Halep oradaysa arşın burda!..

İnsanlık, hayatı boyunca sana çamur bulamaya çalışarak en adi ve şerefsiz saldırıları yapan insana düştüğü günde bir tekme daha vurmamaktır...

Haberin Devamı

İnsanlık, hayatı boyunca sana çamur bulamaya çalışarak en adi ve şerefsiz saldırıları yapan insana düştüğü günde bir tekme daha vurmamaktır...

Onu yaptıkları kötülüklerin utancıyla bugün başbaşa bırakmaktır...

İnsanlık, daha iki ay önce, “sevgilinden ayrıldığında” , senin için “gücü bitti ondan gitti” diye manşet atacak kadar aşağılıklaşan insana, “şimdi gücünden memnun musun” diye sormamaktır...

Gücü oturduğu koltuktan ibaret görmeme sanatıdır insanlık...

İnsanlık sana yıllarca ekmek verenlere, geldiğin yerlere gelmende emeği geçenlere, en aşağılık küfürleri etmeme meziyetidir...

Küçücük bir çıkarın zedelendiğinde, kazanılmış koskoca dünyaları unutacak kadar sonsuz bir ihtirasın ve yamyamlığın çukuruna düşmemektir insanlık...

Dün yanında kolkola gezip etrafa adam olma dersleri verdiğin insana, şimdi ölmeden mezarını bile ağzına alacak küfürlerle saldırma rezilliği hiç değildir insanlık...

Ne de, dün küfür ettiğin adamın bugün yanında, yalvar yakar durumda olmak değildir insanlık...

Bugünler bir cümlenin hatırlanması gereken günlerdir...

HALEP ORDAYSA ARŞIN BURDADIR!!!

***

Türk basınında son zamanlarda maalesef egoları kendi boylarını de aşan korkunç tipler türedi...

Bu tipler, çevrelerinin pohpohlamalarıyla oluşan balon gibi şişmiş egolarını, kanıtlamak için, kendilerine eşdeğer rakip olarak bizzat eski patronlarını ya da başka basın patronlarını seçiyorlar...

Onlarla mücadele bir gazetecinin kamu görevi yaparak, iş dünyasını ve ticareti denetlemesinin çok ötesine taşarak, birebir hesaplaşma, kana kan intikam, geçmişi hatırlatma ve eski patrondan hesap sorma halini alıyor...

Medya dünyasında zamanında patronlarının gücüyle, başka patronları alaşağı eden egosu patlak tipler, bir süre sonra eski patronlarına karşısına geçip, bu kez onları da başka patronlarla altedeceklerine inanıyorlar...

Oysa medya ve gazetecilik etiği açısından doğru olanı gazetecinin gazeteciliğini, patronun da patronluğunu bilmesidir...

Bir gazeteci patronuyla sidik savaşına girmez...

Patron patrondur...

Gazeteci de gazeteci...

Türkiye patron ve gazeteci dışında son yıllarda bir de “egosu patlak tip” dediğimiz ve kendine gazeteci diyen yeni bir tiple tanıştı...

Öğreniyorum ki, egosu patlak tiplerden biri, önceki gün onlarca kişinin ortasında, yıllarca ekmek yediği, saygıda kusur etmeyerek bugünlere getirildiği, eski patronu hakkında inanılmaz sözler sarfetmiş...

Hani kendi, meslektaşı ya da muhatabı hakkında etse yine bir şey demeyeceğim...

Çok asabı bozulmuş, sinirlerine hakim olamamış diyeceğim...

Hayır öyle değil...

Egosu patlak tip, kendi rakip meslektaşına ya da muhatabına değil, bizzat patrona en ağır biçimde sallıyor...

Burada, psikolojik ya da patolojik olmanın ötesinde korkunç bir mesleki deformasyon var...

Belli ki egoları böylesine şişirilen bu tipler, kendi eşdeğerleri olarak patronları görmekteler...

Muhatapları eski patronları...

Gazeteci, medya ya da dışındaki bir işadamı patronun iş ilişkilerini sorgulayabilir...

Hesapları dökebilir...

Kamu adına köşesinde eleştirip, kendince yargılayabilir...

Ancak tetikçilik yapa yapa, kendini adına çalıştığın insanlarla bir tutarak, zaman içinde onlardan biri olacağına inanmak ancak Amerika’daki Sicilya Mafyası’nın ilişkilerinde mümkündür...

***

Bu nasıl bir gazetecilik türüdür ki, söylenenlerin ve yazılanların tek ortak noktası, kişisel çıkardır...

Dün en ağır küfürlerle hırsız yerine konmaya çalışılan biri siyasi biri ticari iki kişi şimdi yere göğe konulamaktadır...

Dün dünyayı beraberce pisliklerden temizlediğini söylediği kişi ise, en ağır küfürlere maruz bırakılmaktadır...

Bir gazeteci, bir insan bu denli kaypak, bu denli vurdumduymaz, bu denli oportunist bu denli tutarsız, bu denli densiz olabilir mi acaba?..

“Halep ordaysa arşın burda” özdeyişi kimin için söylendi bilinmez...

Özdeyiş günümüz Türkiye’sinde hâlâ geçerlidir...

DİĞER YENİ YAZILAR