AYNI dakikalarda gözüm yan ekrandaydı. M.City, Huddersfield deplasmanında ilk yarıda tek kale oynadı, maç ceza alanında geçti. Devre biterken Otamendi kendi kalesine attı. City, mağlup duruma düşse de 2. yarı aynı oyunla kazandı. Çünkü iyi bir takım, büyüklüğünü rakibine ve izlerken bize hissettiriyor.CITY’DEN F.Bahçe’ye geçersek, izlerken ne hissettiğimi sorguladım. Maç kazanabilir, ki kazandı, yarışın içinde olabilir ki içinde! Ama keyif veriyor mu, beni tribüne çeker mi? Cevabım HAYIR! Benim gibi düşünen milyonlar vardır. Çünkü artık profil değişti. Haftada onlarca maç yayınlanıyor ve insanlar iyiyi, kötüyü ayırt ediyor. Bu yüzden Kadıköy boş kalıyor.GOLE kadar Janssen ile Antalya arasında geçen maç oldu. Tek başına gol aradı, çalıştı, golde savunmayı oyaladı, asist yaptı. Sahada diğerlerinden farklı tek isimdi.F.BAHÇE, savunmaya geçince bireysel hatalar olmasa iyi işler yapıyor-du! Bunu geçmişte yenilen gollerde gördük. Fakat dün akşam, bunda da aksamalar oldu. Skoru korumaya çalışırken içeri gömülen ve ‘gel bana gol at’ diyen bir defans… Antalyalılar iyi organize olamadıkları ve uzun süredir sadece Samuel Eto’o’ya bağımlı yaşadıkları için bu fırsatları değerlendirmediler.F.BAHÇE DÜZ TAKIMF.BAHÇE’DE iş hücuma gelince sıradan, düz bir takım izliyoruz. Ayağına top yakışan Giuilano ve Aatif dışında kimse olmayınca, hücum planınız da olmuyor. Aynı kalıptan çıkmış De Souza ve M.Topal ile bir yere kadar. Bekleriniz uçan-kaçan olur o zaman bu ikili oynar.F.BAHÇE, Beşiktaş derbisini kazandığında ‘yetmez’ dedim eleştirdim, haklı çıktım. Antalya’da alınan 3 puan bana gelecek için şimdilik bir şey vaat etmiyor. Sadece tabelayı değiştirdi. Aykut Hoca her maça kader maçı diye bakınca sadece skora odaklanıyor ve ortaya tadı tuzu olmayan bir yemek çıkıyor.