MAÇA iyi başlayamamışsın, ilk yarı ‘İşte bu’ dediğin 5’i yakalayamamışsın, art arda top kayıpları yapmışsın, dış şutlarda aradığını bulamamışsın, 16 sayı geri düşmüşsün… Tüm bunlar engel mi kazanmaya? Karşıyaka’ysan değil! Başında Ufuk Sarıca, sahada Dixon ve bir bütün olduğu arkadaşları, arkanda da o taraftar varsa her şey mümkün. Neye sahip olduğunuz değil, sahip olduklarınızı nasıl değerlendirdiğiniz belirliyor sonucu. Dünden önce de böyleydi dün de böyle oldu. Efes’in 3 önemli eksiği vardı. Bu eksiklerin takımı olumsuz etkilediği, dengesini bozduğu aşikar. Ancak kısalarının müthiş performansı, Lasme’nin kritik sahne alışları derken 16’ya çıkan fark hatalar silsilesiyle sizi mağlubiyete götürüyorsa şapkayı başınıza değil önünüze koyma vakti gelmiş demektir.FAVORİ görüldüğü seride 3-1 geri düşen Efes ayrı bir yazı hatta yazılar konusu. Lakin bugünün başlığı KARŞIYAKA. Yorgunlukları her halinden belli olan ve maç içinde ciddi iniş çıkışlar yaşayan bu takım, geri dönebileceğine dair inancını ortaya koydu. Şampiyonluğa yalnızca bir galibiyet uzaklıkta olan İzmir ekibi buradan arka arkaya 3 maç kaybedip kupaya veda eder mi bilinmez.İKİ TAKIMA DA TEŞEKKÜRLEREFES 2009’da Ergin Ataman’la F.Bahçe karşısında 2-0 geri düşüp 4-2’yle şampiyon olduğu sezona benzer bir performans sergiler mi o da bilinmez. Ancak şu an karşımızdaki tabloda ipi göğüslemeye çok yakın taraf elbette Karşıyaka. Üstelik henüz şampiyon olmamış olsalar bile gönüllerin şampiyonu olmayı başararak.FİNAL serisinin her maçında ayrı heyecan yaşatan iki takıma da basketbolsever olarak teşekkürü borç bildiğimi belirmek isterim. Ezeli rekabet, derbi gibi tanımlamalara konu olan güzide takımlarımızın yer almadığı bir finalde Türkiye’yi ekrana kilitlediler. Bu sezona daha keyifli bir veda hayâl edilemezdi. Henüz heyecan bitmedi ama Ufuk Sarıca ve ekibine bu güzel takım, bu güzel basketbol ve hak ederek kazanılan her maç için alkışlar; elbette ayakta.