Gazete Vatan Logo

Gözlerinize bunu sakın yapmayın!

Siz de uykusu geldiğinde, uzun süre bilgisayar başında vakit geçirdiğinde ya da televizyon izlediğinde gözlerini kaşıyan veya ovuşturanlardan mısınız? O zaman dikkat! Göz kaşıma hareketi çoğu kişi için sıradan bir eylem olsa da çok sık tekrarlandığında çeşitli hastalıklara zemin hazırlayabiliyor.

Gözlerinize bunu sakın yapmayın!

Yorgunluk ve uykusuzluk belirtileri hisseden kişiler otomatik olarak gözlerini kaşıma ya da ovuşturma ihtiyacı duyabiliyor. Alerjik problemler sebebiyle gözde oluşan kızarıklık, kaşıntı gibi durumların yaşanması da gözlerin sıkça ovalanmasına yol açabiliyor.

Fakat kişiler, gözlerini kaşımak ve ovuşturmakla göz sağlığına ne derece zarar verdiklerinin farkına varamıyor. Çünkü bu durum, korneanın yapısında bozulmalara neden olurken, incelme ve yapısının bozulması anlamına gelen keratokonus hastalığına zemin hazırlayabiliyor. Önlem alınmaması durumunda ise, ileriki süreçte kornea nakline kadar varabilen büyük görme kayıpları yaşanabiliyor. Bu nedenle gözlerde yaşanan kaşıntının teşhisi ve tedavisi büyük önem taşıyor.

KERATOKONUS 20 İLE 40 YAŞ ARASINDA İLERLEME GÖSTERİYOR

Genellikle her iki gözü etkileyen ve sıklıkla da asimetrik, enflamatuvar (iltihaplı) olmayan, kornea doku bozulması, dikleşmesi, kornea tepesinin incelmesi ve öne çıkması ile karakterize bir kornea hastalığı olan keratokonusun, 20 ile 40 yaş arasında ilerleme gösterdiğini belirten Göz Hastalıkları ve Vitreo Retinal Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Hüseyin Sanisoğlu, gözlerde oluşan bu deformasyonun, araba kullanma, bilgisayarda yazı yazma, televizyon izleme veya okuma gibi bazı faaliyetleri güçleştirebildiğini söyledi.

Haberin Devamı

BU BELİRTİLERE DİKKAT!

Gözde sürekli alerji ve kaşıntı (hafif göz irritasyonu) yaşanıyorsa, devamlı ilerleyen miyopi ve astigmat durumu varsa, gözlüğe rağmen net görüş elde edilemiyorsa, ışığa karşı hassasiyet ve göz kamaşması ile karşılaşılıyorsa keratokonus hastalığından şüphelenilmesi gerektiğini ifade eden Dr. Sanisoğlu, şöyle devam etti:

“Bu belirtiler, kişinin yüksek keratokonus riski taşıdığının habercisidir. Böyle durumlarda vakit kaybetmeden bir uzman desteğine başvurulmalıdır. Çünkü keratokonus hastalığının erken tanı ve tedavisi, ileride ortaya çıkabilecek ciddi görme sorunlarını önlenmesi açısından büyük önem taşır.

KERATOKONUS SORUNU ÇEŞİTLİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ İLE ÇÖZÜLEBİLİYOR

Keratokonus tedavisine başlamadan önce ilk olarak hastalığın ilerleme derecesi tespit edilmelidir. Eğer hastalıkta ilerleme yoksa hastanın görme bozukluğunu düzeltecek tedaviler uygulanabilir. Keratokonus tedavisi için de hastalığın derecesine bağlı olarak sert lenslere, kornea içi halkalara (INTACS, kerraring), Cross-linking’e (moleküler düzeyde çapraz bağlanma tedavisi) ve keratoplastiye (kornea nakli) başvurulabilir. Tedavi sonrasında ise hasta, 6 ayda bir kornea haritaları ile takip edilmelidir.”

Haberin Devamı

KERATOKONUS İLERLİYOR İSE…

Keratokonus problemi büyüyorsa 2 aşamalı tedavi uygulandığını belirten Göz Hastalıkları Uzmanı, “İlk aşama; hastalığın ilerlemesinin durdurulmasıdır. Bunun tek yolu, korneal çapraz bağlama tedavisidir. İkinci aşama ise; hastanın görme bozukluğunun düzeltilmesidir. Cerrahi veya cerrahi dışı yöntemler ile görme bozukluğu düzeltilebilir. Ayrıca keratokonus tedavisinde cerrahi ve cerrahi dışı yöntemler de kullanılabilir. Cerrahi dışı yöntemler; gözlük ve keratokonus için üretilmiş kontakt lenslerin uygulanması iken, kornea içi halkalar ve topolink laser tedavisi de cerrahi yöntemlerdir. Tabii ilerlemiş, takipsiz kalmış hastalarda kornea nakli yapmak da gerekebilir” dedi.

Haberin Devamı