GÜZEL VE ÇİRKİN

AB Dönem Başkanı Almanya’nın ilk kadın Başbakanı Angela Merkel, Türkiye karşıtı tutumunu sürdürüyor. Geçen hafta Fransız Le Figaro gazetesine verdiği demeçte “Türkiye’nin 50 yıl sonra bile AB üyesi olmayabileceğini” ifade eden Merkel, “Türkiye’ye imtiyazlı ortaklık verilsin” görüşünü ısrarla savunuyor. 3.5 milyon tirajlı Alman Bild gazetesine konuşan Merkel, “2057’ye gelindiğinde Türkiye kaç yıllık AB üyesi olacak?” şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:

“Önümüzdeki 50 yıl boyunca Türkiye’nin tam üyeliği konusunda çok fazla baskı yaşayacağımızı zannetmiyorum. 50 yıl içinde AB ve komşularının yakın ilişki kurması en az üyelik kadar çekici hale gelecek. Dostluk ve istikrar içinde karşılıklı ilişki halinde olacağız.” Merkel bu sözleriyle, kendisinden önceki Sosyal Demokrat iktidarın altına imza koyduğu ve Türkiye üye olmasını öngören anlaşmaları hiçe saydığını ortaya koydu.

Zirvede Türkiye yok
AB’nin 50’inci kuruluş yıldönümünün bugün Berlin’de düzenlenen kutlamalarına Türkiye’yi davet etmeyen Merkel, zirvenin sonuç bildirgesinde de “Avrupa Birliği’nin genişleme sürecine” yer vermedi. AB’nin yeni yol haritası olarak yorumlanan Berlin Deklerasyonu’nunda “AB açık yaşamayı sürdürecektir. AB sınırları dışında, demokrasi, istikrar ve refahı güçlendirmeye devam edecektir” ifadeleri yer aldı. Financial Times gazetesi “Türkler AB’ye gireceğine kesin gözüyle bakmasa iyi olur. Genişleme sona eriyor” yorumunu yaptı. İngiliz The Times gazetesi ise “Deklarasyon en çok Türkiye’yi rahatsız edecek. Genişlemeden bahsedilmiyor. Türkiye’nin adı bile geçmiyor; kaydettiği başarılara değinilmiyor” eleştirisini yaptı.

Royal: Türkiye AB’ye çok şey katar
Fransa’da önümüzdeki ay yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminin favori adaylarından Segolene Royal, Türkiye’nin AB üyeliğine sıcak baktığını açıkladı. Sosyalist Parti’nin adayı Segolene Royal, yeni kitabında şu çarpıcı ifadelere yer verdi

“Türkiye gururlu insanların yaşadığı büyük bir ulus. Hiçbir zaman Türkiye’nin Avrupalı olamayacağını, Avrupa’ya layık olmadığını düşünenlerden olmayacağım. Prensip olarak Türkiye’nin AB üyeliğine evet diyorum. Ancak şu anda bundan yana olmamamın nedenleri Türkiye’den değil Avrupa’dan kaynaklanıyor. Bir mola vermemiz ve sınırların dengesini kurmamız gerekiyor. Coğrafya bu konuda kesinlikle bir etken olamaz. Avrupa bir bölge değil siyasi bir projedir. Biz bir Hıristiyan Birliği değiliz, Müslüman nüfusa sahip bir ülke Avrupa’nın içinde mükemmel bir yere sahip olabilir. Türkiye’nin entegrasyonu Avrupa’ya çok şey katar.”