Gazete Vatan Logo

Keşke annem bugünleri görseydi

Yıldızı giderek parlayan oyunculardan Burak Deniz haziranda İki Arada Bir Şehirde adlı bir film çekme hazırlığında. Hayatındaki tek sıkıntının annesinin yokluğu olduğunu anlatan oyuncu “Tadım, tuzum kalmadı” diyor.

Keşke annem  bugünleri görseydi

Kendini yaratıcı biri olarak görmüyormuş, sanki yoktan bir şey var edemezmiş gibi geliyormuş. E o karakterler? Onlar yoktan var olmuyor mu? Biraz, hatta epey mütevazı bir genç Burak Deniz. Bir de hoşsohbet ki… Ama kirpikler, ah o kirpikler. Bir Türkan Şoray kirpiği bilirdik, şimdi bir de Burak Deniz kirpiği var artık. Buluşmaya gitmeden önce bakındım da, ne çok şey yazılmış o kirpikler için, yok efendim mutlaka kıvırıyormuş, öyle olamazmış vs. Kaskla geldi buluşmaya, kirpik kontrolüyle başladık. “Gelirken vizör taktım, kıvırdığım kirpikler rüzgarda bozulmasın diye,” gülerek dalga geçti bir de. İşte çok güzel bir sohbetten satır başları:

Genç yaşta olgun ama…

Anneyle baba o çok küçükken ayrılmış. “Ben, annem ve bizim aile var” diyor. “Anneannem, dedem, teyzem, dayım. El bebek gül bebek büyüdüm.” Maalesef anneyi üç yıl önce kaybetmişler. “Keşke annem de yaşasaydı da görseydi bugünleri, tek sıkıntı o; onun dışında bir sıkıntı yok” diyor. Kayıp meselesini epey konuştuk; o acının, eksikliğin nasıl hiç dinmediğini... Anneyi kaybettikten sonra nasıl tadın tuzun, şevkin yok olduğunu... İşte orada profesyonel yardım almış ve fark etmiş ki: “Tadım, tuzum, motivasyonum kalmadı, çünkü kendimi kanıtlayacak kimse kalmadı. Kaç yaşına geldim, umutsuzluğa düştüğümde valideyi istiyorum yanımda” diyor.

Haberin Devamı

Arkadaşlık kardeşlikten öte

Fakat aman sanmayın ki, melankolik, hüzünlü biri var karşımızda. Aile zaten geniş ama fazlası da var: “Benim bir beşli grubum var okuldan. Büyük bir şans benim için; mesela ‘Bir sıkıntım var’ diyorum.. ‘Ne diyorsun oğlum ya?’ diyorlar. ‘Doğru ya, ne diyorum ben,’ diyorum. Hemen beni geriye alıyorlar...” Bu ‘geri’ dediği, gerçek hayat, esas hayat yani. “Onlar için ben aynıyım, hep aynı kalacağım. Size de oluyordur belki, bazen arkadaşlık kardeşlikten ileri olabiliyor. Bir gün çocuğum olursa, amcaları olacak”

O okur, üzerine konuşuruz

Sırf aile ve arkadaşlar değil tabii, Büşra Develi de var hayatında. Neredeyse iki cümleden birinde Büşra geçiyor. “Burada konuşuyoruz ya, satmışsın beni demesin diye söylüyorum” diyor gülerek. “Biz çok şey paylaşıyoruz onunla. Ben okumayı onun kadar seven bir tip değilim, o çok seviyor. Ben daha çok düşünüp, açılmayı seviyorum. O okur, konuşuruz üstüne.” İlişkisini saklamadığından, sosyal medyada paylaştığından bahsederken “Söyleyeceğim şey 10 numara, dört dörtlük bir erkek olduğumdan kaynaklanmıyor. Ben biriyle beraberim. Her gün başka biriyle takılan birini de hiç yargılamam, ne güzel, takılsın. Ama ben Büşra’yla (Develi) beraberim, biliyorum ki onunla beraber olacağım, bizim ilişkimiz gidecek daha, kesin. İnsanları ona göre alıyorum zaten hayatıma, o nedenle de rahatlıkla paylaşırım sosyal medyada...

Haberin Devamı

Para meselesi

Jim Carrey’nin “Keşke herkes zengin ve ünlü olup istediğini yapabilse de meselenin bu olmadığı anlaşılsa” lafını hatırlattı, para konusu açılınca. Her şeye tek başına karar vermenin, o sorumluluğun nasıl bir yük olduğundan da bahsettik. İş konuşurken “Bu cümleleri kuran adam ben miyim,” diyormuş bazen. Bazen de “Daraldığımda rüzgar olmak istiyorum… Eseyim, olayım esmek olsun sadece…”

Haberin Devamı

Yeni film ve bolca tatil

Haziran’da Büşra’yla rol aldıkları punk-rock, underground bir film geliyor: İki Arada Bir Şehirde. İki yazdır çalıştığı için bu yaz Büşra’yla bir tatil, ‘bizim çocuklar’ dediği arkadaş ekibiyle de başka bir tatil yapacak. Seri katil canlandırmak istiyor ama burada olmaz diyor. “Amerika’da insanlar tek başına yaşıyor burada amca var, hala var hemen yakalanırsın. Olmadı, komşu haber verir.” Doğru valla. Marvel karakterlerine hayran. Geçen yine Büşra’yla konuşurlarken hangi süper güçleri olsun isterler diye, Wolverine gibi yaralarının hemen kapanmasını istemiş Burak; Büşra da bütün kitapları okuyabilme gücünü. Fotojenik, çok iyi görüntü veriyor ve kamera karşısında rahat. Dizi yoğunluğundan uzaklaştığı şu günlerde çeşitli reklam tekliflerini inceliyor. Çünkü her şeyde değil de, tek bir iyi işte yer almak istiyor.

Kadir İnanır'a benzetiliyor

İzmit’te buz hokeyi yapıyormuş, sonra üniversiteye gidince bırakmış. “Oğlum olursa kesinlikle buz hokeyine yollarım” diyor. Kadir İnanır’ın gençliğine çok benzetiliyor, özellikle de Türkan Şoraylı Kara Gözlüm’deki haline. Şopen (Chopin) adıyla bilinen fakir bir müzisyen orada Kadir İnanır. Görüntülere bakıyoruz, aynı sahiden. “Oyuncu olmayı hep istiyordum ama girişimde bulunmamıştım. Pazarda görüp keşfedecekler sanıyordum herhalde. Öyle olmadı tabii. İzmit’te küçük bir ajansa bağlı arkadaşım vardı, ona rastladım, fotoğrafımı çeksinler diye çağırdı. O gün oradan geçmesem, o çocuk oradan beş dakika sonra geçse bunların hiçbiri olmayacaktı belki de.”

Haberin Devamı