Sorun “Tayyip Bey aday olur mu olmaz mı?” ile bitmiyor ki

Aslında son derece can sıkıcı bir durum. Ciddi ciddi adamlar, siyasetçiler, iş adamları, gazeteciler aralarında “Cumhurbaşkanlığı toto” oynuyorlar

Haberin Devamı

Aslında son derece can sıkıcı bir durum. Ciddi ciddi adamlar, siyasetçiler, iş adamları, gazeteciler aralarında “Cumhurbaşkanlığı toto” oynuyorlar.

“Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olur mu olmaz mı?” diye.

Bir ülkenin cumhurbaşkanlığı seçimini bu kadar hafife almak hiç doğru değil.

Ancak karşı karşıya olduğumuz durum da bir gerçek. Yapacak bir şey yok. Çünkü Tayyip Erdoğan çağdaş bir ülkede görülmeyecek bir zihniyetle politika yürüttüğü için Türkiye hâlâ Cumhurbaşkanlığı sorununa bir çare bulmuş değil.

Bahse girenler “Erdoğan Cumhurbaşkanı olur mu olmaz mı?” üzerinde kilitlendi.

Oysa bu bahisler için ara katmanlar da var. Yani konu herkesin iddialaştığı gibi iki seçenekli değil.

Gelin isterseniz cumhurbaşkanlığı seçimleri için konuşulanları sıralayalım.

1- TAYYİP BEY ADAY OLUR:
Şu anda beklenen bu. Tayyip Erdoğan belki de bir daha eline geçiremeyeceği bir fırsatı kullanmak isteyecektir. Tereddüt bile etmeden 16 Nisan’da adaylığını açıklayacaktır.

2- TAYYİP BEY ADAY OLMAZ:
Bu geniş bir kesimin beklentisi. Kendi partisinin bile yarıdan fazlası Tayyip Bey’in aday olmamasını, partinin başında kalmasını ve Meclis’ten bir ismi aday göstermesini bekliyor.

Yukarıdaki iki madde herkesin iddiaya girdiği iki ana konu. Şimdi isterseniz, Tayyip Bey’in aday olmaması için konuşulan senaryoları gözden geçirelim.

* Kendi rızasıyla aday olmaz
Tayyip Bey gerek tırmanan gerginliği gerekse Başbakan kalmakla daha faydalı olacağını görerek aday olmaz. Başka birini aday gösterir.

* Etkin ricalar nedeniyle aday olmaz
Tayyip Bey gerek partisinden gerekse etkili çevrelerden gelen uyarıları dikkate alır. Aday olmasının büyük sorun yaratacağını görür ve adaylıktan vazgeçer.

* Baskı yüzünden aday olmaz
Tayyip Bey her şeye rağmen adaylığını koymaya kararlıdır. Ancak karşı koyamayacağı çevrelerin yoğun baskısı altında kalır. Adaylığını açıklamanın kendisi için bir tehlike yaratacağını görür ve adaylıktan vazgeçer.

Yukarıdaki üç senaryoda da Tayyip Bey aday olmuyor ve bir başkasını bu makam için işaret ediyor.

Oysa Tayyip Bey’in işaret edeceği kişi üzerinde de yoğun tartışma olacaktır. Gelelim bu konudaki senaryolara...

1- KENDİSİ ADAY GÖSTERİR:
Tayyip Bey aday olmaz ama kendine yakın birini aday gösterir. Bu kişi Bülent Arınç da olabilir, Vecdi Gönül de.

2- TELKİNLERE KULAK VERİR:
Tayyip Bey’e kendisi dışında ama kendi sözünden çıkmayacak bir ismi aday göstermesinin de gerilim yaratacağı telkin edilir. Bu durumda Tayyip Bey, Bülent Arınç gibi tepki toplayacak bir isimden vazgeçip, hiç olmazsa eşinin başı açık olan birini bulur.

3- BASKILARA BOYUN EĞER:
Tayyip Bey karşı koyamayacağı güçlerin etkili baskısı sonucu, kendisine yakın birini de aday göstermekten vazgeçip laik, Atatürkçü, çağdaş bir ismi Meclis dışından aday gösterir.

Peki bu yukarıdaki senaryoların da hiçbiri gerçekleşmedi. O zaman ne olur?

Bunu bilmek için falcı olmak gerek. Ama sadece şunu söyleyebilirim. Hiç iyi olmaz.

***

Teşekkürler Sedat Sertoğlu
Hatırlayan olacaktır, bir ay kadar önce bu köşede 25 yıllık gazeteci arkadaşım dostum Sedat Sertoğlu ile yaptığımız sohbeti size de aktarmıştım. Sedat Sertoğlu’na Amerika’daki Ermeni tasarısını sormuş ve eklemiştim: “Bugüne kadar Yahudi lobisinin büyük desteğini görmüştük, bu kez ne olur?”

Sertoğlu da Amerika’da tek Yahudi lobisi olmadığını, onların da aralarında ikiye bölündüğünü belirterek “Ancak hepsinin sözünü dinlediği Tom Lantos vardır. O henüz görüşünü açıklamadı. Sanıyorum Yahudiler onun tavrını bekleyeceklerdir” demişti.

Dünkü Sabah Gazetesi’nin manşetinde Amerikalı Yahudi Tom Lantos’un açıklaması vardı. Lantos “Türkiye’nin haklılığını gördük, tasarının geçmemesi için elimizden geleni yapacağız” diyordu. Demek ki şimdi bir umut doğdu. Sedat Sertoğlu’na verdiği eşsiz bilgi için teşekkür etmek istiyorum. Bir konuyu en uzmanına sormanın ne kadar faydalı olduğu bir kere daha kanıtlanmış oldu.

***

Rektörlerde kadın gücü
İki gün sonra Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayacağız. Türkiye’de kadının yeri, gücü, uğradığı baskılar ve haksızlıklar şimdiden medyada ve kitle toplantılarında konuşulmaya başladı. Hatta kadın yürüyüşü bile erkenden yapıldı.

Biz Türkiye’de bunları tartışırken, Amerika’dan bir örnek vermek ve kadının dünyada ne kadar saygın hale geldiğini söylemek istiyorum.

Amerika’nın en iyi 8 üniversitesinden 5’inin başında kadın rektör var.

1- Harvard Üniversitesi’nin rektörü Drew Faust. Şubat 2007’de seçildi.

2- MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) rektörü Susan Hockfield Mayıs 2005’te seçildi.

3- Pennsylvania Üniversitesi’nin rektörü Amy Gutman. Ekim 2004’te seçildi.

4- Princeton Üniversitesi’nin rektörü Shirley Tilghman. Haziran 2001’de seçildi.

5- Brown Universitesi’nin rektörü Ruth Simmons. Haziran 2001’de seçildi.

Amerika’nın en önemli üniversitelerine İngiltere’den Cambridge Üniversitesi de katıldı. Cambirdge tarihinde ilk kez bir kadını, Alison Richard’ı geçtiğimiz kasım ayında rektör seçti.

***

Trafik cezalarının affı
Plakalara, belki çoğu “kafadan” yazılarak gönderilen trafik cezaları konusunu sanıyorum ilk yazanlardan biriyim. Yazımın çıkmasından sonra pek çok şikâyet almıştım. Nitekim bir hafta içinde 800 bini aşkın kişiye bu tür cezalardan gönderildiği ortaya çıktı.

Yazılarımda bu hukuksuzluğa karşı vatandaşların mahkemeye başvuracağını belirtmiş ve konuyla ilgilenen bir internet sitesinin de adresini vermiştim.

Konu sonunda Meclis’e taşındı ve AKP bu cezaların affı için bir yasa teklifi hazırladı.

Şimdi bu da hoş değil. Seçime kısa bir zaman kala bir milyona yakın kişiyi ilgilendiren bir konuda “af çıkacağı” sözü kuşku yaratır.

Bu nedenle cezalar konusunda mahkemeye yapılan başvurular bir an önce sonuçlandırılmalı ve hukuk dışı bu cezalar hukuken iptal edilmelidir.

Yapılan bir hukuksuzluktur, kimse af beklemiyor, adalet bekliyor.

DİĞER YENİ YAZILAR