi duyar mısınız,

Mısralarımda;

Dokunabilir misiniz,

Gözyaşlarıma, ellerinizle?

Haberin Devamı

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;

Her şeyi söylemek mümkün;

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

Anlatamıyorum.

Sait Faik - Bir Masa

Bize bir masa ayır Yanakimu

Aleksandra’mla benim için

Bir masa.

Üstü çiçeksiz,

Örtüsü gazeteden,

Şarabı aşktan,

Hem hülyadan.

Aleksandra’m mızıka çalsın

Siyaha çalar parmaklarıyla,

Güftesi bayağı şarkılar,

Adi havalar.

Meyhane acı zeytinyağı koksun,

Sen hoşnut ol Yanakimu…

Cahit Külebi - Sabret

Sen petekte bir gömeç bal gibisin!

Renksin yazdan kıştan, tazeliksin bahardan.

Yapraklarda dolaşan serin bir rüzgarsın ki

Her gün eser durursun hafızamdan.

Ellerin var beyaz güller gibi küçücük,

Mutlak kalbin tomurcuklardan pembe!

Sanki yeşil yaylalardır gözlerin

Alnımda ter ve kuvvetsin işimde.

Ben kanadı kırık bir kuş değilim

Döner birgün gurbet ellerde kalan

Sabret neşem, sabret şarkım, sabret sevdiğim,

Sabret kalbi tomurcuklardan pembe olan.

Necati Cumalı - İthaf

Küçüğüm, sen şimdi onsekizindesin

Güzelliğin gün günden dillere destan

Haberin Devamı

Hatıramda herbiri seninle canlanan

İzmir’in günlerinde gecelerindesin

Sönmüş yanardağlar, kaleler eteğinde

Yüzyıllardır uyuyan şu bizim İzmir

O âşık kadınları, levent erkekleri nerde?

Sahiden yaşayıp göçtüler mi kimbilir?

Balkonlara, yalılara dalar düşünürüm

O günler uzaklaşan yelkenlerin peşi sıra

Akan bulutlar gibi geçmiş: ne iz, ne hâtıra!

Sır şimdi bunca güzel hayat, güzel ölüm!

Sır şimdi gözyaşları, saadet dilekleri

Bize gelen yüzyılların hikâyesi sır

Eski İzmir diye ne varsa şunun bunun bildiği

Yaşlıların kırık dökük anlattığıdır

Aşkı şehirler yaratır, şehirler yaşatır

Ben gönlümce yaşadım, gönlümce sevdim

Bilirim saadetim, yalnızlığım bundandır

Seni bulduğum, kaybettiğim günden bilirim.

Aşklarının tarihi bir şehrin tarihidir diyorum

Gün gelir aşklariyle anılır şehirler anılırsa

Niyetim sevdalı sözler etmek de olmasa

İzmir için ne yazarsam sana adıyorum!

Attila İlhan - Aysel Git Başımdan

Aysel git başımdan ben sana göre değilim

Ölümüm birden olacak seziyorum.

Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Haberin Devamı

Aysel git başımdan istemiyorum.

Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün

Dağıtır gecelerim sarışınlığını

Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,

hiçbir dakikamı yaşayamazsın.

Aysel git başımdan ben sana göre değilim.

Benim için kirletme aydınlığını,

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Islığımı denesen hemen düşürürsün,

gözlerim hızlandırır tenhalığını

Yanlış şehirlere götürür trenlerim.

Ya ölmek ustalığını kazanırsın,

ya korku biriktirmek yetisini.

Acılarım iyice bol gelir sana,

sevincim bir türlü tutmaz sevincini.

Aysel git başımdan ben sana göre değilim.

Ümitsizliğimi olsun anlasana

hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

Sevindiğim anda sen üzülürsün.

Sonbahar uğultusu duymamışsın ki

içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,

uzak yalnızlık limanlarına.

Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,

Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.

Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.

Sakın başka bir şey getirme aklına.

Aysel git başımdan ben sana göre değilim,

ölümüm birden olacak seziyorum,

hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

Aysel git başımdan seni seviyorum...

Metin Eloğlu - Eşcil

Aşksa bu, ben buna varım, günlerim sığı;

Gündüze dek kalasın diye sevdim seni geceden

Eşcilim ben, ben buyum, ne güzel huy bu;

Bir hız gelsen, hemen olsan, sonra yazlar;

Bunca yıldan tatmadığım bir tınarça balığı;

Belki gözlerimin kıymığı şu denizler!

Can Yücel - Nuhun Kızı

Uzun sulardan tirenler kalkıyor

Islak bir istasyona iniyorum akşamları

Adım başında bir gaz’te ölüsü

Bozuk bir şemsiye gibi kapanıyor gün

Ve bir kapı açılıyor

Senin iki kanatlı kapın

Ne benim yalanlarım ne de bu haftalarca yağmur

Kimseler yıkayamaz ellerinin beyazlığını

İbrahim Baştuğ - Git

Git. En fazla hırçın kayalarda parçalanır teknen,

kalbimdeki fener söner. Ah şairdir bütün fenerciler.

Kaza süsü verilmiş bir intiharla içini çeker

fitilin ucundaki alevi, tedavülden kalkmış

bütün eski fenerler.

Git. Biliyorum her aşk uzadıkça boğucudur.

Alışkanlığın tene ağ attığı

bir açık deniz sayıklaması olunca sevişme;

esriticidir sislerin ardından seslenen Sirenler.

Peşinen kayalara oturacak biliyorsun teknen gitsen,

gitmesen ölü bir balık olarak kıyıya vuracaksın

Ahmed Arif - Leylim Leylim

Leylim - leylim dünyamızın yarısı

Al - yeşil bahar,

Yarısı kar olanda

Gene kavim - kardaş, can - cana düşman,

Gene yediboğum akrep,

Sarı engerek,

Alnımızın aklığında puşt işi zulüm

Ve canım yarı geceler

Çift kanat kapılarına karşı darağaçları,

Mahpusanede çeşme

Yandan akar olanda,

Gelmiş yoklamış ecel

Kaburgam arasından.

Yoklasın hele...

Çağıdır, can dayanmaz,

Çağıdır, en çatal, en ası,

Cehennem koncası memelerinin.

Çağıdır, kırk gün - kırk gece

Kolların boynuma kement,

Ha canım kötüye inat...

Vah ki ne desem,

Kurşunları namlulara sürülü,

İki elleri kan,

Baskıncılar uykumuzu yıkar olanda,

Alır yüreğim:

Yankın yasak, aynalara.

İnemem bahçende talan,

Tam, boş yanı bu, derim namussuzun,

Tam, bıçağım cehennem gibi güzelken,

Aklıma düşüyorsun

Ellerim arık...

Bilmiş

Bütün zulalar

Eğri hançer, kara mavzer, kan pusu.

Ve insan düşüncesinin o en orospu,

O en ayıp, frengili yemişi,

Çıldırtılmış uranyum

Bilmiş,

Bilsinler!

Sana nasıl yandığımı

Uuuuy gelin...

İşte kan tutmuş korsanlar,

Haramla beslenmiş azgın,

Düzmece peygamberler

Ve cüceleri

Ve iğdiş ve aptal kölelerine karşı,

İşte bir kez daha

Bu can bendeyken,

Delin, divanenim işte

Uuuuy gelin...

Bu yasaklar,

Firavun kalıntısı.

Yoksun,

Akdan - karadan.

Gizline, canevine kurulu faklar.

Gün ola, umut kesip korkunç yetinden,

Murdar tutkusuna dünyasızlığın,

Gün ola, düşesin bekler.

Düşme!

Ölürüm...

Gözlerinden, gözlerinden olurum.

Leylim - leylim

Ayvalar nar olanda

Sen bana yar olanda.

Belalı başımıza

Dünyalar dar olanda.

Ataol Behramoğlu - Zakkum ve Yaz

Zakkum ve yaz, bayıltan kokusu akşamın

Yapışkan, zakkum tadı öpüşlerindeki

Damarlarımda akan senin kanındır sanki

Kıvamını bulduran tenimdeki tutkalın

İşte bir kez daha yaz ve zakkumlar

Parmak uçların gibi, pembe ve ipekten

Yüzün çocukluk yüzün oluyor sevişirken

İçimin en derin bir yerinde gözlerin kımıldar

Gizemli ve esrik iniyorken gece

Bir tutku ağacı büyüyor gövdemde

Dalları bütün yönlere uzanan

Yaz zakkum dudaklarıyla öperken beni

Kuşatıyor bütün benliğimi

Bir baş dönmesi, yazdan ve zakkumdan.

Özdemir Asaf - Mesaj

Ölebilirim genç yaşımda,

En güzel şiirlerimi götürebilirim.

Şimdi kavakyelleri esiyorken başımda,

Sevgilim,

Seni bir akşam üstü düşündürebilirim

Cemal Süreya - Kırmızı Bir Kuştur Soluğum

Kırmızı bir kuştur soluğum

Kumral göklerinde saçlarının

Seni kucağıma alıyorum

Tarifsiz uzuyor bacakların

Kırmızı bir at oluyor soluğum

Yüzümün yanmasından anlıyorum

Yoksuluz gecelerimiz çok kısa

Dörtnala sevişmek lâzım

Özdemir İnce - Erselik Çiçek

eve giriyorum bu her şey değil

yakamda kocaman bir günebakan

alıyor o çiçeği verip aynayı

öptükçe öpüyorum dudaklarından

gülüyor ağzında bir aslanağzı

kuşanıyorum denizi bu da bir şey mi

beynimde bile o hınzır şeytan

uyanırken mersin’i nasıl bir sabah

onun da ağzında bir aslanağzı

öperken öpmeyi dudak dudaklarından

ağzımda gülüyor Ülker’in ağzı

Nevzat Çelik

Sevgililer Günü 1

bir elinden satın aldığım çiçeği

verdim öteki eline çingene kızının

Sevgililer Günü 2

sana çiçek alırken iskelede

elime değen eli kaldı aklımda

soğuktu şubatın ortası

nasıl tutar çingene kızının eli

bir rakı kadehinin beyazlığını

birahaneler boyu rıhtım caddesi’ni

topal bir değnek gibi yürüdüm

sanırım o gece

kadehe her uzanışında esmer

kontürler içine aldım

kar beyazı ellerini

Enver Ercan - Gök Yüzünü Çevir Bana

bende bulduğun benim de aradığımdı

sarmaşıp inceldiğimiz o nokta

hadi tut elimden gezdir sokaklarını

ansızın yakalan sağnağıma

akşam kendini karartırken geliyorsun

komşular kimbilir ne diyor

günü soyunup beni giyiniyorsun

parmakların ışıkları dinlendiriyor

gök yüzünü çevir bana

gezinsin tutkunun alevden dili

uçarken çıkardığın o ses var ya

bütün sözcüklerin özeti gibi

tanrı bu geceyi korusun