Gazete Vatan Logo

Efsane babanın şampiyon oğlu

Cumhuriyet tarihinin ilk milli yüzücülerden 94 yaşındaki Nejat Nakkaş bugün bile yüzen bir isim. Oğlu, Ahmet Nakkaş olimpiyatlarda yarışmış milli bir yüzücü. Ahmet Nakkaş sporu bıraktıktan 12 yıl sonra babasının verdiği cesaretle yüzmeye yeniden başladı ve 55’ine geldiğinde master kategorisinde dünya şampiyonluğuna uzandı.

Efsane babanın şampiyon oğlu

Ahmet Nakkaş, tekstil sektörünün önde gelen isimlerinden, Türkiye Hazır Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) geçmiş dönem başkanı. 80’li yıllarda Türkiye’yi olimpiyatlarda ve dünya yüzme şampiyonalarında temsil etmiş milli yüzücü. Yoğun iş yaşamı nedeniyle spora 12 yıl ara veren Nakkaş, cumhuriyetin ilk milli yüzücülerinden olan babası Nejat Nakkaş’ın da telkinleriyle havuza 48 yaşında geri dönüp “Master” kategorisinde yarışlara katılmaya başladı. Öyle ki geçtiğimiz hafta Budapeşte’de düzenlenen FINA Dünya Masterlar Yüzme Şampiyonası’nda 50-54 yaş kategorisinde mücadele eden milli yüzücü, 132 rakibini geride bırakarak dünya şampiyonu oldu. Nakkaş, 50 ve 100 metre serbestle, 200 metre karışıkta dünya şampiyonası rekoru kırarak altın madalyalara ulaştı.

Nakkaş, 200 metre serbestte ise Avrupa rekorunun yeni sahibi olarak yarışı birinci sırada tamamladı. Cumhuriyetle yaşıt baba Nejat Nakkaş ise Türkiye’nin ilk yüzücülerinden, 1923 doğumlu ve hala sağlığı için yüzüyor. Nejat ve Ahmet Nakkaş ile babadan oğula geçen yüzme tutkusunu ve 50 yaşından sonra nasıl spor yapılır konuştuk..

Haberin Devamı

55 yaşında dünya şampiyonu oldunuz, bu Türkiye’de bir ilk.
Yüzme tutkusu bana babamdan geçti. Babam İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü’nde yüzüyordu, ben de doğduğumdan itibaren kendimi suda buldum. Daha çocuk yaşta babam bana yüzmeyle ilgili her şeyi, stilleri, yüzme yarışma tekniklerini ve en önemlisi sporu bir yaşam biçimi olmasını öğretti.
Babanız efsane yüzücülerden “denizler fatihi” Nejat Nakkaş..
Babam Türkiye’nin ilk dönem yüzücülerinden. Denizlerde maraton yüzdü yıllarca. Anadolu Kavağı’ndan Kız Kulesi arasında Boğaz’ı boydan boya 2 saat 50 dakikada geçti. Marmara Maratonu’nu 48 yaşında yüzdü, bu 25 km’lik Pendik Adalar ve Fenerbahçe arasında bir yarış.
Siz kısa mesafede öne çıkıyorsunuz....
1962 doğumluyum, yüzmeye 1968’de başladım, 1988’e kadar aktif yüzdüm. 1984 Los Angeles Olimpiyatları’na katıldım, dünya ve Avrupa şampiyonluklarında yüzdüm.
Yüzmeyi bıraktınız ve iş hayatına odaklandınız. Yeniden yüzmeye dönüşünüz nasıl oldu?
48 yaşından sonra master oldum, fiziğinizi koruduğunuz zaman, temeliniz de sağlamsa çalışarak gençlik yıllarına yakın bir noktaya gelebiliyor insan.
Nasıl sağladınız bu performansı?
Babam hep “oğlum spordan uzaklaşma sağlığın için önemli” derdi. 2010 ‘da babamla master kategorisine geçtim. Babam 87, ben 48 yaşında yüzmeye başladık. 2014’te dünya şampiyonasına katıldım. 52 yaşındaydım ve Montreal’deki şampiyonada iki birincilik bir ikincilik kazandım.
Fırtına gibi dönmüşsünüz havuza.. Şimdi 55 yaşında yine Dünya Şampiyonu oldunuz, formülünüz nedir?
Türk toplumu dünyadaki en hareketsiz beş ülkeden biri. Fiziken hareketli olmak gerekiyor. Sağlıklı olabilmesi için de bir insanın harcadıklarıyla beslenmesi arasında fiziki bir dengeyi sağlaması lazım. Beslenme çok önemli, hareketle beslenme arasındaki denge çok iyi korunmalı bu yaşlarda.
Nasıl bir antrenman programınızı var?
Prensipli bir hayat önemli sağlıklı yaşamak için. Katı disiplinli olması gerekmiyor insanın hayatının. Ben haftanın beş günü mutlaka sporumu yaparım, yüzme antrenmanlarım 1 saat 15 dakikayı geçmez, günde 3 km yüzerim.
Neleri yiyip nelerden uzak duruyorsunuz?
Öğün kaçırmam, hiçbir zaman tok kalkmam sofradan. Yedi saat uyurum, doğal beslenmeye dikkat ederim. Hamur işinde kaçınırım, ekmeği ve unlu gıdaları yalnızca kahvaltıda yerim, diğer öğünlerde yemem.
Nejat bey 94 yaşındasınız, eskisi gibi sık olmasa da yüzmeye devam mı?
Eskisi kadar sık yüzmüyorum, ama bu yaşıma kadar ayakta kalmamın en büyük nedeni yüzmedir. Yüzmek insan vücuduna kuvvet kazandırır.
Atatürk ile bir anınız var, anlatır mısınız?
Atatürk yanınmıyorsam 1934 yılıydı, Savarona yatı Kalamış’a demirlemişti, 1 temmuz kabotaj bayramı nedeniyle. Ben de yüzücü bir arkadaşımla Savarona’ya kadar yüzdüm ve yattakiler bizim onlara doğru geldiğimizi görmüş ve Atatürk’e haber vermiş. Biz Savarona’ya kadar yüzdük, iki çocuğuz daha.. Atatürk bizi merak edip güverteye çıkmış, bizi görünce el salladı biz de çok heyecanlandık tabii. Sonra ben hep Savarona’nın yolunu gözledim...

Haberin Devamı