2006’da büyüme

2006 yılı milli geliri verileri pazartesi günü TÜİK tarafından açıklandı. Göstergelerin ağababasıdır

Haberin Devamı

Çünkü reel ekonominin bütününde olup bitenler hakkında en kapsamlı bilgi oradadır. Sektör ve harcama bazında ayrıntıları özellikle önemlidir.

Dolayısı ile her yıl nisan başında milli gelire yoğunlaşırız. Büyümenin analizi birden fazla yazıya yayılır. Bu yıl biraz daha uzun sürebilir. Nedenlerin bir kısmı benden bir kısmı dönemin özelliklerinden kaynaklanıyor.

Sonuçla başlayalım: 2006’da GSYİH ve GSMH, sırası ile; yüzde 6.1 ve yüzde 6.0 büyüdü. Haber ve yorumları iki gündür medyada izliyorsunuz. Büyüme genelde daha düşük bekleniyordu. Bir kez daha Türkiye ekonomisi karamsarları mahçup etti.

2005 ortasından bu yana benim de karamsar cephede yer aldığım biliniyor. İlginç şekilde, büyümede karamsar, enflasyonda iyimser kaldım. Ocak 2006’da büyümeyi yüzde 3.6, enflasyonu yüzde 6.9 öngördüm. İlki 2.5 puan, ikincisi 2.8 puan yüksek gerçekleşti.

Yöntemle ilgili
Ortada çok konu olunca yazıları bir plana bağlama ihtiyacı oluştu. Önce büyümeyi uzun dönem perspektifinden ele alacağım. 2001 krizinden bu yana beş yıl geçti. Dönemin tümünü kuşbakışı görmek değişen trendleri saptamayı kolaylaştırır.

Ardından konjonktür analizine gireceğim. Tahminlerdeki yanılgıların nedenlerini mutlaka teşhis etmek gerekiyor. Bundan sonraki tahminlerin başarısı açısından konjonktürü doğru kavramak giderek daha önem kazanıyor.

Doğallıkla bu arada 2006 yılının ayrıntılarına girilecek. Sektör ya da harcama bazında geçmişten farklılaşan trendler bulunacak. Verilerin içsel tutarlılığı sınanacak. Ölçme sorunları araştırılacak.

Sonuncusu hakkında bir paragraf açmak istiyorum. Üç yıldır verilerin revizyonunda ilginç bir gelişme yaşanıyor. Yıllık veriler yayınlanırken diğer üç çeyreğin milli geliri yükseliyor. Bu yıl da öyle oldu.

Yanlış anlaşılmasın. Verilerin kesinleşirken değişmeleri kuraldır. Her yerde yapılır. Sorun, revizyonun hep tek yönlü (burada yukarı doğru) olmasıdır. Hesap hatalarının sistematikleştiğine işaret eder. Gözlemcileri ve iktisat politikasını yapanları yanıltır.

Kesintisiz büyüme
Bakan Ali Babacan haklı olarak vurguladı. Türkiye ekonomisi tam beş yıldır (yirmi çeyrek) kesintisiz büyüyor. 1987 bazlı seride GSMH’ye baktım. İlk on beş yılda beş pozitif büyüme dönemi var. Ortalama uzunluğu iki yılın altında (yedi çeyrek). En uzunu 1994 krizi sonrasında üç buçuk yıl (on dört çeyrek).

Son beş yıl büyümenin hızı ve kalitesi açısından da ayrışıyor. Yirmi yılın ortalama yıllık büyüme hızı yüzde 3.9, volatilite ölçüsü olan standart sapma 6.4 çıkıyor. İlk on beş yıl için, aynı sıra ile, yüzde 2.8 ve 6.7’yi buluyor. Halbuki son beş yılda ortalama büyüme yüzde 7.5 ve standart sapma 3.6’ya, birikimli GSMH artışı ise yüzde 43.2’ye ulaşıyor.

Yukarıdaki basit gözlemlere itirazları duyuyorum. Örneğin döneme krizden çıkış yılı 2002 dahil ya da 2006 son yarısında büyüme ortalamanın altına düştü denebilir. Haksızlık olur. Gerçeği kabul etmeliyiz.

Günahı ve sevabı ile, Türkiye’nin 2000’den bu yana enflasyonla mücadele ve yapısal reform konusunda gösterdiği irade ve fedakârlık sonuç vermiştir. Arada yapılan politika hatalarının etkileri ya da ödenen bedelin yüksekliği ayrı konulardır. Başarıyı gölgelemelerine izin veremeyiz.

DİĞER YENİ YAZILAR