‘1 dolar=2.5 TL’ hayali gerçek olur mu?

Goldman Sachs’ın TL öngörüsü piyasaları şaşırttı. TL, iyi carry trade getirisiyle gelişen piyasalarda en ilgi çekici aday olarak görünüyor. Ama dolar/TL 2.50’ye geriler mi?

Amerikan yatırım bankası Goldman Sachs; dolar/TL’nin adil değerinin 3.50’lerdeki cari seviyeler değil, 2.50 dolar/TL seviyeleri olduğunu yazmış. “İyi carry trade (Ucuz faizli para birimiyle borçlanıp, yüksek getirili para biriminde yatırım yapmak) getirisiyle Türk Lirası, gelişen piyasalarda öne çıkmak için en ilgi çekici aday.

ABD’de gevşek parasal koşulların devam edeceği beklentisi de bunu destekliyor” yorumunda bulunmuş. Tüm bu yorumun/beklentinin kilit kelimesi “iyi carry trade getirisi” yani diğer para birimlerine göre yüksek faiz getirisi vaat etmesi. Geçtiğimiz hafta başındaki yazımda da belirttiğim üzere geçtiğimiz hafta merkez bankalarının haftasıydı.

Fed şahinleşiyor mu?

Fed politika faiz oranını 25 baz puan artırırken, hemen ertesinde toplanan Para Politikası Kurulu (PPK) faiz oranlarında herhangi bir değişikliğe gitmedi. Yellen son verilerdeki zayıflığın geçici olduğunu, Fed’in bilançosunun bu yıl içinde küçültülmeye başlanabileceğini açıkladı. Bunun için de piyasaları çok da fazla rahatsız etmeyecek bir plan dahilinde hareket edileceğini söyledi. Bu plana göre vadesi gelen tahvillerin ilk etapta her ay 10 milyar dolarlık kısmıyla yeniden menkul kıymet alınmayacak. Bu rakam 3 ay boyunca sabit kalacak.

Haberin Devamı

Sonrasında devlet tahvili

için miktar 6, diğer varlıklar için 4 milyar dolar olarak artırılacak. Böylece 12 ay sonra devlet tahvili için sınır aylık 30, diğer varlıklar için 20 milyar dolar olacak. Yani bu noktaya gelindiğinde Fed bilançosunu aylık 50 milyar dolar kadar küçültülecek. Yellen beklenenden daha şahin bir yol haritası ortaya koysa da piyasalar halen daha Fed’in yavaş hareket edeceğini fiyatlıyor.

Son verilerin Yellen’in dediği gibi geçici olarak kötü gelmesi, önümüzdeki günlerde toparlanma yaşanması durumunda piyasa ile Fed arasındaki fark hızlı kapanabilir. Fed ve PPK öncesinde açıklanan 2017 yılı ilk çeyrek büyümesi yüzde 5.0 geldi. Beklentilerin üzerinde çıkan bu “şaşırtıcı” büyümenin kaynakları iç tüketim, ihracat ve kamu harcamaları oldu.

Haberin Devamı

Teşvikler sürekli olmaz

Beyaz eşya ve mobilyaya getirilen vergi indirimleri iç tüketimi canlandırırken, yılın ilk çeyreğinde kurların yükselmesi ile de ihracat “doğal bir teşvik” buldu. Asıl Kredi Garanti Fonu ile

180 milyar TL’ye dayanan destekler sayesinde ikinci çeyrekte de büyüme teşvik edilmiş olacak.

Bu “destekler” ilâ nihai sürdürülemez. Ya bunlar için gerekli olan kaynaklar azalacak/pahalanacak ya da kamu bütçesi üzerindeki yıkıcı etkileri ortaya çıkmaya başladıkça hep gururla bahsettiğimiz “mali disiplin” zayıflayacak ve bunun da ortaya çıkaracağı risk primi, maliyet

olarak karşımıza çıkacaktır.

Yabancılar için cazip cary trade fırsatı var
Goldman Sachs’ın (GS) kendi endekslerinden yola çıkarak yapmış olduğu tahmini ben bir kademe daha ileriye götüreyim. 1986 yılından bu yana finansal piyasaların içindeyim. Bilfiil yaşadığım finansal krizlerin sayısını unutmaya başladım. 2001 krizi adeta benim üzerimden geçti. O günlerden bu yana söylediğim bir söz vardır: “Merkez Bankası’nı bana verin. Politik irade olarak, dolar/TL kurunun bugün 5.00 mı yoksa 0.50 mi olmasını istediğinizi söyleyin. Bana 6 ay zaman verin. 6 ay sonra kuru sizin istediğiniz yere getiririm. Ancak bu kuru 6 ay tutabilirim. İkinci 6 ayın bitiminde yeni bir yüz, yeni bir ülke ve yeni bir pasaport isterim. Bu koşullarla, kuru siyasi otoritenin istediği yere getiririm ancak ikinci 6 ayın sonunda benim ortadan kaybolmam gerekir.” Zira sonrasında ortaya çıkacak yıkımın yaratacağı hasardan sorumlu olmak istemem. O yüzden de yeni bir yüz ve yeni bir pasaport istiyorum...
GS’in bahsettiği 2.50 seviyesi de böyle bir durum. Şu anda TCMB’nin faiz oranları yabancı yatırımcılar için cazip bir “carry trade” ortamı sunuyor. Evet enflasyon oranlarına bakıldığında cari faiz seviyeleri Türk piyasaları için ancak yeterli seviyeler. Ancak yüzde 1-1.5 seviyelerinden dolar borçlanan, sıfır veya eksi faizle euro ya da yen borçlanan yatırımcı için yüzde 11-12 seviyeleri oldukça cazip görünüyor. Bu yüksek faiz oranları enflasyonla mücadele için normal şartlar altında yeterli olması gerekirken ne yazık ki istenen etkiyi
kısa sürede göster(e)miyor.
Yüksek faiz ve KGF birarada olmaz
TCMB bir yandan sıkı para politikası (=Yüksek faiz) uygularken, kamu otoritesi vergi indirimleri, kamu harcamaları ve de KGF ile parasal genişlemenin adeta dibine vurmuş durumda. Böylesi bir durum da yüksek faiz enflasyonla mücadelede ne denli etkili olabilir ki?
Bir yandan yüksek enflasyonun önüne geçmek için (talebi azaltmak adına) paranın maliyetini artırıyorsunuz, diğer yandan vergileri düşürerek tüketimi teşvik ediyorsunuz, KGF ile de gerçekten yatırıma gitmeyen, önemli kısmı sorunlu olan şirketleri yüzdürerek veya yeni krediler vererek parasal genişleme yaratıyorsunuz. Bunların ikisi nasıl olacak da bir arada olacak?
Ya yüksek büyüme ya düşük enflasyon?
Bir tercih yapmak zorundayız. İkisini aynı anda başaramadığımızı tarihsel olarak biliyoruz. Bunun için bir tercih yapmak durumundayız. Cari ortam itibariyle bu tercihler karışmış durumda ve attığımız adımlar bugün değilse de ileride aleyhimize delil olarak kullanılacak. Bu nedenle çok geç olmadan bir karar vermemiz lazım ki ileride uğraşmak zorunda kalacağımız kriz (!) maliyetimiz düşük olsun.
Borsada kâr satışı sürer mi?
BIST 100 endeksinde düzeltme devam edecek diye düşünüyorum. Geçtiğimiz hafta “rekor olmayan rekor” ile 100.000,80 seviyesi görüldü, saniyeler içinde satış geldi ve haftayı 98.192’den kapattı. Bu hafta içinde bu düzeltmenin devam etmesini, ilk aşamada 97.150 ardından da düzeltmenin devamı halinde 95.150 seviyesinin test edilmesi olasılığı artacak diye düşünüyorum.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR